Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
ŞUAYİP TEPESİNİN KARACASI
1871 defa okundu,

ŞUAYİP TEPESİ’NİN KARACASI

Kendim Ulubey ilçemizin Eymür Köyü’ndenim. Güzelyurt olarak adı sonradan değiştirilen Şuayip, komşu köyümüz. Bu köy, hem annemin köyü olması, hem diğer köylerimize göre nispeten daha düz olması, nâhiye denebilecek boyutta bir merkezlik özelliği bulunması dolayısıyla hep ilgi alanlarımızın başında yer almıştır. Oraya gitmek, özellikle çocukluk günlerimizin en nâdîde hâtıralarıydı. Bunun için can atardık. Hattâ, yalnız başımıza da gitsek, iki köy arasındaki ıssız ve korku veren o çoturlu, çıtırtılı, cılga yolları kıvrım kıvrım, inişli-yokuşlu dere yatağını, akşam karanlığına bile aldırmadan, köpekleri hiç akla getirmeden, arkamıza bakmadan gitmeye hazırdık. Bizleri çok seven, nazlayan, anneannemiz, dedemiz, dayılarımıza gitmekti çünkü oraya gitmek. Bunun yanında düzlüklerin, meyvelerin, dükkânların bol olduğu yere gitmekti. Ayrıca, o günlerin çok sıkıntılı, bitmek bilmeyen iş-güç ortamlarından çıkıp, şöyle biraz ohh diyebilmek, nefes alma imkânı bulabilmekti oraya gitmek.

Sâdece bizim için değil, büyüklerimiz için de öyleydi şüphesiz. Onların da teneffüsüydü Şuayip. Çünkü, Şuayip Çayırı diye bilinen geniş düzlükleri olan bu köy, eskiden şenliklerin düzenlendiği, pazarların kurulduğu, güreş organizasyonlarının ve çeşitli yarışmaların yapıldığı bir yerdi. Biz yaşamadık ama, büyüklerin anlattığına göre, bayramlarda, özel günlerde panayırlar kurulur, çeşitli oyunlar, eğlenceler sergilenirdi burada.

Cumhûriyet sonrası idârelerin, geçmişe karşı şiddet uyguladığı 30’lu, 40’lı yıllarda, her şeye rağmen din eğitimini sürdürmeye çalışan meşhur GACAROĞLU AHMET EFENDİ de buralıdır. Şuayip Köyü bu anlamda da farklı ve merkezdedir. Yazları Çambaşı’na gitmesi ve buradan da ilmi ve tedrisâtıyla tanınması dolayısıyla talebe coğrafyası o günün teâmüllerine göre oldukça geniştir. Bundan dolayı şöhreti civar illere taşan hocaefendi, sorumluluğunun bilinciyle davranarak, günün yönetimlerinin hışmına göğüs germeye çalışmaktadır. Mehmet ÇELENK, Mehmet Hulûsî MURTAZAOĞLU gibi hepinizin tanıdığı, Piraziz’den gelerek medresesinden eğitim alan Hakkı MEMİŞ Hoca misâli nice kişileri yetiştiren GACAROĞLU HOCAEFENDİ başlıbaşına araştırma konusu yapılmağa değer. Bu konuda hâlâ bir çalışma yapılmamış olması da başta kendi torunları olmak üzere hepimizin ayıbı. Bu vefâsızlık çemberini kim kıracak bakalım?

Şuayip Tepesi’nin bir dönemler şifâlı sularıyla ülke medyâsına konu olduğu da biliniyor. Şifâ ümidiyle tâ İzmir’lerden buraya gelenlerin hikâyesi ve benzerlerini Sıtkı ÇEBİ merhumdan dinlemiştim. Aslında bu tepede su olmadığı, meselenin düzmece olduğu da iddiâlar arasında. Tüm bu konular meraklılarını beklemeye devam ediyor.

Şuayip, günümüzün onca ulaşım imkânlarına rağmen hâlâ gözde köylerimizden biri. Civar köylere göre daha toplu yerleşimi, çeşitli top oyunları başta olmak üzere, her tür spora, oyun ve eğlenceye müsâit arâzi yapısıyla, sağlık ocağı, alışveriş dükkânları, kahvehâne, fırın gibi imkânları sînesinde barındırması hasebiyle, ayrıca kubbeli güzel câmiiyle ilgi odağı bir yerdir. Bu anlamda Eymür’le arasına bir köprü yapılması isteğinin neden gerçekleşmediği husûsu bir hizmet ve himmet zaafı olarak sırıtmaktadır.

Eteklerine sığınıp kalmış bulunan köye ismini veren Şuayip Tepesi ise civarda herkesin tırmanmak istediği bir yer. Büyüklerimizden çoğunun en güzel çocukluk hâtırası bu tepeyle alâkalı olanıdır. O çağlarda okullarda düzenlenen gezilerinse çoğunluğunun hedefi burasıdır. Öteden beri Şuayip Tepesi’nin neden değerlendirilmediğini düşünürdüm hep. Orasının, en azından çok güzel bir mesîre yeri olabileceğini hayâl ederdim. Meselâ, Ensar Vakfı’nı yürüttüğümüz günlerde, 10 yıla yakın, tüm halka açık olarak düzenlediğimiz Kır Gezilerimiz olurdu. Keşke orada yapabilsek diye düşünürdüm.

Ne kadar çok düşünsek de, hep hayâllerimizi süslese de oraya çıkmak bir türlü nasîp olmadı. Bugün, yarın derken, bu güzîde yer hiç beklenmedik bir şekilde hayvanlara tahsis edilerek, tepeyle aramıza tel örgüler gerildi. Her şeye rağmen düşünülmesi, değerlendirilmesi noktasında güzel bulduğumuz bu projenin bu günlere geldiğimizde, sonuç îtibârıyle etüd, hesap ve realite kurbanı olmuş olması bizi üzdü.  Sâdece, kendini tellere vurup bir nevî intihar eden karacalara değil, hebâ edilen yatırımlara, inkisâra uğrayan hayâllere, Şuayip Çayırı’nda ümîde odaklanan gayretlere ve emeklere de acımak gerekli. Ve, bundan sonra da, böyle meselelerin kuru cihangîrlik dâvâsı değil, bilimsel ve teknik bir konu olduğu husûsu aslâ unutulmalı.

Şuayip Köyü en güzel köylerimizden. Tepesi de öyle. Fakat, bu güzellik en güzel Eymür’den izleniyor bana göre. Tepemiz orada. 1. proje sonuçsuz olsa da, bir başlangıç olması dolayısıyla bir çığır açmıştır. O, herkese hitâp edecek akıllı, mantıklı projelerin uygulanacağı günleri ve ilgililerini bekliyor ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

23.02.2010