SİZİN DE DİKİLİ “GONCA”NIZ OLSUN!
Bu ayın ilk hafta sonu çocuklarla köye gittik geç vakitte de olsa. Bahânesi fidanlardı. Zâten her bahar yapıyoruz bunu genellikle. Küçük oğluma aldığım GONCA DERGİSİ bu işi çabuklaştırmamıza vesîle teşkil etti. Ayrıca 5-6 tâne daha meyve fidanı ilâve ettik. Ancak, baktık ki, derginin verdiği çam fidanı çok küçük. Onu geri getirip balkondaki saksıya diktik. Biraz büyüyünce köye taşırız diye düşündük. Çünkü bu hâliyle otların arasında telef olması muhtemel. Etrafını çevirecek kadar da kalamazdık. Dedik ya geç vakit gittik diye.
Şimdi artık böyle. Köyle bağlantılar şimdilik pamuk ipliği. Gelecekte nasıl olur, bilemeyiz. Ancak bu hızla giderse çarşı 20 yıla kalmaz bizim oralara kadar genişler zâten, her hâlde.
İnsanın dikili ağacı olması güzel. Geçen hafta sonu tekrar köye gittiğimizde çocuklar çise, yağmur demiyor; doğruca o diktiğimiz fidanın yanına koşuyorlar. Acabâ tutmuş mu diye merak ediyorlar. Elhâmdülillâh, hepsi de tutmuş. Yûsuf, şehirdeki fidanı da yakından tâkip ediyor. Kendine âit dergi verdiği için sâhiplendi.
Ne yalan söyleyeyim; ben de onlar gibiyim. Babamlar hacca gittiğinde satın alıp etrafa diktiğim park bitkileri ve meyve fidanları köye varınca ilk kolaçan ettiğim şeyler oluyor daha evin kapısını açmadan. El emeği, göz nûru ayrı şey demekki!
Sanırım bizim gibi çocuklarda da bu merak bundan sonra böyle sürüp gidecektir. Bu anlamda GONCA DERGİSİ çok güzel bir iş yapıyor. Çünkü fidanlar, topraktan çok gönüllerde yer edip yeşeriyor her şeyden önce. Dergi mensuplarını tebrik ediyor, sizleri de bu ay bir dergi alarak, çocuklarınızın gönlünde goncalar açmasına, topraklarınızın da yeşillenmesine katkıda bulunmanızı tavsiye ediyorum.
Âcizâne, geçen hafta 2. bir GONCA DERGİSİ daha aldım. Onu da, denk gelen bir arkadaşla İngiltere’deki yeğenime gönderdim. Ancak, çoktan dikilmiş olması gereken fidan, yanardağın kül bulutları dolayısıyle İstanbul’da beklemede. Götürecek olan delikanlı bekleme müddetini geçirmek üzere tekrar Ordu’ya geri gelmiş. Nasîbi varsa o fidan da yeşerir. Güzel işlerin niyeti bile güzel, istenilen sonuç elde edilemese bile.
Geçen gün bizim dükkânda konuşuluyordu. Eskiden kaşlar, bayırlar hep çıplakmış. Hele meyve ağacı hiç yok gibiymiş. Ondan dolayı meyve hırsızlıkları çok olurmuş. Şimdi ise tutku hâlinde fidancılık. Sektörleşti hattâ. Ama meyvelerde, sebzelerde eski tadlar yok; orası ayrı mesele.
Sevgili okurlar; Çocuk dergileri arasında özgün çizgisini yıllardır devam ettiren Gonca Dergisi’nin kampanyasına Çevre ve Orman Bakanlığı yüz bin fidanla katkı sağladı. Gonca okurları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da büyük önem verdiği ağaçlandırma kampanyasına yüz bin fidanla katılmış olacak.
Ben derim ki, bizler de ilgisiz kalmayalım bu kampanyaya. Bu hem bizim için iyi, hem çocuklarımız, hem de ülkemiz. İşin bir de uhrevî tarafı var. Efendimiz (SAV) buyuruyorlar ki;
“Bir Müslüman ekin eker, ağaç diker de onların tane ve meyvelerinden kuş, insan ve hayvan yerse, bunlar o Müslüman için sadaka olur.” Bûhârî-Müslim
“Kıyâmet kopacak bile olsa, elinizde ağaç fidanı varsa hemen dikin.” Buhârî-A.b.Hanbel
Öyleyse, ne duruyoruz? Haydin GONCA’ya, haydin bağlarımızı, bahçelerimizi, cümle illerimizi ve de gönüllerimizi yeşertmeye… Aynı zamanda bestesi de bulunan KÜÇÜĞÜN DUÂSI şiirinde dediğimiz gibi;
Güllerden isteriz dermek
Buket buket sana vermek
Öteye de bahçe kurmak
Suna suna Ey Allâhım!...
Rabbimiz bu duygular ve çabalar üzere yaşayıp, lütfûyla,
her iki dünyâsını da güzelleştirebilenlerden eylesin bizleri ves’selâm..
ORDU HAYAT GAZETESİ
21.04.2010