Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2011, (MIZRAP 2011)
KARDAN ADAMLAR, KÂRDAN ADAMLAR..
1169 defa okundu,

KARDAN ADAMLAR, KÂRDAN ADAMLAR…

            Hafta sonumuz güzel geçti. Öncelikle havalar güneşliydi. Bahar kendini iyice hissettirmeğe çalışıyor artık. Çünkü zamanlar geldi. Her ne kadar, Kürtünoğlu Ferit Amca'nın vefâtı dolayısıyle cuma gün gittiğimiz Şuayib'in tepesi dumanlı idiyse de, Cumartesi ve Pazar boyunca berrak bir gökyüzü vardı her tarafta. Havalar yavaş yavaş ısınıyor sizin anlayacağınız.

            Pazar gün Eymür'e gittik. Oradan tâziye için Şuayib'e geçtik. Hava pırıl pırıldı. İnsanlar bağda-bahçede, işlerinde güçlerinde çalışıyorlardı. Kimisi de, yeni Akdeniz yol güzergâhının geçeceği yerlerdeki ağaçlarını kesiyorlar, odunlarını edip taşıyorlardı.

            Mâlum, bu yıl, Boztepe'nin eteklerine kadar birkaç kez inmiş olsa da kar tutmadı. Kar çiğnemek için yukarılara çıkmak durumunda kaldık çoğumuz. Bundan sonra, "Mart kapıdan baktırır, kazma, kürek yaktırır!" sözü tahakkuk eder de tekrar yağar,  sokak ve caddeler kardan adamlarla şenlenir mi; Rabbim bilir. Her ne olursa, hayırlısı olsun inşâllâh…

            Sevgili okurlar. Diğer bir ifâdeyle, bu yıl kardan adamlar gelmediler, beldemizi teşrif buyurmadılar denilebilir rahatlıkla! Kardan adamlar, ak adamlar görünmedi caddelerimizde. Ortalarda bir kirlilik mi var? Ortamı müsâit mi görmediler? Ateşlerle dolu, cehennemî bir manzarayla mı karşılaştılar? İnşâllâh öyle değildir ve de küsmüş falan da değillerdir… Her neyse…

            Cumartesi günü İmam-Hatip Lisesi'ndeydik. Okul Vakfımızın olağan genel kurulu vardı. İmam-Hatip ve buralarda görev yapan İlâhiyât câmiası, eskiler ve yeniler olarak bir araya geldik. Ne de olsa orası hayâtımızın büyük bir bölümünün geçtiği ve ruh dünyâmızın şekillendiği bir yer. Bundan olsa gerek ki, oraya gidince güllerimiz açıyor.

            Yeni mescid yapılmış yurt binâsına. Öğle namazını orda kıldık. Ne kadar güzel olmuş. Şimdiye kadar nasıl düşünülememiş diye hayıflanmamak elde değil. Rabbimiz düşünüp gerçekleştirenlerden ve emeği geçenlerden râzı olsun. Kitap rafları da yapılmış. Çocuklar için gerçek bir gönül sığınağı olmuş. Tebrikler.

            Orada namaz kılıyoruz, ezan sesleri geliyor. Öğle de daha yeni okunmuştu. Allâh Allâh. Sonra aklımıza geliyor ki İmam-Hatip Lisesi'ndeyiz. Hem de yurtta. Kimi ezan okuyor, kimi Kur'an. Daha sabah, nizâmiyeden girişte başlamıştı ilâhî nağmeler bizi karşılamağa.

            Evet sevgili okurlar. Burası İmam-Hatip. Burası farklı. Bizim evlerimizde yeterince okunmayan şeyler burada okunuyor. Çağlamayan nağmeler burada çağlıyor. Boşuna İmam-Hatip denmiyor. Boşuna şer güçler, ellerine fırsat geçmeye görsün, buraya yüklenmiyor. Şerrin görevi ne? Hayrı susturmak! Onun da ülkemizdeki kaynağı neresi? İmam-Hatip Lisesi! Sana düşen, hep ve dâimâ hayırdan yana olmak.

            O zaman, hayrın yanında yer almağa azmeden, bunu çok çok ciddîye alan insan bu müesseselere yakın olma gayreti gütmeli. İmam-Hatibin bir tarafından tutmalı ya da oraya tutunmalı. Oraya öğrenci kazandırmağa can atmalı. Bu müesseselerin yeşermesi, yeniden neşvünemâ bulması için elinden galen gayreti göstermeli, bunu yeniden bir dâvâ hâline getirmeli. Zîrâ, gitgide her şeyler varlaşıyor, lâkin ahlâk yoklaşıyor. Mevlânâ'nın dediği gibi; "İnsanla hayvan arasında fark edeptir!" Edeb, ahlâk, fazîlet olmadıkça hangi insanlıktan, hangi erdemli topluluktan, huzurdan, mutluluktan söz edeceksiniz ki?!

            Vakfın kongresinde dile gelen teklifler arasında Ordu'da bir İLÂHİYÂT FAKÜLTESİ açılması da vardı. Bu konuda gayret gösterilmesi, toplumun aydınlatılması, ilgililerin dikkâtinin çekilmesinin gereği üzerinde duruldu. Biz gazete olarak üzerimize düşeni yapacağız. Lâkin sivil toplum kuruluşlarımıza da görevler düşüyor. Halkımız da bu yönde duyarlılık ve ilgi göstermeli, bu meseleyi, özellikle önümüzdeki üç ay boyunca Rektör adaylarına ve siyâsîlere duyurmağa çalışmalı.

            2. olarak konuşulan ayda bir bir araya gelme ve 3 ayda bir dergi çıkarma fikri de bu gâyeye hizmet edebilir. Ayrıca, okulumuzun ilk müdürü Necdet GARAN Bey Hocamız'ın kitabı da bize, okulla ilgili kalıcı bir şeyler yapmamızın iyi olacağını ilham ve ihtar ediyor. Yurdumuzda ve de dolayısıyla Ordu'muzda büyük çığırlar açan ve topluma derin etkileri bulunan okulumuzla ilgili hâfıza niteliğinde kaynak oluşturucu yayın çalışmaları mutlakâ yapılmalı.

            Diğer yandan, çok hareketli bir haftaya giriyoruz. Aday adaylarının haftası bu hafta. Bakalım peşlerinden yetişebilecek miyiz? Orda, şurda, burda basın açıklamaları var. Rabbimiz, ülkemize ve yöremize, gerek rektörlük, gerekse parlamento seçimlerini en hayırlısıyla neticelendirmeyi nasîp eylesin.

            Elbette ki seçim sath-ı mâilindeyiz. Kıştı, kardı derken kârı da unutmamak gerek. Zîrâ herkes aynı zamanda kâr peşinde. Ama maddî, ama mânevî. Ama kendisi için ama memleket için. Rabbimiz hepimizi de, öbür dünyâda zarar etmeyecek şekilde kâr edenlerden eylesin. Asillerimizi de, vekillerimizi de inşâllâh.

            Bu gündem ve konularla ilgili sıcağı sıcağına yazılarımız olacak. Aklarla karaların mücâdelesinde, gözümüzün seçebildiği kadarıyle fotoğraflar ortaya koyacağız. Rabbimiz bizleri vahim hatâlara düşmekten, insanlara yanlış bilgi ve fikir vermek sorumluluk ve vebâlinden korusun.

            Hepinize, hepimize, Ordumuza, yurdumuza, iyi günler, iyi haftalar, iyi aylar,

            hayırlı seçimler ve de güzel geçimler dilek, arzu ve temennîsiyle ves'selâm… 

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

13.03.2011