TOMAKİN’DEN ÇELENK’E
Eğitim-Bir-Sen’de hafta sonu yapılan kongre sonucunda, bu defâ delegelerin değişiklik talebi ağır bastı. Yeni başkan bu dönem İsmail ÇELENK. Hayırlı olsun. Yeni başkan yeni kadro demek. Bu da yeni beklentiler, ümitler, hayâller, değişik bir şeyler anlamına geliyor. İnşâllâh, hayâl kırıklığı yaşanmaz. Daha doğrusu, yeni ekip seçildiğini belli etmek zorunda.
Tamer Tomakinoğlu arkadaşımızın dönemi artık târihe mâl oldu. Ancak o, hizmet misyonlarına öncülük etmeyi, söz sâhibi ve fonksiyonel olmayı seven bir arkadaşımız. Başarılı olmasaydı kaç dönem seçilemezdi. Sanırım delege, memnûniyetsizlikten çok, sevgili başkanlarının artık dinlenmeyi hak etmiş ve de bunun zamânının gelmiş olduğu düşüncesiyle hareket ettiler. Aklına bir şey gelmesin. Çok çok çok başarılı bir dönem bile olsa, delegenin adâlet duygusu, “biraz da başka bir kardeşimiz koşsun” düşüncesini akla getirecektir.
Ama o, tanıdığımız kadarıyle bu ikramı kabul etmeyecek; bundan sonra yine, başka kulvarlarda koşusunu sürdürecektir. İşte seçimler yaklaştı. Bekleyelim görelim. Geçen dönem bir teşebbüs niyeti olmuş, sonra aday adayı çokluğundan dolayı, kendisine yakın insanlar lehine ertelemeyi uygun görmüştü. Rabbim bundan sonra, benzer sosyâl faaliyet ve girişimlerde bahtını açık etsin.
İsmail ÇELENK te bizim arkadaşımız. Tamer Bey’in yaptıklarının üstüne ne katacağını göreceğiz. Ama, şunu bilsin ki, burası onu ilgilendirdiği kadar bizi de ilgilendiriyor. Tamer Bey için, daha önce birlikte seçim yarışları yaptığımızdan, rahatlıkla ifâde edemediğimiz eleştirilerimizi, yeni ekip için sakınmayacağımız bilinmeli.
Ordu, adamı çok gibi, hizmeti kıt gibi bir yer. Özellikle kültürel hususlarda. Maddî ihtiyâçları, ihâle tutku ve merakları bir şekilde körükleyip sürüklüyor ve de sonuç aldırıyor da, mânevî konuların yanından geçen yok. Haksızsak, yüzümüze resmen söyleyin.
İsmail Bey Kardeş. Bildiğiniz gibi iş, bizim çalıştığımız dönemlerdeki gibi elverişsiz değil. Sendikaların artık para problemi yok. Hattâ, Memurkent’in hesap dökümanlarına bir gazeteci merakıyla göz attığımızda, genel giderler adı altındaki ıvır-zıvır kalemlerinde bile 10 binlerle, 100 binlerle ifâde edilen rakamlar gördük. Demek ki, âidatlar bir yana, öte yanda sektörde de kazançlar da ganî.
Peki, ben soruyorum; bu kadar okumuş-yazmışı, öğretmeni, bilgisayarcısı, parası-pulu bulunan, koskoca MEMUR-SEN gibi, üye sayısı onbinleri geçen bir teşkilâtın, akçeli işler ötesinde hani getirdiği ses? Reklâm ya da iddialara karşı savunma adına yapılanlar kadar olsun, bir-kaç sayfalık da olsa eğitim ve kültüre dâir bir bülten de yayınlanamaz mıydı?
Yayınlanamazdı; çünkü, Tamer Bey arkadaşımız kendisi Endüstri Meslek L’de ve aynı zamanda bir mühendis olduğu için, teknik adam, bir teknokrat kişiliğiyle doğal olarak hep binâ işlerine ilgi duyup ağırlık verdi. Onun döneminde Ordu’ya, çevreden bir Ordu daha katıldı. Dereler-tepeler rengârenk binâlarla doldu. Gece-gündüz yapılan gayretler, bu uğurdaki çekişmeler, kavgalar, mücâdeleler, çekilen çileler, yaşanan fedâkârlıklar, uykusuzluklar elbetteki unutulacak değil. Her yerde, ön plânda hep onun ismi vardı.
Neyse, burası ayrı bir konu. Benim söylemek istediğim; İsmail Bey; size söz söylemeye hakkım olduğunu düşünüyorum. Sizden, -eğer bir naz etmeme müsâde ederseniz- öncelikle bir DERGİ istiyorum. Kendim de, -uygun görüldüğü takdirde- her sayıya bir yazı, bir şiir verebileceğimi ifâde ediyorum. Yerel muhtevâlı bulmaca da KDV’si olsun.
Allâh aşkına, lütfen. Siyâsîlerin sevdâsı başka. Onlardan, bu anlamda bir hayır beklemek hayâl. Bu zamana kadar olmadı, bundan sonra da olası değil. Siz bir öğretmen olarak halk adamısınız. Bir derdiniz var. Eğer öyle olmasaydı, ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ şiirini öylesine duygulu ve hem de ezberden okuyamazdınız.
Ümitlerimizi boşa çıkarma hakkınız yok. İşi sıkı tutmalısınız. Tamer Bey, inşaat işlerini hâlletti. Size bir hayâl şehir hazırladı. Siz de oturun ve kalınan yerden aşk ve şevkle işe koyulun. Sanat, edebiyat ağırlıklı sosyâl, kütürel hizmetleri ayağa kaldırın. İnsanlarımızı geçmişiyle, geleceğiyle, kültürü, sanatı ve onu sonsuzluğun mutluluklarına taşıyacak gerçeklerle buluşturun. Sonuçta, maaş da, sendika payları da, milletin hazînesiden.
“Dergi de ne ki?” deniliyor gibi geliyor bana. Evet, dergi çok şey. Daha doğrusu, çok şeylerin habercisi. Hele bir onu görelim. O zaman anlarız ki bir dert var ortada. Bir sancı. Bu olduktan sonra, geri kalan her şey ardından gelir. Hizmetler çeşni istidâdı kazanır. Dergi, herşeyden önce der-lenmedir, toparlanmadır. Gözümüz üzerinizde olacak. Hadi görelim sizleri!
İsmail ÇELENK ve ekibini tekrar kutluyorum. İçlerinde yeni, heyecanlı, aynı zamanda da yetenekli isimler var. Belki biz de bâzı konularda himmetlerine baş vuracağız.
Kendilerine duâcıyız. Hayra hizmette yeni bir soluk ve heyecan olacaklarına inanıyor; İsmail ÇELENK ve ekibine, hayırlısından üstün başarılar diliyoruz ves’selâm…