Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
REFERANDUM ve ONBİNLERİN İSRAFI
853 defa okundu,
REFERANDUM ve ONBİNLERİN İSRAFI!

İsraf, kişisel ve toplumsal anlamda tüm hayâtımızı en ücrâ köşelerine kadar istilâ etmiş îtikâdî, amelî, ahlâkî ve de ekonomik bir hastalığımızdır. İsrâf, geleneksel algı olarak, kısaca “aşırı harcama” olarak bilinir. Bu da, daha çok, işin parasal boyutunu hatırlatır. Ancak, incelendiğinde isrâf’ın, tüm aşırılıkları kapsayan çok daha geniş boyutlu bir kavram olduğu görülür.

Prof. Dr. Ahmet COŞKUN Hocamızın, SOHBETLER ve HÂTIRALAR adlı, herkese harâretle tavsiye edebileceğimiz akıcı ve tatlı eserindeki İSRÂF tanımı şöyle:

“İsrâf, sâhip olduğumuz değerleri Kur’an ve Hadîs’in sesine ve yasağına kulak vermeden aklımıza estiği gibi kullanmaktır.”

Hayâta ve olaylara bu pencereden baktığımızda karşımızdaki hangi ayrıntı kapsam dışı kalabilir ki? Zaman, mekân, para, ekmek, su, ilâç, ağaç, enerji, ömür, kitap, defter, kâğıt, eğitim, öğretim, yönetim, merâsim, düğün, dernek, giyim-kuşam vs. Aklınıza her ne gelirse. Zîrâ, her şeyin bir ölçüsü varsa ve o aşılıyorsa, orada bir sapma, dolayısıyla bir israf söz konusu demektir.

            Burada, ayrıntıya girecek kadar yerimiz yok. Ancak, her şey de israf kapsamında düşünülmemeli. Zorunlular yanında, kolaylık ve rahatlık sağlayan maddeler için yapılan harcamalar da sakıncalı görülmemiştir. Ama, bunun ötesinde daha çok gurur, kibir, faydasız rekâbet, gösteriş, övülme gibi bencil duyguların körüklediği tüketim ve harcamalar kesin olarak isrâf kâbûl edilir. Burası, yaşantımızdan örneklerle detaylandırılması gereken önemli bir konu. Ama, bizim bu gün söylemek istediğimiz, yine bu bağlamda ama, işin en güncel tarafına mercek tutmak niteliğinde.

            Sözün özü, gelelim, bu konunun REFERANDUM’la ilgisine: Sevgili okuyucular. 1980 Darbesi öncesi Sağ-Sol çatışmaları, PKK Terörü, Madımak, Çorum, Maraş vs. birbirine kırdırılan on binler bir yana, eğitim-öğretim sistemleriyle son 100 yıldır, belki 200 yıldır, ülkemizdeki en korkunç isrâf beyin ve zihin isrâfıdır. Dünyânın, insanlığa faydalı olacak en zekî gençleri, en akıllı beyinleri yanlış yönlendirmeler, sakat sistemler, kasıtlı eğitimler, saptırmalar dolayısıyla heder edilmiştir. Yasaklarla, terörle, kamplaştırmalarla, dünyâya hükmetmiş, fazîlet timsâli olmuş bir millet ve onun nezih evlâtları hüsrâna uğratılmış, tepesinde hora tepilmiştir.

            Milletin, ne zaman aklı başına gelecek olsa bir şekilde cıngar çıkartılmış, gençler birbirlerine kırdırılmış, üzerlerine darbeler yapılarak yasal görünümlü hukuk dışılıklar sergilenmiş; aylar, yıllar, asırlar ve de günâhsız nesiller, milletin maddî-mânevî tüm birikimleri hoyratça hebâ edilmiştir.

            İşte, bu REFERANDUM, aynı zamanda tüm bu aymazlıkların son bulması, her şeyin yerli yerine oturması için atılacak en büyük adımlardan biridir. Artık her şey rahat konuşulacak. Hak edenler hak ettikleri yere gelebilecek. Kimse 2. sınıf vatandaş muâmelesi görmeyecek. Prof. Dr. Ahmet COŞKUN’un kitabında ayrıntı var. İnşâllâh bir vesîleyle değiniriz.

Kısaca söylemek gerekirse, dünyânın en zekî gençleri nüfûsa oran îtibârıyle bizde. Ama, görüntünün arkasındaki derin güçler, menfaatlerine uygun düşmeyen, keyflerinin tadını kaçırabilecek zekâları ve kâbiliyetleri bir şekilde engelleyerek tüm ülkenin ve cihâna hükmetmiş büyük Türk Milleti’nin mukadderâtıyle oynuyorlar. Dolayısıyla tüm İslâm-Türk Âlemi ve küresel siyâseti olumsuz yönde etkiliyorlar.

 Bu sizce, isrâfın, ölçüsüzlüğün, zorbalığın, Hak ve halk karşısında haddi aşmanın daniskası değil midir?

            12 EYLÜL REFERANDUM’u aynı zamanda bu haksız, hukuksuz, ölçüsüz gidişe dur demenin de bir adımı olacak. Örtülü ya da açık, güneyli-kuzeyli, doğulu-batılı, şu ve ya bu, kim olursa olsun, gençlerin önüne set çekilmeyecek. Zekâlar, fikirler, akıllar isrâf edilmeyecek. Genç enerjiler birbirine karşı değil, ülkenin geleceğini kardeşçe, birlikte inşâya yönlendirilecek.

Değerli okurlar. Merâmımı anladınız. İnşâllâh hepimiz bu değişim ve dönüşüme katkıda bulunalım. Akla hayâle gelmedik kelime ve mantık oyunları, saptırmalar ve polemiklerle şaşırtılmaya çalışılan çevremizi, en az onlar kadar gayret ve heyecanla aydınlatarak üzerimize düşen vatandaşlık görevini yapmaya çalışalım.

EVET. Her şey eskisinden daha iyi olacak inşâllâh. İnancımız bu.

Ramazan’ın da son günlerindeyiz. Hayırlı, bol feyizli, mübârek olsun.

Gönüllerimiz daha güzel bir geleceğin muştularıyla dolsun ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

06.09.2010