ORDU KÜLTÜR AKIŞINA BİR GENEL BAKIŞ
Ordu’da, hiç te pek öyle gündem işgâl etmeyen kültür kavramı, aslında bir toplumun birikimlerinin şuuraltını ifâde eder. Kültür nedir derseniz, öyle, tek bir kalıba sığacak net bir târifi de yapılabilmiş değildir. Her kes kendi bulunduğu yer ve bakış açısı îtibârıyle bir takım şeyler söyler. Sonuçta, tüm tanımlamalar bir yorumdur aynı zamanda.
Kısaca bir şeyler söylemek gerekirse, kültür, belirli bir cemiyetin asırlardan süzülerek gelen insan ürünü eserlerinin toplamıdır diyebiliriz. Bu bakış açısıyla kültürü, bir toplumun mâneviyâtı, amaçları ve ideallerinin tümü olarak da görebiliriz. Kültür, bir milletin, halk ya da topluluğun geleneksel karakterleri ve hayat tarzlarını da ifâde eder. Diğer bir ifâdeyle kültür, bir milleti millet yapan tüm iç ve dış unsurların ortalaması diyebileceğimiz karmaşık bir bütündür.
Durum böyle olunca, bir toplumun karakterini koruması, harcını sağlam tutması noktasında yapacağı şeyler vardır. Başta, bünyesel özelliklerin bozulmamasını sağlamak gerekir. Bu da ancak, kültürel hassâsiyetler taşımakla mümkün olabilir. Yeni gelişmeler ve yeni durumlar karşısında, bir takım değerlerin unutulmaması, o toplumu toplum yapan özelliklerin pörsümemesi noktasında bir şeylerin yapılması gerektiği âşikârdır.
Bunu da yapacak olan o toplumun maddî, mânevî, idârî önderlerdir. Kanaat önderi deyimiyle de karşılanabilecek bu etmenin, kültürel yansımaları yönlendirmede bir aktörlük boyutu olacağı muhakkaktır. Nitekim, her toplumun köşe taşları niteliğinde kişiler ve müesseseler bu görevi deruhte etmektedirler.
Çok öncelerini bilmiyoruz. Yakın geçmişe tanık olanlarca, Cumhûriyetle birlikte geleneksel ağa sisteminin vilâyet üzerinde etkileri hep anlatılagelir. Uzun süre, ağaların bu ağırlığı devam etmiştir. Bu olgu, diğer yönetimler ve bilhassâ belediye için de hep böyle olagelmiştir. Hattâ, bırakın idâre vs. fakir köylülerin çarşıya gelmelerinin dahî yadırgandığı dönemler olmuştur.
İşte bundan dolayı, ağanın dediğinden çıkamayan yöneticiler, zenginlerin oluşturduğu belediyeler ve sonuçta hep hâkim durumda olan statüko. Ordu’da bu gerçek hâlâ değişebilmiş değildir. Ağalık sistemi görüntüde gitmiş, ancak hakîkâtte, onlardan tevârüs eden yönetimler aynı ruh ve heyecanla yollarına devam ediyorlar. Bu günkü kültürel hareketlerin, Cumhûriyetin ilk yıllarındaki türden, adına çağdaşlaştırma denen başkalaştırma, Anadolu’nun mânevî yönüne sırt çevirip, sonra da döndüğü tarafa doğru gitme heyecanından bir şey kaybettiğini söyleyebilir misiniz?
Şöyle bir düşünün; nasıl ki Köy Enstitüleri gençleri kestirmeden çağdaşlaştırma operasyonunun tâvizsiz projesi ise, aynı şekilde Halkevleri de halkı dönüştürmenin, onu avrupâî denilen yeni hayat tarzına alıştırmanın bir projesiydi. Bu kurumların adı yok görüntüde bugün ama, uygulamalar aynen sürüyor. Ve, Ordu Kültüründe CHP’nin bu halkı çağdaşlaştırma projesi hep hâkim olagelmiştir. Ve hâlâ da böyledir.
Diyeceksiniz ki, hiç mi değişmedi? Elbette, zaman zaman el değiştirdi, ama yol değiştirmedi. Çünkü, hasbelkader belediye koltuğuna oturan diğer cenahtan kişilerin, kategorileri görüntüde farklı olsa da, özde fikrî alt yapıları olmadığı için böyle bir irâdeleri söz konusu olamadı. Onlar da statükonun dümen suyunda gittiler. Üniversiteyle birlikte değişeceğini umduğumuz noktada, o da aynı damardan kervana omuz verince, rüzgârlarda bir değişiklik olmadı. Gücü elinde bulunduranlar câzibe merkezi olunca, ortada kalmak istemeyenler o mecrâya doğru aktılar. Bu tarafta bir numara olmayınca, soğukluk olunca, soğuğu daha soğukla bastırmak adına yeni yönlerine doğru süzülüp gittiler.
Tüm bunlar, bu tarafta kültürü, edebiyâtı, fikir hayâtını önemsemeyip te bu konularda atılım ve faaliyet yapmayanların suçu. Çocuklarımız, gençlerimiz yoz kültürlerin rüzgârlarına bırakılıyor. Onları kendi öz değerleriyle, ilmiyle-irfânıyla, millî-mânevî değerleriyle barışık yazar, kitap, kuruluş ve çevrelerle tanıştırmayan ve bu yönde her hangi bir çabası olmayan, faaliyet göstermeyen güç, imkân ve iktidar sâhiplerinin sorumluluğu çok.
Onun için, ne olursa olsun; Ankara’da esen rüzgâr Ordu’da bir türlü esemiyor.
Durum böyle olunca, yerli doğal muhâlefet ve yanlıları ne kadar övünseler az…
Yerel tarafı zayıf iktidar ancak bu kadar hava estirebiliyor demek ki ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
26.10.2010