Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
TOLGA İLE BİLGE
932 defa okundu,

TOLGA İLE BİLGE

Gün boyu süren işlerimiz bitti diye düşünürken, yeniden bir işlem söz konusu oldu. Bu işlem, bugün tekrar oraya dönmemizi gerektirmediği için, öteden beri hep muhâtap ola geldiğimiz, sâdece bizimle değil herkesle yakından ilgilenen memur arkadaşa, vedâ meyânında teşekkür edip ayrılırken;

Âbi, bu cumâ gün düğünüm var!

demez mi? Gerçi, 3 ay kadar önceki gelişlerimizde söz konusu olmuştu evlilik hazırlıkları. Ancak târih telâffuz edilmemişti.

Öyle mi, çok güzel! Allâh mesut, bahtiyâr etsin!

deyip alel’acele ayrıldım, resmî işlerimizi yetiştirebilmek adına. İşlemleri tamamlayıp da binâdan ayrıldıktan sonra, gazetemizin yarınki yazısını göndermek için bir internet kafeye doğru giderken, arkadaşımızın -istek üzerine takdim ettiği- dâvetiyesine baktım.

Çok sâde, ağırbaşlı, maksâda uygun, desen, çizgi ve muhtevâsıyla, sevimli, şipşirin bir dâvetiye. Öyle âhım-şâhım, cicili-bicili, süslü-püslü, kurdelâlı-jelâtinli, mutantan bir dâvetiye değil. Ama bana göre bu dâvetiye, asıl önemli olan şeyin; içi, sevgi-saygı dolu bir yuvaya atılan bir adımın göstergesi. Gösteriş ve âlâyişten, dışa karşı sergilenme ihtiyâcından doğan yapmacık hareketlerden uzak, arınmış, oturmuş, olgun ve gerçek bir mutluluğun habercisi gibi.

Dıştaki şirin figürlerden kopup kapağı açtığımızda  karşılaştığımız isimler şunlar;

Bilge ile Tolga

            Allâh Allâh. Tolga’yı biliyoruz. Tanıyoruz. Bu arkadaşımız, çok önceleri oraya gittiğimiz zamanlarda yoktu. Kendisiyle 1-2 yıldır muhâtabız. İlk gördüğünüzde, daha başta yüzündeki ünsiyet ve meymeneti fark ediyorsunuz. Kim olursa olsun efendice davranıyor.

Ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Çünkü, en az bizim kadar sizler de her gün nice nice memurlarla muhâtapsınız. Hele uzak bir şehirde, size insanca davranan, yüzü gülen, yardımcı olmaya çalışan bir memur ne kadar önemli.

Düşününki bir hastâneye gittiniz. Oranın havası zâten mâlum. Neredeyse kendi derdinizi bile unutuyorsunuz oradakileri gördükçe. Bir de memurların anlayışsız ve saygısız davrandığını farz edin. Ya da tam aksine; bir insan evlâdına denk gelip de size yüz ekşitmeden, tebessümle yardımcı olmaya çalıştığını hayâl edin. İşte, Tolga Bey onlardan biri. Allâh(CC) râzı olsun.

Kendisiyle biraz da gazete bağlamında tanışmıştık. Şimdi o aynı zamanda gazetemizin de bir okuyucusu. Daha önceleri, yanımda götürdüğüm gazetelerden istemişti. Şimdi de her gidişimde kendim götürüyorum. Bu anlamda, kültürle, edebiyâtla ilgilenen yönüyle de farklı bu delikanlı kardeşimiz. Allâh selâmet versin. Sayılarını çoğaltsın.

Evet, kısaca işte böyle; TOLGA’yı biliyoruz da, yanındaki BİLGE neyin nesi? Tabiî o Tolga Kardeşimizin bileceği şey de, benim demek istediğim, TOLGA ile BİLGE, sanki KEREM ile ASLI, FERHAT ile ŞİRİN, TÂHİR ile ZÜHRE gibi birbirine uymuş iki isim. Sanki anne-babalar, çocukları daha doğmadan, aralarında BEŞİK KERTMESİ yapmışlar da, ismi de ona göre ayarlamışlar gibi.

İsimlerin ikisi de hem yerli, hem de derli aynı zamanda! Yâni derli-toplu. Anlam derinliği var. TOLGA bana hemen  Yahya Kemâl’in meşhur AKINCILAR şiirindeki,

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı; ilerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle!

beyti bağlamında, bir yiğit gönül erini, Anadolu ÂLP-EREN’ini çağrıştırdı.

BİLGE de, âriflik, derinlik, sezgi zenginliği anlamlarına sâhip. Günümüz Türkçesinde BİLGİN kelimesi eski ÂLİM kelimesinin, BİLGE de ÂRİF kelimesinin karşılığı olarak yer almaktadır. Zâten soyisimler de bu anlam bütünlüğünü tamamlıyor. Biri SEZGİN, öbürü ÖRNEK.

Şimdi buradan, kardeşlerimizi tebrik ediyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.

Rabbimden, isimlerini böylesine kâfiye ve anlam zenginlikleriyle tevâfuk ettirdiği, nikâh merâsimlerini de bayramlar peşine ve yine bir cumâya denk getirdiği

bu gençlerimizin, evliliklerini de, -âileleri, yakınları ve tüm sevdikleriyle berâber-

hep birlikte sonsuz bayramlara taşıyacak yolun merhalesi kılmasını niyâz ediyorum…

Kardeşlerimizin izdivaçları hayırlı, hepimizin Cumâları mübârek olsun.  

Gönüllerimiz, gerçek kardeşler olmanın mutluluğuyla dolsun ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

16.09.2010