ALMANYA’YA MEKTUP VAR
Son yazdığım Akrostiş yazısında, mektup ve tebrik yazmaktan sağ orta parmağımın dönem dönem nasır bağladığını söylemiştim. Ancak tüm bunlar gurbet bağlamında olabilen şeylermiş meğer. Askerlik, yurt dışı ve görevde gurbet yılları bitip de Ordu’ya geldikten sonra işler değişti. En azından, yazana yazma şekline dönüştü. Hattâ, işin ritmi bozulunca neredeyse yazana bile yazmakta zorlanmaya başladık. İşte size bir örnek:
Sayın Hocam;
Sizlere sonsuz sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
Uzun zamandır size bir kart dahi atmadığım için çok üzgünüm.
Dilerim affedersiniz.
Semra Hanım ve çocuklarınıza çok çok sevgilerimi iletiyorum.
Saygılarımla.
10 Hazîran 2004 târihinde bize ulaşan bu kart Almanya’dan geliyor ve dışında almanca yazılar var. Ayrıntı yazmamış. Yazdıklarının hepsi bu kadar. Okuldan mezun olalı yıllar geçen öğrencimizin evlendiğini duymuştuk en son. Demek ki şimdi Almanya’da. İnsanın doğduğu yer değişmiyor ama doyduğu yer farklı farklı olabiliyor.
Hepimizin hayât çizgisinde gurbet hâtıraları ayrı bir yer tutar. Hele büyüklerimizin seferberlik ya da göç hâtıraları anlatmakla bitmeyecek sıkıntı ve çilelerle doludur. Sıla olsun, gurbet olsun; her hâlükârda kimlik ve kişiliğimizin şuurunda olarak yaşayabilmektir esas olan. Nerede olursan ol, Hak’la olabiliyorsan ne mutlu sana. Yüce Mevlâ cümleye hayırlı geçimler, hayırlı geçimlikler ve hayırlı rızıklar nasîp eylesin. Âmin.
Öğrencimiz ne zaman yazmayı düşündü de ne kadar zaman sonra bize bu kartı yazdı bilemiyoruz. Ama, bizim cevâbımız da çok gecikti. O gün bugündür, hâlâ yazıyoruz. Nasip de tââ bu bayramaymış:
Es’selâmü aleyküm
Saygıdeğer kızım; 04.12.2008,Ordu
2004’ün hazîranında gönderdiğiniz karta ancak şimdi karşılık verdiğimiz için
özürle söze başlamak istiyorum. İnşâllâh, bu yazdıklarımız sizlere ulaşır.
Bizler iyiyiz. Ben emekli oldum 2005 yılında.
Şimdi günlük gazete çıkarıyoruz Ordu’da.
Zaman zaman elinden tutup okula getirdiğim için
senin de tanıdığını zannettiğim büyük kızım Sevdenur Samsun’da okuyor.
2 numara Betül, Londra’da amcasının yanında. Daha yeni gitti. Dil öğreniyor.
3 numara, Sâlim Ensar orta 3’de.
4 numara Yûsuf Kerem İlkokul 1’e başladı. Çok tatlı.
Hepsinin de sana selâmları var.
Âilenize de selâm ediyor, sizlere sonsuz mutluluklar diliyoruz.
Âilece, bayramınızı da tebrik ediyor,
haberleşmek ve duâdan unutulmamak dileğiyle,
selâm, sevgi ve saygılar sunuyoruz… KAHRAMAN ÂİLESİ
Bizde gurbet edebiyatı çok zengindir. Çünkü biz büyük coğrafyalarda yaşamış bir milletiz. Şarkılar, türküler, şiirler, destanlar, öyküler, filimler. Hepsinde bir gurbet teması yer alır. Diyebiliriz ki, bizim edebiyatımızı büyüten hep gurbet kucağı olmuştur. İşin aslını sorarsanız, bizler insan olarak hepimiz de gurbette değil miyiz? Biz, esas olarak rûhuz ve ruhlar âleminden kopup geldik dünyâ gurbetine. Asıl vatanımıza öldükten sonra ulaşacağız. Ne mutlu, her nerede olursa olsun kendini bilenlere, esas sılanın yolunu kesen şeylere iltifat etmeyenlere ve gurbet şuuruyla yaşayabilenlere. Onun için atalarımız: “Ayrılık olsun da gayrılık olmasın!” demişlerdir. Allâh birbirimizden ayırsın, yeter ki dinden-îmandan ayırmasın şeklinde anlamak istiyorum ben bunu.
İsterseniz, daha fazla uzatmadan, hem bu söylediklerimizi doğrulayacak, hem de gurbet anlayışımızı gerçek zemîne oturtacak, kime âit olduğunu bilmediğimiz bir vecîzeyle sözü noktalayalım:
Yedi şey yedi yerde gariptir:
*İçinde namaz kılınmayan câmi, bulunduğu yerde gariptir.
*Açılıp okunmayan Kur’ân, asılı durduğu yerde gariptir.
*Âyetler, özünü kavrayamamış hâfızın kafasında gariptir.
*İyi, temiz huylu bir kadın, kaba ve zorba bir erkeğin evinde gariptir.
*Bildiğiyle amel etmeyen ilim adamının ilmi gariptir.
*Nâmuslu, fazîletli bir kişi, yozlaşmış topluluk içinde gariptir.
*Müslüman bir ölü, küfür diyârındaki kabristanda gariptir.
Almanya’ya mektup var. Var olmasına var da, adresini bulacak mı? Çünkü aradan bir sürü zaman geçti. Ayrıca orası gurbet içinde bir gurbet. Ve her şey değişken bu dünyâda zâten. Her şey fânî. Bir nevî gurbet hâlleri yâni baştan sona. Çilelerin, dertlerin, sıkıntıların, ayrılık-gayrılıkların biteceği yer, Cennet! Sabrın önemli olması, dünyânın gurbet oluşundan kaynaklanıyor. Bundan dolayı “MEN SABERA ZAFERA= Kim ki sabreder, zafere ulaşır.” denilmiştir. Cümleye başarılar…
ORDU HAYAT GAZETESİ
12.12.2008