EVET, ÇOK DOĞRU; “DÜNYÂ İŞTE BU!”
Zaman Gazetesi’nden Mehmet Niyâzi ÖZDEMİR, geçen hafta ebediyete göçen, ünlü yazarlarımızdan Ömer ÖZTÜRKMEN’i anlattığı Ömer ağabey başlıklı dünkü yazısına şöyle başlamış:
“Ömer Rasih Öztürkmen, neslimizin birkaç has ağabeyinden biriydi. Mehmed Emin Alpkan, İrfan Atagün, Vecihi Ünal, Ömer Öztürkmen, Türkiye Gazetesi'nin onlara tahsis ettiği odada çalışırlardı.
Bizler onları haftanın belirli günlerinde ziyaret ederdik. Ömer ağabey kalp ameliyatı olunca üçünün de dünyası kararmıştı. Ömer ağabeye sezdirmeden, birbirlerine ve yakın dostlarına sık sık, "Ömer ağabeyimizin durumu iyi değil; Allah gecinden versin." derlerdi. Üçü de birbirlerinin ardı sıra rahmete kavuştular. Onları bu dünyadan tek tek uğurlayan Ömer ağabeyimiz ise geçtiğimiz çarşamba günü bu fani âleme veda etti.”
Atalarımız boşuna dememişler; “Yatan değil, yeten ölür!” diye. Bunun örnekleri çevremizde de pek çoktur. İşte dün, yine böyle bir durum yaşadık.
Hepimizin yakından tanıdığı TEDAŞ Müdürümüz Halil MERMER Bey’in eşinin cenâzesi vardı. Yıldızlı Köyü, daha önce böyle bir manzara yaşadı mı bilemiyorum. Halil Bey hizmette sınır tanımadığı, sinir bilmediği ve de kederde sevinçte insanlarla berâber olmayı görev olarak telâkkî ettiği için katılım olağanüstüydü. O hep gitmişti ve insanlar da hep gelmişlerdi sanki. Acısını paylaşmışlar, yapılan güzel duâlara âmin demişlerdi.
İşte hizmet, samîmiyet ve ünsiyet bereketini daha bu dünyâda göstermeye başlamıştı. İnşâllâh bundan sonrası da, bunca insanın ve uzak-yakın herkesin umduğu lütuf ve ihsanlar doğrultusunda cereyân eder.
Daha bir ay önce kızlarını gelin ederken de kalabalık bir törene şâhit olmuştuk. Bu gün de tevâfukan havalar çok müsâitti. Evlerinin yanı da ayrıca öyle, yerleşim olarak. Câmiyle evin arası tamâmen çayır-çimen. Cemaat câmiden taştığı gibi, brandalarla örtülen meydana da sığmamıştı. Bu, aynı zamanda, insanların vefâsı ve kadirbilirliğinin de bir göstergesiydi. Milletimizin birlik-berâberlik ve kardeşlik rûhunun tezâhürüydü.
İnsanlar akın edip gelmişlerdi. İlçeler dâhil emekli, çalışan tüm bürokrasi neredeyse oradaydı. İktidarı, muhâlefetiyle siyâsî çevrelerin katılımı da iyiydi. Yıllar sonra bir araya gelip kıyıda-köşede hasret giderenlerden tutun da, yakın komşu olmasına rağmen burada görüşmeye fırsat bulanlara kadar, nice insanlar vardı.
Çoğu insan öbeklerinden yansıyan birbirine benzer cümlelerin özeti şuydu: “İŞTE DÜNYÂ BU!” Çünkü, her şeyden önce yaşı îtibârıyle ve de herhangi bir hastalığı da mevzûbahis olmadığından, ölüm haberi herkes için sürpriz olmuştu. Hattâ, her cenâzede olduğu gibi burada da, “şöyle olmuş, böyle gitmiş” türünden sözler konuşuluyordu sağlık ameliyeleriyle ilgili olarak. Ama, sonuçta; “ecel gelmişti cihâne ve başağrısı bahâne”ydi! Bunu kabul etmek gerekir. Gerisi, ne dense boş!
Tüm bunların hepsi bir yana; asıl önemli olan bundan sonrası. Rabbimiz makâmını cennet eylesin. Halil Bey’i tanıyoruz. Her hayırlı faaliyete iştirak eder. Uzak-yakın, kaş-bayır, zor-kolay demez gider. Üzerine düşen bir şey varsa, ya da bir şey istenirse yapar. Çağırsan koşar. Eşinin de, hanımlarca yürütülen hizmetler noktasında aynı şekilde olduğu ifâde ediliyor.
Sonuçta ne oldu? Hizmete sıcak bakmasa, hayır yolunda koşmasa da gününü gün etmeye baksaydı ölmeyecek miydi? Peki o zaman, şimdi ne olacaktı? Ah, vah etmenin neye faydası var? Ama, şimdi; işte hizmet, işte bereket. Hayır koşusu bir ümit olarak gidenlere de, kalanlara da yeter. Hele bir de bu kadar cemaatin, konu-komşunun iyi şehâdeti! En büyük hazîne bu. Başka, hangi servet geçer ki bundan sonra?
Dostlar sağolsunlar. Bâzen hatimler tertipliyorlar da, bizlere de cüz ayırıyorlar. Bu sabah okuduğum 20. cüzde Neml sûresinin son âyetleri iyilik ve kötülük yapanlarla ilgili. İyilik yapanlarla ilgili olanı bir müjde olarak sizlerle paylaşmak istiyoruz:
“Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.” Neml:89
Rabbimiz cümlemizi bu lûtfa mazhar olanlardan eylesin. Sayın Halil MERMER Bey’e ve çocuklarına, yakınlarına Yüce Rabbimizden sabırlar, merhûme eşlerine de ganî ganî rahmetler diliyoruz. Son söz olarak da diyoruz ki, Rabbim onları cennetinde buluştursun inşâllâh... Ve cümle ehl-i îmânı da cennetiyle, cemâliyle ve Efendimiz(sav)in şefaatiyle müşerref olanlardan eylesin ves'selâm...
ORDU HAYAT GAZETESİ
08.11.2010