Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
ŞADIRVANIN YANKISI
1154 defa okundu,

ŞADIRVAN’IN YANKISI

Geçen gün, kendi biyografisinin de söz konusu edildiği, ÇEBİ’DEN ÇELEBİ’YE ORDU BİYOGRAFİLERİ başlığıyla kaleme aldığımız yazımızın yer aldığı gazeteden bir adet, selâm ve telefon notlarıyla birlikte Kervansaray’a bırakmıştım. Çünkü Fahri Bey, bugün îtibârıyle biraz dış olarak değerlendirilebilecek Çelebioğlu mevkii’ndeki evlerinde oturuyor.  Belki de, yöreyle, ismini verecek kadar bütünleşen sülâlesinin yaşadığı ve kendisinin de asra yaklaşan ömrünü süsleyen acı-tatlı hâtıraları paylaştığı toprağı terk etmeyi beceremiyor. Öyle zannediyorum ki, bunu aklından bile geçirmemiştir.

Şehre indiğinde uğramadan geçmediği, bir nevî kendisine üs edindiği yer orası. Fahri Bey’le görüşmek ya da bir not bırakmak isteyenler bu irtibat noktasına uğramak durumundalar. Nitekim, o gün gittiğimde dâvetiyeler başta olmak üzere bir hayli postası(!) olduğunu gördüm. İş yerindekiler de bu görevlerini en güzeliyle yapıyorlar. Bütün postaları toparlamışlar, dağılmasın diye bir de belinden lâstik geçirmişler.

“Dayı” olur da “posta”sı olmaz mı? Elbette ki olur! Yalnız onun özelliği kendine “posta” koyanlara pasta ile karşılık vermesi! Şimdi kitabı var. Bundan dolayı, artık, posta koyana, kitap veriyor! Nitekim, benden bir gün sonra, biri adıma imzalı olmak üzere iki kitap bırakmış Kervansaray’a. Telefonla arayıp haber vermişti. Gidip aldım.

Bu telefon, onunla ilk konuşmamız. Henüz yüzyüze gelmiş değiliz. Kendisiyle 28 Şubat dönemlerinin sıcak günlerinde, benim de Ensar Vakfı Ordu Şûbesi adına, bir sivil toplum örgüt başkanı olarak katıldığım Cumhûriyet’in 75. yılı organizasyonları çerçevesinde aynı ortamı paylaşmıştık; o kadar. Başka, her hangi bir yerde görüşmüş değiliz.

Bundan daha önce, şadırvanla ilgili çabaları dikkâtimi çekmişti. Çünkü, târihî eser fakiri Ordu için bu önemli bir şeydi. Yaptığı imrenilecek bir davranıştı doğrusu. İçten tebriklerimi buradan da yazıyla ifâde etmiş oluyorum.

Mâlum, bânîsinin adıyla anılan söz konusu Şadırvan, Trabzon Valisi olduğu dönemde aslen Ordulu olan Hazînedârzâde Osman Paşa tarafından 1800’lü yıllarda yaptırılmıştır. 1937’de, kendiliğinden çöküp zarar verme endîşesi aşamasında yıktırılmış, 1997 yılına gelindiğinde de, Fikret TÜRKYILMAZ’ın başkanlığı döneminde, Belediye’nin de öncülük ve katkılarıyla Ordu sevdalısı Fahri ÇELEBİ tarafından aslına uygun olarak yeniden inşâ ettirilmiştir.

            Onun şimdi, gelecek nesiller için en az Şadırvan kadar, hattâ daha fazla değer ifâde edebilecek bir eseri daha var; o da bu kitap. Çünkü onda Ordumuzun bir asrı aşan dönemine hitâp edecek anekdotlar var.

Meraklılarına harâretle tavsiye ederim. Herkes kendine göre dersler ve ibretler çıkaracaktır. Hepimizin, özellikle târih meraklılarının istifâde edeceği, her zaman başvurabileceği bir kitap. İnşâllâh zaman zaman kaynak olarak değinmeler yapacağız.

İlgi duyduğum bir alan olduğu için olsa gerek, ilk elime aldığımda bir çırpıda, yarıdan fazlasını okudum kitabın. Ordu’nun son 60-70 yılında her anlamda bu kadar faal olabilmiş bir insanın, büyüklerinin analtımlarıyla berâber bir asrı çokça aşan bir açıya ışık tutan kitap elbetteki oldukça zengin anekdotlarla dolu.

Kısa bir alıntıyla sözlerimizi örneklendirelim isterseniz:

 “Mısır unundan sacda bazlama yapardı annem. Birçok kişi bunu para ile almak isterdi; annem kesinlikle para almaz, azar azar herkese dağıtırdı. Ancak yemek yoktu. Pancar vardı sadece. Annem sabahları kalkınca ellerini ovuşturarak sesli sesli dua eder ve

“Allahım ben bu gün ne pişireceğim”

diye söylenirdi. Bunları anımsadıkça hâlâ burnumun direği sızlar ve çok üzülürüm.”

            Son sözü, Önsöz’e, yazar İbrâhim DİZMAN’a bırakalım:

            “Bu uzun söyleşiyi okuyanlar, yaşamlarının bir yerinde hep var olmuş Fahri Çelebi’nin hayat serüveninden bu kent adına dersler de çıkaracaklardır elbette. Genç kuşaklar ise, her gün caddelerde, sokaklarda karşılaştıkları bu ak saçlı, zarif, yakışıklı, giyimiyle, davranışlarıyla örnek olan ve hep genç görünümlü kalmayı başaran kişinin neden bu kentin “dayı”sı olduğunu da daha iyi anlayacaklardır.”

            Elbette, bu kitap dünün Ordu’su adına hepimize ders olacak ve ibretler verecektir. Çok yaşa Fahri ÇELEBİ, eline sağlık İbrâhim DİZMAN. Ordu adına sizlere minnettârız. Çabalarınızın örnek olması, bizleri ve gençleri gayrete getirmesi dileğiyle ves’selâm…

 

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

26.03.2010