Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4606845
 Sitede Aktif: 1
 Ip: 172.69.17.98
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Etiket: nuri kahraman

Mar`12
26
KERMESTEN HERKESE
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

KERMESTEN HERKESE!

Ordu Müftülüğü’ne bağlı Kız Kur’an Kursları’nda görev yapan Hocahanımlar ve öğrencilerinin birlikte organize ettikleri YİYECEK, GİYİM ve ÇEYİZ ağırlıklı KERMES geçen hafta bugün büyük bir tören ve coşkuyla açılmıştı. İlgi ve katılım hârikulâdeydi.

Çadırdan içeriye girdiğinizde öğrenci bayanların el emeği, göz nûru ürünlerinin üst üste yığılıp, neredeyse boylarına ulaştığını, Allâh(CC) için, Peygâmber(SAV) için az ya da çok bir şeyler yapmış olmanın heyecânının dorukta olduğunu gördüğünüzde, bu milletin büyüklüğüne dâir düşünceleriniz yeniden ve daha da pekişiyor.

Bize bu güzelliği yaşatan, ilgilileri en güzeliyle motive eden Ordu Müftülüğü yöneticilerine, Ordu’daki bu türden faaliyetlere bir yenilik ve açılım getiren başta Kur’an Kursları Müdürümüz Mehmet AKYÜREK Bey ve Din Eğitimi ve Âile Uzmanı Nurşen GÜNEY Hanım olmak üzere, diğer fedâkâr personellere, özellikle işin yükünü çeken, çilesini omuzlayan hocahanımlara ve bu işe gönüllerini koyan, daha çok katkıda bulunma duygusuyla yarışırcasına gayret gösteren şehrimizin değişik yerlerindeki tüm kurslarda Kur’an ve İslâm dersleri gören, değerli bayan öğrencilere ne kadar teşekkür etsek azdır.

Aldıkları eğitimin kendilerine kazandırdığı ayrıcalığın ve şanslarının farkında olan bu fedâkâr hanımlar, bu durumun getirdiği sorumluluğun bilinciyle gayret gösteriyorlar. Bundan sonra da bu ve benzeri faaliyetlere katkıda bulunmaya devam edeceklerdir. Çünkü, durum onu gösterecek kadar heyecan verici…

Nitekim, KERMES ÇADIRI’na giren herkes fedâkârlık manzarasını göz yaşartıcı buldu. Rabbim cümlesinden râzı olsun. Din için, diyânet için yaşadıkları bu güzellik, mutluluk ve heyecanı tüm hayatlarında, âile ortamlarında ve bulundukları her yerde, özellikle sonsuz hayatta bulmayı nasîp eylesin… Âmin…

Mâlum, KERMES’in geliri KUR’AN KURSU için. Heyecan biraz da bundandı. Sizin anlayacağınız kadını-erkeği, yaşlısı-genci, kızı-kızanıyla tüm herkesi YATILI BÖLGE KUR’AN KURSU heyecanı sarmıştı.

Cumartesi günü de, güzel bir havada, sivili, siyâsetçisi, bürokratıyla zengin katılımlı bir törenle temeli de attık elhâmdülillâh. Şunu bilmek gerekir ki, bu temeli atılan tesis, bölgenin en donanımlı ve modern KUR’AN KURSU özelliğini taşıyacak. Güzel hizmetlerde en önde olmak Güzel Ordu’nun güzel halkına yakışmaz mı hiç?

Bu halkı artık kimse tutamaz. Ordu ve Ordulular iyi yolda. Herkes bu güzel oluşumun bir tarafından tutma yarışında. İçimde öyle bir his var ki, şehrimiz daha da güzel gelişmelerin eşiğinde. Hizmet zinciri bununla da sınırlı kalmayacak.

İKİ NOKTA ÜSTÜSTE!

Kendimi de meselenin içinde kabûl ederek, bir özeleştiri mâhiyetinde, gelecek organizasyonlarda belki dikkâte alınarak, daha kapsamlı, güzel etkinlik ve hizmetlere imza atılmış olur düşüncesiyle, iki husûsa işâret edeceğim afvınıza sığınarak.

1-Gerek KERMES’te, gerekse TEMEL’de aşir okuyan görevlilerin tilâvetleri mükemmeldi. Ancak, deriz ki, biraz daha kısa tutularak, ama meâlleri de verilseydi daha güzel olabilirdi. Hattâ, mâdem her ikisi de KUR’AN KURSU etkinliği, bu görevler,  mevcut Kur’an Kursu talebelerine yaptırılabilirdi. Bu, hem törenlerin gâyesine uygun düşer, hem daha ilgi çekici, hem de çocuklar için öğretici ve motive edici olabilirdi. Çocuklar yanlış bile yapsalar heyecanlarına verilir, daha etkili olurdu.

2 -Kermes’te KİTAP için ayrı bir ÇADIR düşünülebilirdi. İnşâllâh gelecek seneye. Eskisi gibi KİTAP FUARI da olmadığı için bu anlamda bir açlık var. Hem erkekler için de daha rahat bir katılım ve sohbet, kaynaşma, görüşme ortamı olur. Netîcede, asıl gâye hizmet değil mi?

KERMESTE SON GÜN!

Hiç uğrama şansınız olmamışsa, SABAH KAHVALTISI ya da ÖĞLE ATINTISI için gitmek sûretiyle bu güzel etkinliğin bir tarafında yer almış olursunuz. Selâmlaşmaları, kelâmlaşmaları, tebessüm ve ikrâmlarıyla; nereden bakarsanız bakınız güzel bir hareket olur bu.

Yüce Rabbimiz, öncülük edenler ve de tüm emeği geçenlerden râzı olsun.

Bizleri de, böyle hayırlı işlerin farkında olup omuz vermeye çalışarak,

hep iyilikler, güzelliklerden yana adım atanlardan eylesin ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

20.04.2010


Mar`12
26
HABERLER ARASINDA
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

HABERLER ARASINDA

Günlük gazetelerimize baktığımızda, ortaya çıkan tablolar, eğrisiyle-doğrusuyla toplumun aynası niteliğinde. Meselâ dünkü gazetemize bakınca, 4 haber, üzerinde durulmaya değer olarak gözüküyor. Aslında her bir haber, üzerinde ayrı ayrı durmayı gerektirecek nitelikte. Ancak biz bugün kısa değerlendirmelerle yetineceğiz.

İlk haber, Sn. Vâlimiz Orhan DÜZGÜN ve eşinin jestiyle ilgili. Haberin başlığı şöyle:

Vâli DÜZGÜN, Bindaş Âilesine tâziye ziyâretinde bulundu.

Gerçekten, hüzünler paylaşıldıkça azalıyor. Özellikle böyle anlarda, büyüklerin, yönetici konumunda olanların ilgisi çok önemli. Nitekim, âilenin bu anlamdaki memnûniyetleri her hâllerinden belli. Sayın Vâlimiz, devletimizin hep olması gereken müşfik tavrını ortaya koymuştur. Öteden beri sergilediği ilgili ve aynı zamanda seviyeli, doğal tavrını burada da göstermiştir. Böyle yöneticilerin toplumlar için bir mutluluk sebebi olduğu muhakkak. Ne mutlu bizlere.

Fotoğrafdan anladığım kadarıyla kazâ kurbanı yavrumuzun babası da tanıdık birisi. İsmini de yeni gördüm. “Kadere keder olmaz” diyorlar. Sabır ve metânetlerini tebrik ediyor devâmını diliyoruz. Ayrıca, tekrar tâziyelerimi bildiriyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.

***

2. habere gelince, artık böylesi haberlere alıştık. Günlük menü hâline geldi.

“Şok!” olmaktan çıkan haber, yine aynı; YİNE SERVİS KAZÂSI!

Ne söyleyeceğimi bilemiyorum doğrusu! Bu kadarına pes artık!

Şu trafik anarşisi bir şekilde son bulmalı. Nasıl olacaksa olmalı!

Teknik iyi yolda da gençlik değil! Hoyrat, uçarı, ölçüsüz, sorumsuz!

Bu sabah biraz erken çıktım yola. Servisler fişek gibi mâşâllâh.

Yolarda tüm öncelikler onların! Öyle ya, ilim taşıyıcısı adamlar!

İlim mi taşıyorlar filim mi, orası çok sonraları çıkıyor ortaya!

Minibüsler, taksiler, otobüsler, her türlü taşıtlar; büyük nîmet.

Ama, gel gör ki, nîmetten haberi olmayanlar kıymet bilmiyorlar.

Ne varsa, zevkleri, bir anlık zaaf ve tutkuları uğruna hiçe sayıyorlar.

Sokaktaki insanları, arabadakileri ve hattâ evlerinde yolunu gözleyenleri.

“Babam gelecek, kocam gelecek, oğlum gelecek!” diyerek özleyenleri.

Bunlar kendilerinin de farkında değiller. Ama onlar da bizim çocuklarımız.

Bizim ruh yapılarımızın, verdiğimiz eğitimlerin, sergilediğimiz tavırların,

yaptığımız sohbetlerin, verdiğimiz ahlâk ve anlayış örneklerinin aynası…

Maç ahlâkının, dizi örneklerinin, film iklimlerinin yetiştirdiği ürünler!

Toplum olarak, topyekûn derlenip-toparlanmadıkça bu böyle sürecek!

Rabbim beterlerinden korusun; 7’den 70’e hepimize akıl, iz’an versin!

***

3. haber, çok farklı açılardan bakılabilecek engin boyutlar taşıyor:

7 Vakıf İnsandan Biri Ordu’dan

Ne Osmanlı, ne Selçuklu ne de Beylikler döneminden çok fazla eser intikâl etmeyen, câmidir, kervansaraydır, hamamdır, bedestendir, hiçbir örnek barındırmayan ve vakıf eserleri noktasında zayıf bir noktada olan Ordumuzun, vakıf hânesinde ilk 7’ye girmiş ve bu vâdîde başa güreşiyor olması çok çok güzel ve sevindirici. Bizi sevindiren bu sürpriz durum değerlendirme kalemleri noktasında zengin bir görüntü veriyor. Bu konuya zaman zaman değineceğiz inşâllâh…

***

Akşam geç vakit ordugazete.com’da gördüğüm şu haberi de sizlerle paylaşmadan yapamazdım:

Tarım Bakanlığı Müşâvirliği’ne Yılmaz Gündoğdu Atandı

            Duygu ve düşüncelerimi, gece yarısına rağmen telefon mesajıyle hemen ilettim.

İşte, şimdilik başka söze hâcet bırakmayacak sevinç ve tebrik cümleleri:

“Muhterem Ağabey. Pek güzel düşünülmüş, çok yerinde ve isabetli bir karar. Hayırlı olsun. Akl’edenleri ve sizi tebrik ediyor, hepimizin gözü aydın diyorum. Selâmlar… N.K.”

            Yılmaz Bey’in kıyıda-köşede kalması, Ordu için bir ayıp ve de kayıptı.

Bu durum sona erdi. Şimdi hizmet zamânı. Başarılar diliyoruz…

Bugün ANMA ve MEVLİD günü

Bu gün Bayadı GERİŞ CÂMİİ’nde kılacağımız Cumâ namazının peşinden,

bir grup gazeteci, yazar ve sevenleriyle birlikte Üstad Sıtkı ÇEBİ ve Câvit KALPAKLIOĞLU merhûmların kabirlerini ziyâret edeceğiz.

İkindiden sonra da ORTA CÂMİ’de MEVLİT var.

İlgililer haberli, cumâlar da mübârek olsun ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

28.04.2010


Mar`12
26
ZAMÂNIN KARGİR DUVARLARI
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

Dün bir grup gazeteci-yazar arkadaşla berâber Cumâ namazını Bayadı Köyü GERİŞ CÂMİİ’nde kıldık. Namazın ardından, câmiin hazîresinde bulunan, Sıtkı ÇEBİ’nin kabrini ziyâret ettik. Fâtihalar okuduk, duâlar ettik. Bahar bütün güzelliğiyle oradaydı. câmi ve çevresi bir Nergis cenneti gibiydi. Renk renk çiçek çeşitleri sayılamayacak kadar çoktu. Biz inanıyoruzki, Sıtkı ÇEBİ, şehrin gürültü ve dağdağasından uzak düşmek için, bu mûtenâ, güzel yeri özel olarak seçti. Mekânı da ağaçlı, çiçekli, çayırlı, çimenli olsun.

Gazeteci arkadaşlarımız Nuh KIRCA, Yâsin ÇANAKÇI, Dursun KIRIM ve yazar arkadaşlarımız Mustfa KÖKSAL ve Gökhan AKÇİÇEK’le berâber dönüşte de merhûm Câvid KALPAKLIOĞLU’nun kabrini de ihmâl etmedik. Merhum KALPAKLIOĞLU’nun kız kardeşi ALTUN ÜNAL Teyze’yi evlerinin önünde köydeki evlerinin önünde Nîsan havalarının tadını çıkarıyor olarak görünce daha biz seslenemeden o bizi çağırdı. Yâsin ÇANAKÇI arkadaşımızla merhûmun kütüphânesine baktık. Bir sürü kitap ve doküman var. İnceleyip araştırmaya, kurcalayıp karıştırmaya değer. Ama özel zaman ve ihtimam isteyen iş. Ne zaman nasîp olur bakalım.

Bize refâkât eden Osman MAĞDEN Ağabey’in de merhumla ilgili bayağı bilgileri var. bize kısa zaman içerisinde biraz anlattı. İnşâllâh bir gün paylaşırız.

Orta Câmi’deki Mevlid de çok güzel oldu. özellikle Zafer-iMillî Câmi İmamı arkadaşımız Muhammed ERSU Bey Hocamızın duâsı, programın rûhu oldu. Katılım da çok iyiydi. Fevziye Hanım Teyze merâsim ve katılımdan çok memnun kaldı. Herkese teşekkür etti.

            Son olarak, Sıtkı ÇEBİ için yazdığım ve ORDU ENSAR dergimizin ilk 1996’da yayınlanan ilk sayısında yer alan ve onunla tanışmamızın ilk dönemlerinde sohbetlerden taşan duyguları yansıtan bir AKROSTİŞ şiirle baş başa bırakıyoruz ves’selâm:

ZAMÂNIN KARGİR DUVARLARI

-Sayın Sıtkı ÇEBİ’ye-

Sevdâmızı en çok martılar anlar, belki bir de güvercinler ahşap çatılarda

Itırlı mandalina bahçeleri Azîziye’de, ZaferiMillî yokuşlarında

Tabyabaşı’nda omuzlara dökülmüş sırma saçlar gibi

Kaç asırdır dinliyor sonsuzluğun bestesini sarmaşıklar

Işığı yakamozların nice duyguları depreştirdi kimbilir…

Çiğ tâneleri dökerdi seherler avuçlarımıza akasyalardan

Ezanlar gürültüsüz; içten, sâde, samîmiydi

Bir sonsuz sırrı, her defâsında ilk kez fısıldar gibi

İftarlarda top vardı; orda görürdük en güzel, sesin ışıktan sonra geldiğini

Yalı’nın minâresiyle çınarlar sarmaş-dolaştı

En çok senin gidişin yıktı beni, ey târihimin şefkât yüzlü çeşmesi

Hani, doğru-dürüst bir resim bile bırakmadın, öylesine gittin

Anlatmadın, anlamadım; neydi böyle küskünlüğün?

Yıllar geçiyor, arkadaşların sana koşuyor bir bir

Issız çölde bir kaktüs gibi hissediyorum kendimi

Rastgele gidiyorum, neye uzansam kapıveriyor bir gizli el…

Limanlar nereye götürdü kirazlarını; ey Kirazlimanı, söyle gel!

Ilgıt ılgıt esen yellerde ıhlamur çağıltısı

Upuzun sahurlar vardı sâhil boyu, loş adımlarla dolu

Zamânın kargir duvarları çöktü üstüne her şeyin

Umduğunu bulamadı toprak, mâviliklere kapandı perdeleri

Nevirsiz betonlar çullandı kâbus gibi ufuklara

Önümüzde ne var, bilmiyoruz; geçenlerin de mümkün değil kazâsı

Menfaat duyguları tüm güzellikleri kemirdi, acımasızca

Ülkemi, yurdumu, memleketimi; şık görünümlü çeteler sardı, ürperiyorum

Rûhumu sıkıyor, zerâfetsiz, nezâketsiz, merhametsiz binâlar, arabalar, caddeler

Leylâsını kaybetmiş Mecnûn gibiyim!..

Ey Boztepe, sen daha iyi görüyorsun; tâkibindesin olan-bitenin

Ramazan toplarıyla atardı kâlbin, duyardık; yok şimdi

Duymadık mı yoksa, salâların verildi de?!

İşin içinde işler mi var; çaldılar mı seni bizden yoksa?!

Likör döküp kafana, başka âlemlere mi çeldiler aklını?

Ey Boztepe: “Beni sana geçmişler, inanki ben demedim!”

Garip bırakma bizi, dön bize; buyur yine iftarımıza, sahurumuza

İrfanımıza dön Boztepe, aklını başına al; kâlbinin sesini dinle

Yelken açtığın gün sonsuza, gideceksin yüklerinle

Lâkin sen, her şeye rağmen, yine güzel, yine güzelsin

Enginlerimizden semâlara uzanan elsin…   Ekim 1993,Ordu 

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

30.04.2010


Tem`12
4
Nûri KAHRAMAN
BİYOGRAFİ

Yorumlar(0)

Nûri KAHRAMAN

1957, Hazîran 8’de, Ordu-Ulubey’e bağlı Eymür Köyü’nde doğdu.

Merkez Güzelordu'daki 3. sınıf hâriç, ilkokulu köyünde,(1968)

Orta ve Liseyi de Ordu İmam-Hatip Okulu’nda tamamladı.(1975)

 İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun olduğu yıl; 1979.

 Akabinde, 5 yıl öğretmenlik yapacağı Lüleburgaz Lisesi’ne atandı.

Sonra, 4 yıla yakın Ordu-Akkuş İmam-Hatip Lisesi’nde idârecilik yaptı.

En son, Ordu İmam-Hatip Lisesi öğretmeniyken 2005'de emekli oldu.

Bu arada, çocukluk yıllarında başlayan yazı faaliyetlerini sürdürdü.

Şiir ve yazıları, Diyânet Çocuk, Kandil Çocuk, Gül Çocuk, Selâm Çocuk,

Türkiye Çocuk, Can Kardeş ve Gonca gibi yayınlar başta olmak üzere

Sebil, Boğaziçi, Türk Edebiyatı, İslâmî Edebiyât, Hakses, Altınoluk dergilerinde,

Yeni Devir, Millî Gazete ve Sağduyu gibi gazetelerde yayınlandı.

Şiirleri, ders kitapları ve antolojilerde yer aldı. Bestelenenler oldu.

Türkiye Yazarlar Birliği üyesi olan ve Ordu Şûbesi’nin kuruluşunda yer alan yazar,

Ensar Vakfı’nın da 13 yıl Ordu Şûbe Başkanlığı'nı yürütmüştür.

Bu süreçte Ordu Ensar adlı bir dergi-bülten yayınına öncülük etmiştir.

Kurucularından olduğu günlük Ordu Hayat Gazetesi'nde 5 yıl süreyle

yöneticilik ve köşe yazarlığı yaptı.

Yazı ve şiirleri Ordu Vizyon, Hürses, Lüleburgaz Hür Fikir, Ulubey Yorum ve Yeni Akit gibi çeşitli yerel,  ulusal yayın organlarıyla, orducu.com, haberordu.com gibi haber sitelerinde yayınlamaya devam etmektedir.

Hâlen, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Ordu Şûbe Başkanlığını yürütmektedir.

Ayrıca Diyânet, İslâmî Hizmet, İlim Yayma, Orimder gibi bir çok vakıf

ve dernekte de üyeliği bulunmaktadır. Geçmişte, Ayışığı Kitap Fuarları,

Ordu Şiir Günleri ve özellikle Eskipazar Kır Gezileri gibi organizasyonlarda

faal rol oynayan yazarın, Ümit Çiçekleri ve Bahr-i Sevdâ adlı iki şiir kitabı ve

yayınlanmayı bekleyen yüzlerce şiir ve yazıları vardır.

Yazar evli olup, “en güzel şiirlerim” diye nitelediği;

Sevdenur, Betül, Sâlim Ensar ve  Yûsuf Kerem adlarında dört çocuk babasıdır.


Haz`15
18
AKROSTİŞ YAZILARI
AKROSTİŞ YAZILARI

Yorumlar(0)

SUSUZLUĞA DÛÇÂRIZ,

YEMYEŞİL COĞRAFYADA!

 

Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm

 

-AKROSTİŞ-

Mevsimler gelip geçiyor, akıp gidiyor zaman

Eriyor hayâtımız, biz farkında olmadan

Rûhumuz kanatlanmış, uçuyor sonsuzluğa

Yemyeşil coğrafyada dûçârız susuzluğa

Elleri, gönülleri pâklayan sebiller nerde?

Muhabbet çağıltısı, duâlı diller nerde?

Ağacımız nerede, nerede çınarımız?

YâRabb! Lûtfet, çağlasın yine pınarlarımız!

Derdimiz çok; devâya iltifat yok, ne yazık!

Ipıssız diyârlar için, heybemizde yok azık!

Ne yapsak, sonucu dert; hani, nerede devâ?!

Nûrdan kaçarsak böyle, nâra götürür hevâ!

O gün unutulmamalı, yaşanırken her gün

Kurtarmaz makam-mevkî; ne para ve ne de ün!

Tâat kılmak düşer bize; biz kuluz, kulluk şânımız

Aydın yolun yolcusuyuz; hakîkâttir cânânımız!...

06.02.1994

Sevgili öğrencim;

Baş harflerini sıraladığınızda adınıza yazıldığını rahatlıkla göreceğiniz

Akrostişi beğenmiş olacağınızı umarım.

Bugün buradan sizi hayâta uğurlarken, çok şeyler söylemek istiyoruz.

Mısrâlara, haddinden fazla yük bindirmeye çalışıyoruz, tâbiri câizse!

Kelimeler boğazımızda düğümleniyor.

Ancak, bu okulda, yedi yıl boyunca kazandıklarınızı

hayâtınıza uygulama gayretinde olduğunuz sürece,

Allâh daha fazlasını size lûtfedecek ve ömrünüzü bereketlendirecektir.

Yeter ki niyetimiz hâlis, gayretimiz samîmî olsun.

Yine de, çok beğendiğim ve anlamlı bulduğum cinaslı bir dörtlüğü

nasipsizlere karşı bir îzâh ve de îkâz,

ayrıca intibâha vesîle olabileceği ümîdiyle

hâtıra demetine ekliyorum.

Onu da umarım beğenirsin:

DİN

“Uymayın!”  der, din size;

Uyarsınız, dinsiz’e!

Ne îcâd ettiniz de,

Mânî oldu din size?!...

Abdullâh GÜLCEMÂL

 

 

Sözlerimi bağlarken,

Değerli Öğrencim Meryem AYDIN’a

Hakîkât aydınlığı üzere

Sevdikleriyle birlikte, sevinç ve coşkuyla yaşayacağı

Bereketli yıllar

Hayırlı, uzun ömürler

Ebedî saâdetler diliyor,

Hepinizin yolu ve bahtı açık olsun;

Allâh’a (cc) emânet olunuz diyorum…

 

Es’Selâmü aleyküm ve Rahmetullâhi ve Berakâtüh…

 

Öğretmenin;Nûri KAHRAMAN

Meslek Dersleri Öğretmeni

SEN DEĞİLSEN, KİM BU KAHRAMAN?!

 

Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm

                                                                                                                       01 Hazîran 1994

Sevgili Öğrencim;

İstanbul’un fethinin yıl dönümünün, yurt sathında coşkuyla kutlandığı şu günlerde siz gençlerin hatırlanmaması, sizlere bakınca ümitlerimizin depreşmemesi elde değil. Sizler bizim ümit çiçeklerimizsiniz. Toplumdaki genel yozlaşma sizin konumunuzu daha da bir önemli hâle getiriyor. Fetih önce kâlplerde yeşerir. İnsanları iyilik ve güzelliklere yönlendirmenin en güzel yolu da kendi nefsinde yaşamak sûretiyle örnek olmaktır

Sevgili Şinâsi;

Peygâmberimiz(sav) “İstanbul mutlakâ fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; onu fetheden ordu, ne güzel ordudur!”

Buyurmak sûretiyle ümmetine bir ufuk çizmiş, böylelikle geleceğin Müslümanlarını âdetâ yarışa sokmuştur. Bu bağlamda, 80 yaşındaki Eyyûb El’Ensârî de bu müjdeye mazhar olabilmek, ya da hiç olmazsa bu yolda fedâ-yı nefs edebilmek adına Topkapı surlarına dayanmıştır. Ve burada şehîd olan Peygâmberimiz(SAV) in bayraktarının ve daha nice sahabenin kabri İstanbul’da olup, Eyüp semti adını bu hâtıradan almaktadır. Belki o zaman ve ondan sonra geçen 800 yılı aşkın bir süre ve defâlarca, çeşitli milletlerin yaptığı akınlar arasından fetih bizim milletimize nasîp olmuştur.

Ne mutlu bize; ama bu mazhariyetin üzerimize yüklediği bir mükellefiyetin olduğu da hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalı. Her an bir fetih rûhuyla yaşamalıyız. Her fetih, daha iyiye, daha güzele bir hicrettir. Hayâtımız boyunca dâimâ hep iyiye doğru bir fetih ve hicret duygusuyla hareket etmeliyiz. O zaman hem kendi nefsimizde hem de toplumumuzda iyilik ve güzelliklerin daha da artacağı görülecektir. Hayâtın gâyesi de budur zâten.

Size bu anlamda, hem kendinizin, hem çevrenizin, ilgi alanınızdakilerin

ve hem de ülkemizin iyiliği adına ömür boyu başarılar diliyorum.

            Bu duygu ve düşüncelerle,

fetih ufkunun yıldızlarından, değerli öğrencimiz Şinâsi PİLE’ye

hayırlı hizmetlerle dolu bereketli ömürler, ebedî saâdetler diliyor

mûtâd olduğu veçhile, bir akrostişle kendisini selâmlıyorum:

 

-AKROSTİŞ-

Şâd olacağımız günler gelecektir fetihlerle

İnsanlık kendine bir ulvî yol bulacaktır.

Nûrlu geleceğin kahramanı sensin, sen

Adam arama bakıp da sağına soluna!

Sen değilsen kim, kim bu kahraman?

İpe un sermektir başkasını aramak!

Pervâsızlıktır, gamsızlıktır, gâyesizliktir

İyi günler gelecekse, varsa böyle bir dert

Lüzumsuz işlerle uğraşmamalı hiçbir fert

Eğer kurtulacaksa bu millet, bu ümmet

Yiğitler nerede, nerede uluvvü himmet?

Ey Yüce Rabbim, gaflet kesmesin yolumuzu

Sen bize acı, sen bize yardım et

Elimiz-ayağımız tuttukça dînine hizmet ettir

Lâl kalmasın dilimiz; küfre, nifâka karşı

Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da, Amerika’da

Mü’minler elele versinler hizmet yolunda

Niçin var olduğunu, yerini bilsin herkes

Oyunda, eğlencede geçmesin bu dünyâ

Koru bizi Rabbim, lâyıkıyla bilmeyi nasîp et

Tâzelensin hep yüreğimiz aşkınla, heyecânla

Allâh’ım, komşu eyle bizi, ol Rasûlü zîşânla…

01 Hazîran 1994

 

Es’Selâmü aleyküm ve Rahmetullâhi ve Berakâtüh…

Güle güle… Yolun açık olsun… Allâh(cc)a emânet ol…

 

 

Öğretmenin; Nûri KAHRAMAN

Ordu İmam-Hatip Lisesi

BİR ÇOCUĞUN NÂLESİ…

 

Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm

 

Sevgili öğrencim;                                                                              22 Mayıs 1994

 

Defterinizden bir yer ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Allâh(cc) râzı olsun. Zül’Celâl Hazretleri, râzı olacağı bir hayâtı yaşamaya sizleri hidâyet ve muvaffak eylesin. Bu anlamda, Yüce Rabbimizin bu okulu bizlere nasîp etmesi başlıbaşına bir lütuftur.

Nitekim, Peygâmberimiz(SAV);

“AllâhüTeâlâ, bir kul hakkında hayır murad ederse, onu dinde bilgili ve anlayışlı kılar.” buyurmaktadır. Dolayısıyla, bu irfan yuvasına gelmemize vesîle olan anne-babalarımız ya da büyüklerimize de ne kadar teşekkür etsek, minnet duysak azdır. Rabbim cümlesini sevdikleri arasına katsın. Âmin…

Ancak, bu iş kesinlikle burada bitmemeli. Diploma, bu anlamda en büyük yalancıdır. Aslında her diploma, daha yüksek bir okulun başlangıcıdır. Eğer öyle olmasaydı, gelmiş geçmiş âlim ve mezhep imamlarının en büyüğü İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe efendimiz;

“Eğer bilmediklerim ayağımın altında olsaydı başım arşa değerdi!”

buyururlar mıydı? İnsan okudukça, öğrendikçe cehâleti ve hayreti daha da artıyor âdetâ.

Batılı düşünür FLAUBERT de;

“Öğrenmek için değil, yaşamak için okuyorum!”

derken, okumanın okulla sınırlı olmayıp, hayâtın esâsı olduğunu vurgulamaya çalışıyor.

Zâten dînimiz de “OKU” emriyle başlamıyor mu? Peygâmberimiz(SAV);

“Beşikten mezara kadar ilmi talep ediniz!” buyurmuyor mu?

Bunları hep okuduk, öğrendik, duyageldik. Şimdi uygulama zamânı. Kaldı ki sizler bir ana olarak toplumun, tüm insanlığın anasısınız. Ana dili var da baba dili yok. Bu çok mânidar bir olgu, eğer düşünülürse. Dolayısıyla, toplumun dili, dîni, kültürü, ahlâk ve terbiyesi sizin ellerinizde şekilleniyor. Sizlerin bilgisi, görgüsü, hareketleri çok çok önemli.

Her neyse. Sözü daha çok uzatmadan, Değerli Öğrencimiz Candeğer KAYA’yı da bereketli yıllar; hayırlı, uzun ömürler  dileğiyle takdim edeceğimiz bir hâtıra akrostişle uğurluyoruz:

-AKROSTİŞ-

                                               Cân olan sever içten, elbet cânânı vardır

Aşkı için can değer; ahd ü peymânı vardır

Ne yapsa, ne eylese, nere gitse; sevgili!

Derdiyle hoş olduğu, kâlb-i nâlânı vardır!

El çekse bir lâhzacık, o yâri tefekkürden

Ğurbet ellere düşer; çeşm-i giryânı vardır

Ezim ezim ezilir, âhıyla bir mazlûmun

Râzı olmaz hiç zûlme, sızlar vicdânı vardır

En ulvî gâyelere hasreder evkâtini

Ebâbiller misâli, gadre isyânı vardır

Bir çocuğun nâlesi deler geçer kâlbini

En nâdîde hislerle yüklü iz’ânı vardır

Dağları deldirecek, Ferhat misâli aşkı

Îman için verecek binlerle cânı vardır

Saraybosna deyince sînesi kor kesilir

Alınır intikâmı; günü, zamânı vardır

Âsûde olamazlar; dertten, kederden, gâmdan

Dertlerle dertlenecek ilmi, irfânı vardır

Elbette, hep berâber gülerse güler yüzler

Teâlâ Rabbimizin lûtf u ihsânı vardır

Liyâkat kesbedince kurtuluş nasîp olur

Erilen her zaferin bir kahramânı vardır

Rabbim aşkına erdir, bırakma bizi bize

-----Ki, sensiz yaşamanın tümden ziyânı vardır!...

24 Mayıs 1994

Değerli Öğrencim.

Sizleri buradan hayâta uğurlarken yolunuz ve bahtınız açık olsun diyor, yakınlarınla birlikte güzel günler,  sonsuz saâdetler diliyoruz. Allâh’a emânet olunuz.

Es’SelâmüAleyküm ve Rahmetullâhi ve Berakâtüh…

Öğretmenin;Nûri KAHRAMAN

Ordu İmam-Hatip Lisesi

DOST DEĞİLDİR, DERTLENMEYEN…

 

Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm

 

Sevgili Öğrencim;

Hâtıra defterinizden ayırdığınız sayfa için teşekkür ederim. Herkes ilgi ve iltifattan hoşlanır. Bu hayâtın bir gerçeğidir. Tevazûun da bir gereğidir, insanlarla ilgilenmek. Tebliğ ve irşâdın da, hattâ Müslümanlığın da olmazsa olmazlarındandır. Dolayısıyla biz nasıl hoşlanıyorsak, bizim dışımızdaki insanlar da ilgiden, tebessümden, selâmdan hoşlanacaklardır. Bu yuvadan aldıklarımızı eğer çevremize ulaştırmak istiyorsak, insanlarla ilgilenmek, onlara giden bir yol bulmak durumundayız.

Müslüman çevresine ilgisiz, dertlerine duyarsız olamaz. Kardeşlerimizin dirisi, ölüsü, hastası, her türlüsüyle ilgilenmek durumundayız. Hepimiz birbirlerimizle ilgili olarak imtihandayız. Nitekim, Buhârî ve Müslim’de yer alan, Berâ bin Âzib’in rivâyet ettiği bir hadiste Peygâmberimiz (SAV) şöyle buyuruyorlar:

“Allâh Rasûlü bize 7 şeyi yerine getirmeyi emir buyurdu:

-          Hastayı ziyâret etmeyi

-          Cenâzeleri kabre kadar yolcu etmeyi(teşyî’)

-          Aksıran kimseye; yerhamükellâh(Allâh sana rahmet etsin) demeyi

-          Zayıf ve güçsüzlere yardım etmeyi

-          Zulme uğrayana el uzatıp mağdûriyetini gidermeyi

-          Selâmı (verip almayı) yaygınlaştırmayı

-          Yemin eden kimsenin yeminini yerine getirmesini…”

(1001 HADİS, Mehmet DİKMEN, CİHAN YAYINLARI)

 

            Şimdi sıra, âdet hâline getirdiğimiz hâtıra şiire geldi.

Değerli Öğrencim Hatîce AKGÜN’e hayırlı, uzun ömürler, bereketli başarılar  dileğiyle takdim ediyorum…

 

-AKROSTİŞ-

Heyhât, geçiyor günler; istesek de, istemesek de!

Akıp gidiyor zaman; değerini bilsek de, bilmesek de!

Tefekkür, en büyük derinlik; özge bir güzelliktir.

Îman, en büyük zenginlik; en büyük özelliktir!

Cenâb-ı Hakk’ın lûtfu çoktur, elbet; anlayana

Erişemez niceleri; kıvranır da yana yana!

Anadolu’m, güzel yurdum; ey sen yiğitler diyârı!

Kahramanların taptâze, yaşar hâtıraları!

Geçit vermemişsin küfre, yine de vermeyeceksin

Ülkelerin odağında, sen en düğümlü gerçeksin!

Nesillerin yetişiyor, yetişecek çârelere;

Erişecek kolları, tüm mazlûm, tüm bîçârelere!

Elinde tevhîd sancağı, gönlünde aşkı dâvânın

Bir gün nurlanacak ufku, karartılmış şu dünyânın!

Elbette değil boşuna, taşımak bağırda koru.

Dünyâ yaşayacak, yakın; “başarılmaz!” denen zoru!

Îmânımız rehberimiz, Rasûlûllâh önderimiz;

Saygıda kusur etmezsek, güzel olur defterimiz!

Allâh nasîp etti bize, yolların en güzelini

Âh’a, vâh’a düşenlere, uzatacaksın elini!

Dost değildir dertlenmeyen, dostlarının derdiyle;

En büyük dâvâ ümmet olmak; toplumuyla, ferdiyle…

Tâlihimiz yüzümüze ancak böyle gülecektir

Leyl ü nehâr gidilirse, vuslat günü gelecektir!

Eriştir Ey Yüce Rabbim, bizleri sonsuz nîmete!

Rasûlünle girelim, berâber şol Cennet’e…

02.05.1994

 

 

Değerli öğrencim;

Bu duygu ve düşüncelerle sizleri hayâta uğurlarken,

Ömrünüzün güzelliklerle taçlanmasını diliyor,

Yüce Rabbimizin hepimizi iyilerle karşılaştırması niyâzıyle,

Yolun ve bahtın açık olsun diyor,

Selâm, sevgi ve sonsuz mutluluk temennîlerimi sunuyorum.

Allâh’a emânet olunuz…

Es’Selâmü Aleyküm…

 

Öğretmeniniz, Nûri KAHRAMAN

Ordu İmam-Hatip Lisesi

 

SEVGİNİN DİLİ KONUŞUR BAYRAMLARDA

 

Es’selâmü Aleyküm ve Rahmetullâh

 

Değerli kızım;      

 

Ramazan Bayramı (1425 h.) tebriğini aldım.

Teşekkür ederim.

Yüce Rabbim de sizleri sevindirsin ve

nice bayramları sevdiklerinle berâber

hep birlikte coşku, muhabbet

mutluluk, sıhhat ve âfiyetle yaşamayı

nasîp eylesin…

 

Bilmukâbele,

ben de sizlerin bayramını tebrik ediyor

Tüm İslâm âlemi olarak

Zengini-fakiri

                        Siyahı-beyazı

                                   Kuzeylisi-güneylisiyle berâber

Hep birlikte

Sevinç ve coşkuyla kutlayacağımız

Gerçek bayramları yaşamayı

Bizlere nasîp etmesini

Yüce Mevlâdan niyâz ile

Selâm ve sevgilerimi sunuyorum.

 

Bu vesîleyle,

Sümeyye Beyzânur Kızımızı,

âdetimiz olduğu veçhile

sonsuz mutluluklar dileğiyle,

isminin baş harflerine endeksli olarak yazılacak

bir hâtıra şiirle selâmlıyorum:

 

- AKROSTİŞ -

 

Sevginin dili konuşur bayramlarda

Ümitler yeşerir yorgun kâlplerde

Merhabâ insanlar, merhabâ yeniden

Elele verelim bir dahâ yeniden

Yollara düşelim… yollara yeniden

Yüreklerimizi açalım, tüm kullara yeniden

Elele vereceğimiz kardeşlerimiz var

Birlikte göreceğimiz işlerimiz var

Ellerimizi açalım Yüce Dergâha

Yalvaralım gönülden Yüce Allâh’a

Zâlimler dünyâda at oynatmasın

Annelerle, çocukları hep ağlatmasın

Nineler, gözyaşını gözyaşına katmasın

Umut sahtekârları artık bizleri aldatmasın

Rabbim! Îman kardeşliği, dostluk ver bize!

Elçinin yolunda, mestlik ver bize!

Rızâna ermeyi kastlık ver bize!

Günâhlardan uzaklaştır, güldür hep yüzümüzü

Ümitsiz bırakma, açık eyle gözümüzü

Nerde kardeşimiz varsa sevdir bizlere

Ermek için menzile, derman ver dizlere

Sevsin birbirlerini, kaynaşsın Müslümanlar

Eskiden olduğu gibi, hani bir zamanlar!

Lûtfet coğrafyamıza gerçek bayramları, yeniden

Ağız tadıyla seyredelim hilâli, akşamları yeniden

Mırıldanalım mutlu makamları yeniden!...

17.11.2004      Ordu İHL

 

Yolun ve bahtın açık olsun…

Rabbimiz hep iyilerle karşılaştırsın.

Allâh’a emânet ol, ves’selâm…

 

Öğretmenin: Nûri KAHRAMAN

Ordu İHL Meslek Dersleri Öğretmeni

 

ÜMİT ÇİÇEKLERİYİZ; TEBRİKLERDE AÇAN…

 

BİSMİLLÂHİR’RAHMÂNİR’RAHÎM

 

Kübrânur Kızımıza

Sonsuz başarı ve mutluluklar dileğiyle…

 

- AKROSTİŞ -

 

Es’selâmü Aleyküm ve Rahmetullâh

 

Kimler geldi, kimler geçti; bizler de geldik, geçiyoruz bu köprüden

                        Ümit çiçekleriyiz, baharı hapsedilmiş diyârlarda açılan

                        Bizim omuzlarımızda emâneti gül kokularının

                        Rabbimiz, Rasûlünün bahçelerini bağışladı bizlere

Attığımız adımlarda hep o gül yüzün ışıltısı

                        Nerden geldik, niçin geldik; biliyoruz elhamdülillâh

                        Uzak değil; yanımızda, hattâ içimizde; bize bizden yakın

                        Rabbimiz bizlere şahdamarımızdan yakın

                        Kimin dostluğu daha güzel olabilir; kim O’ndan daha güzel koruyabilir?

                        Ağaçlara yaprağı, gönüllere sevmeyi kim verebilir O’ndan başka?

Hidâyet O’ndan, inâyet O’ndan, tüm güzellikler O’ndan

Rabbim, Güzel Rabbim; ayırma n’olursun bizi yolundan!

Acı bizlere, sevdiklerimize; ümmete, tüm inananlara

Mazlûm kardeşlerimize Filistin’de, Fellûce’de, Çeçenistan’da

Artık son bulsun çilesi bebelerin, ninelerin, dedelerimizin!

Ne gün düşecek topraklarımıza bereketi kâlplerimizin?

Ağlayanlarla ağlayamadıkça gülemezmiş yüzler

Sessiz sessiz, sevgiyi anlatır; yaş döken gözler

                        “Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak!”

                        Lâkin bu, aradan sevgisizliği kaldırmakla olur ancak!

                        Allâh’ım! Lûtfettiğin güzelliklerin değerini bilerek yaşat bizi

Muhammed’e (sav) komşu olacaklar arasına kat bizi!...

17.11.2004  06.oo  Pamukkent

 

Çok Kıymetli kızımız Kübrânur;

Tebriğini aldım. Çok teşekkür ederim.

Şimdi mektup yazma, tebrik gönderme âdetleri kalmadı.

Artık her şey sanal âlem üzerinden seyrediyor.

O da havaya uçup gidiyor. Geriye ne iz kalıyor, ne eser.

Ne kompozisyon, ne çizgi, ne de bir dokunuş.

Eskiden tebrik kartları olurdu.

Doldururdu kitapçıların, hattâ bakkalların önünü.

Renk renk çiçekler gibi açarlardı bayramlarda.

Sokak ve caddelere çeşni katarlardı.

Yeni kartları şöyle bir gözden geçirirdiniz.

Türlü türlü manzara ve desenler arasında dolaşırdınız.

Sürpriz tebrikler gönderirdiniz sevdiklerinize hasret kokulu.

En güzelinden, en sıcak ve sanatkârâne olanlarından.

Siz de beklerdiniz aynı şekilde gözleriniz postada.

Uzun süre saklardınız bu kartları.

Kitaplarınızın arasında dolaşırdı.

Alır alır bakardınız. Dokunurdunuz. Koklardınız.

Manzaralarına, desenlerine dalar giderdiniz.

Hepsi gitti, hepsi. Tüm orijinâllik ve sıcaklıklarıyla.

Tüm özlem ve sevinçleriyle. Her şey cepte şimdi!

Cepte olduğu için de kolay harcanıyor herhâlde!

Her neyse, bizi o güzel günlere götüren,

bu orijinâl davranışından dolayı sana ayrıca teşekkür ediyorum.

Bu arada, unutmadan, ben de senin bayramını tebrik ediyor,

Sevdiklerinle birlikte,

Daha nice güzel bayramlara erişmen dileğiyle

Selâm ve sevgiler sunuyorum.

Ev ahâlisine de ayrıca saygılarımı gönderiyorum.

Yolun ve bahtın açık olsun. Allâh’a emânet ol.

Yüce Rabbim yardımlarını esirgemesin.

Duâdan unutulmamak dileğiyle…

 

Nûri KAHRAMAN

Ordu İHL Meslek Dersleri Öğretmeni

 

 

 

HERŞEYE RAĞMEN…

 

Değerli öğrencim;                                                    18. 06. 1998 Ordu İHL

 

İmam-Hatip nesli ve onun şahsında Müslüman Anadolu halkına yapılan bu akıl almaz, mantık dışı, sevimsiz muâmeleler gelip geçicidir. Bu yapılanlar bir bakıma, bizim ne kadar önemli bir misyonumuzun olduğunun kanıtıdır. Kendimize ve misyonumuza daha çok sâhip çıkmamız gerektiğinin ifâdesidir.

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden

ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun.

Kurtuluşa erenler işte bunlardır.”

Âl-i İmrân Sûresi:104

Biz, bize verilen tebliğ ve irşâd görevini her şeye rağmen yapacağız. Her şeyden önce bir mü’min ve ayrıca bir İmam-Hatipli olarak bizden beklenen bu. Aksi takdirde, hem Hak katında, hem de halk nazarında sorumlu duruma düşeriz. Bakınız kitabımız görevlerimizi nasıl açıklıyor:

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleridirler.

İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar.

Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler,

Allâh ve Rasûlüne itaat ederler.

İşte, Allâh’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır.

Şüphesiz Allâh üstün ve güçlüdür; hüküm ve hikmet sâhibidir.”

Tevbe Sûresi,71

Yapılan kötülükler, çektirilen sıkıntılar ne kadar çok olsa ve ne kadar sürse de, en çok kabrin kapısına kadar gider ve orada biter. Mâlum, mümin için aslolan ordan sonrasıdır.

Bu inanç ve azimle dîn ve diyânetimizde sebât edersek zafer bizim olacaktır. Çünkü bir hadîsi şerifte;

Men sabera, zafera= sabreden zafere ulaşır.

buyurulmuştur. Sabır zâten her başarının kimyâsında vardır. Sabırsız hiçbir şey olmaz. Okumak, yazmak, gezmek, ibâdet; her şey sabırla mümkün.

Netîcede hayat bir imtihan. Her imtihan da bizden başarı ister. Bu da sabırla mümkündür. Sabır olmadan hiçbir güzelliğe ulaşmak mümkün değildir

Emel öğrencimizi bu duygu ve düşüncelerle uğurlarken,  

hayırlı tüm emellerine ulaşmasını temennî ediyor

            ebedî saâdet dileklerimle berâber

            kendisini bir akrostiş şiirle selâmlıyorum:

 

-AKROSTİŞ-

Erken deme hiçbir şeye, yarın çok geç olabilir

Mümkün olan hayrı yapmanın yoluna bak

Elbet tartılır hayır-şer, devran döner, gün gelir

Lâyığınca herkes âkıbetini bulacak

Yalan dünyâya kanıp yılanca davrananlar

Evet evet görecekler, yarın neler olacak!....

Şerlere şer katıyorlar, zulümlere zulüm

İşledikleri sanki yanlarına kalacak!...

Lâkin biz hem îmanlı hem İmam-Hatipliyiz

Bir gün elbet  zâlimler saçlarını yolacak!

Allâh’ı tanımayıp dîni hor görenlerin

Şer yükledikleri gemi demir alacak

Ara vermeden aslâ yaptıkları zulümler

Bir azap denizinde gözlerine dolacak!...

Allâh peygâmberini rahmet için gönderdi

Şu zâlimler huzûra hangi yüzle gelecek?!...

Allâh’ını sevenler, sever evrende her şeyi

Rabbi Allâh olan kul merhameti bilecek…

Ipıssız yerde bile ayrılma hakîkâtten

Lâleler, güller gibi ömürler de solacak

Allâh yolundan gidip peygâmberi izlersek

Rabbimizin lûtfuyla her şey güzel olacak!..

18. 06. 1998 Ordu İHL

Büyük Hak âşığı, ahlâk güzeli İbrâhim Edhem hazretlerine atfedilen bir söz var:

“İyilik yap, denize at; balık bilmezse Hâlık(Yaratan) bilir.”

 

Her şeye rağmen biz iyilikte ısrar edelim. Gerçek kazanç ve kâr buradadır.

Sana, hayırlı, üstün başarılarla dolu bereketli bir ömür diliyorum.

Allâh, hayat boyu hep iyilerle karşılaştırsın.

Yolun ve bahtın açık olsun… Fî emânillâh…

 

Öğretmenin: Nûri KAHRAMAN

 


Toplam 6 Blog, 2 Sayfada Gösterilmektedir.
[1] 2 » »»

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7139)
AKROSTİŞ YAZILARI (5511)
FOTOĞRAF-NÂME (5185)
MODA-NÂME (5063)
EYMÜR-NÂME 2 (4927)
EYMÜR-NÂME 1 (4651)
Bedford-nâme (4623)
Nûri KAHRAMAN (4616)
EYMÜR-NÂME 3 (4589)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3948)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...