Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4607174
 Sitede Aktif: 2
 Ip: 172.71.1.176
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

MIZRAP 2010

Bu Kategoriye Ait Blogları Rss İle Takip Et
Mar`12
25
ŞARLANLARI TANIMAK İSTER MİSİNİZ?
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

ŞARLANLAR’I TANIMAK İSTER MİSİNİZ?

Kendileri gibi Trabzon taraflarından gelme Şarlan âilesini rahmetli Sıtkı ÇEBİ’den çok duyardık. Hamdi ŞARLAN’ın siyâsî kişiliği bir yana, daha çok sesinin gürlüğü ve güzelliği söz konusu olurdu. Homurtulu arabaların yol bulamadığı o zamanların gürültüsüz, mûtenâ Ordu şehrinde onun gür sesle şerefelerden okuduğu ezanların civar köylerden bile duyulduğunu, merhum Sâdeddin KAYNAK’ın güzel sesli kardeşinin de hâkim olarak görev yaptığı günlerde güzel sesleriyle berâber makamla ve coşkuyla kıldıkları toplu teravih namazlarını ballandıra ballandıra anlatırdı. Bilenlerin rağbeti dolayısıyla meydana gelen yığılmalarla,  çevreye deşifre olma endîşesi arasında yaşanan duygu gel-gitlerini dile getirirdi.

Sıtkı ÇEBİ, kendisinin de katkıları bulunan Ordu İmam-Hatip Okulu yapılması sürecini kitaplaştırma aşamasında, din eğitimiyle ilgili ilk adımlarda büyük emeği olan Ordu Milletvekili Hamdi ŞARLAN’ın çabalarına da yer vermek ister. Sıtkı ÇEBİ, bizlerin tanışma arzusuna bu arayışı eklemlemek sûretiyle randevulaşarak, bir gün Karacaömer’deki o güzel mâlikânelerine gitmek nasîp olur. Yılını hatırlamıyorum. Ordu İmam-Hatip Lisesi dernek başkanımız, Fâdıl Bey’in komşusu Osman ALTAŞ Hoca da bize refâkât etti.

Bizi, bir ilk yaz günü, şimdiki MEMUR-KENT konutlarının az yukarısında yer alan evlerinin bahçesinde, kameriyede ağırladılar. Yenge hanım hazırladığı ikramları, kimseyi karıştırtmadan yine kendi elleriyle sundu.

Sıtkı ÇEBİ ile, özellikle babalarının çok arkadaşlığı olduğu ve âilece tanıştıkları için, daha çok onlar konuştular. Osman ALTAŞ da öyle. Aynı zamanda hem de komşuları zâten. Biz dinleme makâmında kaldık. Bol not aldık. Zaman zaman onlara yer verip sizlerle paylaşacağız inşâllâh.

Ancak, Sıtkı ÇEBİ’nin araştırdığı ve bizim de merak ettiğimiz konuda sonuç alamadık. O zamanların, ezanın bile, dünyâda örneği hiç yaşanmamış orijinâlinden farklı okunabildiği 40’lı yılların çetin şartlarında Kur’an Kursu ve Din Eğitimi konusunu gündeme getirmek kelleyi koltuğa almakla eş anlamlıydı. Bu konuda önerge veren ve sonraki sıkıştırmalar dolayısıyla pes etmeyen bir-kaç kişiden biri olan Ordu Milletvekili Hamdi ŞARLAN, bu konuyla ilgili ayrıntıların sır olarak kalması, kimseye anlatılmaması noktasında çocuklarından söz almıştı. Ancak, gizli zabıtlar yayınlanmaya başladı. Araştırmacılar bundan sonra gerçek bilgilere ulaşabilirler belki.

Daha sonraları bir grup arkadaş olarak 2. bir ziyâret daha yapmıştık. Fâdıl Bey’e nâzik, zarif, kültürlü, sanatkâr, münevver kişiliği ve beyefendiliği noktasında hayran kaldık. Gerçi biz bir Osmanlı Beyefendisi görüp tanışma imkânının dışındaydık, ama târif edilen o şahsiyetlerin örneklerinden biri olmalıydı karşımızdaki. Hep istifâde etmeyi düşündük. Düşüne düşüne yıllar geçti. Kalem erbâbı arkadaşlarla yaptığımız tasarımlar gitgide uçuklaştı. Rengi soldu.

Bu arada, Ensar Vakfı İstanbul yıllık toplantılarına gittiğimizde pikniklerde karşılaştığımız ünlü avukatlar Ordulu olduğumuzu söyleyince bize Fâdıl ŞARLAN Bey’i sordular. Kendileri çok iyi tanıyorlarmış. Uzun yıllar birlikte çalışmışlar. Sitâyişle bahsettiler. Selâmlar gönderdiler. Kendilerine ulaştırdık.

Derken, Câvit Ağabey’i kaybettik. Ardından Sıtkı ÇEBİ rahmetli oldu. Fâdıl ŞARLAN Üstadla yer yer karşılaştığımız oluyor. Bâzen rahatsız olduğunu duyuyoruz. İyileşmesini bekliyoruz. Sonra, biz bir araya gelemiyoruz. Yıllar ise durmuyor bu arada.

Dün akşam Yalı Câmi’de kamet getirirken, birisi geriye doğru dönüp baktı. Namazdan sonra aşiri de bana okuttu arkadaşımız. Bu kez, yine geriye bakan ve bana iltifatlar eden Fâdıl ŞARLAN Bey’di.

- Bana babamı hatırlattınız. Sağolun, berhüdâr olun! Nerelerdesiniz, sizi daha sık görmek isteriz! dedi. Bundan cesâret alarak ESAT Hocam’la berâber;

- Görüşmek, konuşmak, istifâde etmek istiyoruz! Dedik.

- Âh evlâdım, yaş 84-85. Konuşarak bile yardımcı olmamız zor artık!

Karşımızda, kimliği, kişiliği ve birikimiyle bir târih duruyordu. Kitaplarını, defterlerini, hâtıralarını merak ediyoruz. Sâdece kendi adımıza değil, sizin adınıza; çocuklarınız ve de çocuklarımız adına.

Önceki hafta, OSGED’de MURTAZAOĞLU Hoca’ya sorduk. Anlattı. Onu çok yakında paylaşacağız inşâllâh. Bilmem siz de merak ediyor musunuz ŞARLAN kitabının henüz dile gelmeyen sahifelerini? Ediyorsanız, duânızı da esirgemeyin de, Rabbim onlara da bizlere de fırsat ve gayret versin de, -inşâllâh- o geçmişten bu güne köprü olacak soylu hâtıralara hep birlikte ulaşalım.

Sevgili okuyucular, hepimizin cumâ bayramları mübârek olsun, başta ŞARLAN âilesininkiler olmak üzere cümle geçmişlerimizin kabirleri nurlarla dolsun ves’selâm…

 

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

25.03.2010


Mar`12
25
İLİM YAYMA RÜZGÂRI
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

İLİM YAYMA RÜZGÂRI

Pazartesi gün Giresun, Salı gün de Ünye’den gelen telefonların öbür ucundaki arkadaşlar, İlim Yayma Cemiyeti genel merkez yetkililerinin Karadeniz ziyâretleri çerçevesinde Ordu’ya da uğramak istediklerini, ilgilenirsem memnun olacaklarını belirttiler.

Misâfirlerden Yûnus CAN Bey 74 yaşında. Mesleği Avukatlık. İYC’de Denetleme Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor. Yine merkez teşkilât görevlisi İlhan KILIÇ Bey 50-55 yaşlarında ve İşletmeci. İYC’de Plânlama ve Teşkilâtlanma Müdürü. Abdülaziz KESKİN Bey Ünye’den. Ziraat Mühendisi. Misâfirlere refâkât ediyor. 60 yaşında. Bu yaşlarında hizmet için düşmüşler yollara. İnşâllâh gençlere örnek olurlar. Faaliyetleri hakkında bilgi verdiler. Biz zâten İstanbul’da okuduğumuz 70’li yıllardan ve hep duyageldiğimiz hayırlı hizmet ve faaliyetlerinden biliyoruz.

Bu cemiyet ülkemizin en köklü hayır cemiyetlerinden. Ama, geliniz görünüz ki, 1951’den beri sayısız eser ve faaliyete imza atan bu cemiyetin, Türkiye’de şûbesi olmayan nâdir merkezlerden birisi de maal’esef Ordu. Ünye’de var meselâ. Giresun merkezde de. Hiç olmasa adıyla olsun tanınsın diyerek bu gün yazı konusu yaptık. İnşâllâh hayırlara vesîle olur.

Gelen telefonlarıyla bile, konuları ele alış tarzlarımızı etkileyen, hoşluk, güzellik, edebiyât ve şiirlerle dolduran İlim-Yayma rüzgârı işte bu gün de köşemizin konuğu. İnşâllâh, rüzgâr sâdece esmekle kalmaz diye temennî ediyoruz.

www.iyc.org.tr’den özetlediğimiz kadarıyle, İYC’nin öyküsü şöyle:

“Türkiye’de çok partili sisteme geçildikten sonra ekonomik, siyasî ve kültürel hayatta önemli ve müspet gelişmeler yaşanmaya başlamıştı. Toplumun, ehemmiyet ve âciliyetine binaen çözüm beklediği meseleler arasında yer alan din eğitimi ve hizmetleri, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın tesisi gibi konularda atılan adımlar, bu müspet gelişmeler arasında bulunmaktaydı.

Nitekim İstanbul Sirkeci ’de bir araya gelen 68 mümtaz hayırsever ve vatanperver insan da, millî ve manevî değerlerimizi ihya ederek geleceğe taşımak, ilim ve irfan çalışmalarını destekleyerek yaygınlaştırmak için 11 Ekim 1951 tarihinde İlim Yayma Cemiyeti'ni kurmuştu.

Cemiyetimiz, kuruluşunun hemen ardından, Maarif Vekâleti’nin talebi ve okulun ilk müdürü olan (merhum) Celâlettin Ökten’in gayretleriyle, 17 Ekim 1951’de İstanbul’da ilk İmam-Hatip Okulu’nu açmıştır.

İlim Yayma Cemiyeti, kuruluşundan iki yıl kadar sonra, o güne dek yaptığı ve ileride yapacağına kanaat getirilen çalışmalar ve hizmetler sebebiyle 10.02.1953 tarih, 4/169 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile “umumî hizmetlere hâdim” (kamu yararına faaliyet gösteren) dernek statüsünü kazanmıştır.

Cemiyetimiz, toplumun mevcut ve gelecekteki ihtiyaçları doğrultusunda hizmetlerini sürdürmüştür. İstanbul İmam-Hatip Lisesi binası ve öğrenci yurdunun inşasına başlamış, büyük gayretlerle kısa bir sürede tamamlanan bina, 1958 yılında, dönemin Başbakanı (merhum) Adnan Menderes tarafından açılışı yapılarak hizmete girmiştir.

 İlim Yayma Cemiyeti, orta öğrenim için inşa ettiği okul ve yurt binalarını hizmete sunmanın yanı sıra, yüksek öğrenim öğrencileri için de çeşitli yerlerde yurtlar açmış; ayrıca, imkânsızlıklar içerisindeki kabiliyetli öğrencileri desteklemek için (1963 yılından itibaren) burslar vermeye başlamıştır. .

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, 29 Mayıs 1996 tarihinde İlim Yayma Cemiyeti’ne bir şükran plaketi sunmuş; ayrıca hazırlanan belgede, “Türk Milli Eğitimine yapmış olduğunuz katkı her türlü övgü ve takdirin üzerindedir. Bu değerli hizmetiniz, mutlu ve kalkınmış Büyük Türkiye idealinin anıtı olarak daima şükranla anılacaktır...” ifadelerine yer verilmiştir.

Yarım asrı aşan bir süredir nice hayırlı, bereketli ve güzel hizmetlere vesile olan İlim Yayma Cemiyeti günümüzde, Edirne’den Van’a kadar, Türkiye genelindeki şubeleri, öğrenci yurtları ve verdiği burslarıyla eğitim alanındaki çalışmalarını sürdürmeye devam etmektedir.

Milletimizin ve hakkın hizmetinde olmakla iftihar eden İlim Yayma Cemiyeti mensupları, toplumun en seçkin hizmet insanları olmak için dün olduğu gibi bugün de gayret göstermektedirler.”

Sosyal, kültürel faaliyetleri ve basın-yayın-bülten çalışmalarıyla da kendini gösteren İYC, bulunduğu her yerde hayır faaliyetlerine, iyiliklere güzelliklere, sanat-kültür ve edebiyâta öncülük etmeye çalışıyor.

Yetkililerin bize emânet ettikleri ve sizlerle paylaşabileceğimizi ifâdelendirdikleri dökümanlardan birinin üzerinde, cemiyetin hizmet eksenini de en güzeliyle açıklayan Atâ bin Meysere’ye âit bir söz var:

“En güvendiğim sağlam amelim, ilmi yaymak için yaptığım çalışmadır.”

Ayrıntılı bilgi sitelerde fazlasıyla var. Bu cemiyet artık ilgi alanımızda olacağı için zaman zaman sizleri de haberdar edeceğiz gelişmelerden inşâllâh. İlmin kapsamında, uzak ya da yakın bir yerlerinde olmak, en azından öyle hissetme ihtiyâcı duymak güzel ve bir nasîp meselesi.

Okulları, yurtları, kursları ve burslarıyle, dergileri, bültenleri, kitap ve broşürleri ve benzeri çalışmalarıyle ilmi yaymayı ilke edinen bu ve benzeri hizmet kervanlarının, az da olsa bir tarafında yer alabilme bahtiyârlığına ermeyi hepimize nasip etmesi dileğiyle sizleri selâmlıyor, şehrimizden beşâretle gelip-geçen arkadaşlarımıza başarılarla dolu hayırlı, bereketli, uzun ömürler diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum. Onların ve bizlerin, yollarımız ve hizmet bahtlarımız açık olsun ves’selâm…


 

ORDU HAYAT GAZETESİ

24.03.2010


Mar`12
25
ÇOK GÜZEL ŞEYLER NEREDE?
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

Sevgili okuyucular. Şu sıra “yaşamak çok güzel şey doğrusu.”
Özellikle de bizler, sizler, yâni Ordulular için. Neden mi?
“Teleferik, teleferik; teleferik de teleferik!” deyip-duruyorduk.
Nihâyet iktidar-muhâlefet herkesler katıldı ve de temeller atıldı.
Düşünün bir kere; kaç vilâyetimiz var böyle müsâit ve şanslı?
Bu, Ordu’da dönüşüm sağlayacak, çağ açacak stratejik bir proje!
Belki geç oldu ama, güç olmayacak; ve de belki de en güzeli olacak!
Altı ay sonra –inşâllâh- tellere binip Boztepe ellere kanatlanacağız!
Hükümet te uçuracak bizi, üst üste gelen beyânâtlara bakılırsa.
Geçen hafta M.Hilmi GÜLER vekilimiz, OR-Gİ müjdeleri sundu.
Enwer YILMAZ  vekilimiz durur mu; o da bu hafta, dün eyitti:
“HAVAALANININ KURDELESİNİ BİZ KESECEĞİZ!”
Hamarat vekilden ÜNYE-AKKUŞ-NİKSAR Duble yol müjdesi.
Tüm yollar son sürat; havada değil karada da uçacağız evelallâh.
Demokratik Açılım ve de hizmet tür ve renklerinde saçılım da o biçim.
Hem çalışma, hem kazanma, hem değerlendirme; kısaca hayat o biçim!
Atilla ÖZTÜRK: “Ordu Devlet Hastânesi her geçen gün büyüyor.”
FORTİS’ten promasyon: Ordu Sosyâl Hizmetlere iki araç takviyesi
Serwet ŞAHİN: “Sorunların, sonuna kadar tâkipçisi olacağız!”
Vekiller başta olmak üzere, başkanlar, herkes hizmet yarışında.
“Kırgızlar ve Gagavuzlar Nevruz için Ordu’da.” diye bir haber. 
Nevruz, yeni gün, yâni bahar, yâni yenilik, tâzelik, heyecan demek!
Ziyâret güzel bir tevâfuk! Onlar da coşkumuzun bir parçası oldu sanki.
Ne demişler; “Mutluluklar paylaşıldıkça çoğalır!” İşte bu, tam da o!
Bir de e-mail adresime Melih Cevdet ANDAY’ın şu şiiri düşmez mi?
Hem de yurt dışından geliyor. Başlık ve şâirini biz bulup ilâve ettik:
                 ÇOK GÜZEL ŞEY
               Yaşamak güzel şey doğrusu
               Üstelik hava da güzelse
               Hele gücün kuvvetin yerindeyse
               Elin ekmek tutmuşsa bir de
               Hele tertemizse gönlün
               Hele kar gibiyse alnın
               Yani kendinden korkmuyorsan
               Kimseden korkmuyorsan dünyada
               Dostuna güveniyorsan
               İyi günler bekliyorsan hele
               İyi günlere inanıyorsan
               Üstelik hava da güzelse
               Yaşamak güzel şey
               Çok güzel şey doğrusu.
Bu şiir tüm yazımızın da ilhâm kaynağı oldu. Gerçekten, arı, duru; 
hayât gerçeğini yalın bir dille anlatan güzel ve temiz kokulu bir şiir.
Hayatın güzelliğinin insanın kendi içinden kaynaklandığını vurguluyor.
İnsanın içi bozuksa güzele bile güzel bakamaz. Gözlük çok çok önemli.
Çok sevdim bu şiiri. Gönderen kardeşimizden Allâh râzı olsun. Bunu, 
sizlerle paylaşmak da ayrı bir güzel. Hem de “ÇOK GÜZEL ŞEY!”
Mâdem, şiire uğradık, kendimizden de birkaç mısrâ konduralım.
Yukardan alınabilecek mesajları biraz daha dobraca dile getiriyor.
Hem işin o tarafını da unutmayalım. Güzel güzel yaşayalım, ama;
bunu yaparken bu güzelliklerin sonsuz güzelliğin örnekleri olduğunu,
hem unutmayalım, hem de gereklerini yapalım. İşte şiir, bir dörtlük:

BAĞ-BÂR

Dünyâ bir çarşı-pazar; kârı sorarlar sana

Neler götürüyorsun; bârı sorarlar sana

Söyle, niçin yaşadın; neyin peşinden koştun?

Bağlandığın güzeli, yârı sorarlar sana!...

Bu gün konuya esprili bir dille girdiğimize bakmayın. 
Anlatmaya çalıştığımız konular gerçekten güzel ve ciddî konular.
Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Geleceğin Ordu’su
Çok daha güzel bir Ordu olacak, buna inanıyorum.
ÇOK GÜZEL ŞEY şiirini içinizde hissederek bir daha okuyun.
Güzelliği içinizde hissedecek ve orada varsa; bulacaksınız!
Güzel bakmayı bilelim ki, güzel görme şans ve hakkımız olsun!

Kendinizi yoklayın ve bu açıyla her şeye yeniden bakın ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

23.03.2010


Mar`12
25
ÇEBİDEN ÇELEBİYE BİYOGRAFİLER
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

ÇEBİ’DEN ÇELEBİ’YE BİYOGRAFİLER

Bu gün aktüaliteden biraz uzaklaşıp yerel târih ve kültür ekseninde dolaşacağız. Aslına bakarsanız böyle söylemek, aktüaliteyle kültürü birbirinden ayrıymış gibi ele almak son derece yanlış. Çünkü, netîcede söz konusu tüm bu çabalar, aktüalite dediğimiz şeylerin hepsi, aynı zamanda kültürel gelişim için değil mi?

En kestirmeden ve en aktüel, dolayısıyla en çarpıcı bir biçimde ifâde etmek gerekirse, insan olarak, medeniyet olarak, ahlâk olarak bir yerlere gelemedikten, bu anlamda yükselemedikten sonra, Teleferikle Boztepe’ye çıkmanın ötesinde, füzeler yapıp uzaylara çıksak ne olur ki?!

Gelelim konumuza. Biyografi kısaca “hayât hikâyesi” olarak ifâde ediliyor. Biraz açmak gerekirse; isim yapmış, hayat çizgisi ve başarılarıyla kamuoyuna mâlolmuş kişilerin hayatlarını her yönüyle ve bütünüyle anlatan yazı ve kitaplara biyografi denir. Bu anlatım işi, kişinin kendisi tarafından bizzat yapılırsa, buna da otobiyografi denilir.

Ordumuz’da böyle kişiler var mı, ya da biyografisi yazılanlar var mı?

Elbetteki var. Ordu yazı ve kültür târihinde, tâkip edebildiğim kadarıyla ilk biyografik eseri İl Kültür-Turizm eski müdürümüz Muzaffer GÜNAY Bey kaleme aldı. Zamanın Belediye Başkanı Fikret TÜRKYILMAZ Bey’in destekleriyle 2003’de İstanbul’da basılan Araştırmacı-Yazar SITKI ÇEBİ adlı kitap, bu noktada bir çığır teşkîl etti. Roman dalında da bu anlamda bir ilkin sâhibi olan Muzaffer Bey’in, Merhum Üstad Sıtkı ÇEBİ ile ilgili bu güzel eseri, gün geçtikçe daha da kıymet kazanıyor. Geleceğin kaynak kitapları arasındaki yerini çoktan aldı bile.

2. sırada Uğurcan ATAOĞLU’nun DEDEM MEHMET RIFAT adlı kitabı geliyor. O da, baskı kalite ve tekniği, fotoğrafları, orijinâl tablolar ve tıpkıbasımlarıyla raflarımızdaki yerine kuruldu. Bu kitapla ve muhtevâsıyla ilgili, yayınlandığı günlerde köşemizde çeşitli değerlendirmeler yapmıştık.

Gelelim, bu konuya girmemize sebep teşkil eden 3. kitaba;

şehirde bir gökkuşağı: Fahri ÇELEBİ - Yazar: İbrâhim DİZMAN

Elimizdeki kitap, Birinci Basım: Nisan 2009, Samsun.

Kitabı elinde gördüğüm Beyefendi Ağabey, hemen;

- Bu kitap tam sana göre. Önce senin okumana müsâde edebilirim!” dedi.

Tahmin ettiği gibi; memnûniyetle kâbul ettim. Kitap, yazarından imzalı;

“Çok değerli Yılmaz Gündoğdu Kardeşime… 01.01.2010, Fahri Çelebi.

Ordu’da şu an piyasada mevcut bu üç biyografi kitabının yazarlarını tebrik ediyor, yenileri için örnek teşkîl etmesini diliyorum.

Biyografileri okuduğumuzda bir hayâta neler sığdırılabileceğini görüyoruz en azından. Diğer yandan, bir de bakıyoruz ki, ömürler ne kadar uzun olsa da, çok heyecanlı dönemler yaşansa da her kes varıp, artık geriye dönüşün mümkün olmadığı bir yerlerde kala kalıyor.

Konumuzu, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz’in(SAV) hayâtımızı da memâtımızı da kuşatan ve de en güzeliyle anlamlandıran, hepimizin, bir işe koyulacağı zaman mutlakâ göz önünde bulundurmamız gereken şu mübârek sözüyle bağlayalım:      

“İslâm`da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından da hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de İslâm`da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günâhı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayrılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz.” (Müslim, Zekât 69. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 64.)

Hayırlı çığır açanlara, güzel çalışmalar yaparak hayâtını adım adım iyiliklerle dolduranlara; geriye dönüp baktığı noktada, çağrılarından, çığrılarından ve de çığırlarından hicap duymayanlara ne mutlu ves’selâm...


ORDU HAYAT GAZETESİ

22.03.2010


Mar`12
25
YENİ ŞEHİR, YENİ MAHALLE..
MIZRAP 2010

Yorumlar(0)

YENİ ŞEHİR, YENİ MAHALLE…

Öteden beri hep hayâl ve hattâ bir türlü yapılmamasına hayret ettiğim, Ordu’yu ve hattâ bu bölgeyi çok yakından ilgilendiren, Karadeniz’in en büyük turistik projesi olarak nitelendirmenin abartı olmayacağı BOZTEPE TELEFERİK mega projesinin temeli nihâyet  atıldı. Hayırlı olsun. Bizzat başkanın açıklamasına göre, 6 ayda, yâni Eylül’de bitirilecek. Karar verildi, temel atıldı ya; gerisi o kadar önemli değil.

Takvim yaprakları 20 Mart 2010 Cumartesi yazıyordu. Ordumuz’u yepyeni bir şehir çehresine büründürecek, semt semt, mahalle mahalle baştan başa etkileyecek önemli bir adımın atıldığı bu târihî günü bize gösteren Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

BURSA-ORDU

Her Bursa’ya gidişimde hayıflanırdım. Ordu’nun Boztepesi de en az ULUDAĞ kadar elverişliydi teleferik için çünkü. Belki de Ordu’ya, doğal yerleşim sahası îtibârıyle daha da şık düşebilecekti. Bu proje Ordu’yu, Bursa’dan sonra 2. şehir yapacaktı sonuçta. Çünkü, teleferiğin en çok yakışabileceği bir başka şehir daha düşünemiyorum. Meselâ, Samsun bizden önce davrandı ama, teleferiğin kim farkında? Çünkü, oradaki zoraki bir projeydi bana göre. Lunapark aksesuarı gibi bir şey. Ama, Ordu’daki için aynı şey söylenebilir mi? Göreceksiniz, eğer hakîkâten güzel bir proje olarak gerçekleşebilirse, bu, Karadeniz’de olduğu kadar, Türkiye’de de yıldız şehirlerden biri yapacak Ordumuz’u.

ORDU-CEZÂYİR

Sonra, öğretmen olarak görev yaptığımız yıllarda, 89-90 dönemini Cezâyir’de geçirmiştim. Staj görmek üzere bakanlıkça gönderildiğimiz 5 Türk arkadaş olarak Cezâyir’in bir-çok şehri yanında, Tûnus ve FAS’ı da genel hatlarıyla görme imkânımız olmuştu. Kuzey Afrika genelde düz olduğu için, şehirler hemen hemen dağ ya da tepe eteklerine kurulmuşlardı. Ve hemen hepsinin de teleferiği mevcûttu. Oralara göre daha gelişmiş olarak gördüğümüz ülkemizde, hele bu anlamda çok müsâit olan Ordumuzda bunu görmemek en azından bir gafletin ya da ihmâlkârlığın ifâdesi gibi gözüküyordu bize.

Ancak, bu günlere geldiğimizde, Ordu için, böylesine önemsenen ve asırlara hitap edecek bir eserin proje alternatifleri çok olmalı, çok tartışılmalı, en geniş çerçevede en güzelinin arayışı içerisinde olunmalıydı. Taşıdığımız hassâsiyet bundandı ve şu veyâ bu şekilde geldiğimiz noktada yaşadığımız heyecan da bu yüzden. Başkan Seyit TORUN Bey, “Çok araştırdık, çok inceledik.” diyor. O zaman problem yok. Burada, karar mevkiindekilerin beğenilerini benimsemekten ve de estetik öngörülerine güvenmekten başka seçeneğimiz yok. Bence, bu anlamdaki hassâsiyetlerin hepsi de güzeldi. Çünkü, kimse çıkar peşinde değildi. Hepsi de, -güzel sıfatıyla yan yana çok güzel yakışan- Ordu’nun güzelliği içindi.

BİRLİK-DİRLİK

Temel atma törenine DSP Genel Başkanı Masum TÜRKER, DSP İstanbul Milletvekilleri Ayşe Jale AĞIRBAŞ, Hüseyin MERT, AK Parti Ordu Milletvekili Enver YILMAZ,  Vali Yardımcısı Mustafa İMAMOĞLU,  Garnizon Komutanı J. Albay Celal ÇÜREK, İller Bankası Samsun Bölge Müdürü Murat AYBEK ile İl Müftü Vekili Kemâl MENCELOĞLU, diğer protokol mensupları, siyasi parti temsilcileri ve binlerce Ordulu katıldı.

Ve, iktidarıyle muhâlefetiyle, siviliyle askeriyle, âmiri memuruyla, köylüsü şehirlisiyle her kes oradaydı. Butonu tutan eller sağdan sola, güneyden kuzeye hepimizin elleriydi. Çünkü o hepimizin özlemiydi. Bu Besmele’den 6 ay sonra inşâllâh hep birlikte duâsını da göreceğiz. İşte asıl o zaman düşlerimiz Boztepe’ye, başlarımız göğe erecek!

Tüm emeği geçenlerden Hak Celle râzı olsun. Milleti-memleketi hâlisâne hizmetlerle madden yükseltmeye çalışanlara Rabbim mânen yükselmeler ve de âlî derece ufuklarını ihsân eylesin. İşiniz âsân, yolunuz ve bahtınız açık olsun. Vira BİSMİLLÂH. Hadi kolay gele!..

YENİ MAHALLE

Ordu’nun gündemine eş, bizim de gazete olarak gündemimizde, bir de taşınma vardı. Gün boyu koşuşturmayla geçti. Vinçlerle, devâsâ camlarla, çerçevelerle, gazete, matbaa makine, aksesuar ve levâzımâtıyla uğraşıp durduk. Tonluk malzemelerin nakli kolay değil. Allâh yardım etti. Gazete yönetici ve personeli omuz omuza, yardımcı arkadaşların da katkılarıyla berâber kolaylıkla başardık. İşlemi kazâsız, belâsız netîcelendirdik elhamdülillâh. İnşâllâh yeni yerimiz, okuyucularımızla birlikte, daha güzel hizmetlere muvaffakiyet yolunun önemli bir merhalesi olacak. Burada, şu veyâ bu şekilde katkıda bulunanlar ve tüm emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliyoruz.

TELEFERİK tekrar hayırlı olsun. Gazetemizin YeniMahalle Kahraman SAĞRA Cad.74/B adresi hayırlı olsun. Rabbim tamâmına erdirsin. Atılan tüm adımları Ordumuz ve de yurdumuz; kendimiz, neslimiz ve de şehrimiz için hayırlı, ya da hayırlara tebdîl eylesin…

Evet sevgili okuyucular; mevsim Bahar. Günlerden pazartesi. Havalar güzel.

Bunun yanında, fındık fiyatlarında da sürpriz denilecek iyileşmeler var.

Ne zamandır beklenen dönüm paraları da bu hafta ödenmeye başlanacak!

Sonuçta bu sıra görüntüde hep iyilikler, güzellikler var gibi!

Hani ne derler;DAHA NE OLSUN? BUNDAN İYİSİ CAN SAĞLIĞI!..

Biz de; “tüm haftalarımızın en az böyle olması dileğiyle” diyoruz ves’selâm!

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

21.03.2010


Toplam 228 Blog, 46 Sayfada Gösterilmektedir.
«« « 33 34 35 36 37 [38] 39 40 41 42 43 » »»

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7140)
AKROSTİŞ YAZILARI (5512)
FOTOĞRAF-NÂME (5186)
MODA-NÂME (5064)
EYMÜR-NÂME 2 (4928)
EYMÜR-NÂME 1 (4652)
Bedford-nâme (4624)
Nûri KAHRAMAN (4617)
EYMÜR-NÂME 3 (4590)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3949)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...