Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2008, (MIZRAP 2008)
DOĞAKENT SİTELER BÖLGESİ MÂBEDİNİ ARIYOR!
1206 defa okundu,

DOĞAKENT SİTELER BÖLGESİ MÂBEDİNİ ARIYOR!

DOĞAKENT dediğimiz yeri hepiniz bilirsiniz. Şu an îtibârıyle şehrimizin en büyük ve en kalabalık sitesi. Belediyemizin öncülüğünde yapılmış, bine yakın konutta 5 bine yakın nüfûsu barındırıyor. Levhalarında 3700 yazan ilçeler göz önünde bulundurulduğunda bugün bâzı ilçelerimizden daha büyük bir yerleşim birimi niteliğinde DOĞAKENT SİTESİ.

Bununla kalsa iyi. En az bir o kadar da çevre siteler var. Pamukkent, Potakkent, Ötüken Sitesi, Karadeniz, 19 Eylül, Üstünkent, Yunus Emre Sitesi, Ergenekon… ve daha niceleri. Site dışı müstakil binâlar hâriç. ORSAN’dan İmam-Hatip Câmii’ne, oradan da tâ Şâhincili’ye kadar Câmi olmadığı gibi Câmi için ayrılmış bir yer de yok! Şöyle uzaklardan sitelerin bulunduğu o yamaçlara doğru bakın. Ne minâre ne de kubbe göreceksiniz!

Bir akşam terâvih için o bölgeye gidince, kendileriyle konuştuğumuz vatandaşlar bu çevrenin câmiye âcil ihtiyâcı olduğunu belirttiler.

“Gördüğünüz gibi Ramazanda, ibâdete verilmesi gereken değerle örtüşmese de, kalorifer vs. boruları arasında bodrumlarda, hoca tutmak sûretiyle bir şekilde idâre ediyoruz. Ancak Cuma namazları için bir yer yok. Diğer câmiler de zâten dolu oluyor. Onun ötesinde, çocuklarımız câmi kültürüne çok uzak kalıyor. Yaşlılarımızın câmiye gitme şansı zâten yok!” Dediler.

Bir grup vatandaş da, “Doğakent Site inşaatı yapılırken şantiye olarak kullanılan alanın, inşaat bittikten sonra Câmiye ayrılacağı, hattâ bitişik arsadan da bir miktar alınarak güzel bir câmi inşâ edileceği, çok geniş bir alanın ihtiyâcının böylece giderileceği konuşuluyordu. Ancak, ne olduysa, o ses battı.” Şeklinde bilgiler verdiler. Sitenin inşaatı yıllarında biz de bitişikteki Pamukkent’te oturuyorduk. Benzer şeylerin o zamanlar konuşulduğuna bizler de şâhidiz. Hattâ, inşaat bitip te işçiler taşındıktan sonra orası bir ara uzun süre namazgâh olarak kullanıldı. Yanılmıyorsam yazları Kur’an Kursu olarak da görev yaptı burası.

Başta Ahmet Kemâl AZAKLI ve Osman ÇELİK isimli vatandaşlar olmak üzere bir grup da, “Böyle bir şey olursa, câmi için yer gösterilirse, dernek kurup inşaatı yaptırmaya öncülük etme yanında bizzat yardımda bulunabiliriz, hattâ bunun için ayrılmış paramız da var!” dediler.

Vatandaşlar daha sonra, “Burası olmasa başka yer, ama mutlakâ olmalı. İhtiyaç büyük dediler. Ayıp diye bir şey var. Gerçekten gözden kaçmış büyük bir ihmâl söz konusu. Hem de bir Anadolu kentiyiz. Karadeniz Bölgesindeyiz. Bir örneği var mı acabâ diye merak etmemek mümkün değil. Şu anda millet henüz köylerden tamâmıyle inmedi. İnsanların çoğu alt ya da bodrum katlarda, evlerde namaz kıldığı için câmiler yeterince dolu gözükmeyebilir. Ancak bunun geleceği var, üniversitenin tam kapasiteye ulaşacağı zamanları var” şeklinde konuştular.

Bir vatandaş da ilginç bir yaklaşımda bulunarak, belediyelerin Kuğukent ve Doğakent gibi ilçe boyutunda sitelere öncülük ettiğini, ancak câmi meselesine hep mesâfeli durduklarının görüldüğünü, bunun şehrimizin bir kaderi olduğunu, öyleyse müftülüğün ve onların oluşturacağı bir heyetin bu konuyla ilgilenmesini istedi:

 “Bitişik arazi daha yakında satıldı. Kimler aldı bilmiyoruz. Çok büyük bir yer. Yeni bir site yapılacakmış. Kimsenin yerinin kâhyası değiliz ama, belki satın alanlarla temasa geçilirse bir câmi yeri ayrılması konusunda gerekirse parayla da olsa anlaşılabilir. İknâ edilebilirler. Bu konuda utanma olmaz. Bu konu her hâlükârda tâkip edilmeli. Olursa olur, olmazsa olmaz; ama üzerimize düşen yapılmış olur, vebâlden kısmen de olsa kurtuluruz. Bu zamana kadar ki ihmâlin vebâli sorumlularına âit olur!” dediler.

Sohbet ve değerlendirmeler uzadı gitti. Biz, daha sonraki günlerde gündüz gözüyle fotoğraf çekmek için geldiğimizde, sözü edilen şantiye yeri ve civârının tesviye edildiğini gördük. Buraya  Doğakent Site yönetimince çok amaçlı sosyal tesis yapılmasının plânlandığını öğrendik. Acâba, bu tesisin bir katının da câmi ya da mescid olarak düşünülüp düşünülmediğini sorduğumuz yöre sâkini bir vatandaş; “Net bilgim yok. Belki olabilir.” Şeklinde cevap verdi.

Sizin anlayacağınız DOĞAKENT SİTELER BÖLGESİ mâbedini arıyor! RAMAZAN hürmetine, Allâh aşkına, terâvih adına sizden câmi dileniyor. Bu şehir, sorumsuz yöneticilerin ve yetkililerin ihmâllerini telâfi etmek istiyor. Kent, kimliğini arıyor. Tıpkı benim E-5’ten, sonra Devlet Hastânesi’nin yanından, sonra öte tarafa geçip ORSAN Câmii’nin oradan, tâ Emniyet’in oralardan, rıhtımdan, Boztepeden o bölgeye yoğunlaşıp evire çevire bakıp da o taraflarda minâre aradığım gibi. Ancak ulaşa ulaşa câmisiz, kubbesiz, minâresiz, kimliksiz fotoğraflara ulaştım. Onları sizlerle paylaşarak, olaya ve gözden kaçan ortadaki vahim gerçeğe dikkâtlerinizi çekmek istedik. Belki bir himmet ehli çıkar, Belki Yüce Rabbimiz bu mübârek ay hürmetine o yöre insanının önce kâlbine bir mâbedin yolunu açar! Bir bakmışsınız bir yer bulunup temel atılmış, önümüzdeki Ramazanlarda, tepemizde borular dolaşan bodrumlarda değil de, Türk Milletinin şânına yakışır bir şekilde, kubbeleri çınlayan, minâreleri ışıl ışıl görkemli bir mâbedde edâ ederiz namazlarımızı! Kimbilir, Allâh’tan ümit kesilmez, değil mi?…  n.k.

 

 

 

Mübârek Ramazan ayının etkisini her yerde görmek mümkün. Yepyeni bir atmosfer yaşıyoruz. İftar çadır ve sofraları en dikkâte değer farklılıklar. Dostlarla, akrabalarla ya da komşularla hep birlikte açılan oruçlar, binlerin bir arada iftar ettikleri çadırlar kentlerimize bir sevgi, kardeşlik, bayram ve bahar havası getiriyor. Daha sonra hep birlikte kılınan teravihler, koşuşturmalar, telâşlar, oyunlar, şakalar orucun tuzu biberi oluyor. Teravihten sonra içilen çaylar, yer yer sahura kadar süren sohbetler hayat çizgimizin en müstesnâ hâtıralarını oluşturuyor. Sokaklarda eskiye nazaran daha bir sessizlik hâkim oluyor günüdzleri. İstatistikler, bu ayda suçların da azaldığını gösteriyor.

Diğer şehirlerdeki gibi mahya, kitap fuarı, gece etkinlikleri türünden başkalıklar olmasa da kentimiz de Ramazan ayının renklerinden payını alıyor. Işıl ışıl minâreler kentin üzerinde rûhânî bir hava estiriyor. Sitelerin altlarında, kimi evlerde, derneklerde, vakıflarda da namaz kılındığı için terâvih coşkusu tüm câmilere aynı şekilde yansımasa da Ramazanın bereketini her yerde görmek mümkün. Biraz da yüksek köylerimizde fındık mevsimi devam ettiği için halkımızın büyük çoğunluğu tamâmıyle şehre inmiş değil. Ama, her şeye rağmen yine de câmi olmadığı için Ramazan ışıltısını hissedemeyen büyük yerleşim bölgeleri de var.

Ne gariptir ki, geçmişten bu güne gelen belediyeler bu kadar büyük siteleri yapmışlar, bununla övünmüşler; ama hiç biri, bu kadar insana bir de câmi gerektiğini hesaba katmamış, onu bir gereklilik olarak görmemiş, câmi yapmayı bir görev bilmemenin ötesinde, yer bile ayırmamıştır! İrili ufaklı binbir çeşit ihtiyaçlar listesi tamâmen giderilirken bir kalem de câmiye ayrılamamıştır. Burada söylenecek çok şey bulunabilir; ancak biz yorumu okuyucularımıza bırakıyoruz. Ancak, yine de şu kadarını söylemek gerekir ki bu, bizim için de belediye için de bir nasîp meselesi. Bize nasîp olmuyorsa bir sebebi olmalı ve bu sebebi daha çok kendimizde aramalıyız. Çünkü biz nasılsak idâremiz de öyle olur!

 

Peki, kimliğimizi nasıl isbat edeceğiz? Hüviyette yazmıyor, çevrede görünmüyor! Biz bu gidişle kimliğimizi çok zor isbat ederiz gibi geliyor bana! Dînin direği namaz. namazın toplumsal alâmeti câmi! Peki nerelerde o, gösterebilir misiniz bana ey ilgililer, yetkililer, sorumlular.

 

 

Evet, çok doğruydu. Konu net değildi. Fotoğraf çekerken üzüntüyle izledim siteler bölgesini. Her şey vardı ve mükemmeldi. Ancak aradığımız yoktu. Ramazana renk katan, ışıl ışıl şerefeli minâreler yoktu. Hepsi birbirinden güzel yapılmaya çalışılmış, boyda ve kalitede birbiriyle yarışan apartmanlar vardı. Ama tâ ötelerde görülen minârelere bakmadan siteler bölgesine yoğunlaştığınızda gözleriniz bir mâbed arasa neye ulaşabilir? Hiçbir şeye! İster öteden bakın, ister beriden; ne yandan bakarsanız bakın, ufkunuzda bir minâre belirmeyecektir. Sâhi, nüfus kağıtlarında da artık din yazmıyordu değil mi? Unuttum. Kusura bakmayın!

 

 

 

 

Günümüz Belediyesi’nin yapılan mürâcaat üzerine, mevcut câmiler arasının yeni bir câmi için gerekli olan uzaklıkta olmadığı, dolayısıyla câmi yeri arayışına gerek bulunmadığı şeklinde bir cevap verildiği konuşuluyor. Resmî prosedür bu olabilir ama ortada bir realite var. İsterseniz E-5’ten Doğakent’e doğru bir bakınız. O koskoca sırtlarda bir minâre görme şansınız var mı? Namaz sitelerin altında geçiştirilip gidiyor. Hani ramazan coşkusu, hani şerefe, hani ışıltı? Her şey dört dörtlük. Namaz, Ramazan, Teravih dört birlik bile değil! Bunun takdirini okuyucularımıza bırakıyoruz!

 

 

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

            21.09.2008