Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2011, (MIZRAP 2011)
ADAY PAZARINDA DOLAŞIRKEN...
1126 defa okundu,

ADAY PAZARINDA DOLAŞIRKEN….

Ülke çapında sâdece AkParti’ye aday adayı mürâcaatı yaklaşık olarak 5 bin civârında. 30’a yakın parti seçime girdiğine göre, kendini memleketin yönetimine hazır hisseden insanlarımızın sayısı, sâdece bu dönem için 100 binin üzerinde demektir.

Ordu Ak Parti için aday adayı sayısının 40 civârında olduğu konuşuluyor. 30 civârında bizzat Ordu İl Başkanlığına başvuruda bulunulmuş. Bir 10 kadar da il dışı yerlerde Ordu için mürâcaatlar yapılmış.

Kulağımıza gelen ve öğrendiğimiz isimlerin çoğunluğu hakîkâten yetişmiş isimler. Kendilerince projeleri ve seçilmek için ileriye sürdükleri mâkul gerekçeleri var. Meselâ, en kestirmeden örnek vermek gerekirse, Kumru’dan İsmet ERÇAL, Ordu’ya 1 milyon turist çekeceğim diyor. Çeker mi çeker, diyebiliyorsunuz. Çünkü, kendisi kendisini ülke çapında girişimleriyle ispat etmiş birisi.

Burada şunu da söylemek gerekir: Elbette ki, partilerin kapısı herkese açık. Her türlüsü geliyor. Gelmiş olup ta gidenler de yine gelebiliyor. Bu yüz ve de biraz da göz meselesi. Kalıp da, Ak’ı kara yapmak için elinden geleni yapanlar da kalmakta ısrarlı olabiliyor. Bunları değerlendirme dışı bıraktığımızda, geriye kalanlardan en mütevâzısı İsmet Erçal’ın vaatleri ortada. Nitelik ve kapasite tartışılmaz.

Ama tüm bunlardan öte ve her şeyden önce, şöyle bir baktığınızda, ilk intibâ olarak hepsinin de yüzlerinde meymenet var. Rabbiyesir okunuyor. İnsana yakın gibi duruyorlar. Bize göre bu çok önemli bir özellik.

Meselâ, Ayhan YILMAZ’ı çoğu beğenmez. Buradan doğru şöyle gözleyip, hâl, hareket ve tavırlarına, yarı argo konuşmalarına bakınca ben de onu, bizleri temsîlen TBMM’ye gidecek biri olarak görmüyorum. Ama, seçim çevresinde, seçmene yakın durup onun dilinden konuşmayı bilerek kendini sevdirmiş. Anketleri yüksek. Bu, REFERANDUM sonrası halkın içinde göğsünü gere gere dolaşmasından, “EVET” teşekkürlerini yüzyüze yapmasından belliydi. Bizimkiler de aynı şeyi parti binâsından, basın yoluyla yapabilmişlerdi.

Sevgili okurlar. Görüyorsunuz ya, uzaklıklardan, vefâsızlıklardan, haysiyetsizliklerden bıkmış, karamsarlık psikolojisiyle bakma durumunda kalmışız insanlara ve olaylara. Ak Parti adına ve de halkın ümîdi sağduyu adına iyi bir durum değil bu. Hem sebep olanlar, hem de sebep olunanlar için.

Vatandaşın hizmette zâten problemi yok. Beklediği tatlı dil, güler yüz; bir de, yakınlığı sizi rahatsız etmeyecek dürüstlük, karakter, tevâzû ve doğru öz. İnsan olan insan temizlikten, aklıktan ve de paklıktan hoşlanır. Ona yakın olmak ve onun yakınlığını kazanmak ister. Aksi takdirde canı cehenneme, yüzünü şeytan görsün, aman şerri bulaşmasın der gidersiniz.

İnsanlar için herkesin iyiliği de, kötülüğü de kendine. Biz hiç olmazsa, ekrana bakınca tiksinmediğimiz isimler görmek istiyoruz. Bize bu yeter. Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümet, vekiller ilgilenmese de hizmeti yapıyor. Bu noktada vekillerin, değil yardımcı, değil destek, kendi gelecek hesapları adına köstek bile olabileceklerini düşünecek kadar güven duygularını zedeleyen tutumları var.

Halk arasında zaman zaman, rakip vekilin artı hânesine yazılır diyerek, kendi partisinin gösterdiği belediye başkan adayını desteklememe durumlarının bile olabildiği, geçmişten örneklerle konuşulabiliyor. Siyâset işte böyle bir şey.

Ordu siyâsetine gelince, burada her şey, diğer yerlerde var sayılanlardan daha da karmaşık ve de çetrefil gibi gözüküyor. Kimin ne yaptığı, nerde ne kaptığı belli değil. Şeffaflık yok. Samîmiyet hak getire. Kimler nerede neler götüre? Kimseler bakmıyor ne gönüle ne hatıra!

Bunlar, bu yapılanlar, emânete ihânet anlamına gelebilecek hareketler, başta o sayın menfaatçi siyâsîler olmak üzere, tüm Ordu siyâseti ve de öncelikle milliyetçi, mâneviyâtçı ve de hattâ ahlâkiyâtçı vekillerimiz adına çok çok kötü hâtıra!

 

Doğrusu şu ki; yapılan son anketler, halkın AkParti ve iktidârına güveninin artarak devam ettiğini gösteriyor. Böyle olmasına böyle de, vatandaş AkParti’ye kerhen değil de, pürüzsüz bir sevgiyle oy vermek istiyor. Bunu bilmek ve görmek gerekli. Halkın sevgisi istismâr edilmeyip, gönlü de ciddîye alınmalı.

Ey yukardakiler, aşağıdakiler ve de oradakiler, buradakiler. Buralarda dönüp-dolaşan, doğru olması kuvvetle muhtemel duygu ve düşünceler büyük ölçüde böyle. Bunlar sizi ne kadar ilgilendirir bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa bunları saklamayıp, ülkemizin ve tüm sorumluluk sâhiplerinin bilgi, ilgi ve dikkâtlerine sunmanın boyunlarımızın borcu olduğudur.

Bizden söylemesi; bilmeyiz sizlerden n’eylemesi ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

15.03.2011