ŞARLANLAR’I TANIMAK İSTER MİSİNİZ?
Kendileri gibi Trabzon taraflarından gelme Şarlan âilesini rahmetli Sıtkı ÇEBİ’den çok duyardık. Hamdi ŞARLAN’ın siyâsî kişiliği bir yana, daha çok sesinin gürlüğü ve güzelliği söz konusu olurdu. Homurtulu arabaların yol bulamadığı o zamanların gürültüsüz, mûtenâ Ordu şehrinde onun gür sesle şerefelerden okuduğu ezanların civar köylerden bile duyulduğunu, merhum Sâdeddin KAYNAK’ın güzel sesli kardeşinin de hâkim olarak görev yaptığı günlerde güzel sesleriyle berâber makamla ve coşkuyla kıldıkları toplu teravih namazlarını ballandıra ballandıra anlatırdı. Bilenlerin rağbeti dolayısıyla meydana gelen yığılmalarla, çevreye deşifre olma endîşesi arasında yaşanan duygu gel-gitlerini dile getirirdi.
Sıtkı ÇEBİ, kendisinin de katkıları bulunan Ordu İmam-Hatip Okulu yapılması sürecini kitaplaştırma aşamasında, din eğitimiyle ilgili ilk adımlarda büyük emeği olan Ordu Milletvekili Hamdi ŞARLAN’ın çabalarına da yer vermek ister. Sıtkı ÇEBİ, bizlerin tanışma arzusuna bu arayışı eklemlemek sûretiyle randevulaşarak, bir gün Karacaömer’deki o güzel mâlikânelerine gitmek nasîp olur. Yılını hatırlamıyorum. Ordu İmam-Hatip Lisesi dernek başkanımız, Fâdıl Bey’in komşusu Osman ALTAŞ Hoca da bize refâkât etti.
Bizi, bir ilk yaz günü, şimdiki MEMUR-KENT konutlarının az yukarısında yer alan evlerinin bahçesinde, kameriyede ağırladılar. Yenge hanım hazırladığı ikramları, kimseyi karıştırtmadan yine kendi elleriyle sundu.
Sıtkı ÇEBİ ile, özellikle babalarının çok arkadaşlığı olduğu ve âilece tanıştıkları için, daha çok onlar konuştular. Osman ALTAŞ da öyle. Aynı zamanda hem de komşuları zâten. Biz dinleme makâmında kaldık. Bol not aldık. Zaman zaman onlara yer verip sizlerle paylaşacağız inşâllâh.
Ancak, Sıtkı ÇEBİ’nin araştırdığı ve bizim de merak ettiğimiz konuda sonuç alamadık. O zamanların, ezanın bile, dünyâda örneği hiç yaşanmamış orijinâlinden farklı okunabildiği 40’lı yılların çetin şartlarında Kur’an Kursu ve Din Eğitimi konusunu gündeme getirmek kelleyi koltuğa almakla eş anlamlıydı. Bu konuda önerge veren ve sonraki sıkıştırmalar dolayısıyla pes etmeyen bir-kaç kişiden biri olan Ordu Milletvekili Hamdi ŞARLAN, bu konuyla ilgili ayrıntıların sır olarak kalması, kimseye anlatılmaması noktasında çocuklarından söz almıştı. Ancak, gizli zabıtlar yayınlanmaya başladı. Araştırmacılar bundan sonra gerçek bilgilere ulaşabilirler belki.
Daha sonraları bir grup arkadaş olarak 2. bir ziyâret daha yapmıştık. Fâdıl Bey’e nâzik, zarif, kültürlü, sanatkâr, münevver kişiliği ve beyefendiliği noktasında hayran kaldık. Gerçi biz bir Osmanlı Beyefendisi görüp tanışma imkânının dışındaydık, ama târif edilen o şahsiyetlerin örneklerinden biri olmalıydı karşımızdaki. Hep istifâde etmeyi düşündük. Düşüne düşüne yıllar geçti. Kalem erbâbı arkadaşlarla yaptığımız tasarımlar gitgide uçuklaştı. Rengi soldu.
Bu arada, Ensar Vakfı İstanbul yıllık toplantılarına gittiğimizde pikniklerde karşılaştığımız ünlü avukatlar Ordulu olduğumuzu söyleyince bize Fâdıl ŞARLAN Bey’i sordular. Kendileri çok iyi tanıyorlarmış. Uzun yıllar birlikte çalışmışlar. Sitâyişle bahsettiler. Selâmlar gönderdiler. Kendilerine ulaştırdık.
Derken, Câvit Ağabey’i kaybettik. Ardından Sıtkı ÇEBİ rahmetli oldu. Fâdıl ŞARLAN Üstadla yer yer karşılaştığımız oluyor. Bâzen rahatsız olduğunu duyuyoruz. İyileşmesini bekliyoruz. Sonra, biz bir araya gelemiyoruz. Yıllar ise durmuyor bu arada.
Dün akşam Yalı Câmi’de kamet getirirken, birisi geriye doğru dönüp baktı. Namazdan sonra aşiri de bana okuttu arkadaşımız. Bu kez, yine geriye bakan ve bana iltifatlar eden Fâdıl ŞARLAN Bey’di.
- Bana babamı hatırlattınız. Sağolun, berhüdâr olun! Nerelerdesiniz, sizi daha sık görmek isteriz! dedi. Bundan cesâret alarak ESAT Hocam’la berâber;
- Görüşmek, konuşmak, istifâde etmek istiyoruz! Dedik.
- Âh evlâdım, yaş 84-85. Konuşarak bile yardımcı olmamız zor artık!
Karşımızda, kimliği, kişiliği ve birikimiyle bir târih duruyordu. Kitaplarını, defterlerini, hâtıralarını merak ediyoruz. Sâdece kendi adımıza değil, sizin adınıza; çocuklarınız ve de çocuklarımız adına.
Önceki hafta, OSGED’de MURTAZAOĞLU Hoca’ya sorduk. Anlattı. Onu çok yakında paylaşacağız inşâllâh. Bilmem siz de merak ediyor musunuz ŞARLAN kitabının henüz dile gelmeyen sahifelerini? Ediyorsanız, duânızı da esirgemeyin de, Rabbim onlara da bizlere de fırsat ve gayret versin de, -inşâllâh- o geçmişten bu güne köprü olacak soylu hâtıralara hep birlikte ulaşalım.
Sevgili okuyucular, hepimizin cumâ bayramları mübârek olsun, başta ŞARLAN âilesininkiler olmak üzere cümle geçmişlerimizin kabirleri nurlarla dolsun ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
25.03.2010