Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2010, (MIZRAP 2010)
ORDU SOKAKLARI, OLAY YAPRAKLARI..
1476 defa okundu,

ORDU SOKAKLARI, OLAY YAPRAKLARI…

Dün sabah biraz sokakları, caddeleri arşınladık. Ziyâretler yaptık. Çaylar içtik, ıhlamurlar yudumladık. Ne de olsa günlerden cumâydı. Bayram sayılırdı. Biz de hem bayram, hem seyran derken günü doldurduk. Vatandaşın nabzını dinledik. Gerek kürsüde, gerekse minberde, hocalarımızın da vaazını. Ali Düzgün Hoca Hicret’i anlattı. Bu konu ekseninde Muharrem vurgusu ve Aşûre hatırlatması yaptı. Tatlısını yapmak ta sizlere ve de bizlere düşüyor! Şimdiden hazırlanalım ve de gününde hazırlayalım!

AHLÂK ve TAKVÂ VURGUSU

İmam-Hatip Câmii’nde Murat Hoca ise hutbede, engelliler konusunu işlerken, insanda önemli olanın kalıp değil kâlp olduğunu belirtti. Ahlâk ve takvâ kavramlarının üzerinde, kendisinden sonuna kadar emin bir kişinin son haykırışıyle vurgular yaptı, öylesine üzerine basa basa söyledi ki, hâlinize bakıp ta, bu durumun ağırlığı altında karınca misâli ezilmemeniz mümkün değildi! Neyse ki, peşinden rahatlatıcı duâlar geldi. Bizler de, cân ü gönülden âmin dedik.

CENGİZ BEY’E KATILIYORUM

Ziyâret faslında uğradığımız bir okulda, sürpriz olarak karşılaştığımız bir öğretmen arkadaş yeni tayiniyle birlikte giriştiği ev arayışı sonunda geldiği noktayı anlattı. 2. sanayiin beri taraflarında bir yer tutacak olmuşlar ev olarak. Sonra bakmışlar, düşünmüşler, başları ağrısa asprin alacakları bir yer yok. Câmi işi zâten yavan Ordu’da. Altımızda araba da yok diyor arkadaş. En iyisi biz, yine de merkezde bir yere taşınalım dedik diyor.

Haklı. Onun dediği mahalde 100 dönümlük kent parkı yapılması söz konusu. Yakında yapılacak ta. O zaman oralar merkez olur. Câmii bilmem ama, gayrı ihtiyâç olarak her şey bulunur. Ancak, durum şimdilik dediği gibi. Kent genişliyor ama, şehir olmasına daha çok var. Burada kimseyi suçlama noktasında değiliz. Böylesine hızlı yapılaşmaya kim yetişebilir?

Asıl gelmek istediğim nokta ise şurası: Bizler, özellikle yöremizin aktüalitesini tâkip adına yerel gazetelerimizi her sabah şöyle bir gözden geçiriyoruz. Dün, panoramik yazılarıyla kentin geleceğine vakur notlar düşen Cengiz GÜRSOY, Belediye hizmet binâsının yenilenmesiyle ilgili olarak, eskinin yenilenip Defterdarlık gibi kentin önüne set teşkil etmesini doğru bulmadığını söylüyor. Tamâmen katılıyorum.

KENT PARKI MERKEZ OLSUN!

Bu konuda ben de bir yazı yazmayı plânlamıştım. Belediyeyi tebrik etmeyi düşünüyordum. Çünkü, en azından, mevcut binanın yarısının üzerine takviyeyle kat atılacak, diğer yarısı meydan olarak bırakılmak sûretiyle zeminden yer kazanılacaktı. Kentleri gösteren ve kimliğini simgeleyen yerlerin başında geniş meydanlar gelir. Bu husûsiyetinden dolayı en azından ses çıkarmamayı, projeyi desteklemeyi düşünüyordum. Ancak, Cengiz Bey’in fikri bir adım daha önde olarak gerçeğin ve de uygun olanın ta kendisi.

İşin bir de şu tarafı var ki, biz de elbette, bu konu ya da başka hsuslarda o kadarını düşünüyoruz da, çok ileri gitmeye cesâret edemiyoruz. Bir de, yazdıklarımızın, “sırf muhâlefet olsun diye yazıyor!” yargısına kurban gitmesinden endîşe ediyoruz. Hâlbu ki biz samîmî düşüncelerimizi serdetmekten öte bir kaygı taşımıyoruz. Âdil olmaya gayret ediyoruz. Meselemiz yanlış gördüklerimizle. İnsanların insanlıklarıyle değil.

Evet, nerede kalmıştık; açıkça söylemek gerekirse, yukarda söz ettiğim öğretmen arkadaşın düşünceleriyle Cengiz Bey’in fikrini bir araya getirdiğimizde, Belediye hizmet binâsının artık Cumhûriyet Mahallesi taraflarına doğru, Üniversiteyle Kent Parkı’nın arasında bir yerlere kaymasının uygun olacağı âşikâre gözüküyor. Hem kentin merkezi rahatlayacak, hem de kenarlar şenlenip merkez olacak. Meselâ, Kent Parkı’nın oralarda bir yer ayrılamaz mı bunun için? Tabiî bu bir fikir. Bağlayıcı bir tarafı yok.

Her şey daha güzel ve daha mutlu yaşanılabilir bir Ordu için ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

03.12.2010