Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
ORADA BİR HACET VAR, ŞURADA..
765 defa okundu,

ORADA BİR “HACET” VAR, ŞURADA…

Bir gün öncesi akşamı çarşıdan eve giderken hemen yakınımızdaki MADEN Markete uğradım. Oktay Kardeş, ayrılırken “Yarın seni Câmi açılışına götüreyim!” dedi. “Nereye?” demeye fırsat kalmadan, “Bulancak!” diye ekledi. “Tamam!” dedim. Zâten az önce Mehmet Ali AYDIN Bey’le berâberdik. O haber vermişti ve hattâ birlikte gidebileceğimizi belirtmişti.

Sabah evden yeni çıkmıştım ki, sâhil yoluna doğru giderken Oktay Bey, yanında kayınpederi Ahmet ÖNEY olduğu hâlde yolun ağzında durdu. Hocamızın da olacağını zâten tahmin etmiştim. Bu da aliyyül’âlâ bir tevâfuk oldu. Sohbet ede ede gittik.

Daha önce orada yapılan bir törene gittiğimizde bir çoğumuz gibi Ahmet ÖNEY Hocamız da özel dâvetli olarak yine oradaydı. İstanbul’dan Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi’nin de teşrif buyurduğu programda, günün Kur’an tilâvetini Ahmet ÖNEY Hocamız yapmıştı. Ben onun aşere takrîb üzere okuyuşuna ilk defâ orada şâhit olmuştum.

Ahmet ÖNEY Hocamız, Ordu Bölgesi Kur’an Kursu Eğitim ve ta’lîmi noktasında öncü ve yetkin isimlerden. Okuyuşu yanında, sohbet ve hitâbetiyle de kendini dinleten bir üstad. Bence, zaman zaman, ihdâs edilecek bir takım vesîlelerle kendisine Kur’an okutturarak, konuşturulup hâtıra ve tecrübelerini seslendirmesine fırsatlar verilerek kendisinden istifâde edilmeli.

Yola çıkıp ta Bulancak’a yaklaşmışken Oktay Kardeş’i arayan çok sevdiği bir arkadaşını 15 dakîka kadar orada bekledik. Teyneli Köyü’nden İsmail KARADAĞ Kardeş’le de bu vesîleyle tanışmış olduk. Oradan Hacet Köyü’ne doğru 13 km. gittik. Geçen gelişimizden sonra asfalt yenilenmiş. Dere vâdisi çok güzel. O zaman dikkâtimizi çekmemişti. Kavak ağacı gibi bol ve serâzâd çınar dediğimiz türden ağaçlar var çok miktarda. Ufaktan bir de şelâle. Oktay Kardeş oldukça esprili. Tanıyanlar bilir. Kendisi, hepimizin büyüğü ve bir dönem neslinin yiğit ağabeyi İbrâhim MAĞDEN’in oğlu.

“Niagara gibi!” diyor. Bu çevreye göre öyle elbette. Ben de ondan aşağı kalır mıyım; “Hayır, Niagara demeyelim de, belki NİGÂR uyar!” dedim, espriye espri mâhiyetinde. Görüldüğü gibi, esprili ve bol sohbetli, denizi, deresi, şelâlesi, ağaçları, dökülen yaprakları, bakımlı bahçeleri, düzenli yol boylarıyla doyumsuz manzaralı bir yolculuğun sonunda HACET’e vardık.

Ordu’dan çıkarken yağmurlu gibi olan- hattâ saatler sonra geri dönüşte sağanakla karşılayacak olan- hava Hâcet’e yaklaştıkça yükseldi ve sonraları yer yer güneş bile açtı. Bizi ta dışta karşılayan Mehmet Ali Bey’e buradaki havanın sırrını sorduk yarı şaka olarak;

“Kayınpeder akşam dua ediyordu; Allâhım, yarın bize müsâde et. Törenimizi hayırlısıyla, meşakkâtsiz, misâfirlerimiz perişan olmadan tamamlayalım!” diye, dedi ciddî ciddî. Ben de bu gün kimseden aşağı kalmamak niyetindeymişim ve de öyle bir zorum varmış gibi, ona da bir karşılık yetiştirmeye çalıştım:

“Bu gün sabah, Ahmet ÖNEY Hocamı arabada görünce, o heyecanla onları önce selâmladım, hemen peşinden de “GEL GÖR BENİ!” diyerek mûsıkîyle merhabaladım. Buraya bir de geldik ki, Bulancak Din Görevlileri ekibi;

Ben yürürüm yâne yâne, aşk boyadı beni kâne

Ne âkilem ne dîvâne; Gel gör beni aşk neyledi?

ilâhisini seslendirmiyor mu? Tevâfuka bak! Her neyse, bunlar işin muhabbet tarafı. Kısaca o gün, Allâh’ın bir lûtfu olarak, gerek tören, gerekse çevreyi temâşâ, havâlar müsâit olduğu için gâyet kolay oldu.

Köyün etrafı vâdilerle çevrili. Yayla tarafları ulu tepelerle sarılı. Şu tarafta BEKTAŞ Yaylası, şu taraf PAŞAKONAĞI, şu dağa GABAR diyorlar vs. gövdesinde büyük bir TÜRK BAYRAĞI dalgalanan minâreye çıkmak isterdim aslında. İnşâllâh bir gün nasîp olur. Gerek Veysel Hocamız, gerekse dâmâdı Mehmet Ali Bey, her zaman dâvet ediyorlar zâten. Her iki gelişimizde de eve çaya kalmamızı arzu ettiler ama mümkün olamadı. Sağolsunlar. Kısmet olursa bir dahaki sefere inşâllâh…

Törenden sonra ikram arasında, câmiin bulunduğu yerden 50 m. Güney tarafa doğru gidince uçurumvârî bir vâdi olduğunu gördük. Karşı tepelerin aralarında engin dereboyları. Karadeniz’e has bayırlarda, omuzlu yamaçlarda, Câmi etrafında nispeten yoğunlaşan kasabamsı yerleşimler. Her biri cennetten birer köşe. Çok şükür. Ama, tüm bu güzellikleri tamamlayan ve tabata ruh katan şey câmiler ve minâreler. Rabbimize sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, aziz milletimiz bu konuyu aslâ ihmâl etmiyor. Madden, mânen ve kültürel olarak geliştikçe gün be gün daha da güzellerini ortaya koymak için tüm varlığını seferber ediyor.

HACET KÖYÜ MERKEZ CÂMİİ de bunlardan biri. Geçen yazımda da ifâde ettiğim gibi köy güzel. hem düz, hem yüksek. Câmi de tam merkezî noktada ve her taraftan görülebilecek ve de her tarafı görebilecek bir yerde. HACET Köylüler eserleriyle ne kadar övünseler az. Rabbim her köye nasîp etsin.

1 trilyona mâlolan câmiin, tüm masraflarını HACETLİLER, başkalarına HÂCET kalmadan deruhte etmişler. Ağırlığın yarısını, Ordu’da da görev yapmış, çoğumuzun yakından tanıdığı Veysel TATLI Hoca ve yakınları üstlenmiş.

Proğram benim için çok verimli oldu. Başta Ahmet ÖNEY Hocamızın, geçmişten günümüze Ordu’da din hizmetleriyle ilgili olarak yol boyunda anlattıkları. Sonra oradaki tören. Katılımın bürokrasi ve halk boyutu. Yapılan konuşmalar ki, her biri ayrı ayrı üzerinde durmaya değer. İkramlar. Karşılama nezâketleri. Göz dolduran organizasyon. Köylülerin imece usûlünü hatırlatan hizmet heyecanları. Okunan çift ezan. Belge törenleri. Karşılıklı espri ve jestler. Basının ilgisi. Hangi birini yazmalı.

Maalesef, şu an hiç birini yazacak durumda değiliz. Önce yerimiz müsâit değil. Ammâ ve lâkin, kaydettiğimiz bilgileri, izlem ve gözlemleri yeri geldikçe zaman zaman sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Bulancak, Giresun taraflarında önümüzdeki hafta da bayağı benzer programlar var. Bulancak Müftüsü Şâban SADAN Bey ve Giresun Müftümüz Necâti AKKUŞ Hocamız, törende yaptıkları konuşmalarda herkesi, önümüzdeki hafta sonu yapılacak hâfızlık icâzet merâsimlerine dâvet ettiler.

CÂMİLER ve DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI’na denk getirilen tüm bu etkinliklerin yöremize, nesillerimize ve hepimize hayırlar getirmesini diliyor, emeği geçenleri ve tüm görevlileri kutluyor, başarılar diliyorum ves’selâm…


 

ORDU HAYAT GAZETESİ

03.10.2010