Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2011, (MIZRAP 2011)
DRİNA KÖPRÜSÜ AMERİKADA MI?
996 defa okundu,

DRİNA KÖPRÜSÜ AMERİKA’DA MI?

Bugün yine, uzaktan cümlelerle işi götüreceğiz gibi. Bize, hemen hemen her gün bir şeyler gönderen kızımızın, içi duygu ve içtenlik dolu maillerine mail deyip geçmek mümkün değil. Belki de, bunları bir gazete sayfasına not etmekten kendini alamamak, mektup olarak görmek alışkanlığının bir sonucudur, kim bilir. Heyecanımızı mâzur göreceğinizi umarak, kızımızın oralara gittiği günlerdeki ilk intibâlarını yansıtan cümleleriyle başlıyoruz. Son bölümde de en son yazdıklarını verip bitireceğiz inşâllâh:

AT ARABALI ÂMİŞLER…

“babacım, her zamanki gibi yine mailin beni çok mutlu etti...zaten her an yokluyorum mail gelmiş mi diye.. gelmediyse de hak veriyorum, çünkü biliyorum yoğunsun ve yarım yamalak da yazmak istemiyorsun..

yaklaşık bir saat sonra sinemaya gidecegiz.. ben de ketıla su koydum.. yazarken çay içmek güzel olur bilirsin.. hatta bunu belki de en iyi sen bilirsin canım babacım…

elhamdülillah günlerimiz iyi geçiyor..salı günü lancester a gittik hocamızla...yaklaşık iki saatlik bir yol.. o gün bakacağımız dört hasta vardı fakat sadece bir tanesi gelebilmişti.. burası bizim hastanenin bir kliniği.. ve genelde de amishler geliyormus oraya... hava karlı olduğu için ve amishler de araba kullanmadıkları için gelememişler.. sadece at arabası kullanıyorlar.. ve burda bazı marketlerde onların at arabalarını koymaları için park yerleri var.. gelen hasta da jusia.. erkek bebek.. 26 haftalık doğmuş.. iyi yaşayabilmiş de mi! hala oksijen tüpüne bağlı olsa da... annesi de 26 yaşındaydı.. 2.çocuğu.. ilki 6 yaşındaymış.. anne de o kadar minyon ki sanırsın 16 yaşında…

o gün hastalar gelmeyince PANERA BREAD diye bilinen bir yer var.. pastane ve kahvaltı yeri gibi ama elit bir yer.. orada kahvaltı yaptık.. sağolsun hocamız ısmarladı.. bayaa da muhabbet ettik… zaten çok hoş sohbet bir insan…

çarşamba günü de güzeldi.. akşam otobüsü kaçırmak dışında tabi.. tabi biz bir sonraki otobüsle gelirken bu arada kızlar merak edip hocayı aramış.. hoca da telaşlanmış.. hem de bayaa! biz tam marketten çıktık nurefsan arkadaşımızla karşılaştık.. kız bizi aramaya geliyormuş.. telefonumuz da yok çünkü! hemen hocayı aradık.. bu süreç bizim için eglenceli  onlar için tabiki endişeli geçmişti!

İYİLİK HER YERDE!

bu sabah da otobüs geç geldi.. hocayla sözleştiğimiz zamana geç kalacağız yani.. telefon yok.. durak da beklerken de bir zenci kız yanaşıp, nertmor un gelip gelmediğini sormuştu.. ben de dahaca gelmedıgını söylemiştim.. otobüse binince de etrafa bakındık telefonunu kullanabilecegimiz biri var mı diye.. mesela bir türk? beyaz buldun da türkü kaldı!

hemen o kızın yanına gidip, geç kaldığımı ve telefonunu mesaj atmak için kullanabilir miyim diye sordum.. o da  'sure ' dedi.. yani tabi demek.. Allah, ben bir sevindim.. hemen geç kalacagımızı bildirdik on dakikacık.. hoca da zaten geç çıkmış.. iyi oldu yani.. hatta ondan daha önce gelmiştik.. kız bana numarasını verdi ve benim numaramı aldı.. yardıma ihtiyacım olursa diye.. ben de ona dudak nemlendiricisi hediye ettim.. Allah razı olsun.. Allah hidayet versin…

işte böyle canım babacım ve canım annecim, Allah o kadar büyük ki! o ince kalpler onun merhameti.. burda insanların davranışları o kadar iyi ki, onlara daha fazla verebileceğin ahlaki bir davranışın yok gibi geliyor insana… sürekli güler yüzlüler, hiç kırmamaya çalışıyorlar insanı..

TEBESSÜM VAR, DERİNLİK YOK!

abdullah sakarcan da diyor ki “çok güler yüzlüler de derinlik yok” diyor… adam zaten insan sarrafı ya… herkesin notunu hemen veriyor… bugün de benim için duygusal kız diyormuş sümeyye ye...nasıl anladıysa…

bugün öğlene kadar sadece iki hasta baktık.. onlar da böbrek transplantasyonu olacak hastalar.. biri de bahattin yusuf oral.. görele den.. sağlık sigortaları yok ama bizim hastane karşılayacakmış... bizim hastane çok zengin olduğu için..

dr.dabbagh ve dr.sakarcan la beraber hasta yakınlarını bilgilendirdik.. dr.dabbagh da lübnanlı bakımlı bir kadın... tabi yaşı var ama aristokrat belli. hastaları ve hasta yakınlarını en ince ayrıntılara kadar bilgilendiriyorlar...

ÇİĞ MANTARLI KONFERANS!

öğleleyin ise salatalarımızı alıp, konferansa gittik. burda salataya çiğ mantar da katılıyor... bayaa da yakışıyor ha… ben de alıyorum… zaten burda tam bir amerikalı olup çıktım:) yani yemek, konferanstayken yeniyor burda… konferanstan sonra kütüphaneye ders çalısmaya gittik… canım babacım ve anecim burda ders çalışamıyorum… aklım derste olmuyor. çünkü bambaşka bir ortamdayız… konsantre olamıyorum… Sümeyye de öyle… akşam da yorgun oluyoruz ve maillerle vakit geçiriyoruz… TUS şimdilik öpücük yani… dua edin!

biz birazdan çıkacağız babalar güzeli ve anneler güzeli, ellerinizden ve yanaklarınızdan öpüyorum.. birbirinizin kıymetini bilin.. ikiniz de o kadar değerlisiniz ki! sizi çok seviyorum..

canım erkek kardeşlerime amerika dolusu öpücük, bir yürek dolusu sevgi… soranlara selamlar!”

TUNA’DAN UÇAN KUŞ!

“selamun aleykum canim babacim. bugun hastanede son gunum insallah... burayi ozleyecem… insanlarin tebessumlerini, ogle aralari olan konferanslari, yanlislikla baska yone baksak "bir problem mi var, nereyi aramistiniz?"diyen insanlari… ve hic degismeyen insan endiselerine tekrar tekrar sahit olmayi…

canlar babasi, simdi hocamizin yanindan geliyoruz… gecen hafta, evimizde kalan arkadas Turkiye den geldi… ona hocamiz icin kitap ismarlamistik… bil bakalim hangileri? Elif Şafak; AŞK… İvo Andric; Drina Köprüsü… Gulten Dayioğlu; Tunadan Uçan Kuş…

Nasil babacim kitaplar? Ben hocaya DRİNA KÖPRÜSÜ’nden bahsetmistim zaten… Cok merak ediyordu… Merak ettigi anda gelmisti zaten hediye etmek aklima… elhamdulillah, Turkiye’den gelen biri firsati olunca da degerlendirdik…TUNA DAN UÇAN KUŞ ta, oglu var Serhat, 11 yasinda… Gecen gun devsirmeleri falan sormus, merak ediyormus... Zaten cok guzel kitap biliyorsun... Kac cocuga hediye etmistin… Hoca cok begendi ve memnun kaldi… Haberdar edeyim dedim…

Hocamızın yarın ameliyati var. Kendisi ameliyat olacak yani. Dua edin canimiz hocamiza…  

Bu sabah anecimle konustum elhamdulillah, canim babacim senle konusamadik. En kisa zamanda konusuruz insallah..

ellerinden ve gozlerinden opuyorum… seni cok ozleyen kizin…

babaannemlere ve anneannemlere selamimi soyledin mi?…

ve onlari cok ozledigimi... lutfen unutma babacııım…

anecimi, can kardeslerimi op benim icin... buyuk olsun opucuklerin..:)

hadi canim, Allah a emanet ol!”

Sen de Allâh’a emânet ol sevgili yavrum. Hayırlı günler, hayırlı çalışmalar, ve de

hayırlı yolculuklar. Kavuşmak, görüşmek dileğiyle; ömrüne bereket ves’selâm…

 

 ORDU HAYAT GAZETESİ

18.02.2011