DAĞ RÜZGÂRI, OKYANUS DALGASI…
Mâlum; medeniyetler ve kıtalar kavşağındaki ülkemiz fırtınasız kalmıyor.
Dalgalar, çalkantılar, tsunamiler eksik olmuyor hiç sâhil ve ufuklarımızdan.
Bu noktada en büyük handikapımız da fikrî ve de hizbî saplantılarımız.
Kliksel kabûllerimiz her şeyin önüne geçebiliyor zaman zaman.
Bu da, birlik-berâberlik gerektiren konulardaki çözümleri tıkayabiliyor.
İşte burada, cumâ gününün kardeşlik havasından aldığımız cesâretle
Milletin-memleketin hayrı için, bir şeyler söyleme ihtiyacı duyuyor,
ve şöyle seslenmek istiyoruz hepimizin ve ülkemizin selâmeti adına:
EY MUHÂLİF KARDEŞ! Eline dünyâ haritası ya da bir küreyi al.
Yerimize-yurdumuza; stratejik durum ve konumumuza bir bak.
İnsafla değerlendir. Liderleri, partileri gözden geçir.
Allâh rızâsı için, düşmanların ekmeğine yağ sürme!
Daha iyisini yapma şansı aslâ olmayan adamlar adına
sırf muhâlefet ya da aykırılık olsun diye yangını körükleme!
Onların hepsini de görmedik mi; şu veyâ bu şekilde?
Kendilerinde hiçbir numara olmayanlara uyup da
içtenlikle titizlendiğine inandığım bu ülkeye acımazlık etme!
Sevgi fedâkârlık ister. Hattâ bâzen, fikirlerden bile.
Bağrımıza taş basalım; hiç olmazsa seçimlere kadar!
Millet düşmanlarını sevindirecek hareketlerden kaçınalım.
***
Şehitlere, acılara, nankörlüklere isyânınız samîmî ise,
bir kez de mevcutların başarısı için duâ ediverin, ne olur!
Hem, onlar da bu memleketin insanları değil mi?
Ne kaybedersiniz?! Ülke ne kaybeder, hizbiniz ne kaybeder?
Çünkü, hepimizin ve ülkemizin, her zamankinden daha çok
samîmiyet ve duâya muhtaç bulunduğu günlerdeyiz.
Şimdi bedduâ zamânı değil. Karalama, yaralama hiç değil!
Kalıplardan sıyrılıp hakkâniyetle değerlendirilecek olsa,
Tayyip ERDOĞAN görüş, duruş, tavır ve icraat îtibârıyla
Sn. BAHÇELİ’den çok daha milliyetçi görünmüyor mu?
Millî duyguları hangisi daha iyi okşayıp coşturuyor sizce?
CHP ya da diğer sol partiler mi daha halkçı, toplumcu, ya da
daha özgürlükçü; yoksa Tayyip ERDOĞAN’ın AkPartisi mi?
Peki ya, dindarlık ve de muhâfazakârlığı kimden aşağı?
Evet, bu ülke bizim, şehitler bizim; acılar, kederler bizim.
Yüreğine ateş düşen analar-babalar ve bu kader hepimizin.
REŞÂDİYE rol ve fiiliyât îtibârıyle PKK işi olabilse de,
kurgu ve senaryo olarak bunun fersah fersah ötesinde gibi.
Zîrâ bu iş, dağ rüzgârından çok, okyanus dalgasına benziyor!
***
Hülâsâ, coğrafyamız lime lime olsa da târihimiz büyük.
Büyük başların da büyük ağrıları olur ve sizler de
iktidara gelseniz belki de çok daha fazlasıyla
bu problemler hep ola gidecektir, hep ola geldiği gibi.
Ne zaman aklımız başımıza geleceğe benzese
başlarımıza belâlar yağdırılır bir taraflardan.
Tam AMERİKA ziyâretine denk getirilen pusuya
biraz da bu açıdan bakmak mümkün olamaz mı?
DTP dâvâsı sürecinde mahkeme etkilenerek, ülkede
bir yönlendirme yapılmak istendiği düşünülemez mi?
O, sâdece askerlerimizin değil, birilerini rahatsız eden,
barış ve kardeşlik çaba, yürüyüş ve adımlarının
yolu üzerine döşenmiş kahpece bir tuzaktır.
***
Cumâ bayramlarımız mübârek, işlerimiz hayırlı olsun.
TANRI yalnızca TÜRKÜ değil sevgili kardeşler;
kürdü, çerkezi vs.siyle tüm kardeşleri, hepimizi,
millet, memleket ve coğrafya olarak tüm âlemimizi
cinsi cibilliyeti belirsizlerin bu ve benzeri âdî, korkunç
her türlü husûmet ve hıyânet eseri mel’anetlerinden
ve bunların vardıracağı âkıbetten korusun ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
10.12.2009