Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
İNSAN ÇEŞİT ÇEŞİT; YER DAMAR DAMAR..
1437 defa okundu,

İNSAN ÇEŞİT ÇEŞİT; YER DAMAR DAMAR…

Evet, “İnsan çeşit çeşit; yer damar damar.” Demişler. Bu bir Atasözü.

Hakîkâten, şöyle bir düşünürseniz birbirine benzeyen hiç yok neredeyse.

Ne huy, ne karakter, ne sîma, ne de boy-pos olarak, birbirinin tıpkısı olan yok.

Çevrenize bakın, sokaklara, caddelere, ekranlara bakın; bulamazsınız.

Mâlum, bizim aynı zannettiğimiz parmak izleri bile birbirinin aynısı hiç değil.

Kıtalar, ülkeler, kutuplar ve buralardaki insanlar, renkler, boyalar hep farklı.

Biraz benzer gibi olanlar da nâdirattan olduğu için haber konusu oluyorlar.

Hattâ, ünlülere biraz da olsa benzeyenler bunu ayrıcalık olarak görüyorlar.

Hâlbuki benzerlikte esas olan iyilikler ve güzellikler olmalı.

Nitekim, geçenlerde, görünüşte saf, asılda cin, bizim BAHO anlatıyor;

“Dün Cumartesi Pazarı’nın oraya doğru geliyorum. Bir genç gidiyor önüm sıra.

Cereyan çarpmış gibi dik saçları, ince uzun favorileriyle acaip bir görünümü var.

Kulağına eğilerek; “Delikanlı, ne kadar da Tarkan’a benziyorsun!” dedim.

“Teşekkür ederim, sağol amca!” dedi bana. Bundan büyük bir gurur payı çıkardı.

Hâlbuki ben ona iltifat için söylememiştim bunu. Gayem yanlışlığa dikkât çekmekti.”

Mânevî ve sosyâl anlamda da bu böyle. Herkesin huyu-suyu karakteri farklı.

En az parmak izi sayısınca olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz.

Zîra hiçbir insanın ahlâk ve karakteri diğerine uymaz. Aslında bu bir zenginliktir.

Derin hikmetler vardır. Nitekim Hucurat Sûresi 13. ayette şöyle buyurulmaktadır:

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık

ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık.

Allah katında en değerli olanınız,

O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.

Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır.”

Dayımların anlattığına göre, rahmetli Küpüç Anamız da şöyle dermiş sık sık;

“Hayvanın alası dışında, insanın alası içinde!”

Her ne kadar nine naklediyorsa da, atayla birlikte söylemişlerdir mutlakâ!

Ama ne demek bu? Yâni, öylesine bir muammâdır ki insanoğlu çöz çözebilirsen;

anla anlayabilirsen. Hani ne derler; “Kavun değil ki koklayasın!” işte öyle.

“Yeryüzünde iki çeşit insan vardır: Birlikte yaşadıkları insanlara hayâtı hoş edenler,

Beraber yaşadıkları insanlara hayâtı zehir edenler.” Augiste BREAL

Hasan bin Ali de; “İnsanlar 4 sınıftır:

Bir kısmının iyiliği boldur, ahlâklı değildir.Bir kısmı ahlâklıdır, iyiliği yoktur.

Bir kısmının ahlâkı da, iyiliği de yoktur. En kötü insan budur.

Bir kısmının da hem iyiliği çok, hem de ahlâklıdır.

Bu da, insanların en iyisi ve en üstünüdür.” diyerek çeşitlendiriyor karakterleri.

Çeşit çeşit karakterlerle ilgili olarak uyarıcı sözler de büyük bir yekun teşkil ediyor.

İnsanların canı kötülerden çok yanmış olmalı ki, tecrübelerini paylaşmak istemişler:

Bir kötü kırk iyiyi bozar; kırk iyi bir kötüyü düzeltemez. ATASÖZÜ

Huysuz adamla kabrin bile yan yana bulunmasın. TATAR SÖZÜ

Taşların altında gizlenen akrep ve yılanlar değil, asıl tehlikeli olan;

insan kâlbinin sakladığı kötülüklerdir. VİCTOR HUGO

Büyüklerimizin askere ya da uzak gurbetlere gidenlere duâsı,

“Allâh iyilerle karşılaştırsın!” olur genellikle. Bu boşuna değil elbette.

Hayât ta bir yolculuktur. Bu anlamda hayat arkadaşı, iş arkadaşı, komşu, akraba;

bizimle ilgili, hayatımızın ufak ta olsa bir parçası olan herkes önemlidir.

Sevgili okurlar, duâmız şudur ki; Yüce Rabbimiz, bir ucu sonsuza varan

bu hayat yolculuğunda hepinizi, hepimizi iyilerle haşır-neşir eylesin,

öbür dünyâda da sâlihlerle birlikte haşr ü cem’eylesin ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

12.01.2010