OR-Gİ BAĞLAMINDA
FINDIK TARTIŞILIRKEN…
Ordu ve Giresun vâlilikleri OR-Gİ projesi bağlamında bir araya gelerek ortak bir etkinliğe imza attılar. Geçtiğimiz Cumâ günü öğleye kadar Giresun Üniversitesi Güre Yerleşkesi Konferans Salonu’nda icrâ edilen ve öğleden sonra da Ordu Atatürk Kültür Merkezi’nde sürdürülen “GİRESUN-ORDU ÇİZGİSİ: FINDIK İÇİN ORTAK BİR GELECEK” Sempozyumu hayırlı bir başlangıç oldu. her iki ilin vâlileri Ordu ve Giresun illerinin her alanda birlikte hareket etmesinin daha etkili olacağı husûsunu dile getirerek, havaalanı ekseninde başlayan bu oluşumun tüm alanlarda devam etmesi gerektiğinin altını çizdiler.
Bu iki il hem birbirine çok yakın, hem de örf-âdet ve gelenek îtibârıyle oraklıkları var. çoğu ayna yaylaları paylaşıyorlar. Vâlilerimizin açıklamısına göre, birlikteliğin bir ayağında da yaylalarımız ekseninde turizm olayı var. Ki, küresel ısınma dolayısıyla Karadeniz ilgi odağı olmaya aday bir bölge. Ortak projeler, ortak yollar gelecekte bu illeri birbirine kenetleyecek ve bundan kuvvet ve bereket doğacaktır. Bizim de inancımız böyle.
Vâliliklerle birlikte her iki ilin çiçeği burnunda üniversitelerinin de destek verdiği bu oluşumun meyvesi olan söz konusu sempozyum ilim adamlarından köşe yazarlarına, sivil meslek kuruluşu ve gazetecilerden üreticilere kadar herkesin görüş ve sorularına açık olarak yapıldı. Elbetteki çok yararlı oldu.
Bir defâ her iki ilin önde gelen kurumlarının bir araya gelip aynı gâye etrafında birleşerek temel bir meseleye öncülük etmesi konuya atfedilen önemin bir göstergesiydi. Ayrıca, sunumların ardından gelen soru-cevap bölümleri herkesi konunun içerisine çekmesi açısından katılımcılığın bir örneğiydi.
Ancak yine de eski alışkanlıklar devam ediyordu. Sergilenen görüşlerin çoğu objektif ve reel olmanın uzağında gibi duruyordu. Soruların bir kısmı ideolojik saplantıların dışa vurumu mâhiyetindeydi.
Bu konuda her kafadan bir ses çıkıyor. Doğru. Çıkması da gerek. Lâkin herkes olaya kendi açısından bakıyor. Kendince bir sonuca varan, farklı unsurları hiç hesaba katmadan ulu-orta konuşuyor.
Dengeli görünen ilim adamlarımız bile çoğu defâ âfâkileşiyorlar. Geçen günkü sempozyumda bunu gözlemledim. Hattâ politika yaptıklarını düşünecektim neredeyse. Her şey hükûmete yıkılıyor. Şu destek, bu destek. Her şeyi hükümet yapacak. Bir tek, “Hükümet fındığı daldan da toplamalı!” demedikleri kaldı.
Herkes fındık üzerinden piyasa yapmaya çalışıyor. Diğer bağımsız kuruluşlar da öyle. Kim, nereye yaranmak istiyor, bilemiyorum. “Vay anasını. Adam ne kadar doğru söylüyor!”un peşinde kimi. Kimisi, hükûmet yanlısı olmadığı hâlde, her hangi bir görüş belirtmeden sâdece ve biraz da alayvârî, “Biz Türk hükûmetinin çiftçimizi destekleyeceğinden emîniz!” tarzında kestirme, aynı zamanda çotanak yağı ve Fındıkgaz kokan ifâdeler ortaya koyuyor.
Kimse uzun vâdede çıkış yolu olacak ve istikrar getirecek şeyin peşinde değil. Bir kuruluşun başına gelen, güzel fotoğraflar altına haber olmak için cümle üretmenin peşinde gibi sanki.
Destekse bu her sene tartışılmamalı. Destek devamlı olmalı.
Devamlı olamayacaksa nasıl olacağı bir prensibe bağlanmalı.
Her sene, her sene belirsizlikle bu fındık nereye varacak?
Her sene her şey, yeni baştan konuşulacak. Hiçbir konuda belirlilik olmayacak.
Böyle bir durumda üretici nereye varacak? Esnaf ne olacak?
Şu durumda üreticinin de, manavın da, fabrikatörün de durumu zor.
Hepsinin de finans çevrelerinde kredisi bitmiş.
Çünkü fındık piyasası güvenilir olmaktan çıkmış.
Fındık üreticisi bu fiyatlarla ve belirsizlikle borçlarını ödeyebilir mi sizce?
Ya mâliyetler?
Ya fındık esnafı, alanlar-satanlar?
Üreticiden fındık alabilecekler mi? Ya alamazlarsa!
Alırlarsa kâr edebilecekler mi?
Bu durumda fındık piyasası ne olur? Kim güvenip de onlarla iş tutar?
İnşâllâh hayırlısı olur.
Fındık da tüm taraflar birbirini düşünmeli.
Çünkü tüm taraflar birbirine muhtaç.
Herkes aynı gemide. Bir taraf çökünce, diğer tarafın yükselmesi batan geminin yukarda kalan kısmına benzer. Bir anlam ifâde etmez. Geçici bir nefes aldırır, o kadar.
Fındıkta iş buraya gelmek zorundadır.
Meydan muhârebeleri her tarafı yaralamanın ötesine geçmez.
Maalesef bu günkü durumsa bundan ibâret.
Nutuklardan ve politikalardan şimdilik fayda yok.
Kalıcı ve istikrarlı bir sonuç elde edileceğe de benzemiyor.
Bu durumda, her kes kendi hesabını iyi yapmak zorunda.
Benden söylemesi ves’selâm.
ORDU HAYAT GAZETESİ
27.07.2008