ÇANKAYA TÜRKÜSÜ
Çankaya’nın -a gülüm- yolları taştan
Reisin elbisesi hangi kumaştan?
“Derinden derine ırmaklar çağlar”
Derin derin dalgalar boy verir baştan!
Çankaya’nın -a gülüm- yolları taştan
Çankaya’nın bağrında bir Pembe Köşk var
Herkesler için geniş; örtülüye dar
Bilmiyoruz; “Niye çattı kaşlarını?”
Çiçekleri, gülleri nerede açar?
Çankaya’nın bağrında bir Pembe Köşk var
Çankaya zirve ama, yolu derinden!
Yolları değil sanki, “yol” üzerinden!
Baykal’a mahsus yalnızca haritası
Kerâmeti arabanın tekerinden
Çankaya zirve ama, yolu derinden!
“Demokrasi”, “Halkçılık” dolanır dile
Bu nasıl bir bahçe, yer vermez güle?
“Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar!”
Nedir şu milletin çektiği çile?!
Bu nasıl bir bahçe, yer vermez güle?
Baykal ve avânesi derler; “olamaz”
CHP’li olmayan yolu bulamaz
Eskazâ bulmuş olsa, orda kalamaz
Benden sorulur kurtardığım(!) memleket!
Olmadığımız yerde kopar kıyâmet!
Mumcu Kardeş’in mumu yatsıya kadar
Eski günlerini o, artık çok arar
Kimle nikâh kıymıştı, kime oldu yâr?
Senin gibi civâna yakıştı mı bu?
Bu seninki, “hangi rüyânın?” uykusu!
Ağar Ağar dediler, “ağır!” zannettik
Yüreği halkla çarpan, “bağır!” zannettik
Halka uymayana sağır zannettik
O da gitti, sağ gösterip sol vurdu
“Doğru Yol!” dedikleri bu mu olurdu?
Ey Nûrânî üzülme, bunlar da geçer
Kalmaz yapılanlar, konanlar göçer
Halk sandıkta haklıyı haksızı seçer
Gülü sevmeyenlere acımak lâzım
Onlar için hidâyettir niyâzım!...