ORDU’NUN ŞANSSIZLIĞI NEREDE?
Şu memlekette konu kıtlığı çekme diye bir şey yok. Basın daha çok, toplumun gören gözü, işiten kulağı olmak durumunda bulununca da, elbette ilk göze çarpan şeyler genel akış ve nakışı bozan şeyler oluyor. Yazı esprisine de, güzelliklerden ziyâde güzellik hasreti damgasını vuruyor. Bunun da adı eleştiri oluyor.
Kentimiz, kültürel anlamda, bana göre, ülkenin geneline, daha doğrusu, başta komşularımız olmak üzere diğer kentlere kıyasladığımızda son derece yetersiz bir görüntü arz ediyor. Kareler arasında farklar var yâni.
Bir defâ, büyük mücâdele, gayret ve harâretle peşine düştüğümüz üniversite de bizi bu anlamda hayâl kırıklığına uğrattı. Belediye’nin kültür diye bir derdi zâten yok. Turizmle kültür yanyana zikredilen kavramlardır. Bu anlamda, Ordu’da turizmin var olduğu kabul edilse de, kültür yine de yok noktasında gibi.
KÜLTÜR KAÇ PARA?
İşte, teleferik bağlamında, kültürle turizmin at başı gitmesinin gereği konusunda Kültür ve Turizm Bakanımız Sn. Ertuğrul GÜNAY, “ 2. ayak direğinin olduğu yer Ordu ölçeğinde İstanbul’un Sultan Ahmet Meydanı gibi bir yerdir!” diyerek, ne demek istediğimizi en çarpıcı bir şekilde ifâde etmiştir. Hem, Kültürün turizmden önce geldiğini bakanlığın ismi de göstermektedir.
Ordumuzda Üniversite ve Belediye böyle de, ya diğer kurumlar nasıl? Maalesef, dişe dokunur bir bilimsel ya da kültürel faaliyet yok ortalarda! Olmaz elbette! Çünkü, bizim parası bolların da kitap, defter, kültür, edebiyat, tarih gibi bir dertleri yok. Yüzlerce eleman çalıştırıp, binlerce lira reklam ve eşantiyon harcamaları yapanlar, bir becerikli elemanla dergi çıkarıp, hem şehrin kültürüne bir katkı, hem de reklamlarını yapmayı düşünemiyorlar. Çünkü, öyle bir dünyâları yok.
Ya siyâsîler? Allâh aşkına, şu şehrin kültürü, sanatı, okuması-yazması adına zerre fikir sâhibi olan var mı? Her konuda oraya-buraya emir yağdıranlar, direktif verenler, niçin hiçbir kültürel çalışmanın fikir babalığını olsun yapmadılar? Tavsiyelerde bulunmadılar! Gerçi, sonuçta bunlar da bize göre siyâsetçiler. Bizim aynalarımız!
ORDU-GİRESUN; OKUMA ve SİYÂSET!
Bu bakımdan da Ordu şanssız. Sanki, bu noktada -başka şey demeyelim de- en câhiller bize özgü. Bakınız dünkü Zaman’da Ak Parti Giresun İl Başkanı ne diyor:
“SİYÂSETLE UĞRAŞANLAR DAHA ÇOK OKUMALI!”
Elin il başkanına bak. Bizde, böyle türden çağrılar yapacak, okuma-yazma diye derdi olacak, -Ordu’dan Ankara’ya- bir siyâsî yetkiliyi düşünebiliyor musunuz? Şimdiye kadar olmadı. En aından ben bilmiyorum. Bundan sonrası için, inşâllâh diyoruz. Ümitliyiz. Aday adayları arasında kitap yazmış olanlar var. onlar seçildiği takdirde her şeyin farklı olacağını düşünüyoruz.
Ne dersiniz; yine hayâl kırıklığı yaşar mıyız, yoksa ne iyi etmişiz mi deriz? Artık, bunu, Ankara’nın seçimi, halkın takdiri ve zaman gösterecek…
ÇAVUŞOĞLU’YU NE YAPALIM?
Son olarak, ÇAVUŞOĞLU konusu bağlamında sözlerimi teyiden bir şeyler söyleyip bir teklifle yazıyı bağlayacağım. Mâlum, önceki gün yerel basınımızda, dün de Zaman Gazetesi’nin, bundan sonra her Çarşamba günü vereceğini müjdelediği ORDU-GİRESUN ekinde yer alan habere göre, Prof. Dr. Mehmed Çavuşoğlu için Ankara'da bu gün Sempozyum formatında bir program gerçekleştiriliyor.
Ülkenin çeşitli üniversitelerinden onlarca ilim adamının katılacağı sempozyumu Türk Ocağı Ankara Şûbesiyle, Ankara Gâzi Üniversitesi birlikte gerçekleştiriyor. İşte hem bilim, hem kütür, hem de turizm. Hepsi bir arada. Darısı başımıza.
Demek kolay da, olmuyor işte. Çok uğraştık ÇAVUŞOĞLU için. Ne Üniversite, ne Belediye, ne bir başka kurum bizi duymadı. 20 yıldır mezarının yanı başında bulunan Fen-Edebiyat Fakültemiz de bir şey yapmadı. Şimdi de oradan hep uzaklaştı. Şimdi hiç duymaz feryâdı artık.
Ama, Ankara sağolsun. Onlar değerin farkında. Kapıdan kalkan tosuncuk misâli, ya da başka sebeplerden olacak, ODÜ’nün, bilimsel ve kültürel ağırlıklı, turizm boyutu da bulunan bu konuyla ilgileneceği yok gibi gözüküyor.
ODÜ ve SİYÂSETTE NÎSAN VİRAJI
Ama, yine de, Nîsan dönemeci başta olmak üzere, önümüzdeki bir-kaç aya bakalım. Belki ODÜ’de ve de siyâsî irâde katmanlarında değişiklikler olur. Havalar müsâitleşir. Sonuçlar beklentilerimiz lehine gerçekleşir. Şans yüzümüze güler. Yoksa, bu işleri Giresun, Samsun gibi komşu Üniversitelerden bekleme, ya da bu ve benzeri işler taaa çocuklarımıza havâle etme durumunda kalacağız!
Ancak, adı geçen ilâvede yer alan bir diğer haberde, Türkiye’de en çok kitap okuyan öğrencinin Ordu Merkez Durugöl İÖO öğrencisi Şefîka GÜNEY olduğu ve ödülünü Vâli Orhan DÜZGÜN’ün elinden aldığı yazıyordu. Bu işler bizlerle başlasın, hepsi onlara kalmasın diye temennî ediyoruz!
Ve de diyoruz ki; hemen şimdi! Yarın, ümitlerle dolu yeni bir aya başlıyoruz…
İnşâllâh; hayırlı Nîsanlar, hayırlı Mayıslar ve de hayırlı Hazîranlar ves’selâm…