ANKARA’DA İYİYİZ, ORDU’DA DEĞİL!
Yazacak konu o kadar çok ki! Ama bu, çoğu kez avantaj gibi görünse de, sizi bir yerde tıkayabiliyor. Daha doğrusu zorluk, çoğu kez burada kendini gösteriyor. Ancak, bu dar boğazı aşıp bir karar verince de, gerisi kendiliğinden geliveriyor.
Dün de ne yazayım, siyâsetten mi, çarşıdan-pazardan mı, yoksa iş ya da arkadaş çevrelerimizde konuşulanlardan mı derken, kargo dağıtıcısı peydâ oldu mağazanın kapısında. Bana geldiğini anladım. Çünkü, önceki gün kargo şirketinden bildirilmişti posta geleceği. Bu da yeni bir hizmet.
Dil ve Edebiyât Derneği Ordu Şûbe yetkilisi olmamız ve de adresimizin hâlâ burası olması hasebiyle dernek adına gönderilerimiz buraya geliyor. İnşâllâh yakında geniş ve müstakil bir yere taşınacağız. O zaman, daha yakından iletişim imkânlarımız ortaya çıkacak.
Tabiî, kısmen tahmin etsek de merak da etmiyor değiliz yine de! İyice sarılmış paketten, İstanbul Eyüp’teki genel merkezimizin yayınladığı DİL ve EDEBİYAT Dergisi’nin NÎSAN sayısı çıktı. 28.si olan bu sayı da diğerleri gibi dopdolu.
Şunu samîmiyetle söyleyeyim ki, her ne kadar yazılarımızda gündelik işlerden, siyâseteten falan çokça dem vuruyorsak da asıl tadın-tuzun kültürde, sanatta, edebiyâtta olduğunu biliyoruz. Kitaplarda, dergilerde, fikirde, gönülde, sohbet ve muhabbette bulunduğunun farkındayız.
Beklentilerimizin rağmına gerçekleşen olumsuz manzara ve icraatlar karşısında, millet ve de memleket adına neredeyse çileden çıkacak kadar efkârlanıyor olsak da, çok şükür kendimize sâhibiz. Ne yaptığımızı bilecek kadar aklımız başımızda elhamdülillâh.
Aslına bakarsanız, siyâset ve günlük işlere dalmak, gündemlerin peşinde koşturmak insanı kendinden de uzaklaştırıyor. Dışımızda cereyan eden ve çoğu kez bizi hiç de alâkadar etmeyen, aksine, asıl alâkadar olmamız gereken şeylerden alıkoyan vâkıaların uydusu hâline bile getirebiliyor insanı.
Bu anlamda yaptıklarımızdan, attıklarımız-tuttuklarımızdan çok da hoşnut değiliz. Keşke her şeyler yolunda gitse de, bize sâdece yerel târih, kültür, edebiyât konularını işlemek düşse. Ama siyâsîlerin ayak oyunları yüzünden kaybedilen imkânların bıraktığı boşluk ve de sürüklediği loşluk sizi ve toplumu oraya-buraya savuruyor. Dertlendirip kahırlandırıyor. Ondan sonra da ne kültürünüz kalıyor, ne edebiyatınız.
İşte tam bu noktada, bahânemiz yine hazır olabiliyor! Bu da bir edebiyat mıdır, bilemiyorum?! Siyâset yazıyorsak da, onu bile kültür ve edebiyat için yazıyoruz. Kendimiz için yazıyorsak nâmerdiz yâni! Bunun için de az çok kültürü, edebiyatı, okuması-yazması olanların tercih edilmesi için dil döküyoruz. Yaptığımız sâdece bu. Çünkü, bizim dert ve ızdırâbımızdan ancak onlar anlayabilir.
ORDU’YA BAKANLAR, BAKMAYANLAR...
Esâsen Ordu, siyâsetteki ağırlık noktasından çok şanslı. Tayyip Erdoğan’dan sonra 2. adam diyebileceğimiz İdris Naim ŞAHİN Ordulu. İki tâne bakanımız var. Bir tâne de dâmat bakan var.
Ama onlar Ankara’da ve tüm ülkeye bakıyor. Özelde Ordu’ya bakan, onun herkesi ilgilendiren genel problemlerine eğilen, kültür, edebiyat, vakıf, dernek çevrelerinin derdini dinleyen, gençlerin geçmiş ve gelecek noktasında şuur seviyesini yükseltmek için çırpınan, çabalayan birilerini ben göremiyorum. Ankaradaki heyecan ve hizmet dalgasının Ordu ayağı zayıf. En büyük problem burada.
Bakanları kabul ediyoruz. Hizmetlerinin büyüklüğüne inanıyoruz. Ama, onlardan sonrasını, yâni işin Ordu ayağını, sağlam yere basanlardan, halkla iç içe, şeffaf, gayretli, yol gösterici, motive edici, hizmet seyrini canlı tutucu birilerinden seçmek isâbetli olacaktır. Merâmımız kısaca bu. İlgililere duyurulur.
Görüyorsunuz ya sevgili okurlar; siyâset yine yolumuzu kesti. Dil, Edebiyât, Kültür, Dernek yine bir başka bahara kaldı. Ama, siyâset te çok önemli değil mi Allâh aşkına?!
İnşâllâh, yine de boşuna yazmamışızdır. Belki bu defâ, beklentilerimize uygun olarak, şöyle okumuş-yazmış, kültürün, târihin, kitabın, defterin öneminin farkında ve onların da hizmetin vaz geçilmez unsurları olduğunu kabûl edenlerin çoğunlukta bulunduğu bir liste çıkar ortaya.
Bu anlamda bir gönül seferberliği başlar; halkın ümit dünyâsında çiçekler açar.
Siyâset, Ordulular nezdinde çok daha güzel çağrışım, anlam ve boyutlar kazanır.
Yeni dönemin hem siyâset, hem kültür, edebiyât, hem sanat ve medeniyetimiz,
hem de milletin-memleketin tüm işleri için daha çok hayırlar getirecek özellikte şekillenmesi dileğiyle hepinize sevgi ve saygılar sunuyoruz ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
06.04.2011