KAYLÛLE-NÂME
Lâyık mıyız bu güne, bunca felâketlere?
Gördüğümüz kâbuslar böyle neyin nesidir?
Kıtalar ötesinden gelip yakar-yıkarlar
Nerde müslüman varsa, gelen feryât sesidir!
Batı dikkâtimizi çekti hep ekranlara
Büyüledi şovlarla, kasdetti îmanlara
Gidip öte tarafta kıydı nice canlara
Bizim felâketimiz, onların neş’esidir!
Çağdaşlık, insancıllık ;ne güzel kelimeler
Özgürlük, bağımsızlık; eşitlik; daha neler?
Lâkin teknik ileri, çok teknik işkenceler!
Her İslâm coğrafyası bir zulüm köşesidir!
Bozdu birliğimizi, dağıttı işimizi
Musallat oldu bir kez, bırakmaz peşimizi
Burnumuzun dibinde döver kardeşimizi
Uygarlık dağlarından yağan top güllesidir
Sâdece toprak değil; iffet, nâmus çiğnendi
Her fırsatta hakâret, her fırsatta eğlendi
Yeni dünyâ düzeni böyle mi bir düzendi?
Zulüm, işkence, ölüm Batı’nın Türkçesidir!
Çocuklar hep kan kusar, bu nasıl medeniyet?
Her adımın ardında mutlak var kötü niyet
Beyaz yüzler elinde karardı insâniyet
Mutlak âkibetleri âhların sillesidir
Uykunun lâkin artık yaklaştı sonu gibi
Mazlûmların evvelallâh çıkacaktır sâhibi
Nûrânîler inşâllâh olur zafer kâtibi
İkinci uyanışın bunlar kaylûlesidir
13-14.07.02