YOLLA UÇURUM ARASI
Geçen hafta olan kazâ bir ay içerisinde 3.süydü. Demek ki bizim toplumumuz iyice lâçkalaşmış. Ruh disiplini diye bir şey olmadığı gibi, ibret almak da yok. Aynı yerde daha önce yine kazâ olmuş. Daha dün denecek zamanda aynı güzergâhda bir servis kazâsı daha meydana gelmişti.
Nereden bakarsanız bakınız, bu ve benzeri olaylar insanlık kimyâmızın bozulduğunun dışa vurumudur. Bunlar işin maddî boyutu. Mâneviyât âlemimizde ne büyük felâketler tezâhür ediyor; ne yazık ki onu yalnızca öbür dünyâda test edebileceğiz! Ama, o zaman iş işten geçmiş olacak. Öyleyse bu olaylardan her anlamda sonuçlar çıkarmalıyız.
Rabbim, her türlü ve bilhassâ ebedî felâketlerden korusun. Hiçbir âileye ve çocuklarımıza böyle olaylar yaşatmasın.
Bir imtihan olarak böyle durumlar yaşatırsa, gidenlere îmanla gitmeyi, kalanlara da ölçüyle ve sabırla kalmayı nasîp eylesin…
Elif Büşrâ ve âilesini tanımıyorum. Hiç görmüş de değilim. Basına aksettiği kadarıyla tanıdım. Bilhassâ ödevlerdeki ifâdeler bizler için bir tesellî ve yegâne ümit oldu. Hepimiz erinde-gecinde gideceğiz. Rabbim cümlemize îmanla göçmeyi nasîp eylesin. Onun dışındaki her şey yalan, sanal ve de anlamsız. Orada zerre geçerliliği yok. Yalnızca Hak, yalnızca îman. Allâh hepimizin yardımcısı olsun. Sonsuz ayrılıklar, mutsuzluklar ve de hicranlar yaşatmasın.
Bu çocuğumuz için bir Yâsin okumak geldi içimden. Okudum ve duâ içerisinde adını özellikle andım. Çünkü o hepimizin evlâdı. Bizim eserimiz. Kurbansa,bu, trafik olayının da çok ötesinde, toplum olarak hepimizin genel lâçkalığının ve de vurdumduymazlığının kurbanı. Mevlâ rahmet eyleye. Bizlere de ibret almayı, sorumluluklarının ciddiyetinin farkına varmayı nasîp eyleye.
Duâyla kalmayıp, bir de şiir yazdım. O, bildiğiniz ve alışık olduğunuz Akrostiş stilinde. Demek ki etkilenmişiz. Hepimiz böyle olaylarla karşılaşabiliriz. Gerçekten zor bir durum. Rabbim göstermesin, gösterirse de sabrını vererek yardım eylesin…
Yakınları “BAHAR GÖZLÜ ELİFİMİZ GİTTİ!” diyorlar.
Ben de o pencereden baktım:
BAHAR PENCERESİ
En beklenmedik anda kapıp götürür rüzgâr
“Lâ havle” demeye bile fırsat kalmaz güzelim!
İşin hakîkâtini anlayamadan daha;
Fasl-ı hayât kesilir, sazlar çalmaz güzelim!
Beşikleri süslersin, şenlersin gönülleri
Ümitlere açılır, geçersin bülbülleri
Şarkı olur dillerde kül edersin gülleri
Revân olur gidersin; kader salmaz güzelim!
Âh ettirir hem bize; yola düşer gidersin
Bekliyorken gelmeni, dağ-taş aşar gidersin
İyiler diyârına, durmaz, koşar gidersin
Nûr gönüllü olanın gülü solmaz güzelim!
Dedin gitmeden önce; “SABIR, TEVEKKÜL” gerek
“ALLÂH, RASÛL” diyene, tüm gidişler bal-börek
Şükür, îmânımız var; Cennette düğün-dernek
Allâh’a güvenenler mahrum olmaz güzelim…
Sabır zor; amma lâkin, güzel olur meyvesi
En zoru, ayrılığın beklemeden gelmesi
Lâkin anne-babanın daha ağır hissesi
Allâh yardım etmezse, çile dolmaz güzelim…
Mukadderât, neylersin; bize düşen rızâdır
Vefât, vefâ demektir; bahânesi kazâdır
En kötü şey isyândır; çünkü Rable nizâdır
Rûhu alan, verendir; canlar ölmez güzelim…
Ahirette inşâllah erersin murâdına
Hâlisâne duâlar yetişir imdâdına
Melekler fer verirler koluna kanadına
Er-geç herkes gelecek, sanma gelmez güzelim…
Tabut aldı götürdü; şimdi topraklardasın
İslâmın çiçeğisin, yeşil yapraklardasın
Lâilâhe illâllâh diyen dudaklardasın
Elbet îmanı olan, darda kalmaz güzelim…
Ölümler, ölmeler, öldürmeler, zulümler, cinâyetler, kazâlar, sorumsuzluklar, başıboşluklar, vs. vs. Nereye gidiyoruz? Bu işe ve böylesine gidişe bir dur demenin zamânı artık gelmiş olmalı!
Yüce Mevlâ yavrumuza, her iki ismi gibi güzel, anlamlı, müjdeli, mutlu bir sonsuz hayât, arkada kalan anne-babası, yakınları, öğretmenleri, arkadaşları ve sevenlerine de sabırların en güzelini nasîp eylesin ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
27.04.2010