Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2008, (MIZRAP 2008)
HANGİ “KÜLTÜR ve SANAT”IN BAŞKENTİ?
1021 defa okundu,

HANGİ “KÜLTÜR ve SANAT”IN BAŞKENTİ?

 

Ordu Belediyesi ve TOBAV’ın işbirliği ile düzenlenen ULUSLAR ARASI ÇOCUK ve GENÇLİK TİYATROLARI FESTİVALİ’nin 4.sü bugün başlıyor.

İtalya, Hollanda, Portekiz, Sırbistan, Ukrayna, Belçika ve Rusya’dan katılacak tiyatro gruplarının sergileyeceği oyunlar 8 Hazîrana kadar sürecek.

Bizler inanç ve kültür îtibârıyle ikram etmeyi seven misâfirperver bir milletiz.

Dünyâmızın kuzeyinden ve batısından gelen bu sevimli misâfirler ev sâhipleri olarak bizleri heyecanlandırıyor.

Çünkü biz, “Ne olursan ol yine gel” diyen ve “yaratılmışı Yaratan’dan dolayı seven” bir anlayışın müntesipleriyiz.

Bundan dolayı biz, tüm misâfirlerimize “Hoş geldiniz” diyor, sevgiler sunuyoruz.

Bizler, her şeyden önce insanız. İnsan olmamız hasebiyle değerliyiz. Başkasını hor görmek, eğer düşünülürse kendini hor görmektir.

Hatâlar, -yine insanın değeri adına- eleştirilebilir, ama bu insanları tahkir etmeyi gerektirmez.

Allâh, akıl-fikir vererek farklı bir yere kondurmuş bizi.

İnsan yaratmış. Halîfe olarak yaratmış.

Kendi adına, dünyâ işlerini çekip çevirsin diye.

İşte insan, bu farkı fark ettiği ve buna göre davranabildiği kadar insandır diyebiliriz rahatlıkla.

Ve bunu düşünerek hizmet ettiği oranda değerlidir halk katında da Hak katında da.

Onun için, O’nun sevgili elçisi;“Kavmin efendisi, onlara hizmet edendir” buyurmuşlardır.

İnsana yakışan, insan olmanın fark ve ayrıcalığını gözeterek yaşamaktır.

Sorumluluğunun idrâkiyle yaşamaktır.

Aksi takdirde hem kendini, hem de ardına düşenleri felâkete sürüklemiş olur.

Bizim kültürümüzde, beldelerinin emînleri olarak nitelenen Belediye birimleri çok önemlidir.

Onların tüm yaptıkları toplumları için birer örnektir.

Misâfirleri için birer örnektir.

 

Misâfirlerimiz elbetteki kendi kültürleriyle gelecekler.

Kendi eserlerini sergileyecekler.

Giyimleri-kuşamları, tavırları ve edâlarıyla kendilerini yansıtacaklar.

Biz onlara, bize âit ne sunacağız?

Bu açıdan, şöyle bir bakalım Ordu Havzası’na:

Türküz, müslümanız. Anadolu’yuz. Bunda şüphe yok.

Peki, bu söylemi besleyecek neler var envanterde?

Kuzeyden ve Batı’dan gelen misâfirler kendi cadde ve sokaklarından, cafelerinden, apartmanlarından, ağaçlarından farklı ne bulacaklar buralarda?

Kültür ve Sanatın Başkenti! Ordu’da.

OBKT Binâsı, Taşbaşı Kültür Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi?

Hangisi onların ülkelerindekilerden farklı?

“Ordu Kültürü” diyebileceğimiz târihî değerlerimiz var mı?

Vakıf var mı? İmarethâne, Şifâhâne, Bedesten vs.

Selçuklu’dan, Osmanlı’dan. Ya da Beylik dönemlerinden!

-Hadi çocuklar, bugün târihî yerlerimizi gezelim!

demeye kalksak, nerelere gidebiliriz?

Bir-kaç örnek yok değildir elbette. Meselâ Eskipazar Câmii ve Külliyesi.

Hiç olmazsa onun âkıbeti OsmanPaşa Medresesi gibi olmasa.

Onarılsa, güzelleştirilse, külliye olarak restorasyonu yapılsa.

-Peki onları yeşertecek, bir kültür, bir kimlik merkezi hâline getirecek idâre ve de irâde nerede?

Hâlâ, ne yerel yönetimler ne de merkezî yönetimler bir kültür sarayı inşâ edebilmiş değillerdir.

Diyeceksiniz ki;

-          Olmayan kültürün Sarayı mı olurmuş?

-          Haklısınız. Eğer kültür olsaydı, sarayı da behemahal olurdu zâten. Şimdi bunları konuşmazdık.

-          Çok doğru. Olsa bile hangi kültüre hizmet eder ki?

-          Evet, hangi kültüre hizmet edeceği meçhûl!

-          Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir demişler!

-          Festivallere bakıyoruz, katılan ülkelere bakıyoruz. Etkinlik türlerini gözden geçiriyoruz. Bizden başka herkes ve her şey var!

-          “Kültür ve Sanat’ın Başkenti” yapılmaya çalışılan Ordu’nun hâli bu.

Kendi çocuklarımızın sorumluluğu yetmiyormuş gibi, farklı bir kültürle karşılaşma, belki daha farklı ve güzel şeylere yol bulma heyecanıyla memleketimize gelen dünyâ çocuklarına, kendilerininkinden farklı, kendimize âit sanatsal ve kültürel bir şeyler verememenin burukluğunu yaşıyoruz.

Ordu, Kültür ve Sanatın başkentiyse, bu başkentin merkezi neresi?

Belediye mi, Vilâyet mi? OBKT mi? Yason mu?

Kimbilir, belki de Eskipazar Külliyesidir!

Misâfirlerimiz oraya da uğrayacaklar mı?

Öyle bir plân var mı? Varsa, hazırlık var mı?

Yoksa, Kuzeyden ve Batı’dan gelecek olanlar daha mı güzel?

Ne gerek mi var külliyeye, câmiye, minâreye?

Türkiye’mizde târihî eserleri onaran, ihyâ eden ve çocuklarını medeniyetiyle buluşturan belediyeler yanlış mı yapıyorlar?

Ordu’muz Türk kültür ve târihinin devâmı bir belde değil mi?

İnşâllâh gelecek dönemlerde bu mütâlaalarımız değerlendirilir.

Başta Eskipazar Külliyesi olmak üzere, kültürel değerlerimiz ihyâ ve inşâya başlanır.

Merâmım, insanımıza, bu günkü ve gelecekteki misâfirlerimize, gelecek nesillerimize karşı sorumluluğumuzu vurgulamaktan ibârettir ves’selâm…

 

 

 

 ORDU HAYAT GAZETESİ

            01.06.2008