Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
HÂCET GÜNÜ, BERAT GECESİ..
994 defa okundu,

“HÂCET” GÜNÜ, BERAT GECESİ…

Aslında, HACET KÖYÜ, BERAT AYI başlığı daha uygun düşebilirdi bu yazıya. Çünkü, söz konusu olan şey Cumartesi günü kalabalık bir grupla ziyâret ettiğimiz HACET KÖYÜ idi. Vesîle de, köye kazandırılan Osmanlı tarzı câmiydi. Câmiin yapılmasına, hepimizin yakından tanıdığı, bir zamanlar Ulubey Merkez Câmi ve daha sonraları da Ordu Köprübaşı Câmilerinde görev yapan Veysel TATLI Hocamız ve âilesiydi. Hocamızın mâlikânesi de, camiye, yakın denecek bir mesâfede. Sık evler, bir kasaba görüntüsü de kazandırmış köye. Dükkândan öte, güzel bir market te var.

Burası Bulancak’tan 13 km. içerde, yükseltiler arasında oldukça düz sayılabilecek, plâto niteliğinde güzel bir köy. Oradan Bulancak sâhillerini izlemenin doyumsuz bir zevki var. Toprak olarak da çok verimli olduğu gözüküyor. Yazarımız Mehmet Ali AYDIN Beyi, asfalt olmasına rağmen oldukça dar sayılabilecek ve aynı zamanda bol virajlı, iki arabanın çoğu yerde yan yana geçişemediği bu yolları aşarak sık sık buraya kaçmasını sâdece hanım köyü olmasına bağlamak biraz haksızlık olur gibi geliyor bana.

Gerçi çok tanıyabildiğimizi söyleyemeyiz ama, ilk intibâ îtibârıyle, köy hakîkâten güzel, verimli, tatlı bir köy. Oraya varana kadar yokuş-bayır, oradan ilerisi de derin bir vâdi, iniş-yokuş; lâkin burası iki vâdi arasında bir yüksek ova misâli. 7 Ekimde yapılacak resmî açılışa, müftü Şâban SADAN Hoca, herkesi dâvet etti. Katılabilirsek, daha da yakından tanıma fırsatı buluruz inşâllâh. Ancak, benim hanım köy Yaraşlı’yı YARAYIŞLI Köy olarak nitelediğim gibi, bu köyün de, her şeyden önce Mehmet Ali AYDIN Bey için gerçek anlamda bir HÂCET Köyü olduğu muhakkak.

Latîfesi bir yana, bu güzel köyün ismi de en az kendisi kadar güzel ve anlamlı. Bu adın bir hikâyesi olmalı. Hem de, hatırı sayılır gerekçe ve sebeplerin süslediği, kültürel motifleri zengin bir hikâye. Bolluk-bereketi; memleketin kıraç ve yoksul dönemlerinde, her hâcet ve ihtiyâca cevap veren bir vâriyeti mi ifâde ediyor, yoksa mânevî husûsiyetler de mi söz konusu, inşâllâh öğreneceğiz. Aslında, tüm köylerimizin ve oralardaki belli-başlı yerlerin isimlerinin hikâyesi araştırılıp yazılsa, neredeyse bir külliyât çıkar ortaya. Ama, neylersiniz ki, böyle merak ve tutkularımız yok. Her neyse; burası ayrı ve bambaşka bir konu.

O gün Câmi doldu taştı. Çünkü, sohbet için çok özel bir misâfir dâvet edilmişti; Osman Nûri TOPBAŞ. Hoca Efendi, ülkemizin yetiştirdiği, tüm Türk ve İslâm Dünyâsında faaliyetleriyle tanın bir hizmet kervanını yürüten önemli kanaat önderlerinden biri. Veysel TATLI Hocamız da bu anlamda Kafkas boylarında yapılan hizmetlerle ilgileniyor. Birkaç sene önce Mehmet Ali Bey ve Suat Kardeşle berâber kendisinin misâfiri olarak dolaştığımızda yapılan hizmetleri, okuları, kursları, ilâhiyât fakültesi binâlarını bizzat gördük. Allâh(CC) öncülük edenlerden, destek çıkanlardan, bizzat ya da duâ ederek katkıda bulunanlardan, cümlesinden râzı olsun.

Veysel Hoca’nın imâmeti ve Ahmet ÖNEY’in tilâvetinden sonra Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi konuştu. Konu tamâmen mescid ve câmi yapmanın önem ve fazîleti, câmi ve mescidin ilk yapılışı, anlam îtibârıyle mâhiyeti, bu günkü fonksiyonu, mü’min-mescid-namaz-cemaat birlikteliği, namazın önemi gibi konulara değinildi. Gerçek namazın nasıl olması gerektiği anlatıldı. Buradan BERAT GECESİ’ne gelinerek, bu gecenin çok iyi değerlendirilmesi, tüm hâcetlerin Allâh’a arz edilmesi, bu gecenin fazîletinin idrâkinin önemli olduğuna vurgu yapıldı.

Erzurum’dan, Samsun’a, Fatsa’dan Azerbaycan’a, İstanbul’dan Giresun’a bir çok yerlerden misâfirlerin duygu ve dikkâtle dinlediği ve yer yer değineceğimiz sohbetin ardından tüm katılımcılara ikram yapıldı. Câmi, müştemilât larak, alt katı ve ilgili birimleriyle, üst avlusuyla berâber gerçekten bir şaheser. Hocaefendi’nin de ifâde ettiği gibi, bundan sonra burayı değerlendirmek, cemaatle doldurmaya çalışmak hedef olmalıdır.

Bu akşam Berat Kandili. Hocaefendimizin de sohbet esnâsında değindiği gibi, Müslümanların, Mescid-i Aksâ’nın kurtulmasına liyâkât kesbetmeleri gerekli. Bunun için duâdayız. Gayretlerimizin hedefinde tüm mescidlerimizin, mekânlarımızın ve insanlarımızın hidâyet, istikâmet, ferah, hürriyet ve kurtuluşu var. Bu gecenin şuurla idrâk edilmesi, arınmalara, durunmalara, daha soylu duruş ve başarılara vesîle olması en büyük dileğimiz.

Hâcet Köyümüzün câmii hayırlı olsun. Kandilimiz, maddî-manevî tüm ihtiyâç ve hâcetlerimizin dille, duâyla, ibâdet ve taatlarla en güzeliyle ifâde edilip, Hak katından feyiz ve bereketlerle cevap bulmasına, sonuç îtibârıyle dünyevî-uhrevî Beratlara vesîle olsun inşâllâh.

Üç Ayların 2.sindeyiz. Ramazana ramak kaldı. Rabbimiz, tüm bu mânevî zaman

dilimlerinin kadr ü kıymetini bilmeyi, bu şuur üzere yaşamayı nasip eylesin.

Bu mânevî süreçlerin, milletimiz, memleketimiz, tüm İslâm âlemi

ve beşeriyet için hayırlar, bereketler ve beratlara vesîle olması dileğiyle,

sizlerin, bizlerin ve cümlemizin kandilleri mübârek olsun duâ ve dilekleriyle

bugünkü sözlerimizi noktalıyoruz ves’selâm…


 

ORDU HAYAT GAZETESİ

25.07.2010