Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
BİR HABER, İKİ TEBER..
934 defa okundu,

BİR HABER, İKİ TEBER

Mâlum, hafta sonundayız. Genellikle yaptığımız gibi bugün biraz magazinel takılacağız. Önce, Türk basın-yayınının ünlü isimlerinden birinin ölümüyle ilgili habere yer vereceğiz. Lâkin, ölüm hepimizin yaşayacağı bir olay. Rabbim hayırlısından versin.

Ölen ölüp gidiyor. Kalanlar kaldığı yerden hayâta devam ediyor. Ne kadar ağlansa da, ölenin ardından giden yok. Gerçi bu cenâze, sazlarla ve alkışlarla uğurlanmakla, farklı bir anlayışı yansıtıyor belki ama; bu, sonucu değiştirmiyor.

Bildiğiniz gibi, Pazartesi günü hayatını kaybeden Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı ve İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, önceki gün Nevşehir'deki HACI BEKTAŞ-I VELİ ÇİLEHANESİ'nde oluşturulan İz Bırakan Aydınlar Mezarlığı'na defnedildi.

Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, İlhan Selçuk'un kendisine ölmeden evvel "Hacı Bektaş-ı Veli Çilehanesi'ne gömülmek istiyorum. Çünkü burasının dünya çapında aydınlanmanın merkezi olmasını istiyorum. Öldükten sonra da bu düşünceye hizmetim olsun." dediğini aktardı.

Türk basın ve fikir hayâtının önemli isimlerinden İlhan SELÇUK’un cenâzesi, sol düşünce ve özellikle siyâseti bir araya getirdi. Yapılan konuşmalarda hükümete de göndermeler yapıldı, Ergenekon soruşturmaları sürecinde kendisine zorluklar yaşatılarak müteveffânın yıpratıldığı, bir nevî ölümüne sebep olunduğu ifâde edildi.

Törende, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Miyase İlknur, Alev Coşkun ve İlhan Selçuk'un yakın arkadaşı Prof. Coşkun Özdemir konuşma yaptı. Törene CHP Milletvekili Kemal Anadol, eski DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, eski bakan ve CHP'nin eski başkanlarından Hikmet Çetin, Yaşar Okuyan, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Uluç Gürkan, Orhan Erinç gibi isimler katıldı.

Cenaze töreninin ardından Alevi dedesi Haydar Soylu, TÖVBE ALMA merasimini gerçekleştirdi. Edilen duaların ardından naaş, ağabeyi Turhan Selçuk'un da bulunduğu İZ BIRAKAN AYDINLAR MEZARLIĞI'na defnedildi.

Meydanı dolduran kalabalık, İlhan Selçuk'u türküler ve alkışlarla uğurladı. Biz de buradan, “Toprağı bol olsun” diyor,  geride kalanlara sabırlar diliyoruz.

Ayrıca, başlıkta, sözün gelişi olarak TEBER dediğimiz, kültür dünyâmızda dolaşan iki fıkramsı anekdotu da bir güzelleme olarak arşivlerden çıkarıp sizlere takdim ediyoruz:

İMAMIN GÜNAHI

Bektaşi cemaatin en ön safında, tüm kurallara riayet ederek namazını kılmış. Selamını verip namazdan çıkacakken, imamın tövbe ve istiğfar ettiğini görerek şaşırmış.

-İmam efendi ne günah işledin ki böyle derinden tövbeler ediyorsun, diye sormuş.
İmam tövbesinin gerekçesini şöyle anlatmış Bektaşi'ye:

- Bektaşiler hakkında yanlış bilgilere dayalı olarak gıybet ettim... Günahım bu... Sizleri namazsız kişiler olarak anlattım çevreme. Oysa gördüm ki en mükemmel namazı sen kılıyorsun! Bektaşi imamın anlattıklarını dinleyince elini onun omzuna koymuş.

- Sen benim abdestsiz namazıma rastladın... Bir de abdestlisini görseydin buna ne tövben ne de istiğfarın yetişirdi!

IŞIKSIZ AMPUL!

Akıl hastanelerinden birinde bir gün delilerden biri pür telâş

panik vaziyetlerinde koşarak doktorun yanına gelmiş:
"Doktor bey çabuk, çabuk, acele bizim koğuşa gelin, çabuk", demiş.
Doktor gitmiş, bakmış; bir de ne görsün?

Delilerden biri baş aşağı kendisini tavana asmış öylece duruyor.
Doktor, "Bu ne hâl böyle?" diye sormuş.
Doktoru çağırmaya giden arkadaşı cevaplamış:
"Doktor bey, bu arkadaşım zır deli; kendisini ampul sanıyor."
Doktor kızmış:  "Olur mu hiç öyle şey! Hemen indirin onu aşağıya."
Arkadaşı olan deli bu defâ da doktora îtiraz ederek;
"Doktor Bey o zaman da biz ışıksız kalırız." deyivermiş!..

***

Rabbimiz cümlemize akıl-fikir versin; hakça yaşayıp ölmekten, ve de;

bizleri, hem dünyâda, hem de âhirette gülmekten ayırmasın ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

25.06.2010