Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2008, (MIZRAP 2008)
KİMLER GELSİN BU MEYDÂNE?!...
1273 defa okundu,

 

KİMLER GELSİN BU MEYDÂNE?!...

                   Bu gün şiir damlalarıyla huzûrunuzdayız. Şiir demek, duygu yoğunlaşması demek bir nevî. Eh, bu sıralar gündemler oldukça hareketlenince, mısrâlar da yerinde duramadı netekim!

                   Aslında bu dörtlülükler hiç de yeni değil. Çoğu, en az 10-15 yıl öncesine âit. Lâkin, karmaşadan beslenen azın azı, ama azgın bir gürûh yüzünden dertlerimiz geleneksel hâle geldiği ve bir türlü de bitmek istemediği(!) için, konular güncelliğini korumaya devam ediyor.

                   Bu milletin büyük millet olduğu konusunda artık şüphe etmemek lâzım. Zîrâ, küçük noksanlar karşılığında bile büyük keffâretler ödemesi gerekiyor, görüldüğü gibi! İnşâllâh, bugünün atmosferine göre seçtiğimiz bu dörtlüklerin defterlerimizde eski bir hâtıra olarak kalacağı ve tekrar yayınlanmasına gerek kalmayacağı günleri Yüce Mevlâmızın bizlere göstermesi dileğiyle arz ediyoruz:

YÜRÜMEK

Ne çok meraklı varmış; yürümek moda oldu

Sokaklar cüppe cüppe profesörle doldu

Mersedesler kurtuldu ağır yük taşımaktan!

Bir saatcik de olsa rahat bir nefes aldı!

KIYAK

Prof’ça yürüyorlar, başlar ayak oldular

Çok da şık giyinmişler, amma kıyak oldular

Zerre nasîpleri yok şu milletin rûhundan

Başörtü korkusundan ciyak ciyak oldular!

TEZAT

Allâh’ın âyetini kabul etmez dışlarsın

İrticâ, ÇölKânunu; nakarata başlarsın

Su güzel, dağlar güzel; güneş güzel, ay güzel

Onlara îtiraz yok; pişkin pişkin yaşarsın!

DAL

“Aslımız maymun!” diyen, atlar elbet daldan dala

Onun için ölçü yok; gider istediği yola

Özgürlük adı altında, gâyesi rezâlettir

Geriye bol günâh kalır, hepimize kala kala!

YOLCULAR

Yolcular var, tutulmuş bir yâre gider

Yolcular var; yâr diye ağyâre gider

Değişik gidenler değişik varır;

Kimi nâre, kimisi gülzâre gider…

HUZÛR

Gözlerini kapayanlar nûr bulamaz

Îmânsız, âhireti mâmûr bulamaz

Saadet arayana sözüm şu benim;

“Huzûr”a varmayanlar, huzûr bulamaz!

DEĞİRMEN

Hakîkâte kapalı, kulaksızlar geldi-geçti

Çağdaş dünyâ adına ahlâksızlar geldi-geçti

Niceleri geçer daha, bir değirmen bu dünyâ

İslâm’a düşmanlıkta, duraksızlar geldi-geçti

BÂZILARI

İslâm’a saldırmakta coşkundur bâzıları

Ekşi ekşi ekşitir; gemlidir azıları

Bilen için hava hoş; sarsılmazdır îmânı

Lâkin nice mâsumu kandırır yazıları…

GURÛR

            “Küçük dağları ben yarattım!” der gibiydi

Bakışları tepedendi; sanki yer gibiydi

İnanmıyordu belki ama, o da gitti

Gidişi ibretti; seyre değer gibiydi!…

KALMAZ

Edenler bulur bir gün; çektirenler çeker elbet

İnsanlara kök söktüren, gün gelir, söker elbet

Kimi kalıptan vurulmuş, kimi kâlpten; ağlıyor

Kalmaz hiçbir âh yerde; döktüren yaş döker elbet!

 

                   Samîmî gözyaşlarına tercümân olması sadedinde kaleme alınan bu damlaları,   İbrâhim Hakkı Hazretleri’nin gönül pınarından süzülen ve geçmişten geleceğe doğru akıp gelen hikmetli dizeleriyle noktalayalım:

BİLEN GELSİN

Kamûnun Hâlıkı birdir

Neden bâzısı kâfirdir?

Bu ne hikmet, bu ne sırdır

Bilen gelsin bu meydâne!...

                   Evet, demek ki bu böyle; ve böyle gelmiş böyle gidecek. Herkes, tuttuğu yolda  üzerine düşeni yapacak. Herkes yerinin ve mücâdelesinin nitelik, nicelik ve performansına göre Yaratan katında değerlendirilecek.

                   İnancımız o ki; son gülenler, hiçbir zaman zulmederek  ağlatanlar olmayacaktır ves’selâm…

 

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

07.02.2008