DİYÂNET, BİZ ve DİN HİZMETLERİ
“Yedi sınıf insan vardır ki,
Allâh Teâlâ onları kendi(arşının) gölgesinden başka
Hiç bir gölgenin bulunmadığı (Kıyâmet) gününde
arşının gölgesinde gölgelendirir:
- Adâletli yönetici
- Allâh’a ibâdetle büyüyen genç
- Kâlbi câmilere bağlı kimse,
- Allâh için birbirini seven, bu uğurda bir araya gelip bu sevgi ile ayrılan iki kimse
- Mevkî sâhibi güzel bir kadın tarafından birlikte olmaya çağrıldığı hâlde
“Ben Allâh’tan korkarım” cevâbı ile karşılık veren kimse
- Sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak şekilde gizlice sadaka veren kimse
- Tenhâ yerlerde Allâh’ı anarak gözleri yaşla dolup taşan kimse!”
(BUHÂRÎ, MÜSLİM, TİRMİZÎ)
1- 1986 Yılından bu yana 1-7 Ekim târihleri arası Diyânet İşleri Başkanlığı’mızca,
CÂMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI olarak kutlanmaktadır. Bunda, câmilerin ve din hizmetlerinin önem, fonksiyon ve toplumdaki yerini anlatma gâyesi güdülmektedir. Bu seneki haftamız Ramazan Bayramı’na tevâfuk etti. Câmilerimizin bizlere yaşattığı havanın kokusu daha üzerimizdeyken gelen bu hafta, câmi eksenli duygularımızı perçinlemesi bakımından hayırlara vesîle olacaktır inşâllâh. Câmileri, hayâtına eksen yapabilenlere ne mutlu!
2- Diyânet İşleri Başkanlığı’mızın yürüttüğü din hizmetlerinin taşradaki temsilciler müftülüklerdir. Câmilerimiz ve görevlileri il ve ilçelerdeki müftülükler vâsıtasıyla yönetilmektedir.
3 Ordu Merkez câmilerimiz, şehrin nüfûsuna göre çok yetersiz. Binâlar güzel olmakla berâber çevreleri çok dar. Çoğunun avlusu bile yok. Ne yazık ki, köylerde bile câmilerin alanları çok sınırlı. Bu konuda geleceğe yönelik yapılmıyor uygulamalar. 10 yıla kalmaz şehre dönüşmesi kesine yakın olan civâr câmiler bile çok dar yerlere sıkıştırılmış.
4 Ancak, görevliler seçilirken titiz davranılmaya çalışıldığı görülüyor. Rahmetli İsmet Selim’den bu yana bu böyle. İnşâllâh bundan sonra da liyâkat ön plânda tutulur.
5 Hemen hemen tüm câmiler bakımlı ve görevliler de iyi birer okuyucu. Ordu Müftülüğü öteden beri elindeki imkânları en güzel şekliyle değerlendirmeye çalışıyor.
6 Ezanlar güzel okunuyor. Merkezî ezanların köylere de bağlanmasıyla, yaz mevsimlerinde, en uzak köylerde bile güzel ezanlar dinleme imkânı bulduk. Bu Ramazan’da da öyle oldu. Bundan dolayı, başta Ulu Câmi görevlisi arkadaşlar olmak üzere tüm ilgililere müteşekkiriz.
7 Câmi Görevlilerimizin cemaatle diyalogları da gayet güzel. Câmiler temiz, bakımlı, donanımlı. Çocuklar ve gençlerin ağırlıkta ve bol olduğu câmiler Ramazanda da gördüğümüz gibi sanki daha sevimli, canlı ve de heyecanlı. Allâh(cc) eksikliklerini göstermesin. Âmin.
8 Câmilerimiz en kestirme ifâdeyle, Beytullâh’ın (Kâbe) yanıbaşımızdaki şûbeleridir. Allâh’ın evleri olarak en kutsal mekânlardır. Câmi görevlilerimiz de, en yakınımızdaki Peygâmber vârisleridir.
9 Bir düşünün; bize ibâdetler ve din konusunda önderlik edecek olanlar kimlerdir? Allâh yolunu, Peygâmber yolunu, Cennet istikâmetini gösterecek olanlar kimlerdir? Bu konunun uzmanı ve resmî görevlileri kimlerdir?
10 Elbette ki, günde beş vakit berâber olduğumuz Din Görevlileri! Çünkü onlar; Peygâmberimiz(SAV)in, “Âlimler Peygâmberlerin vârisleridir.” (BUHÂRÎ) buyurduğu kimselerdir. Lâkin, gerçek anlamda bu mazhariyetin ne onlar farkında, ne de cemaat olarak bizler. Hâlbuki onlar ve bizler, yapılanın Hz. Peygâmber’in günde 5 vakit yaptığı iş olduğu şuuruyla hareket edebilsek ve olaya o gözle bakabilsek her şey çok daha farklı olurdu muhakkak.
11 “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan 27 derece daha üstündür.”
“Cennet-i Âlâ’nın ortasında oturmak isteyen kimse, namazı cemaatle kılsın!” “Namaza giderken atılan her adım sadakadır.”
12 En başta verdiğimiz hadis ve yukardaki hadislere bir bakınız. Biz neyiz? Neyin peşindeyiz? Hayâtımızı yaşarken ahiretimizi de kazanma diye bir derdimiz var mı, yok mu? O zaman, câmi bizim gündem maddelerimizin başında olmalı mı, olmamalı mı? Hep dünyâ kârı peşinde mi olunmalı? Âhiret kârı da bir gün gelip lâzım olmayacak mı?
13 Câmi hem gündemimizde olmalı, hem de hayât eksenimizde! Câmi merkezli yaşamalıyız. Câmi merkezli yaşamayanların hangi merkezli yaşadığına ve hayâtının nasıl geçtiğine bir bakınız. Câmiden uzak olan cemaatten de uzak olur. Peyâmberimiz(SAV), “Cemaat rahmettir, ayrılık azaptır” buyuruyor.
14 Bu konuda söylenecek çok söz var. Hepimizin bu noktada ihmâlleri çok. Dînimizi, nasıl keyfimize uyarsa öyle uyguluyoruz. Tavsiyeleri ciddîye alıp da uymak için özel bir gayret göstermiyoruz. 150 bin nüfuslu Ordu’da câmi sayımıza bakınız ve bir de ayrıca, zâten az olan câmilerdeki cemaat sayımıza! Cumâlar ve bayramlar olmasa câmi konusu hiç kimsenin umurunda olmayacak demek ki! O zaman da tamâmen kubbesiz, minâresiz bir şehir olup çıkacağız neredeyse!
15 Din, elbetteki sâdece Din görevlilerinin işi değildir. Mevlüt ÖZCAN Hocamızın kitabına ad yaptığı gibi, HER MÜSLÜMAN DÎNİNİN GÖREVLİSİDİR! Nitekim, hadisleri incelediğimizdebunu görürüz:
16 “Mü’min, ölümünden sonra, hayâtta iken öğrettiği ve yayınladığı ilimden, geride bıraktığı iyi evlâttan, mîras olarak bıraktığı mushaftan, yaptırdığı mescidden, yolcular için inşâ ettiği misâfir evinden, akıttığı sudan, sağlıklı iken malından çıkardığı sadakadan kendisine sevap ulaşır.” (İBN-İ MÂCE)
17 Konu o kadar önemli ve hayâtî ki, bir yerde kesmek zor. Namaz dînin direği olduğu gibi, câmilerimiz de cemiyetimizin yüreğidir. Görevlilerimiz bizim mâneviyât rehberlerimizdir.Yüce Mevlâ bizleri, görevlisi ve cemaatiyle câmi ekseninde buluşan, orada bulunmanın hakkını vererek Hz. Peygâmberin "Kâlbi mescidlere bağlı kimse" olarak nitelediği kimselerden olabilmeyi başaran, böylece kendisinin komşuluğuna eren bahtiyârlardan eylesin, ves'selâm!...
ORDU HAYAT GAZETESİ
05.10.2008