Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2011, (MIZRAP 2011)
TÂHİR ÂLİMLER, MÂHİR HOCALAR..
1127 defa okundu,

TÂHİR ÂLİMLER, MÂHİR HOCALAR…

            Mâlum, geçen Pazar günü, ilmî kimlik, karizmatik kişilik, misyon ve siyâsî liderlik vasıflarıyla tüm İslâm Âlemi’ne mâlolmuş Muhterem Necmeddin ERBAKAN Hocamız vefat etmişti. Haftaya da bu cenâze damgasını vurmuştu. Dünyânın belli-başlı çevrelerinin ilgilendiği, özellikle coğrafyamızın bizzat katılmağa çalıştığı cenâze unutulmayacak bir kalabalığa sahne olmuştu

 Geçtiğimiz gün de, daha çok İslam alimi vasfıyla anacağımız, bir dönem milletvekilliği de yapan Tahir BÜYÜKKÖRÜKÇÜ hocamız vefât etti. Dün, yıllarca vaaz verdiği Kapu Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından vasiyeti üzerine Konya Üçler Mezarlığı'nda, hocası Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi'nin yanına defnedildi.

İSLÂM’IN YILDIZI

Tâhir Hocamız da Cumhûriyet Dönemi Türkiye’sinin halk ve yöneticiler nezdinde ağırlığı olan önemli ilim ve misyon adamlarından biriydi. Biz daha İmam-Hatipli yıllardayken onu kitaplarından tanımıştık. Onun, İSLÂMDA EDEB adlı küçük fakat etkide ve mânâda büyük kitabı hâlâ kitaplığımızı süslüyor.

Hoca'nın "Hakiki Vechesiyle Mevlana ve Mesnevi", "Mevlana ve Mesnevi Gözüyle Peygamber Efendimiz", "Müslüman, Peygamberini Tanımalısın", "Mübarek Ramazan ve Oruç" adlı başka basılı eserleri de bulunuyor.

Ancak, onun asıl vechesi kitaplarından çok hitaplarıydı. O şüphesiz, bilgisi, donanımı ve ilmiyle âmil örnek kişiliğiyle bu çağın nümûne-i imtisâl İslâm yıldızlarından biriydi. Mekânı cennet olsun.

ÜMMETİN HOCASI

Tâziyeleri kâbul eden oğul Abdurrahman Büyükkörükçü, milletin, yeri doldurulması zor bir büyüğünü daha kaybettiğini ifade ederek "Onların kaybı hakikaten millet için büyük kayıptır. Cenab-ı Hak lütfu ve keremiyle yerini doldurmayı nasip etsin" dedi.

Tahir Hocaefendi'nin kendisinin babası olmasının yanı sıra ümmetin de hocası olduğunu dile getiren Büyükkörükçü, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Onun için kardeşlerimden Fatihalar, Yasinler, dualar kelime-i tevhidler, Kur'an hatimleri bekliyorum. Bütün kardeşlerime ben de baş sağlığı diliyorum. Onların baş sağlığı mesajlarını gönlümde hissediyorum. Cenabı Hak cennetinde birleştirsin inşallah."

TÂHİR HOCA ve SİYÂSET

Hoca'nın bir aydan fazla zamandır da hastanede yattığını ve son günlerinde biraz durgunca olduğunu dile getiren Abdurrahman Büyükkörükçü, 1977’de MSP’den, Konya Milletvekili olarak meclise girip 12 Eylül döneminde tutuklanarak 11 ay hapiste kalan hoca için; "Babamın siyasi hayatı bir latife, bir şaka, bir cilve idi. Babam asıl olarak ilim adamı idi" ifadelerini kullandı.

İSLÂM’I YAŞAYIN!

Oğul Büyükkörükçü, babasının vefatından önce, son günlerinde yaşadıkları bir anıyı da şöyle anlattı, "Geçenlerde çok rahatsızdı. Kendisine sorduğumda 'Baba, bir emriniz var mı?' diye. 'Size emrim namazlarınızı kılın, İslâm’ı yaşayın" dedi. Halbuki ben sağlığıyla ilgili bir emri var mı diye sormuştum. Onun bütün arzusu bütün gençlerin insanımızın şeriatla ameliydi. İnşallah onu sevenler onu unutmayacaklar. Onun yolunda gidecekler diye umut ediyorum."

NAMAZ VURGUSU

Erbakan Hoca’nın da vurgusu hep namaz olmuş. Ben pek izleyemedim ama, dinleyenlerin anlattığı kadarıyla, korumalarından biri, son demlerinde bile yanında tuğla taşımak sûretiyle teyemmümle namaz kıldığını ve her ne durumda olursa olsun namazını aslâ terk etmediğini söylemiş. Bir kurmayı da, çok sıkışık bir zaman diliminde, gayr-ı müekked, yâni zaman zaman kılınamayabilecek bir yatsı namazı sünnetinin terk edilmesi teklifini ilettiğinde Hoca’nın cevâbı;

“- Bu sünneti kılmadığımızda, onun yerine, ondan daha önemli bir şey varsa yapılacak, onu söyleyin!” diyerek olumsuz cevap vermiş.

Ömrünü İslam'a adayan Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi, 1925 yılında Konya'da doğdu. Konya'nın ünlü hocalarından Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Hoca'dan Hadis dersleri aldı. Mahmud Sami Ramazanoğlu hazretlerinden de ders alan Büyükkörükçü, askerlik dönüşü, Boncuk Camii'nde imamlığa başladı. 1951 yılında Konya merkez vaizliğine tayin edildi. 1965 yılında da Konya müftüsü oldu. 1973 yılında emekliye ayrıldı.

YILDIZLAR GEÇİDİ

Ama özellikle, peygâmberlerin vârisleri olan âlimler için görev bitmez. Son nefese kadar devam eder. Nitekim, resmî emeklilikten sonraki yaklaşık 40 yıl Tâhir Hoca’nın çok daha faal dönemleri oldu. Tâhir Hocamız da ismi gibi tâhir, tertemiz bir insandı. Tâhir aynı zamanda Mustafa gibi Efendimizin onlarca isminden biriydi. Hayâtı O’nun ahlâkıyla ahlâklanma ve bir âlim olarak O’nun mîrasını yaşamak ve yaşatmak hassâsiyetiyle geçti.

Erbakan hocamız da bunu, bir ibâdet olarak gördüğü siyâsî hizmet anlamında yapmağa çalıştı. Son âna kadar gayreti elden bırakmadı. Önceden hırs olarak değerlendirilip yadırganan bu tutum, ölümünden sonra mâkul olarak algılanmağa başlandı. Hattâ, örnek telâkkî edildi.

Kimi zaman Hadis, kimi zaman Arap Atasözü olarak kaynaklarda geçen bir söz şöyle söyler: “Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir.” Biz de diyoruz ki, üzerlerine düşeni lâyıkıyle ve çileleriyle birlikte yılmadan yerine getiren bu her iki büyüğümüzü de Rabbimiz bitimsiz rahmet deryâlarına gark eylesin. Bizleri de onlarla, Efendimiz(SAV)in komşuluğunda buluştursun inşâllâh. Âmin…

Evet, onlar ve benzerleri gönüllerde yaşayacak ve hep hayırla yâd edilecekler.

Rabbim örneklerini, hayrül’haleflerini çoğaltsın ve de her yöreye nasîp etsin…

Ne mutlu onlara, tüm onlar gibilere; ve onları sevip örnek almağa çalışanlara!

Selâmetle gidin... Ebediyete uzanan yolculuklarınız mübârek olsun ves’selâm!…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

06.03.2011