Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
İLK DERS NASREDDİN HOCADAN..
1232 defa okundu,

İLK DERS NASREDDİN HOCA’DAN…

İlk adımlar çok önemlidir. İlk günler, ilk aylar, ilk yıllar. Bunun diğer adı; BAŞLAMAK! Tıpkı, hayâtın çocukluk yıllarının eğitim-öğretim ve de terbiye açısından çok önemli olduğu gibi. Nitekim, eğitimin önemi vurgulanırken, çocuğun dil öğrenimi örnek gösterilir. Bir çocuğa âilede dil dersi verilmez ama çocuk onu kendiliğinden alır. Ve de en kalıcı dil eğitimi de budur. Bir başka dili daha sonra en iyi okullarda, en iyi yerlerde, en iyi hocalarda da okusa, 2. dil ana dili gibi olamaz.

Aynı şekilde eğitim de öyle. Âileden ya da mahalleden veyâ okuldan, çocuklukta alınan ahlâk ve karakteri, yâni sosyâl eğitimi hiçbir şey tam anlamıyla aşamaz. Çocuk, şuurlu ya da şuursuz, kendine akseden etmenlerin etkisinden ömür boyu kurtulamaz. Onun için, her anlamda ilkler, başlangıçlar çok çok önemlidir.

“Nasıl başlarsa öyle gider” derler. “Bir şeyin başı neyse sonu da odur” derler. “Başlamak bitirmenin yarısı” derler. Çocuk, ilk etkilerle nereye doğru yönlenirse, hayât boyu -çok olağanüstü etkenler dışında- eğilimi hep o tarafa doğru olur. Çünkü, bedensel olduğu kadar, rûhî refleksleri de ona göre şekillenir.

Velhâsıl, başlamak, kapı açmaktır. Ama, neye? İşte burası çok önemli! Ne yaptığımızı biliyorsak, hayâtın farkındaysak, işimizi ciddîye alıyorsak, o zaman mesele yok; nasıl başlayacağımızı da biliyoruz demektir.

Zâten biliyoruz da, bildiğimizin farkında mıyız? O hep söyleye geldiğimiz BESMELE işte tam da budur. O, öylesine söylediğimiz BESMELE, bize başlama şuurunu kazandırıyor. İşlerimizin hayırla başlayıp, o özelliğini kaybetmeden sonlanması; hem dünyâmız, hem de âhiretimiz için güzel sonuçlanması. Hem mânen, hem madden bereketli olması.

Bunun için hattâ bir de RABBİ YESSİR duâsı vardır. Besmeleyle birlikte okunur. Sonu, RABBİ TEMMİM BİL’HAYR diye biter. “Yâ Rabbi, bu işi bana hayırlısıyla ve hayr’üzre tamamlattır!” anlamına gelir. Bir hayat algılama tarzının ifâdesidir. Ki, müslümanlara mahsustur. Hayâtından ve yaptığı tüm işlerin sonundan hayır umanların dikkât ettiği bir özelliktir.

Mâdem bu gün okulların açılış günü; ilk gün yâni. Tam burada size bir Hoca fıkrası nakledelim. İlk dersimizi, hocaların hocası NASREDDİN HOCA versin:

            Hocamız bir gün evin avlusunda aranıp, dörünüp durmaktadır. Bir şey kaybedip de aradığı her hâlinden belli. Dostlarından biri, meraktan mı yoksa yardım edeceğinden mi, her neyse sorar;

            “Hayr’ola hocam bir şey mi kaybettin?”

            “Evet, yüzüğümü kaybettim. Gördüğün gibi arıyorum!”

            “Tam olarak nerelerdeydi, biz de arayalım?”

            “Aslını sorarsan onu ahırda kaybetmiş olmalıyım!”

            “Peki öyleyse, neden avluda arıyorsun ki?!”

            “Ama ahır karanlık kardeş!?”

Tâtiller bitti, okullar açıldı. Çocuklar büyük bir heyecanla bağlardan-bahçelerden ve harmanlardan okullara doğru koştular. Hayırlı olsun. Olmasına olsun ama, hayırlı olması için önce hayrı bilmek gerek, sonra istemek, sonra da hayra giden yolu ve yolculuğu en hayırlısıyla başlatmak. Bundan dolayı, bir milletin geleceği olan çocuklar ve yeni nesiller için onlar üzerinde etkili olabilecek bir şeyler yapmalı. Sanırım her devlet bunu kendi temel öğretileri ekseninde yapmaya çalışıyor.

Geçen hafta okula ilk başlayacaklar için okula alışma süreciydi. Bu yeni başlatılan bir uygulama. Şimdi İLKÖĞRETİM HAFTASI’ndayız. Bunun için çeşitli törenler yapılacak. Bir nevî alıştırma gibi bir şey. İçeriğini ve gâyesini çok da bilmiyoruz. Sâdece dışarıya akseden hamâsî nutuk, müzik ve şiirlerden hareketle bu kadarını söyleyebiliyoruz. Çocukları, üç aylık serbest bir sürecin peşinden, daha ilk günlerden boğmama ve okula ısındırma anlamında şeyler bunlar herhâlde. Zamanla daha bir dolu, kültürel yoğunluklu ve kapsamlı hâle getirilebilir. Günün ve yörenin şartlarına göre zenginleştirilebilir.

Bu, biraz daha farklı ve merkeze çocuğu alıp, âileyi, komşuları da bilfiil katarak yapıldığı şekliyle, daha etraflı olarak Osmanlı’da da vardı. Hattâ Ahmet RÂSİM, eğitimin bu ilk süreciyle ilgili safhaları kendi yaşadıkları hâtıralar bağlamında eserlerine almış ve ÂMİN ALAYI veyâ BED’İ BESMELE dediğimiz olayın ayrıntılarıyla bugüne aktarılmasında büyük katkıları olmuştur. Hakîkâten, bu süreci incelediğimizde, basit bir törenin ötesinde, kültürel anlam boyutu zengin bir gelenekle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. İnşâllâh, bir başka gün, onun eserlerinden yararlanarak bu anlamlı merâsimi anlatmaya çalışacağız.

Bugün son sözü MEVLÂNÂ söylesin;

“Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak onu aramamak demektir!”

Bugünkü olumsuz, şımarık, erdemsiz, haddi aşmış, ölçüyü kaçırmış, sevgisiz-saygısız toplum manzaralarına bakarak ve tüm bu insanların bizim eğitim sistemimizin ürünü olduğunu düşünerek, acabâ bir yerlerde yanlış mı yapılıyor, ya da kaybedilen şeyler var da aranmıyor, veyâ bir arama söz konusu da, oralar karanlık denilerek yanlış yerlerde mi dolaşılıyor? Orası meçhûl!

Her neyse… Nasreddin Hoca, Hoca ya; bir bildiği olmalı. Keşif mi, kerâmet mi? Tâa o zamanlardan bu zamanlara mesaj gönderiyor! Adamda amma da kontür var değil mi? Asırlardır gönderiyor gönderiyor bitmiyor! Tabiî, alana ve de algılayana…

Yeni eğitim-öğretim yılı millet, memleket, vatan için hayırlı olsun.

Çocuklarımızla birlikte hepimizin gönülleri, iyilikler, güzellikler,

Mutluluklar ve de kutluluklarla dolsun ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

19.09.2010