Nuri KAHRAMAN - Anasayfa
  - Arşiv
     - SİYÂSET-NÂME, (SÜREÇ-NÂME Söylemek gerekirse doğrudan, harbî; Yaşananlar bir nevî kurtuluş harbi!... Kurtulmak sömürgen ittifaklardan; Kurtulmak, fitne, fesat ve nifaklardan! Çok abartılı falan, demeyin lütfen! Bunu söylemekteyiz gerçeğe atfen!... Bir yanda muhâlefet; topu-tüfeği! Terör hırlamakta, kimin köpeği? Muhâlefetten öte, muhâlifler var; Millete, vatanını etmek ister dar! Kimi partiler, medya, vermiş el ele; Bunlar gitsin de, kim gelirse gele!? Sanki dış güçlerin bir karakolu; Açmak istiyorlar onlara yolu! Hareket ederler kimin emriyle? Düşmanlar güç bulur zîrâ eliyle?! Nerede görülmüş teröre destek? Mücâdele eden devlete köstek!? Dünyânın her yerinde teröre karşı; Tüm partiler bir olur, titretir arşı! Siyâsette muhâlefet olur elbette! Lâkin, teröre karşı herkes nöbette! Bizde ise oy uğruna omuz omuza Hem çakala destek, hem de domuza! Ülkemizde durum neden çok farklı? Nifak politikası nereden çarklı? Derin dalga şeklinde dıştan hem içten Gazel okuyanlar arttı hâriçten! ABD’si, İsrâil’i, Alman’ı; İngiliz'i, Rus’u, hem de İran’ı… İçimiz-dışımız kirli ittifak; Buna karşı direnmeliyiz mutlak! İşte 1 Kasım, bu anlamda önemli; Oylarımız olsun; “uğurlu-kademli!” Bir iktidar olsun, güçlü, muktedir; Bir oyumuz ve duâ; elden ne gelir?! Yeniden sesimizi duyurmak için; Emir almak değil, buyurmak için: Hadi ey millet, gazân mübârek olsun! Aziz yurdum yeniden izzeti bulsun! Yâ Allâh, Bismillâh, Allâhüekber! Ey Aziz Millet haydi kendini göster! 28 Ekim 2015 Vizyon Gazetesi TERCİH-NÂME Her tercih bir dünyâ; hem de âhiret! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Burnunun doğrusu, değil mârifet! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Bir düşün, belki de düşüncen yanlış! Aklın bu fikirleri nereden almış? Sağdaki hayırdan sola ne kalmış?! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Yâni, sağduyu esas; önce bir defâ! Târihe, coğrafyaya, ümmete vefâ! Solduyu batıdır; zevk ile safâ! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Sağdan başlamaksa bir işe esas Etmelidir bunu her şeye kıyas Hayırlara evet, şerlere makas! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Yaptığın tercihler, millet adına! Daha da ötesi; ümmet adına! Ne gün ereceğiz vahdet tadına?! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Her şey bildiğinden daha ötesi Ehl-i küfrün, aslâ bitmez kotası Bu millet Haçlı’ya Hakk’ın sopası Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Bundan dolayıdır küfrün şiddeti İç-dış piyonların hırsı, hiddeti İnşâllâh forslarının bitti müddeti Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Bizi bölmek isteyen niyetleri gör Terörle verdirilen diyetleri gör Hâin cinsleri, cibilliyetleri gör! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Hınçları, milletin dik durmasından Destursuzlara tok vurmasından Başına buyrukça iş kurmasından Bunu bil de reyi ona göre ver!?... 1 Kasım, gerçekten kritik seçim; Değildir mesele, sâdece geçim! Senaryolar ganî, şer biçim biçim! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Tercihi yalnızca mîdeden yapma Onu da düşün elbet; özden de sapma! Hizmeti takdir et, inada tapma; Bunu bil de reyi ona göre ver!?... 3 Kasım’dan 1 Kasım’a efsâne Millet tercihini yaptı merdâne Yepyeni Türkiye çıktı meydâne Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Olmasın dönüşü bu güzel yolun; Aldanma süsüne sağın, ne solun! Şahlansın yeniden tez Anadolu’n; Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Destek ver ülkenin terakkîsine Aldırma densizin telâkkîsine Takılma dinsizin kerrâkîsine Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Nûrânî nâçizâne bir kardeşiniz; Şer ateşinizdir der, nur güneşiniz! Geçmişiniz gibi olsun peşiniz! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Bin yıllık şerefe lâyık olalım Diyâr-ı küffâra fâyık olalım Ecdat gibi nefer-i hakâyık olalım Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Âh, görüyorsunuz ya; bitmiyor sözler Bu gözler kaç on yıldır izzeti gözler Milletim özündeki güzeli özler Bunu bil de reyi ona göre ver!?... Söz artık dostlar, sözüm bitecek; Hak pâyidâr, bâtıl mutlak gidecek! Verdiğin güzel oylar buna yetecek! Bunu bil de reyi ona göre ver!?... 22 Ekim 2015 Hürfikir SEÇİM-NÂME Bayram gitti şimdi seyran başladı Partiler yarışta; hadi, ha gayret! Ak Parti en başta, sonra CHP; Seçim zamânıdır; hengâmı seyr’et! MeHaPe üçüncü; 1’in peşinde! Ak Parti sayının beş’te beşinde! Diğerleri barajlarda uğraşır; Vekillik vekâlet, yalnız düşünde! CeHaPe, 2’yi tekrar alır mı? Yeni liste eskisini bulur mu? 1 Kasım ap-ayrı anlam taşırken Seçmen, 7 Hazîran’da kalır mı?! Yeni seçim, yeni liste, yeni yüz; Metin Gündoğdu’yu işte görünüz! Hareket’te, hareket baştan başa; Onur Şahin önde, hareket gürbüz! Ergün Taşçı, Mustafa Adıgüzel; İki rakip; tam bu seçime özel!... Biri giderse, biri kalır mutlak; Kazanır; kim iyi çekerse gazel!... Gel görelim, her ikisi de sessiz! İnsanlar kulak vermeli nefessiz! Yanlar-yönler dolmalı hep dostlarla; Meydanlar ses vermez zîrâ; kimsesiz! Onur Şahin, ben de varım diyecek? Eski hâl muhâldir; bu da bir gerçek! 7 Hazîran’da belkiydi ama; Seçmen, bu defâ, biraz titreyecek! Kendine, yâni, gerçeğe dönecek! Hamâsî sözlerin şavkı sönecek!... Bizimkisi sâde bir tahmin dostlar; Meçhûl; halk hangi trene binecek? Beş’te beştir, Dört’te bir, Üç’te iki; Üç, Bir, Bir dâhî olabilir belki! Biz ne desek yalan şimdi buradan; Baş üstüne, halkın reyi tabî ki!... Nûrânî yazıyor, sürece katkı; Konuşayım dese tutulur nutku! Hayırlı olsun; Ordu, hem yurduma İnsanlar şen olsun, hem daha mutlu… Kırmayalım kimseyi bu süreçte Yakışmaz asâletimize hiç te! Değmez politika, ya her ne sebep; Hem ülkemiz, hassas bir dönemeçte! Dostlar; sözümüz, şimdilik bu kadar; Hakk'ın takdîriyle; halktadır karar... Millet, hem memleket, ve de ümmetin; Selâmeti için dâim duâlar... 5 Ekim 2015 haberordu.com MÎLAT-NÂME 10 Ağustos bir mîlattır; Yeni Türkiye Merhabâ… Hiç olmamış icraattır; Yeni Türkiye Merhabâ… Ezelinden beri bir ilk Liderini seçti bu halk Haykır; hem de ayağa kalk! Yeni Türkiye Merhabâ… Başkanını buldu cumhur Millet için büyük gurur Olursa bu kadar olur Yeni Türkiye Merhabâ… Ulusal sağ, Ekmeleddin Ulusal sol; Selahattin Ortak akıl Tayyibüd’din Yeni Türkiye Merhabâ… Heyecanımız dorukta Bu târihî yolculukta Ümitler sonsuz ufukta Yeni Türkiye Merhabâ… Tüm coğrafya hülyâlarda Olsa da hep kavgalarda Baş köşede, duâlarda; Yeni Türkiye Merhabâ… İnsanlığın ihtiyâcı: Nifak gitsin, bitsin acı Bütün mazlumlar duâcı Yeni Türkiye Merhabâ… Özellikle dost ülkeler Çiğneniyor tüm ilkeler Çözülmeli tüm halkalar Yeni Türkiye Merhabâ… Beklentimiz istikrarda Kalmalıyız bir kararda Çözümler gelsin ard’arda Yeni Türkiye Merhabâ… Gayrı, içerde son nokta Yarış bitti, nizâ yokta Artık birlikle atakta Yeni Türkiye Merhabâ… Kenetlenmeli liderde Kalınmamalı kederde Buluştuk, eski kaderde Yeni Türkiye Merhabâ… Senlik-benlik dursun şurda Can gelsin vatana, yurda Sabr’edelim bu uğurda Yeni Türkiye Merhabâ… Dövüş-kavgayı keselim Bağrımıza taş basalım Böyle söyler akl-ı selim Yeni Türkiye Merhabâ… Çatal kazık yere batmaz Muhabbetsiz sevdâ tütmez Sevenler ihânet etmez Yeni Türkiye Merhabâ… Nûrânî’nin derdi çoktur Gamsıza nazarı yoktur Boş lâflar ülkeye yüktür Yeni Türkiye Merhabâ… Selâm olsun tüm dünyâya Ülkem kalkıyor ayağa İnşâllâh hayırlı ola; Yeni Türkiye Merhaba haberordu.com 9 Ağustos 2014)
SİYÂSET-NÂME
922 defa okundu,

NEŞTER-NÂME

Nasıl sevmeyeyim ben bu milleti?

Hem lütfu güzeldir, hem kahrı güzel!

Ceddinin hayrına vurur neşteri;

Hem devâsı güzel, hem zehri güzel!..

 

Bir bakarsın, birden çatar kaşını!

Efkârlar almıştır çünkü başını!

Dem gelir, gediğe koyar taşını;

Istanpası güzel, hem mührü güzel!

 

Naz yapar, caz yapar, söyler sözünü;

Budaktan sakınmaz, ölse, gözünü!

Öylesine bağlamıştır özünü;

Hakîkâtle akdi, hem mehri güzel!

 

İşte 1 Kasım’da kasdı kısrağı

Yakın etti uzaktaki, ırağı!...

Yeniden parladı ümit çerağı

Gönlündeki mâhı, hem mihri güzel!

 

Sandıklara gitti, vakur, alenî;

Patlattı sessizce, hadsiz balonu!

Diriltti gerçeği, yıktı yalanı;

Kararı, takdîri; hem seyri güzel!

 

Aslında uysaldır, faslında kükrer!

Mazlumlar sevinir, zâlimler ürker!

Târihe de en çok, yakışan Türkler;

Tevâzuu güzel, hem fahrı güzel!...

 

İster doğuya git, ister batıya;

Dünyâ mahkum; zâlimlere, kötüye!

Kim lâyıktır; liderliğe, çatıya?

Var mı milletimden bir gayrı güzel?! 

 

Yürü dere-tepe, gez adım adım;

Bu toprak kimseyi bırakmaz yetim!

Eşsizdir milletim, hem memleketim;

Yerleri, gökleri; hem bahri güzel!

 

Coğrafyası yahşi, başta bir defâ;

Lâkin, iç kavgalar çektirir cefâ!

Gösterdiği sürece ecdâda vefâ;

Devirleri güzel, hem dehri güzel!

 

Doğusu, batısı; taşrâ illeri…

Renkleri, ırkları; cümle dilleri!

Dağları, taşları, tüm sâhilleri;

Deresi, çayları; hem nehri güzel!

 

Yaylası, köyleri, mahalleleri;

Tarlası, mezrâsı, nâhiyeleri;

Kışlası, kışlığı, sayfiyeleri;

Kasabası güzel, hem şehri güzel!

 

Çok belli değil mi Hakk’ın yardımı?

Mevlâ korumakta güzel yurdumu!

Çok şükür; gözler, bu günü gördü mü?

Hayâli, gerçeği; hem sihri güzel!...

 

Büyülensek de, gün, vakar günüdür;

Geleceğe kefil, örnek dünüdür!

Vicdânı simgesi, mertlik ünüdür;

Kereminin sırrı; hem cehri güzel!...

  

Nûrânî, sâdece elini değil;

Ayağını da öp, önünde eğil!

Bu millet, Hak katında nusrete ehil;

Nitekim; öncesi, hem ahrı güzel?!...

          Yeni Akit,  14 Kasım 2015

DEVLET-NÂME

 

Kahırla gittiğin o gurbetlerden

Dönüp de bir daha gelecek misin?

Bin pişman, yıkılmış hâlleri görüp

Lütfedip bizlere gülecek misin?

 

Yaptığımız hatâ, belki bir cilve

Bedeli çok ağır, balyozdan sille

Bekliyoruz mahzun, mahcup gönülle

Kanlı göz yaşını silecek misin?

 

Anladık ki, sensiz günler bir serap

Sabahlar ümitsiz, akşamlar harap

Dünyâ bir değirmen, sevdâ bir dolap

Canlara, can suyu olacak mısın?

 

Bilmeyiz feryâtlar duyulur mu hiç?

Arîza işleme koyulur mu hiç?

Yaralı gönül, tam; sayılır mı hiç?

Hasret gerçeğini bilecek misin?

 

Sürgünlerde Saîdleri, Nursîsi

İdamlıktır Âtıfları, Mursîsi

Her ülkeye bir Firavun, bir Sisi

Gelip hükmü ele alacak mısın?

 

Dünyâ sanki Yahûdî’nin arsası

İsrâil’e gider kaymak parsası

Hiç hayra alâmet değil susması

Artık avâzeyi salacak mısın?

 

Burası Antalya, karşısı Mısır

Yüz yüze bakmak yok, geçti kaç asır

Gâvurlar egemen, müslüman esir

Böyle hep apışıp kalacak mısın?

 

Nûrânî muzdarip, dili duâda

İnsanlık inliyor, mazlum arada

Cezâyir’de, Filistin’de, Libya’da

Nağmeleri tekrar çalacak mısın?

 

Öte yanda Sûriye’si, Bosna’sı

Lâkin, kâlplerde hep, birlik sevdası

Çünkü olan, Hak’la bâtıl kavgası

Ey hayâl, gerçeği bulacak mısın?

 

Bugün her yerlerde mücâdele bu

Şer güçler vahdete kurmuşlar pusu

Eceline fayda etmez korkusu

Ey Millet, gafleti silecek misin?

 

Artık ön saflara geçme zamânı

Akla, karaları seçme zamânı

Birlikle, devlete göçme zamânı

Sen de, burada yer, alacak mısın?

 

Selâm olsun halkımıza, millete

Önderlik ettiği aziz ümmete

Her tercihin adım olsun cennete

Bunu, yola ilke, kılacak mısın?

 

Muhabbet çok güzel, ayrılması zor

Söz sözü açıyor, dert söyletiyor

Dostlar, gayrı, bu kadarı yetiyor;

Bilmem, aradığın bulacak mısın?

 

                              30 Mayıs 2015

 

 

 

NİZAM-NÂME

Yanıyor her taraf, içte hem dışta

Ateşler gün gelir söner mi bilmem?

Atlarını alıp giden yiğitler;

Târih sahnesine döner mi bilmem?

 

"Özgürlük, eşitlik!" şimdiki diller

Lâkin bir yandan da yanıyor iller

Uygarlık tellalı, gerçek kâtiller

Kan içmeye bir gün kanar mı bilmem?

 

Batı “hoş görü, hoş görü!” diyeli

Estirir bir yandan  dâim sam yeli

Mazlumlar kavrulur, savrulur külü

Var ise, kanları donar mı bilmem?!

 

İnsanlar kesilir, doğranır çocuk

Zehirdir, yavruya verdiği boncuk!

Ölümlerden, ölümlere yolculuk;

Mezarlar hep yola kenar mı bilmem?

 

Dünyâ düzenleri temelden köksüz

Canlara kıyılır; yersiz, gereksiz

Anneler, nineler, bacılar öksüz

Göz yaşları bir gün diner mi bilmem?

 

Hep bir perişanlık, bizim tarafta;

Destanlar tozlanıp sararmış rafta

Kavgasız, nizâsız geçmiyor hafta

Kendi kendisini kınar mı bilmem?

 

Eller ona vurur, o kardeşine!

Bilmez gittiğini, neyin peşine?

Çeker çileleri boşu boşuna;

Gerçeği görmeyi dener mi bilmem?

 

Bahçeler hep viran, dertli bülbüller

Çehreler buz kesmiş, açmıyor güller

Hem gözler ağlıyor, hem de gönüller

Her akan çeşmeler pınar mı bilmem?

 

Dünyâ yalan deriz, her şeyler fâni

Yine de yanlışı yaparız yâni!

Neyleriz ya, ölüm gelince âni?

Dostlar, işlerimiz hüner mi bilmem?

 

Caddede, sokakta ne âdab, erkan!

Ayakkabı, elbise; kimliğin "marka"n!

Îtibâr edilmez, yok ise arkan!

Adâletsiz toplum onar mı bilmem?

 

Bir özlem var, alttan alta gelişen

Bir duruş var, olanlarla çelişen

Eller görüyorum, düş de buluşan

Yoksa ufuktaki çınar mı bilmem?

 

Evet belki, belki; belki de öyle

Neyin nesi şimdi bu hayâl böyle?

Yangınlar üstünden aşar da şöyle

Kuşlar dallarına konar mı bilmem?

 

Konulur da hep dallarına bir

Gölgesinde bir araya gelinir

Yeniden şöyle, baş başa verilir

Eski günlerini anar mı bilmem?

 

Bu böyle olacak, başka çâre yok

Çünkü, ayrılıktan gayrı yâre yok

Dirlik için, birliksiz emâre yok

İstikbâl tez elden sunar mı bilmem?

 

Nûrânî, dert belli, çâre âşikâr

Gönüllerde tevhid, elde zülfikâr

Nizâm-ı Âlemdir; bu ülkü, tekrar

Gelir de içlere siner mi bilmem?

 

Değil umûrunda kimsenin gibi

Görünmeden birebir, zilletin dibi

Lûtfedip de her şeylerin Sâhibi

Tarafından rahmet iner mi bilmem?

 

Rahmet-i Rahmân’dan ümîdimiz çok

O dilemedikçe zâten zafer yok

Çınarlar altında hem aç, hem de tok

Pınar hasretleri diner mi bilmem?

 

Nasîp et bizlere, tekrar ilâhî

Yaşasın izzeti ümmet bir dahî

Bilsin "i'lâ-yı kelimetullâh"ı

Neslimiz bu aşkla yanar mı bilmem?

 

 02 Mayıs 2015

 

AK-PARTİ NAĞMESİ...

 

Bizim bildiğimiz Ak-Parti var ya;

Ber-dâvâdır dostlar; bî-dâvâ değil…!

Çileden, sabırdan, sıkıntılardan

Devşirildi geldi, bedâvâ değil!...…

 

Bedeller ödendi, hem ağırından

Ne köründen hayır, ne sağırından

Ne de dönemlerin hiç uğurundan

“Darbeler, tekmeler;” “merhabâ” değil!..

 

Ne millete selâm, ne halka sabah

Hem de şeytanları konuşmak günâh!

Lâkin, hışımlardan korudu Allâh

Bu lütuf, sebepsiz; mutlakâ değil!

 

Şehitler, gâziler, âlpler diyârı

Âlem’e, Nizâm’la vermiş ayarı

Cihana kol-kanat germiş çınarı

Bu yurtlar sıradan bir yuva değil…

 

İyiyiz, etrafa bakınca; şükür

Ümit rüzgârları hep püfür püfür

Dört taraf, beş koldan hücumda küfür

Olsa da; bir kâbus, bir belâ değil…

 

Bin yıl ötelerden geliyor çizgi

Bu dâvâ milletin alnına yazgı

“"Hak Yol İslâm"” dâim çağlayan ezgi

Modası geçecek bir gayda değil!...

 

Selçuklu, Osmanlı; sonra kıyâmet!

Cumhûriyet derken, doğdu Selâmet;

Menderes başlangıç, Özal alâmet,

Ak-Parti son ama, bir vedâ değil!...

 

Gel gör ki siyâset oldukça ciddî

Onunla hizmetin sınırsız haddi

Hem mânevî yönden, hemi de maddî

Gerçek bir emânet; mâsivâ değil…

 

Parti milletindir, olmaz tekeli

Göz dikmiş gibidir, kurdu-çakalı

Gerçi Nûrânî’nin yoktur sakalı

Lâkin dedikleri gargara değil!

 

Aday adayları çıktı kantara

Gırla gider dedi-kodu, yaygara

Namzetler çok, ne yapsın şu Ankara?

Emânet çok ağır; iş şaka değil…

 

Dikkât edilmeli öze-kabuğa

Tercih olmamalı özden kopuğa

Nasır var mı? Bir bakmalı, topuğa!

Bu iş bir fantezi, mâcerâ değil!

 

Dolu dolu olsun partinin içi

Boşa ağartmadı millet bu saçı

Kimileri, içinde saklıyor haçı

Böylesi kimseye hiç devâ değil!

 

Bunca emek gitmemeli ucuza

Aldanılmamalı edâya poza

İş nâzikleşip de binince koz’a

Anlarsın, ondaki Hak sevdâ değil…

 

Aldananlar aldanmıştır, neylersin

İntibâhı için duâ eylersin

Sen, kendi kendine çalıp söylersin

Çünkü, hoş gelecek bir sadâ değil…

 

Şimdilik yok gibi alternatifi

Bu yüzden kimisi bozmaz istifi

Al gülüm-ver gülüm sürer taltifi

Ölçüyse; “kaş kara, göz elâ!” değil…

 

Nûrânî, içlenme böyle fazla, çok

Gayrı, o dediğin havalardan yok

Şimdi sırtlar pektir, hem karınlar tok

Sözler, dertsizlere bir devâ değil!

 

Yüce Rabbim hayr’eylesin encâmı

Hüznü dahî güzel, kederi, gâmı

Memleketin ulvî her tür hengâmı

Bizimkisi tespit, bir şekvâ değil…

 

İnşâllâh faydası olur dâvâya

Emekler, hayâller gitmez havaya

Eller kalksın, kâlpler dursun duâya

“Etsem mi, etmesem mi acabâ?” değil!

 

Selâm Ak-Parti’ye, tüm partilere

Götürecek her kim; hep artılara

Ağırlık katacak, hem tartılara;

Yoksa kimse lâfa müptelâ değil…

 

Hey Nûrânî yeter; yeter be artık!

Lâftan gınâ geldi, sözden bunaldık!

Nasihatsa gâye, epeyce aldık;

Bu kadar fazlası hiç revâ değil!…

 

26 Mart 2015

LLB Hür Fikir Gazetesi

 

AHMED DAVUDOĞLU

HAYIRLI OLSUN...

 
Müjdeler ülkeme, arza, dünyâya;
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
Bahtların cemresi düşmüş Konya’ya
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Yeni Türkiye’ye yeni Başbakan;
Tüm cihâna örnek, ülkeye bakan
Onu teklif etti, yerine BAŞKAN;
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Kongrede seçildi, şeksiz, firesiz
Tam isâbet; yeri sağlam, sırasız
Durmak yoktur, Yola Devam; arasız
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Büyük Usta, Baş komutan ilerde
Birlik-berâberlik rûhu her yerde
Devâ olacaklar inşâllâh derde
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Bir ilim adamı; üstün akılca
Hitabeti güzel, kitabı bolca
Erbakan’dan sonra 2. Hoca
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Siyâsette uzman, hem de her dalda
Gidecek halkının açtığı yolda
Gözü yok mansıpta, parada-pulda
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Sempatik, bilgili, hem de vakarlı
Düşmanıdır her ne varsa zararlı
Çıtayı hep yükseltmeye kararlı
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Yorulmak nedir? Hiç, bilmez diyorlar;
Üstüne çalışkan, olmaz diyorlar!
Hedefi geriye kalmaz diyorlar,
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Adamış kendini yurda hizmete
Her hâliyle lâyık hubba hürmete
Nezih insan, ihtimâl yok töhmete
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Hayâtıyla, çizgisiyle, hep bizden
Gidiyor milletin gittiği izden
Tüm coğrafya sevmektedir bu yüzden
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Balkanlardan Kafkaslar’a, Yemen’e
Yeni cemre düştü çayır-çemene
Ümitliyiz, mahal yoktur gümâna
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Yeni sîmâ, yepyeni bir heyecan
Yüzü barış, yüzü sevgi, yüzü can,
Yeni dünyâ, yeni ülke, yeni kan
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun…
 
Yekvücut gerektir onun şahsında
Birlik kaçınılmaz dirlik bahsinde
Siyâsete es geç gönül faslında
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun
 
Nûrânî sizlere arz eyler merâm
Böyle bir insanı sevmemek haram
Özetin özeti; KÜÇÜK DEV ADAM
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun!...
 
Hayâlde, ülküde bitmiyor kelâm;
Millet-memlekete, cihâna selâm!
Büyük Coğrafyaya, KÜÇÜK DEV ADAM;
Ahmed Davudoğlu hayırlı olsun!...
 
 
 CHP-NÂME

Türkiye’nin ilk partisi

Cumhûriyet Halk Partisi

Tapu parti; mülk partisi

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Ata armağanı parti

İsmet heyecânı parti

Cumhûrun cânânı parti

Cumhûriyet Halk Partisi

 

İşgâllerden istiklâle

Bir yeni soluk Hilâl’e

Ümit oldu istikbâle

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Düşman mağlûp garpta, şarkta

Pâdişâhlar katafalkta

Tüm idâre artık halkta

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Yeni ülke yeni düzen

Kimmiş vatandaşı üzen?

Yok artık ezilen, ezen

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Köylü halkın efendisi

Yöneten de tâ kendisi

Şehirdeki serendi(!)si

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Serbest Fırka’yı doğurdu

Demokrasiyi yoğurdu

Halk! Halk! diyerek bağırdı

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Halkı halka halkaladı

Memleketi çalkaladı

Her ne varsa ırgaladı

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Cumhûra rağmen, erkekçe!

Ezanlar okuttu, Türkçe!

Dünyâda tek örnek; tekçe

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Radyoda yasak, müziği

Mozart dinle, ye peziği!

Partilerin en nâziği!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Demokrat Parti’nin eli

Açık etti başta keli

Ne yapmalı, ne etmeli

Cumhûriyet Halk Partisi?

 

Millet koştu adamına

Uyarak yol-yordamına

Lâkin bırakmaz yanına

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Formül buldu, gâyet hızlı

“Reyler açık, tasnif gizli!”

Hokus-fokuslu, cambazlı

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Hîlesi işe yaradı

Yerine geldi murâdı

Hep, halk-dışı yol aradı

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Geldi devire devire

Geçti devirden devire

Vurdu evire çevire

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Lâkin, 50’de sökmedi

Millet, “söz milletin” dedi

Kârı kediye yükledi

Cumhûriyet Halk Partisi

 

ElliDört, ElliYedi’de

Yine kaldılar geride

Boş durur mu hiç beride

Cumhûriyet Halk Partisi?

 

Ne kadar istersen bağır

Halk Partisi halka sağır

En iyisi asker çağır

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Hazmedemedi sonucu

Nerde süngülerin ucu?

Sanki, çok oy savaş suçu!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Mâlum, YirmiYedi Mayıs

Hava ağır, herkes sus-pus

İpe, konuş; millete, sus!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Darağacı, sehpa, urgan

CHP’den korksun korkan

“Var mı” der, “bize yan bakan?”

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Derken Adâlet, Selâmet

Türkeş’le geldi Hareket

Şaşırdı; bu ne bereket!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Yenildikçe, bahâneler

Daha neler, daha neler

Hep darbeler, hep darbeler

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Karambolden Karaoğlan

Önden geç, arkadan dolan

Biraz da böyle oyalan

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Kara oğlan, beyaz umut

Yerde şiir, gökte bulut

Dünü unut, yeni yol tut

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Olanak ve olasılık

Benzin var mı alasılık

İktidarda kalasılık

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Gereksinimler, örgütler

Nerden çıktı bu Turgut’lar?

Bitmeyecek mi gel-gitler;

Cumhûriyet Halk Partisi?

 

O da uçtu güvercinle

Oklar kaldı inle-cinle

Hep kendin çal, kendin dinle

Cumhûriyet Halk Partisi

 

İkinci İnönü; Erdal

Okları tartamaz her dal

Haydi eyvallâh; esen kal

Cumhûriyet Halk Partisi

 

AltıOk yâdigâr bize

Âkıbet düştü Deniz’e

Kıymetini bilsenize!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Yenilse de Başpehlivan

Var mı onun gibi civân?

O bir yana, millet bi yan!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Deniz varken “kara” olmaz

Deniz’siz Ankara olmaz!

Onunla madara(!) olmaz

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Deniz’de lâf Deniz gibi

Çalkar  Karadeniz gibi

Ne başı, ne sonu, dibi

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Bilen yok hiç, ondan başka

Gelmesin hele bir aşka

“Tek parti” kalsaydı keşke!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Alsan bile yüzde doksan

Geçmez, listesinde yoksan

Der ki, bizsiz her şey noksan

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Cümle kânunlar geçersiz

Çoğunluklar hep değersiz

Siz neymişsiniz; meğer siz;

Cumhûriyet Halk Partisi?

 

Nasreddin Hoca misâli

Değişmiyor yaşı, hâli!

İnatta, inat kemâli

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Tüm dünyâ değişse bile

Yanlışına katmaz hîle!

Halka, çile oğlu çile;

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Nene Hâtun’u unuttu

Latîfe’yi boş’a tuttu

Bin yıllık örfü uyuttu!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Başörtüsü, Türban-Mürban

AltıOk’a etti kurban

Halkın olmadığı kervan

Cumhûriyet Halk Partisi?

 

Onun, dâim germek işi

Böyle ister, “görmek işi!”

Muhâlefetin tek(!) dişi;

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Leylâ Mecnûn hikâyesi

Sehpa ile Demokrasi

Îdam ile diplomasi

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Artık sevmiyor meclisi

Umûdun yeni adresi:

Anayasa Mahkemesi!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

CHP, Deniz’le “deniz!”

Boğulur düşen, teknesiz

Bir gerçeğimiz, şüphesiz!

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Tartışmalar, fikir cengi

Partiler, dengine dengi

Demokrasinin bir rengi

Cumhûriyet Halk Partisi

 

Derler ki sabreden derviş

Elbet murâdına ermiş

Rabbim bir imtihan vermiş:

Cumhûriyet Halk Partisi!

 

Bu dünyâ bir devr-idâim

Her şey zıddı ile kâim

Tıynetince gider dâim

Cumhûriyet Halk Partisi!

 

Nûrânî der; bu bir kader

Mutlak olur; Allâh, ne der

Böyle gelmiş, böyle gider:

Cumhûriyet Halk Partisi!..

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

17.02.2008

ÇAĞRI

 

Bu dâvâ yücedir, aksiyon ister

Gâyenin şu’runa erenler gelsin

Cemiyet sefih; madde çukuru

Nefsin zincirin kıranlar gelsin

 

Dünyâ karanlık; istersen fecir

Bu yolda ölmeyi aklından geçir

Şehâdet bizlere ne güzel ecir

İçini Hak aşkı saranlar gelsin

 

“Ben neyim?” deme; sen bir nefersin

Bu yola baş koyar, boyun kesersin

Gün olur küffâra sefer edersin

Cenge âmâde yârânlar  gelsin

 

Biz bir milletiz; mensûb-u dîniz

Çağ açıp kapayan şanlı târihiz

Ezelden ebede Hakk’a tâlibiz

Rasûlün izinde olanlar gelsin

 

Çağ bozuk dostlar; budur sözümüz

Niye bu tembellik; bağlı gözümüz?!

Hâlâ mı rahatı yeğler özümüz?

Cihâda meftûn ihvânlar gelsin

 

Dâvâ disiplindir; ciddiyet ister

Bu yol birlik ister, uhuvvet ister

Candan ve maldan ferâgat ister

Kâlbi Allâh Allâh diye vuranlar gelsin

 

“Nerde bizimkiler?” der kabîlinden

Bir sadâ geliyor târih ilinden

Elbet birgün… birgün diye kâlbinden

O yüce ülkeyi kuranlar gelsin…

 

 1978