EĞRİYE EĞRİ, DOĞRUYA DOĞRU;
HAYIR’A HAYIR, EVET’E EVET!
Başka zaman bir araya gelmek için pek fırsat bulamayan mahalle ya da köy komşularımızı, akrabâ ve dostları, bilhassâ gençler ve çocuklarımızı; kuzenleri ve arkadaşlarıyla berâber câmilerde, cemaatlerde buluşturan, salavâtlarıyla kulaklarımızın ve de kubbelerin tozunu silerek bizlere mânevî bir şehrâyin yaşatan terâvihlerin sonuncusunu da dün akşam kıldık. Rabbim cümlemize tekrarını ve yeni yeni kardeşlerimizle birlikte idrâk edeceğimiz daha coşkulularını görüp yaşamayı nasîp etsin inşâllâh.
RAMAZANI OLMAYANIN BAYRAMI OLUR MU?
Takvimlerde belki! Bu gün ARİFE GÜNÜ. Mübârek Ramazan, Bayram hediyesiyle birlikte vedâ ediyor. İnşâllâh bizlerden memnun ayrılıyordur. Onunla gerektiğince ilgilenmiş, ona karşı bir saygısızlık etmemiş, kadr ü kıymetini bilmiş, bu kutlu misâfirimizden mânen istifâde konusunda âzamî gayreti göstermekte ihmâlkâr davranmamış, hem bu dünyâda, hem öbür âlemde bayramları hak etmişizdir.
Bu sene Ramazan, fındık mevsimine denk gelmenin yanında, darbe ürünü olmayan bir ANAYASA yolunda, ülke târihinde ilk defâ özgür bir REFERANDUM gibi, önemli bir sivil adımla tevâfuk etti. Biri mânâ, biri madde, öbürü de hak-hukuk noktasında üç önemli süreci bir arada götürmeye çalıştık. ÜÇÜ BİR ARADA, yoğun fakat tatlı bir süreç oldu. İnşâllâh hepsi de hakkımızda hayırlı olur.
Hayırlı deyince; HAYIR ile ŞER de birbirine karıştı! En azından kavramsal olarak! Adı HAYIR diye HAYIR’ı mı tercih edeceğiz? Kemal KILIÇDAROĞLU, Referandum için gittiği her yerde; HAYIRLI OLSUN! deyip iniyor kürsüden! Çık şimdi işin içinden!
Ama, bu millet çıkar bu işin içinden. O az mı bâdireler atlattı? Ne felâketler, kanunsuzluklar, haksızlıklar, işkenceler, hakâretler, tahrikler, darbeler, tâlihsizlikler yaşadı; ama sabrıyla işte bu günlere geldi. Her gün daha iyiye gidiyor. Kolay kolay, böyle kelime oyunlarına gelmez. Hayır nerde, şer nerde sezer. Onun o inanılmaz sağduyusu ve irfanı, meseleyi yağdan kıl çekercesine hâlleder. Şunun şurasında 3 gün kaldı. Hep birlikte göreceğiz inşâllâh. Ne mutlu iyilikler ve güzelliklerde az ya da çok katkısı olabilenlere!
NÜKTELER… NOKTALAR…
Bilmem dikkâtinizi çekti mi? Öğretmenler Sitesi’nin orada, üzerinde,
“DAHA ZENGİN, DAHA ÖZGÜR, DAHA GÜVENLİ BİR ÜLKE İÇİN:”
diye slogan yazılı bir pankart var. Peki, bunun devâmına ne yakışır sizce sevgili okurlar?
“EVET mi, HAYIR mı? SÖYLE BANA NEDİR SENİN CEVÂBIN?!”
Pankart CHP’ye âit. Öyle olunca, şimdiye kadar kendisinden bu millet için hayırdan başka bir şey vârid olmamış(!) CHP, bu sloganının sonunu da gitmiş HAYIR’a bağlamış doğal olarak!
Hâlbu ki, bu söylem tam da EVET söylemi. Dahasını isteyenin yenilikten, değişiklikten yana olması gerekmez mi? Çünkü, mevcutla bir yere gelememişsin demek ki ve daha iyisi peşindesin. Olmalısın! Öyle değil mi? Bence bu söylem, hiç HAYIR’a alâmet değil! Broşürler de öyle. Çalakalem hazırlanmış gibi. Bence yukardaki pankart her şeyi açıklıyor. Çelişki ve tutarsızlıklarla dolu.
Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU, benim söylemek istediğim; adınız ve de yaşça da kemâliniz îtibârıyle, şunu en iyi sizin bilmeniz gerekli! Ki, büyüklerimiz ne demişler?
KEM ÂLÂT İLE, KEMÂLÂT OLMAZ! Aksi takdirde, bu eylem ve söylemlerinizle bir yere varamaz, hazır elinizdekini de yitirirsiniz. Benden söylemesi!
GÜLYALI’DA “EVET” HAYRI!?
Dün yerel gazetelerimizde bir haber vardı: GÜLYALI “HAYIR” DİYOR! diye. Ben inanmıyorum. Birileri gitti, nutuk çekti, paşa gönlü öyle istedi diye öyle olmaz. O devirler geçti. Ağalık, paşalık, maşalık dönemleri geride kaldı. Kimse kimsenin ağzına bakmıyor. Bakıyor da, sâdece ölçmek-biçmek adına. Sonra kararını kendisi veriyor.
Ama, ne derler, İNSANOĞLU ÇİĞ SÜT EMMİŞTİR. İnsanlar, hepimizin gördüğü gibi, şu mevsimde bile Allâh’a karşı açık açık nankörlük ediyor da, kullar kim oluyor ki? Ve netîcede GÜLYALI Ordu’nun ilçesidir. Ordu’da dereler yukarı akar diye inanılır! OR-Gİ’ye rağmen, ondan önce kıyı-köşe hizmete rağmen, insanların dünkü yediğini unutması misâli, tüm bunları görmezden-duymazdan gelenler olabilir.
O zaman da biz deriz ki; burasının eski adı neydi? EBÜL’HAYIR ya da ÂBUL’HAYIR. Hayrın babası veyâ Hayır suyu, hayırlı su anlamında. Adında hayır olan yerin tadından da HAYIR çıkar mı çıkar?
Evet, Ebül’Hayr olan Gülyalı’dan HAYIR çıkacak, ama “EVET” hayrı çıkacak! Bâzı insanlar, sâhil kesimindeki oruçsuzların çokluğuna ve ayrıca pervâsızlıklarına bakarak, Türkiye artık köylü bir başbakanın ağzına bakmaz, hattâ ona gıcıklığına hareket eder diye düşünerek böyle bir sonuca varmış olabilirler. Ancak, köylerde hiç %80’in altında bir rakam telâffuz edilmiyor. Bunun da bilinmesini isteriz.
NEREDEN NEREYE?
Önceki hafta sonu, AKM’de program düzenleyen SİVİL DAYANIŞMA PLÂTFORMU ekibinde yer alıp konuşma yapan Ensar Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet ŞİŞMAN, kürsüye geldiğinde, söze şöyle başladı;
“Daha önce Ensar Vakfı Ordu Şûbesi’nin açılışı dolayısıyla yine burada konuşmuştuk. Ancak, o günden bu güne burası çok değişmiş. Aynı şekilde, bu REFERANDUM sonrası EVET tercihlerinin çok olması durumunda ülkemiz de yenileşecek ve her şey daha güzel olacak!”
Sayın ŞİŞMAN çok iyi hatırladı, güzel bir bağlantı yaparak REFERANDUM konusunun önemini vurguladı. Bizleri de geçmişe götürdü. O şûbe açılış merâsiminden başka, aynı salonla ilgili ayrıca, 12 Eylül 1980 sürecinde 10 günlük bir tutukluluk mâcerâmız da var. Ondan da bahsetmek isterdim ama, artık o bir başka zamâna kaldı. Şu kadarını söyleyeyim ki, yazarımız Mustafa ÖZATA ile aynı zamanda mahpusluk arkadaşlığımız da var o günlerden. Sanırım o, MGV başkanlık görevi dolayısıyla iki ay kadar kaldı orada.
30 sene önce, olağanüstü olarak bir darbe nezârethânesi görevi yapan o zamanın HALK EĞİTİM SALONU bugün bir KÜLTÜR MERKEZİ olarak, yine bir 12 Eylülde yapılacak olan sivilleşme yolunda önemli bir adım olan ANAYASA REFERANDUMU ile ilgili önemli bir faaliyete ev sâhipliği yapıyor! NEREDEN NEREYE?
BEREKET, HAREKET ve EVET!
Son söz olarak deriz ki; mânevî hasat mevsimimiz olan Ramazanlarımız BEREKET’li,
Onun dünyâdaki meyvesi olan bayramlarımız sevinçli, coşkulu ve de HAREKET’li,
ilk sivil ANAYASA için tercih yapacağımız Referandumumuz da bol EVET’li olsun!
Tüm bu süreçler, insanlığın zâlimler ve şerîrlerin pençesinden kurtularak,
hak ve adâlet eksenli bir dünyâya kavuşmalarına vesîle teşkil etsin inşâllâh.
Rabbimize hamdolsun, milletimiz vâr olsun; insanlarımız birbirine yâr olsun!
Tüm İslâm Âlemi olarak bayramlarımız, bayramca bayram olsun ves’selâm!..
ORDU HAYAT GAZETESİ
07.09.2010