GÜNÜMÜZÜN KARACAOĞLAN’I
F.Gürbüz YILMAZ
Yıllar var uzak kaldım Sanat-Edebiyat aleminden. Açılışı, “Ustalara Saygı” programı çerçevesinde Dostumuz Dilaver Cebeci ile yaptık. Yazarlar Birliği’nin, buz gibi soğuk salonunda Dilaver Cebeci’nin,
Baş koymuşum Türkiyem’in yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kıratımı suladım
Irmağının akışına ölürüm
adlı şiiri ile ısınmaya çalıştık.
Yüreğime kör düğümler atıldı
Çözemedim, çözülmüyor Sultanım
Yıllar yılı kaderimin hükmünü
Bozamadım, bozulmuyor Sultanım
Sana dert dökmeye yetmiyor bir gün
Kağıt bile mısralardan tedirgin
Vakit gece, kalem hasta, göz yorgun
Yazamadım, yazılmıyor sultanım
“Türkiyem” türküsü ile coşan yüreğim, “Olumsuz koşma” ile hüzünlendi. Türkü formunda bestelenmiş bu şarkıyı dinlerken hüzünlü bir hikayesi olduğunu düşünürüm hep.
Şairimizin, sekiz yılı aşkın bir süredir sağlık problemi yaşadığını biliyoruz. Günümüz Karacaoğlan’ının sağlığının daha da iyiye gittiğini görmek çok sevindirici. Şairimize sağlıklı uzun ömürler dileyerek kanımızı coşturan şiirlerini bekliyoruz.
Geçen gün, sanat-edebiyat çevresinde ne var yok diye bir baktım. Gördüm ki, mekan aynı mekan, konu, Halk Edebiyatı, KARACAOĞLAN...
Karacaoğlan olur da sazsız-sözsüz olur mu? Kadim dostum, arkadaşım, Prof. Dr.Şeyma Güngör, A.Turan Şan’ın sazı eşliğinde Karacaoğlan’ı getirecek bize. Durur muyum. Kızlarağası Medresesi’nin yolunu tuttum. Hatırıma gelmişken söyleyeyim: Zaman içinde maksat dışı kullanılan tarihi mekanlarımızın, özellikle medreselerimizin yeniden kültür hizmetlerine ev sahipliği yaptığını görüyoruz. Köprülü Medresesi: Kubbealtı Vakfı’nı yüreğinde taşırken Kızlarağası Medresesi de Yazarlar Birliği’ni içinde barındırıyor. Bunlar akla ilk gelenler.
Yazarlar Birliği, Büyükşehir Belediyesinin organizatörlüğü ile Prof. Dr.Şeyma Güngör Karacaoğlan’ı ağırladı seçkin bir dinleyici topluluğuyla. Sazlı-sözlü bir Karaca oğlan ziyafeti çekti. Şeyma Hanım kendine has üslubuyla koşma ve varsağıları açıklarken Turan Şan da sazı ile eşlik ediyordu. Turan’ın Meydan Sazı eşliğinde bir başka mânâ kazanıyordu koşmalar.
Her gezdiği yerde, gördüğü güzellere, güzelliklere, koşmalar, varsağılar, divanlar armağan eden Karacaoğlan, şöyle diyordu:
İndim seyran ettim Frengistan’ı
İlleri var bizim ile benzemez.
Levn tutmuş, goncaları açılmış,
Gülleri var bizim güle benzemez.
Oradan, Karadeniz’in batısına, kıyı illerine de uğrar Karacaoğlan. Lâkin gözüne gönlüne yakıştıramaz. Ona güzel, kanlı-canlı olmalı, gül ile yarışmalı, laleleri, sümbülleri kıskandırmalı:
Seyredüben gelir Karadeniz’i,
Kanları yok, sarı sarı benizi.
Öğün etmiş kara domuz etini
Dinleri var bizim dîne benzemez
Buradan Karadeniz’in Doğusuna geçer, Fadime’yi bulur:
Yaz gelip de beş ayları dolunca
Açılmış bahçenin gülleri güzel.
Yaktı beni Fadime’nin nazarı,
Zülüfden ayrılmış, telleri güzel
Elif’ dersen de nazlıdır nazlı,
Esme’yi dersen de sırf ala gözlü.
Söyletme Şerfe’yi bülbül avazlı,
Söylüyor Zehra’nın dilleri güzel.
Emne’yi der isen incedir ince
Bağdat’ın Mısır’in gülleri gonca
Eşşe’nin kaşı da kalemden ince
Sevmeye Huri’nin belleri güzel
Sahi. Karacoğlan Ordu’ya da uğradı’mola? Sorduk Şeyma Hanım’a. Şeyma Hanım, Halk Edebiyatı’nın sayılı uzmanlarından. Derya gibi. Yarın, öbür gün Pir Sultan’ları, Emrahlar’ı, Dertli’leri de anlatacak dinleyenlerine. Biz şimdi Karacaoğlan’ı dinliyoruz ve soruyoruz, Karacaoğlan Ordu’ya da uğramış mıdır? Fadime’ye, Şerife’ye, Zehra’ya bakarsak… Şeyma Hanım noktayı koyup, Turan Şan’a: Soralım Fadime’ye Mehmedini ellere verir mi Ordu üstüne kalksa diye sorarcasına. Ve TRT sanatçısı, Ordulu Turan Şan, Ordu’nun Dereleri ile coşturdu bizleri.
Prof. Dr.Şeyma Güngör’ün sözü (sohbeti), Turan Şan’ın sazı ile Karacaoğlan’a doyamadan ayrıldık Kızlarağası Medresesi’nden.
ORDU HAYAT GAZETESİ
04.02.2008