Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
OKUMA SEFERBERLİĞİ; HEPİMİZ İÇİN
1103 defa okundu,

OKUMA SEFERBERLİĞİ;

HEPİMİZ İÇİN!

Eylül ayı için, “OKU’L AYI” demiştik. Çünkü, çocuklarımız her yıl bu ayda okul yollarına koyuluyorlar. Ekim ayı da ekin ayıydı. Kültür, san’at, edebiyât, kitap ayı yâni. Ordumuz için bu EKİM ayı, hakîkâten de EKİN ayı, kültür ayı oldu. İşte, dün konu ettiğimiz, ORDU BELEDİYESİ öncülüğünde gerçekleştirilen 1.EDEBİYÂT FESTİVÂLİ bunun en bâriz bir örneğiydi.

Komşumuz Giresun’dan aktardığımız HÂFIZLIK MERÂSİMLERİ de bu cümleden hâdiselerdi. Yine bu ay içerisinde ORDU MÜFTÜLÜĞÜ de benzer bir merâsimi ORDU KAPALI SPOR SALONU’muzda icrâ edecek. İşte bunlar hep, bu ayın, EKİN ayının bereketi.

YAZ AYI, GÜZ AYI…

Mâlum, yazlarımız tâtil ayları. Yayla, cenik, sâhil derken bağ-bahçe, fındık-fıstık… Okuyanlar her yerde okur, hattâ bu aylar daha da elverişli olabilir de, okumayı sevmeyenler için bu aylar bahâne aylarıdır. Buralarda aranan mahsûl bereketidir. Üç ay boyunca onun peşinde koşulur. Ama şimdi oyun bitti. Herkes köyünden-köşkünden maîşet yerlerine, kışlık mekânlarına döndü. Aslî işine-gücüne, yuvasına döndü. Çocuklar okula, gurbetçiler de gurbetine gidince bizler de kendimizle baş başa kaldık. Okuma bilenler için okumamaya bahâne kalmadığı zaman dilimlerindeyiz.

Okuma bilmeyenler için de Ordu vâliliğimizin OKUMA-YAZMA SEFERBERLİĞİ  var. EKİN ayı, okuma-yazma, kültür-sanat için boşluk bırakmıyor; mâzeret te tanımıyor! Tespit edildiği kadarıyla 30 bine yakın okuma-yazma bilmeyeni varmış ilimizin. Dolayısıyla valiliğimiz, tüm ilgili birimlere genelge göndererek, bu vatandaşlarımızın da okur-yazar olabilmesi için seferberlik başlatmış.

Ankara’dan, yanılmıyorsam Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde 2008 yılında başlatılan bu kampanyadan bu yana Ordu’da yaklaşık 2 bin kişi bu kurslarda okur-yazar belgesi almış. Vâlimizin bu son çağrısı ve genelgesiyle yeni sezon da böylelikle başlamış oldu. Hayırlı ve başarılı olmasını gönülden diliyoruz.

HAYAT VEREN ÇAĞRI

            “Neden?” derseniz, okumak güzel bir şey de onun için. Gündemleri tâkip ederek ilgili haftayı en güzeliyle yorumlayan arkadaşımız Mehmet DEMETGÜL’ün ifâdesiyle, Rabbimizin “OKU” emri, “HAYAT VEREN İLK ÇAĞRI!”dır da onun için. DEMETGÜL HOCA, geçen haftaki son yazısında bu başlık altında şu cümlelere yer veriyor:

“Dinimizin ilk emrin “Oku” olması ve aynı sûrede iki kere tekrar edilmesi, okumanın insan ve toplum yaşamında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Okumak; İnsanı geliştiren, yücelten, bilgilendiren ve ayrıcalıklı yapan bir özelliktir. İlerlemenin, medeniyetin, aydınlanmanın, kültürlü ve eğitimli olmanın olmazsa olmaz şartıdır.”

Nitekim, daha önce naklettiğimiz Bulancak ve Giresun’daki hâfızlık törenlerinde konuşan Diyânet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M.Şevki AYDIN da, başta hâfızlarımıza mutlaka İmam-Hatip Liseleri ve İlâhiyât okutulmalarını tavsiyenin yanında, kız-erkek ayrımı yapmadan tüm çocuklarımızı okutmamız gerektiğini vurguladı. En sonunda da, “Çünkü okumak aydınlanmaktır. Zâten İslâm’ı da herkes okuması, bilgisi ve birikimleri miktarınca anlayabilir.” diyerek konuyu özetledi.

28 ŞUBAT’IN BİR NEVÎ KUR’AN HİZMETİ!

 28 Şubat Dönemi yasaklarının da, zamânın toplum mühendislerinin hesaplarının aksine olarak, okuma-yazma-öğrenme gayretlerine katkıda bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çocuklar ve gençler için Kur’an öğrenmeye yaş sınırı getirilince, bu defâ öğrenci bulmak adına ev hanımlarına mürâcaat edilmiş, iller çapında binlerce, ülke çapında da kadın-erkek yüzbinlerce yetişkinimiz Kur’an öğrenme şerefine nâil olmuştur. Sessiz-sedâsız süren bu eğitim, toplumda gerçek bir açılım ve dönüşüme sebebiyet vermiştir. Bu anlamda, EKİM AYI, aynı zamanda Kur’an Kurslarının eğitime başladığı ay olarak da EKİN ayı demeyi fazlasıyle hak ediyor.

Sizin anlayacağınız, kader de Türk Milleti’nin okumasını istiyor gibi! Onun önündeki, her anlamda engeller gün be gün daha bir kalkıyor. Günün şartlarının getirdiği fırsatlar ve imkânlar da herkesi âdetâ okumaya zorluyor! Bunu görmek lâzım!

Belki de kader bizi tekrar, ahlâkta, fazîlette, hak-hukukta, adâlette, insanlık ve kalkınmada ileri, örnek ve önder bir konuma hazırlıyor. Bu milleti yolundan alıkoymak isteyen her şey, onun yollarını daha bir açıyor sanki! Öyleyse, ne duruyoruz? Niye, bu akışın bir olumlu parçası olmak, daha aydınlık bir geleceğe giden kervana katılmak adına, şimdiden tezi yok, elimizi kitaplara, defterlere, kalemlere, dergilere, kültüre, sanata uzatmıyoruz?!

SEFERBERLİK KÜPESİ

Ey millet, sevgili okurlar, muhterem vatandaşlar! Şimdiye kadarı gaflette geçtiyse de bile, bundan sonrası artık, en azından fırsat buldukça, hiç olmazsa -olmazsa-olmaz işlerinden artan- boşluklarda senin için okuma, anlama, öğrenme-öğretme, zamânıdır.

Büyük İslâm Âlimi, müfessir, feylesof Fahreddin Râzî’nin, “HAYÂTIMDA SÂDECE İKİ AKŞAM KİTAP OKUMADIM; BİRİ EVLENDİĞİM, DİĞERİ DE BABAMIN ÖLDÜĞÜ GECE!” sözü hepimizin kulağında küpe olsun; ve herkes, şimdi,

okuma-yazma seferberliğinin kendisini ilgilendiren noktadaki yerini alsın ves’selâm!..


 

ORDU HAYAT GAZETESİ

18.10.2010