SÂLİH ÖLÜMÜ
Geçtiğimiz son Cumâ’nın namazını Arpaköy eski câmide kıldık. Havalar da gâyet güzeldi. Geliş sebebimiz, MURTAZAOĞULLARI’ndan Sâlih MURTAZAOĞLU (88) amcanın vefâtıydı. Cenâze dolayısıyla geldiğimiz köy bize en güzel günlerinden birisini yaşatıyordu. Katılım çoktu. Merhumun, hepimizin yakından tanıdığı Ordu Eski vâizlerinden Mehmet Hulûsî MURTAZAOĞLU Hocamızın ağabeyi, hâlen İsmetpaşa İlköğretim Okulu Müdürü, Ordu İmam-Hatip Lisesi eski öğretmen ve Müdür yardımcısı İdris Nebî MURTAZAOĞLU’nun da babası olması hasebiyle başta diyânet, imam-hatip ve eğitim dünyâsı olmak üzere, iş, ticâret ve siyâset çevreleriyle, dâire müdür ve personelleri ve geniş bir halk kitlesi cenâzede hazır bulundu.
Gerek cenâze evinin yanında, gerekse cumâ için câmi çevresine ulaşıldığında insanlar öbek öbek hasbihâl ve sohbet hâlinde oldular. Hem Cumâ, hem cenâze, hem de havanın müsâitliği gerçek bir dostluk şölenine dönüştürdü Cumâ bayramımızı. Sâlih MURTAZAOĞLU Amca ebedî dostuna giderken, insanlar da Allâh için birbirleriyle kardeşâne görüştüler. Hasret giderdiler. Kaynaştılar.
Cenâzenin ev yanındaki helâlleştirmesini Ordu İmam-Hatip Lisesi emekli öğretmeni, İslâmî İlimler Hizmet Vakfı başkanı İbrâhim YÜKSEL Hoca yaptı. Câmide günün vaazını İl Müftümüz, aynı zamanda merhûmun yakın arkadaşı ve komşusu olan Tâceddin SEVİNÇ Bey Hocamız yaptı. Cumâ namazını da Emekli müftülerimizden Ordu’muzun tanınmış ilim ve irfân adamlarından Mehmet ÇELENK Hoca kıldırdı. Mezar üstündeki duâyı da emekli imamlarımızdan Mehmet YÜKSEL Hoca yaptı.
Cumâ namazı için geldiğimiz câmide alt ve üst katlar lebâleb doldu. Dışarıda da hayli cemâat vardı. Vaaz eden müftümüz Tâceddin Bey, aşağıda zikredeceğimiz iki hadîs-i şerif çerçevesinde geli,ştirdi nasihatlerini;
“Sana, vâiz olarak ölüm yeter.” HADİS
Cennetle müjdelenen on sahebeden biri olan, 4 Büyük halîfenin 2. si, adâletiyle isim yapmış Hz. Ömer (r.a.)in, yüzüğünün kaşına bu hadîs-i şerîfi yazdırmış olması bizim için çok önemli ve düşündürücü olmalıdır.
Tâceddin Bey Hocamızın vurguladığı diğer hadîs-i şerîf de hiç unutmamamız, hep hatırımızda tutup hayâlimizde yaşatmamız gereken bir sahneyi canlandırıyordu:
“Cenâze tabuta konulup erkekler omuzlarına yüklendiklerinde, o cenâze iyi(sâlih) bir kişi ise: Beni acele olarak gideceğim yere ulaştırınız, der.
Eğer o cenâze kötü (gayr-i sâlih) bir kişi ise: Eyvâh! Bu cenâzeyi (beni) nereye götürüyorsunuz diye feryâd eder.
Cenâzenin bu feryâdını insandan başka her şey işitir. Eğer insan bu feryâdı duysaydı, dayanamayıp bayılırdı.” Buhârî-Cenâiz.
Mehmet ÇELENK Hocamız da hutbede Sâlih Amca merhûmun, namazını kıldıktan sonra Kur’ân okurken Allâh diyerek suhûletle can verişinden hareketle;
- Allâh hepimize böyle sâlih ölümleri, hüsn-i hatîmeler nasîp eylesin! şeklinde konuştu.
Nasıl yaşarsanız öyle ölür, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz. Hadîs-i Şerîf
Bir kul hangi hâl üzere ölürse, o hâl üzere dirilecektir. MÜSLİM
Hadîs-i şeriflerini zikrettikten sonra da, bu bağlamda, her an ölebileceğimiz düşüncesiyle hareketlerimize dikkât etmemiz, uyanık bulunmamız gerektiğine işâret etti. Aksi takdirde, -Allâh korusun- gâfillerden oluruz uyarısında bulundu. Sonra da, A’RAF Sûresi’ndeki şu âyetleri cemaatin dikkâtlerine sundu:
“Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır.
Onların kâlpleri vardır onlarla kavramazlar,
Gözleri vardır, onlarla görmezler,
Kulakları vardır, onlarla işitmezler.
İşte onlar hayvan gibidir; hattâ daha da şaşkındırlar.
İşte asıl gâfiller onlardır. A’RAF SÛRESİ:179
İnanıp da iyi işler yapanlara (sâlihlere) gelince –ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazîfe yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.”
A’RAF SÛRESİ:42
Câmi, mezarlığın tam ortasında yer alıyor. Eskisinin yerine yeniden yapılmış. Câmiden çıkarken düşündüğüm şey, içerde yer kalmadığı için çimenlere doğru serpiştirilen ayakkabılara nasıl ulaşacağımzdı. Kapıya geldiğimizde bir kardeşimizin uzaklardaki ayakkabları boşaldıkça kapıya doğru getirip çevirerek bıraktığını gördük. Bu, ilk etapta küçük ve basit gibi görünen hareketin, bencilleşen ve çıkar ekseninde dönen dünyâ için çok önemli bir ayrıntı olduğunu düşündüm. Sevindim. Yüreğimizde çiçekler açtı. Her kimse, bu derviş gönüllü Müslüman kardeşimize, sonsuz hayâtta çiçekli dünyâlar niyâz ediyorum. Ayakkabı çevirdiği için değil yalnızca, bu karda kışta, mânen kuraklaşmış diyârlarımızda ümit çiçekleri açtırdıkları için. Allâh selâmet versin.
Câmiin bahçesi olmadığı için Cenâze namazını hemen yakındaki cılga derenin karşısında yer alan harmanda kıldık. Her cenâzede olduğu gibi kâhyalıklar burada da oldu. Bu, cenâzelerimizin süsü; olmazsa olmazı. Cemaat çok olduğu için, uzun süren toparlanma süreci, çoktandır görüşmeyen dostlar için selâmlaşma, dertleşme ve hasret giderme fırsatı sağladı. Günün en güzel ve anlamlı manzaralarından biri de babanın namazını oğlun kıldırmasıydı.
Sözümüzü bağlarken, Sâlih Amca’ya sonsuz rahmet, başta Vâiz Mehmet Hocamız, İdris Nebi ve Abdurrahman MURTAZAOĞLU Beyler olmak üzere, tüm MURTAZAOĞLU âilesine ve yakınlarına sabr-ı cemîller niyâz eder, sevgi, saygı ve tâziyelerimizi sunarız.
Yüce Rabbimiz hepimize böyle sâlih ölümler, muhabbetli cenâzeler
ve hüsn-i hatîmeler nasîp eylesin.
Allâhümmahşurnâ fî zümratis’Sâlihîn. Âmin, âmin, âmin; ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
21.12.2008