Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
UZAKLARDAN BİR CUMÂ
926 defa okundu,

UZAKLARDAN BİR CUMÂ

 

18.06.1990 06.15 Kayrevan

“Bir haftaya yakındır yollardayız. 12.6.1990 günü sabah saat 07.00 îtibârıyle Cezâyir’in başkenti ALGER’den trenle başlayan Tunus gezimiz, SETİF, KASANTİNA, ANNÂBA gibi merkezler üzerinden seyretti. İki günümüz buralarda, yer yer duraklama ve konaklamalarla berâber yolculukla geçti.

14.6.1990 Perşembe (el’Hamîs) günü saat 13.45 sıraları TÛNUS topraklarına ulaştık elhamdülillâh. 18.45’te mahatta’ya (İstasyon) vardık. Burada saatimizi, bir saat ileri almamız gerekiyordu. Trende tanıştığımız Cezâyirli amcanın da yardımıyla hemen bir otel bulduk. Yerleştikten sonra biraz istirahat ettik.

Sabah kalkınca ilk işimiz Türk Sefâreti’ni aramak oldu.

Sefâret görevlisi polis arkadaş yakın ilgi gösterdi sağolsun. “Lâkin, burası ev. Sizinle sefârette ilgilenmek isteriz” dedi ve sefâretin yerini târif etti. Ayrıldık. Sefâreti bulmakta da zorlanmadık. Lâkin, öğle tâtili olduğundan mescid arayışına girdik namaz için. Mâlum, günlerden Cumâ.

Cumâ’ya fazla bir ilgi ve coşku müşâhede etmedik doğrusu. Belki başkent havası böyle. Yeni başkentler özellikle öyledir ya hep. Gözümüz Cezâyir’e alıştığından belki de!

Cumâdan önce üç ezan okundu. Hutbede oturan imam, hutbeyi îrâd etti. Normâl namaz kılındı. Namazdan sonra, bizim hafiyyen okuduğumuz 99 tesbih zikrini onlar cehren ve koro hâlinde okudular. Mescidler temiz ve bakımlı. Suratlar tamâmen matruş! Sakaldan geçtik, bıyıklı insan sayısı bile azınlıkta. Namaz sanki, resmî bir tören yapılmışçasına kuru ve yavandı. Musâfaha, muhabbet, tebessüm yok. İnsanlar, zorla yan yana getirilmiş gibi.

Hutbede, Müslümanlara nefes aldırmayıp ortamı kasvetli, yaşanmaz bir hâle getiren mevcut yönetime bol bol duâ edildi! Hutbede duâ yapılıyor; Fas ve Cezâyir’de olduğu gibi. Cemaat, elini kaldırıp katılıyor ve yüksek sesle âmin diyorlar. Televizyonlarda Kur’an okunuyor. Ezan vakitlerinde de ezan. Meselâ şu an radyoda Kur’an tilâveti var. Ama, gel gör ki; tadı-tuzu yok! Göstermelik, kandırmaca!

Cum’âdan sonra sefârete gittik. Gitmez olaydık! Kapıyı, lütfen açtılar! Önce, girişin önündeki kulübede biraz oturduk. Sefârete girmedik. Görevliler, “Hoş geldiniz!” demeyi dahî çok gördüler! “Ne işiniz var burada?” der gibiydiler. Buradaki polis bile dil ucundan ilgilendi. Biz de biraz, Türkiye’den gelmiş gazetelere bakıp ayrıldık.

Daha sonra, bizim Cezâyir’e staj için geldiğimiz gibi, aynı kategoride, fakat yer olarak buraya gelip kalan Türk arkadaşlarımızın bulunduğu öğrenci yurduna gittik. O akşam orada tanıştık, kaynaştık. Onlar anlattı, biz anlattık derken, muhabbet ilerledi; ancak sabaha doğru istirâhate çekilebildik.

Tanıştığımız Enwer isimli bir Tûnuslu arkadaş ve Türk öğrencilerin belirttiğine göre, önümüzdeki günlerde, burada da Belediye seçimleri var. seçim demek hep sıkıntı. Cezâyir öyle, Fas öyle. Türkiye de tabiî ki! Lâkin, burada, Gannûşî’nin İslâmî Yöneliş’i ve diğer muhâlefet partileri, Hizbül’Hâkim’i ( Hâkim, yâni, bir şekilde hep iktidar olan partiyi)boykot için seçime girmiyorlarmış.

Devlet Başkanı ZEYNEL’ÂBİDİN BİN ALİ, “İslâm’ı biz savunuyoruz. Başka İslâmî partiye gerek yok!” diyormuş. Kendisi istihbaratçıymış. Amerika’da eğitim görmüş. Burada, tek parti hâkimiyeti var. İslâmî Hareket’in lideri GANNÛŞÎ, tûnus’un kurtarıcısı ve kurucusu olarak kabul edilen Habib Burgiba zamânında îdâma mahkûm edilmiş. Hattâ, 3 arkadaşı îdâm edilmiş. Kendisi şu an dışarıda…

           Zeynel’Âbidin müebbete çevirmiş cezâyı! Ne büyük lütuf değil mi? Lâkin, Tûnus’a girmiyor, giremiyor. Girse, sonuç belli! Dolayısıyla partiyi dışardan idâre ediyor. FECİR isimli haftalık bir gazeteleri var. Onu da 40 bin sayısıyla tahdid etmişler. Öğrenciler Birliği Bürosu’nda otururken onun da basımının yasaklandığı haberini aldık! Tahmin ettiğimiz gibi sebep, Cezâyir’le ilgili haberlermiş. Başlıklardan biri; “Cezâyir’de Halkın Zaferi!” şeklindeymiş! İslâm ülkelerinde halkın kazanması kötü örnek olarak algılanıyor ne yazık ki! Zâlimler, zulmettiklerini bildikleri için âkibetlerinden endîşe duyuyorlar çünkü…”

Evet, notlar böyle sürüp gidiyor. Buraya çok azını alabildik. Ne Tûnus’un, ne de diğerlerinin durumunda da, aradan geçen 20 yıla rağmen bir değişiklik yok. biraz iyileşmeler var denilecek yerler olabilse de, çok daha kötü yerler de var. bu, hep böyle devâm edeceğe benziyor. Rabbim, başta ülkemiz olmak üzere tüm İslâm Âlemi’nin yardımcısı olsun. Şarktan garba, bizler de dâhil olmak üzere, tüm Osmanlı Yetimleri’ne acısın.

Cumânız, cumâlarımız mübârek olsun. Gönüllerimiz ÜÇAYLAR ve REGÂİB’in rahmet, mağfiret ve ümit pırıltılarıyla dolsun ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

17.06.2010