Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
EVET, HEPİMİZİN BAYRAMI
756 defa okundu,

EVET, HEPİMİZİN BAYRAMI!

REFERANDUM, ülkede sessiz bir BAYRAM havası oluşturdu; gerçek bir BAYRAM!

Adı; EVET BAYRAMI. Kaymaklı dondurma misâli; BAYRAM üstüne BAYRAM!

Böyle, tadından yenmeyen bol kaymaklı, bayram üstü bayramlar her zaman denk gelmez.

Milletimize âfiyet üstü âfiyetler olsun! Ne diyeyim?! Doğrusu bunu fazlasıyla hak etti.

Çünkü çığırtkanlara aldırmadı. Çığırtkanlar diyorum; aslında ben değil, vatandaş diyor!

“Ne oldu yâhû? Yer gök, dağ-taş, köşe-bucak HAYIR!HAYIR! sesleriyle inliyordu.”

“Nerde şimdi o HAYIR’cılar. İyi ki de yoklar! Hele bir kazansalardı, Allâh korusun!”

“Seyretseydiniz şımarıklıkları, azgınlıkları. Ortalığı çoktan karıştırmışlardı bile!”

Elbetteki, işinde-gücünde ve samîmiyetle HAYIR diyen vatandaşlarımızı tenzih ediyoruz.

Ama, PKK, Ergenekon benzeri statükocu derin çeteler için aynı şeyleri söyleyebilir miyiz?! Milletin yarıdan fazlasının arkalarında olduğunu görselerdi, onları kim tutabilirdi artık?

Şimdi ellerine imkân geçseydi neler, neler yapmazlardı? Hiç mi hiç tahmin edemezsiniz!

Referandum öncesi yaptıkları, referandum sonrası yapabileceklerinin teminâtıdır, netekim! EVET toplantılarını basmalar, yumurtalar, domatesler ve benzeri seviyesiz taşkınlıklar ortada. Anayasa raportörü Osman CAN ve benzeri aydınları, ilim ve kültür adamlarını tehditler.

Sezen AKSU Hanım’ın başına gelenler mâlum.

Ünlü, saygın ve büyük bir sanatçıydı ama, küçücük bir suçu vardı! O da, EVET demek.

Öyle bir suçtu ki bu, bütün değerleri altüst ediyor, sokağından adını bile sildiriyordu. Bu rûh, eline fırsat geçse daha neleri silmeye kalkardı sokaklardan, caddelerden; evlerden-barklardan.

Taşrada lokâl olarak yaşanan, basına akseden-etmeyen tatsız-tuzsuz olaylar, tavırlar da var.

Meselâ Ordu’da bile, bir örtülü bayana, bu süreçte bir hınç ifâdesi olarak domates fırlatıldı.

Yine, kalburüstü bir evde, hem de bayramda, TÜM EVETÇİLER ŞEREFSİZDİR gibi yoz, kısır, seviyesiz bir söz ekseninde karı-koca ve çocuklar arasında yaşanan tatsız tartışmalar.

Âile, akraba ve hattâ bayram ortamlarını seyrana çeviren bu tavır ülkeyi ne hâle getirirdi?

HAYIR’cılar bu hızla sandığa toslamayıp da geçselerdi n’olurdu; bir tahayyül edin bakalım!?

“Hükümet istifâ. Tayyip kodese!”

“Başörtülüler Arabistan’a!”

Bunlar en hafifi. Daha neler neler dillendirilecekti kim bilir? Yılların kini var adamlarda.

Hatırlayın, bunlardan bir grup, iktidara geldiklerinde, APO’yu îdam edeceklerini söylemişler ve asacakları ipi de büyük bir gurur ve heyecanla halka göstererek sükse bile yapmışlardı. İktidara geldiler mi! Asmaya da kalktılar mı? Evet! Ama, kimi? Necmeddin ERBAKAN’ı!?

Şimdi, tüm vatan-millet-sakarya edebiyâtlarıyla birlikte düşmanlıkları yine benzer çevrelere!

Tayyip Bey’i bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar!

Kendilerini ARABA, onu MARABA görüyorlar! Çünkü o muhâfazakâr bir Anadolu insanı.

Târihiyle, coğrafyasıyla, kültür ve medeniyetiyle övünüyor. İlhâm ve şevkini onlardan alıyor.

Örf, âdet ve geleneklerine bağlı. Halkın içinden biri ve onlarla olmaktan son derece memnun.

Onlar gibi yaşıyor. Onlar gibi düşünüyor. Onlar gibi inanıyor. Ve, aynı duyguları paylaşıyor.

Ne demek istediğim haritada ayan-beyan gözüküyor. Hayır’cı yörelerin çoğunluğu kıyılarda.

Köyünü, toprağını arkada bırakarak, kayıp gittiği kumsallarda yabancılarla yabancılaşanlar!

Kırsaldakileri gerici, kendilerini ilerici kabul edenler. Onlara hor bakıp, hakir görenler. Yâni,

“Kestâne çıkmış, kabuğunu beğenmemiş!” kabîlinden şeyler! Meseleyi abartıyor muyuz?

Kesinlikle değil. Çevrenizden örnek biçin. Hayır’cıları tanırsınız. Yoksa, biz örneklendirelim:

Bakınız, sonucu tahmînde isâbet edemeyen bir ANKETÇİ gerekçe olarak neyi ileri sürüyor: EVETÇİLER KENDİNİ GİZLEDİ!

Peki, neden acabâ? Çünkü, HAYIR’cıların başını çekenler aykırı tipler ve şirret çevreler. EVET’çiler onların şerlerinden çekiniyor ister-istemez. En azından bulaşmak istemiyor.

Peki EVET çıktı. Ne oldu? Var mı bir taşkınlık? Yok. Hattâ, ortam yumuşatılmaya çalışılıyor! Söylenenler; “Vatan-millet-memleket ve hepimiz için hayırlı olsun!” dan ibâret.

Bu anlamda sonucun EVET çıkması herkes için BAYRAM. 73 milyon için BAYRAM.

Zîrâ, sonuç HAYIR çıksaydı memlekette bu güven ve istikrar ortamını bulamazdınız. PKK’lıların yer yer büyük kentlerde, yer yer Güneydoğu kasabalarında sergilediği cinsten, yakan-yıkan, kıran-döken, vuran-öldüren maskeli, maskesiz terör hareketleri başlardı.

Hayırcıları da yanında düşünen PKK ve işbirlikçilerinin nelere cüret edebileceğini

artık siz düşünün! Hükümet, elbetteki bunlara meydan vermezdi. Duruma hâkim olurdu.

Buna gücü var; elinden geleni yapardı. Fakat, istikrar tekrar sağlanana kadar olan olurdu.

Sonuçta da ele hiçbir şey geçmez; aksine 8 yıllık tek parti iktidarı sürecinin kazandırdığı güven ve istikrarla, iç ve dış îtibâr yara alır, milletin-memleketin ağzının tadı kaçardı.

Ülkenin geleceğine dönük bütün proje, politika ve stratejiler zarar görür; akış bozulurdu.

Bundan sağ-sol, kuzey-güney herkes zarar görür, olan vatan ve millete, hepimize olurdu.

Sevgili okurlar; Bereket, sağduyu gâlip geldi de, böylece büyük bir bâdire atlatılmış oldu.

Ülkemizin yakaladığı böylesi bir istikrar süreci bozulmamış, fırsat hebâ edilmemiş oldu.

Ne kadar şükretsek az! Onun için tekrar be tekrar diyoruz ki;

Rabbimize hamdolsun, milletimiz vârolsun…

Memlekette EVET diyen de, HAYIR diyen de

istisnâsız, herkesler bahtiyâr olsun ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

14.09.2010