Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - MIZRAP 2008, (MIZRAP 2008)
NİCE BAYRAMLARA…
1736 defa okundu,

NİCE BAYRAMLARA…

Bir bayramı daha geride bıraktık. Tâtilin 9 güne tevâfuk etmesi ziyâretlerin hem çapını hem de trafiğini artırdı. Genel ve de özel anlamıyla kriz, kurbanları etkilediyse de bayramı pek etkilemedi. Bayram sabahı köy câmileri gurbetçilerle dolup taştı. Arefe gününden başlayan mezar ziyâretleriyle de kabristanlıklar gözle görülür bir hareketliliğe sahne oldu. Neresinden bakarsak bakalım, bayram bir güzellik getiriyor topluma. Ünsiyet getiriyor, insanlık getiriyor. Bu anlamda, yılın bir başka gününde yaşanması imkânsız olan müstesnâ günlerdir bayram günleri. Bu bayramda bunu bir kez daha idrâk etmiş olmanın hazzını yaşadık.

 Mâlum, bayramlar sevinç ve coşku günleri. Her şeyi yeniden gözden geçirme, sosyâl duyarlılıkları revize etme günleri. Dostluk çatılarını aktarma, kırıkları onarma, kardeşlik binâsını tahkîm etme günleri. Duâ tadında ziyâret, ziyâret tadında duâ günleri. İyi dileklerin, güzel duyguların yarıştığı, küskünlerin, dargınların barıştığı, geçmişle geleceğin, dün ile bugünün birbirine karıştığı, Hz. Âdem’den bu güne ve buradan kıyâmete tüm ehl-i îmânın el sıkıştığı, kucaklaştığı günler. Nitekim, Pennsylvania’daki evinde kendisini ziyâret eden çocukların bayramını kutlayıp hediyeler takdim ettikten sonra misâfirlerle sohbet eden Fethullah GÜLEN Hocaefendi, bayramla ilgili duygularını şöyle dile getiriyor:

“Bayramların içinde âdetâ bütün geçmişimiz uyur, uyanır ve günümüze taşınır; hâl, bayrağımızın gölgesinde kendi ruh ve mânâmızı yudumlamanın tadını duyurur; gelecek de, açılmayı bekleyen tomurcuklar gibi yüzümüze tebessüm eder. Allah’tan, bu millete her zaman en güzel bayramları nasip etmesini niyaz ediyorum.”

Gerçekten, bayramlarda olduğu kadar hâtıralar, eskiler konuşulmaz. Çünkü, doğrusu bu anlamda böylesi bir çoğunluk ve yoğunlukta bir araya gelinmez. Düğünlerde-derneklerde başka gâyelerle bir araya gelindiği, telâşeler çok olduğu için doya doya sohbet imkânı da bulunmaz. Ama, bayramlar sâdece ve sâdece ziyârettir, sohbet ve muhabbet eksenlidir. Bundan dolayı sosyâl dokumuzda bayramların apayrı bir yeri vardır.

Hatırlanmanın güzelliğini de yaşarız bayramlarda. Emekli olalı 4 yıl dolmak üzere. Ama, sayın bakanımız her bayramda mesaj göndermeyi ihmâl etmez. Hem de MEB’inki ilk gelen mesaj olur genellikle:

Degerli meslektasim,

sizin ve ailenizin Kurban Bayramini tebrik eder, saglik ve mutluluklar dilerim.

Huseyin Celik Milli Egitim  Bakani 

Gönderen:MEB 7.Ara.2008 14:08:42

            Hâlen görevde olan meslektaşlarımız da unutmazlar, sağolsunlar. Çeşit çeşit duygu ve düşüncelerinin ifâdesi olan mesajlarını gönderirler:

“İbadet için geldik, hesap için döneceğiz.

Dünyada misafiriz, dirilmek için öleceğiz.

Dostları unutmadık, inşallah nice bayramlara ereceğiz.

Bayramınız mübarek olsun.

Cengiz Y. 7.Ara.2008 19:20:09

Meslektaşlarımız arasına giren güzel gönüllü bir öğrencimizin farklı kelimelerle dizayn edilmiş kısa, özlü ve anlamlı mesajı da şöyle:

Kılavuzumuz K.Kerim’in buyrukları doğrultusunda

kurbiyet ve sevinç günleri olan bayramınız kutlu olsun.

Nurettin Odabaş 9.Ara.2008 20.04

            Aşağıdaki mesaj daha farklı. Okuyunca irkilmedim dersem yalan olur. Şahsa özel yazılmış zannettim. Elbette hepimizde olması gereken vasıflar sıralanmış ama, bizde nerde böylesi özellik. Ama yine de insan bu sıfatlara lâyık olmaya çalışmalı ve biz bunun neresindeyiz diye kendisini sorgulamalı. Bu, tüm Müslümanlar için böyle. Nitekim, bir başka kanaldan aynı mesaj, aynı harf karakterleriyle gelince rahatladım. Demek ki bu klişe bir ifâdeydi. Kişiye özel değildi:

Sevdası yüce, Gönlü nur, Aşkı Muhammed, Şuuru tevhid, Rehberi Kur’an,

Yolu İslam olan, Ey yüce insan. Bayramın mübarek olsun T.C. 7.Ara.2008   20:34

            İşin bir de şu boyutu var: Biz nesil olarak biraz ezik yetiştik. Motivasyona ihtiyâcımız var. Cansız duruşumuz, herkesden belki de daha iyi yapılabilecek işlerden geri kalma sonucuna götürebiliyor insanı. Bu da hem kişi, hem de toplum için bir kayıp olabiliyor. Bu anlamda, gurura sebep olur korkusuyla normâl bir iltifattan bile  kaçınıyoruz. O zaman da, hep birlikte kaybediyoruz. Dozunu iyi ayarlamak şartıyla, herkese konumunu hatırlatmak gerekiyor diye düşünebiliriz. Bu da, üzerinde durulması gereken başlıbaşına bir konu. Ama, önemli bir konu. Çünkü o zaman, çoğu defâ kötülerin demeyelim de, lâyık olmayanların daha öne çıktığı, her şeylerin çıkar çarklarıyla döndüğü bir toplum hâline geliyor, her şey kokuşuyor ve oturup hep birlikte ağlama ihtiyâcı duyuyoruz. Yarınımız adına ve de toprağın altı adına.

            Son farklı mesajla bu konuyu noktalayalım. Mesaj  Coşkun YILMAZ’a âit. Onun mesajları bayramlara ya da kandillere mahsus değildir. Yıl boyu zaman zaman, daha çok Cumâ günleri olmak üzere mesajlar gönderir. Hepsi de duâ mâhiyetindedir. Bize bizi hatırlatır. Olmamız ve de yapmamız gerekeni. Görevimizi.

Coşkun kardeş işi biliyor. Duâ önemli çünkü. Gerçek kardeşliğin bir göstergesi. Mü’minin, din kardeşi için ve gıyâbında yaptığı duânın da ayrı bir anlamı var. İşte onun kurban bayramı mesajı da şöyle:

Rabbimiz Kurbani;

nefsimizin islahi, Müslümanlarin huzur ve zaferi ile insanligin “bayrami”

Bayrami da “Bayramimiz” kilsin…

Selam, hürmet, muhabbet ve dua…   C.Y. 8.Ara.2008   10:37:49

            Buraya aldığımız alamadığımız, birer duâ niteliğindeki mesajları gönderen tüm kardeşlere teşekkür ediyor, BİLMUKÂBELE diyorum.

            Hep birlikte, Müslümanlar olarak daha güzellerini idrâk edeceğimiz NİCE BAYRAMLARA ves’selâm…

 

 

14.12.2008