Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4607008
 Sitede Aktif: 2
 Ip: 172.71.254.143
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Blog

RSS Takip Tavsiye Et İndir (.doc) Okunma: 1334
HEYECANLI GÜNLER

DİLEK ÇİÇEKLERİ AYIŞIĞINDA ELDİVENLİ SARIKIZ

HEYECANLI GÜNLER

 

Ülkemizde şu sıralar çok heyecanlı günler yaşıyoruz.

Türk Milleti ne zaman heyecansız bir dönem yaşadı ki zâten?!

Büyük başın büyük ağrısı olur derler.

Şimdiye kadarkiler de heyecanlıydı şüphesiz.

Ancak yakın geçmiştekiler, aşağılarda seyreden heyecanlardı.

Bugünkülere göre nispeten düşük kırattaydılar yâni.

*  *  *

Mâlum, ülkemizde öteden beri zeminler hem yokuş, hem kaygandı.

Bir türlü yukarılara tırmanılamıyordu. Tekniğimiz yetersizdi. Donanımımız yoktu.

Yine de, azıcık tırmanan olursa, ayağının altına bir şekilde sabun koyuluyordu.

Buna rağmen tırmanma olursa, yukarılardan kızgın yağlar dökülüyordu.

Kiminin ısırmasın diye dişleri, kiminin de tırmanmasın diye tırnakları sökülüyordu.

Netîcede, düşman olarak addettikleri muhâlif güçler bir şekilde denize dökülüyordu.

İnönü’ler, inin önüne getiriyor, in’e indiriyor, oradan ipe götürüyordu!

Bayar’lar bayıyor, Sezer’ler seziyor, Demirel’ler nizâmiyede demirliyordu.

Demir eller, demir pençelerle yürütüyorlardı neferlerini mazlûmların üstüne.

Çevik Bir’ler bir çevik hareketle balans yürüyüşü yapıyor,

Önlerine ne gelirse, kim çıkarsa nakavt ediyorlardı.

Tıpkı günümüz bilim yobazlarının, çağdaş bağnazların başörtülülere yaptığı gibi.

Ne tesâdüf ki, Yassıada’da îdam edilenlerle, Çoban Sülü tarafından güdülenler,

bin yıllık geleneğini, millet olarak âidiyetini önemseyen kişilerdi.

Anadolu’ydu, hürriyetti, istiklâldi, Cumhûriyetti önemsedikleri.

Bunların lâfta kalmamasıydı tüm istedikleri…

*  *  *

“Bu cumhûra da ne oluyor böyle?! Durduğu yerde durmaz olmuş artık!

Cumhûriyet dedikse, o kadar da değil!” demeye başlamışlardı adamlar!

Aman aman; bu denize de ne olmuştu ki?

Sandıklara kitleyip denizlere attıklarımız deniz olup dönmüşlerdi!

Hem de bu deniz, o bildiğimiz Baykal Deniz’i değil.

Âh, o Baykal Deniz’leri ne güzel denizlerdi öyle!

O denizlerde gemilerimizi ne güzel yüzdürürdük.

İstemediğimizi güverteden atar, istediğimizi gezdirirdik!

Canımızın istediği bedeli öder, istemediğini yazdırırdık!

Daha da istemezse paşa gönlümüz; önce yazdırır, sonra cızdırırdık!

Astığımız astık, kestiğimiz kestikdi memlekette sizin anlayacağınız!

*  *  *

Ama şimdi, o denize dökülenler fırtına olup dönmüşlerdi işte!

Dalgalar, hiç umulmadık bir şekilde kendisine dökülenleri tâ zirvelere yükseltmişti.

Hem de güpegündüz! Gözümüzün içine baka baka!

Türk Halkı hiç bu kadar kritik bir noktaya gelmemişti.

Şimdi tüm mücâdele zirvede.

Millet duâda. Çünkü, ya o kazanacak ya da kazancılar.

Yâni, aziz Türk Milleti’ni çiğ çiğ yese doymayanlar.

Ona, hâlâ “kendisi olmakta ısrar” ettiği için diş bileyenler…

                                               *  *  *

İşte tam bu noktada, şuna hayret etmemek elde değil; Yıllarca,

“Fâili meçhûller aydınlansın, karanlık güçler ortaya çıkarılsın!

Çetin EMEÇ’lerin, Bahriye ÜÇOK’ların, Uğur MUMCU’ların vs. kâtilleri bulunsun!

Sivas’ta aydınları katledenler yargılansın!”

şeklinde haklı söylemlerle ortalığı ayağa kaldıranlar;

Bu gün ne oluyor ki karanlık örgütlerin üstüne gidildikçe rahatsız oluyorlar?!

Rahatsız olmakla kalsalar yine iyi!

Yakalananlardan daha çok feveran ediyorlar.

Pes doğrusu!...

Parti taassubunun kötü bir şey olduğunu burada tekrar gördük.

Partilerin yöneticilerini anlamak mümkün; netîcede politika yapıyorlar.

Ama, taşrada, ayna safta namaz kıldığımız insanlara n’oluyor ki!

Bırak, suçu olanlar varsa çeksin cezâsını. Yoksa, zâten problem yok!

Ülkede hâkimiyetin gerçek anlamda milletin olması için gösterilen bu çabayı,

Politik bağnazlığın kurbanı yapmak en azından ne yaptığını bilmemektir.

Tıpkı Türban konusunda olduğu gibi.

Ne yazık ki bir çok insanımız, politik tercihi sebebiyle

Allâh’ın emri olan örtünün karşısında yer almıştır.

Parti uğruna her şeyi fedâ etmek bu olsa gerek!

Allâh(cc) korusun!..  Âmin…

                                               *  *  *

Türkiye’mizin her zaman olduğu gibi, özellikle şu sıralar duâya ihtiyâcı var.

Bu, hepimizin ihtiyâcı. Çünkü ülke, bir dönüm noktasında ve bu bir şans.

Milletin, kendisine yetki verdiklerinin pes etme lüksü yok.

Meclis, milletin meclisi ise, milletin meclisi olduğunu göstermeli.

Milletin varlığını, adâlet ekseninde kararlılıkla temsil etmeli.

Öteden beri meclisin irâdesini çarpıtıp milleti hiçe sayanlar tesbit edilmeli.

Karanlık örgütlenmelerin üzerine gitmekte pervâ gösterilmemeli.

Milletin irâdesini, “göstermelik” konumuna düşüren düzenekler dağıtılmalı.

Devletle milletin birbiriyle gizlisi saklısı olmamalı. Çekince kalmamalı.

Fitnecilerin oyunları bozularak, karşılıklı güven tesis edilmeli.

Bu da ancak karanlık oda ve odakların feshiyle mümkün olabilecektir.

                                               *  *  *

Yüce Rabbim, millet-memleket için

iyi niyetle çaba gösterenlerin yardımcısı olsun.

Bu gelişmelerin, Ülkemiz, Cumhûriyet’imiz ve

-karanlık, karışıklık, sisli hava ve bulanık sudan medet umanlar hâriç-

Tüm halkımız için iyi sonuçlar doğuracağını göremeyenlere de

Basîret versin ves’selâm…

 

 

 

 

 ORDU HAYAT GAZETESİ

             08.07.2008

  # Yorum Yaz #

İsim :

Yorum :
(Max. 400 Karakter)

 

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7140)
AKROSTİŞ YAZILARI (5512)
FOTOĞRAF-NÂME (5186)
MODA-NÂME (5064)
EYMÜR-NÂME 2 (4928)
EYMÜR-NÂME 1 (4652)
Bedford-nâme (4624)
Nûri KAHRAMAN (4617)
EYMÜR-NÂME 3 (4590)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3949)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...