Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2008, (MIZRAP 2008)
KADININ ÖRTÜSÜ, ŞİİRİN DÜRTÜSÜ
983 defa okundu,

KADININ ÖRTÜSÜ, ŞİİRİN DÜRTÜSÜ

 

                   "Ben bu şiiri Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamıyle aksi olarak, Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han'a edilen iftiraları tesbit gayesiyle yazdım. 31 Mart Vak’ası’nı tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük hükümdar, bu isnadla, sade iftiraların değil, tertiplerin de en hâinine hedef tutulmuştur. 31 Mart'ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım. 31 Mart'ı kışkırtma ve körükleme işini SELİM SIRRI ile RIZA TEVFİK idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulak kabartsın." (Bkz: Ahmet KABAKLI, TEMELLERİN DURUŞMASI, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 15. Baskı (1992); s.140.

                   Geçen yazımızda paylaştığımız HARAB MÂBED şiirinin sıcaklığı geçmeden, şâirimizin bu defâ, gündemin de sıcaklığıyla örtüşen; yukarıda sözünü ettiği,  tam ağızlara lâyık bir başka şiirinin bir kısmını, cumâ bayramı ikrâmı niyetine sizlere sunuyoruz:                    

Sultan Abdülhamid'in Ruhâniyetinden İstimdâd


Nerdesin, şevketli Abdülhamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör milletin bak günâhına!

Tarihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek ey koca sultan!
Bizdik utanmadan iftira atan.
Asrın en siyâsi pâdişâhına!

"Pâdişâh hem zâlim, hem deli" dedik,
İhtilâle, kıyam etmeli; dedik,
Şeytan ne dediyse biz "belî" dedik,
Çalıştık fitnenin intibâhına!.

Divâne sen değil, meğer bizmişiz.
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz
Sâde deli değil, edepsizmişiz!
Tükürdük atalar kıblegâhına...

Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
…………

Sen, hafiyelerle dem sürdün ancak
Bunlar, her tarafa kurdu salıncak
Eli yüzü kanlı bir sürü alçak
Kement attı dehrin mihr-i mâhına

Milliyet davası fıska büründü
Ridâ-yı diyânet yerde süründü
Türkün ruhu zorla âsi göründü
Hem Peygamberine hem Allâh'ına

………….
Hoş oldu cilvesi bu hürriyetin!
Tadı yok amma şu meşrûtiyetin
Deccâle zil çalan böyle milletin
Bundan başka çare yok ıslâhına!

Lakin sen, sultanım; Gavs-ı Ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet; murâda ersin
Şefâat kıl şâhım, mededhâhına!…

 

Rızâ Tevfik BÖLÜKBAŞI


                   Rıza Tevfik, aslında Sultan Abdülhamid'e karşı çıkanlardan; hatta, kendi ifadesiyle, 31 Mart komplosunu tertipleyenlerden biri. Seneler sonra Sultan Abdülhamid'den "özür dileyen" bu şiiri yazma ihtiyâcı duymuş. Vicdanı varmış ki, rahatsız olmuş.

                   Necip Fazıl KISAKÜREK, 1947'de Büyük Doğu’da bu şiiri yayınladığı için bir süre hapis yatmış. “Târih tekerrürden ibârettir” derler. Benzer olaylar ve mücâdeleler günümüzde de devam ediyor. Kıyâmete kadar da devam edecek. Görüntüler farklı yansıyabilmekle berâber olaylar özde hep aynı. Kendi öz değerleri ve terminolojisi üzerinden insanların üzerine gidiliyor.

                   Örtülerini çekiştirdikleri yetmedi; saçlarını çekiştiriyorlar. Ellerine peruk gelince boşluğa düşüp hep çıldırıyorlar. Saçlarını, saçlarını, saçlarını doyasıya çekmek, kökünden sökmek; hem saçlarını, hem de gönüllerini hurdahaş etmek istiyorlar! Hem de bütün çağdaş kavramları imdâda çağırıp, hiçe sayarak!

                   Eğer inançsız değilseniz, örtünün altındaki dürtünün inançtan başka bir şey olmadığını görün. Ve, artık “Atalar kıblegâhına”, dolayısıyla millete saygısızlıktan vazgeçin. Hatâdan dönmek de bir erdemdir. Ama, inancınız yoksa, onu da açıkça söyleyin. Lâikliği âlet etmeyin ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

31.01.2008