Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4607067
 Sitede Aktif: 3
 Ip: 172.71.254.143
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Blog

RSS Takip Tavsiye Et İndir (.doc) Okunma: 1149
ÇAYCI KARDEŞ AĞABEY NEREDE?

YAPRAKLAR DÖKÜLÜRKEN.. GİTMELERİN TATİLİ YOK...

ÇAYCI KARDEŞ! AĞABEY NEREDE?!

Öteden beri düşüne geldiğimiz ve “en başta gelen ihtiyacımız” olarak gördüğümüz çayhâne meselesi hâlâ bir türlü gerçekleşememiştir. Yıllarca, bir çok arkadaşa, “bizlerin, vakıftan, dernekten, şundan bundan önce bir çayevi’ne ihtiyâcımız olduğu”nu söylemişizdir. Hattâ, ciddî ciddî yerler arayıp, insanlara tekliflerde bulunmuşuzdur. Ama olmamıştır.

Hüseyin ÇİÇEK Hocamıza sorun. Bu konuyu ne kadar konuşmuşuzdur. Bize, çayı içilecek, uğranmadan, muhabbeti alınmadan, çayı yudumlanmadan geçilemeyecek ve bizleri tebessümünde buluşturacak bir “ağabey” kişiliğe ihtiyâcımız var. Şu an Ordu’da, “bir araya gelip çay içelim, hem arkadaşları da görürüz” diyebileceğimiz bir birleştirici yerimiz yok.

En son, Belediye’nin altında kafeterya işleten Osman DANIŞ Ağabey’e yaptım bu teklifi: “Âbi sen bizim hepimizin ağabeyisin zâten de, artık farklı bir Ağabey’i ol. Buradan zâten çıkacaksın bildiğim kadarıyle. Çünkü Belediye merkez binâyı yenileyecek. Yeni taşınacağın yeri şöyle güzel, biraz daha geniş, büyüğünden ve şehrin müsâit bir yerinden seç. Fiyatlar biraz daha gariban işi olsun. Herkes gelebilsin. Bu fonksiyonu bu şekliyle devam etsin ama, ayrı bir bölümü kültür, sanat ve edebiyatla uğraşanların, basın-yayın-kitap dünyâsına ilgi duyanların, vatandaşlarımızdan okuma ve sohbet meraklılarının uğrama ihtiyâcı duyabileceği kültür-kafe niteliğinde düşün ve tasarla” falan dedim. “Buna âcil ihtiyâcımız var!”

O da, “Güzel fikir, olabilir, inşâllâh. Bir değerlendirelim” dedi. Bu noktada geldiğimiz yer şimdilik burası. Ama, anlatmak istediğimiz meramın gerçekleşmesi meyânında sonuca doğru yaklaştığımızı söyleyebiliriz. Konu, en azından olgunlaşma trendinde.

Mustafa ÖZATA arkadaşımızla da bu konuyu çok paylaştık. Onu bu iş için birebir görmüşümdür hep. Ama şartlar el vermemiştir. Hayâtın cilveleri onu, belki hiç aklından geçmeyen mecrâlara sürükledi. Gerçi, siyâsetin de gönül insanlarına ihtiyâcı var ama, oralara herkes gidebilir de, bu bizim dediğimiz ağabeylik fonksiyonu nâdir kişilerin yapabileceği bir şey.

Sonuçta, bu sonuç bizim sonucumuz. Biz de bunu söylemek istiyoruz zâten; Ordu’da kültür ciddîye alınmıyor. Para, siyâset, menfaat, keyif ve zevkler ön plânda. Tüm yatırımlar oralara. İhâle tâkipleri ve siyâset için eleman üstüne eleman tutanlar, iş yerlerinde yüzlerce kişi çalıştıranlar, parti için, pılı-pırtı için tüm imkânlarını seferber edenler, kültür, sanat, dergi, kitap deyince burun kıvırıyorlar. İnsana, onun kâlbine ve rûhuna hitap edecek kültürel çalışmalara yatırım yapmayı düşünmüyorlar. Bunun vebâlini hepimiz çekeceğiz.

Belki de, her şey bir ihtiyaçtan doğuyor. Dolayısıyla, Ordu henüz böyle bir noksan söz konusu olacak bir kültürel kıvâma eremedi. Başta İstanbul olmak üzere, bir çok büyük şehirlerde ünlü kıraathâneler var. Özellikle kültür- edebiyat-ilim çevrelerini bir araya getiren ve ortak noktada buluşturan mekânlar.

Meselâ, hemen akla gelen bir örnek olarak KÜLLÜK, onun ardından MARMARA KIRAATHÂNESİ’ni zikredebiliriz. Burada, MESERRET de hemen geliveriyor akla. Bu muhtevâda onlarca kıraathâne adı zikrediliyor kaynaklarda ülke çapında.

Bir yolculukta, şirketin Terme’deki tesislerinin kitap reyonundan tevâfuken aldığım KÜLLÜK ANILARI isimli kitabında Nevzat Sûdî, Beyazıt Camii’nin Beyazıt’a bakan kapalı kapısı önündeki ''Küllük Kahvesi”ni, oraya uğrayan kişilikleri, acı-tatlı, dramatik hâtıraları ve gözlemlerini uzun uzun anlatıyor.

Aslında KÜLLÜK, öyle âhım-şâhım bir yer de değildir yapı olarak anladığım kadarıyla. Bir lokantanın öbür yarısı gibi bir şey. Ama fonksiyonel olarak büyüktür. Bir dönemin beyin ve kâlp insanlarının meşveret ve muhabbet mektebidir. Bir çok yazar, ünlü eserlerini Küllük ekseninde kaleme almışlardır. Mehmet Niyâzi, DÂHÎLER ve DELİLER kitabında Küllük müdâvimlerini anlatır. Kurgu onun üzerinedir.

Bizim bir KÜLLÜK sevdâmız olamaz. Çünkü, oranın ölçüsüne vurunca, edebiyatçıyı nerede bulacaksın burada? Her ne kadar  kendilerini farklı görüp de yüksek edebiyât havaları estirerek piyasaya burun kıvıranlar olsa da, sonuçta o kategoriye girme şanslarının ne olacağı tartışılır. Dolayısıyla, biz, “edebiyâtçılar” demeyelim de kendimiz adına “edebiyat severler, kültürle, kitapla teşrîk-i mesâisi olanlar” bir araya gelebilelim. Lâzım değil, adı KİTAPSEVERLER DERNEĞİ olsun. Gidince çay bulunsun. Bir de tebessüm. O kadar. Edebiyat olamasa da edep olsun, şiiriyet olsun, yeter.

Yöre olarak ta öyle. Örnek için çok uzağa gitmeğe gerek yok. Bu dediğim fonksiyonda çayevleri Fatsa’da, Ünye’de, Bulancak’ta var. Buralara gittiğimizde, arkadaşların hemen birlikte çay içebileceğimiz böylesi yerleri bulunuyor. Otantik, sempatik, kitaplı, dergili, iskemleli, setli, sedirli, ağaçlı, yapraklı. “Ağabey”li olamasa da, en azından “kardeş”li bir yer!

Belki de, çerçevesini çizdiğimiz mâhiyet ve vasıfta böyle bir, hattâ bir-çok yer vardır da haberimiz yoktur. Meramımıza uygun, oyunsuz, gürültüsüz, patırtısız böyle mûtenâ bir yer gözümüzden kaçmış olabilir. Haberdar edildiğimiz takdirde onları da değerlendirmeye hazırız. Ancak, takdir edilir ki, bu bir gönül işi. Oyun masaları kadar para getirmeyebilir. Herkesin göze alabileceği bir şey değil. Para olsaydı, bu iş çoktan keşfedilirdi. Ama, yine de aslâ ümitsiz değiliz. İlçelerde olan, buralarda da behemehâl olacaktır. Belki de az sooora ve de çok yakında!

 

Sevgili okurlar!  “Kamyon edebiyâtı!” diyerek hafife almaz ve de kınamazsanız,

son söz olarak sizlere ve tüm kendilerimize, müsâadenizle şöyle sesleneceğim:

“HASET ETME NE OLUR; ÇALIŞ, SENİN DE OLUR!”  İnşâllâh ves’selâm…

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

10.12.2010

  # Yorum Yaz #

İsim :

Yorum :
(Max. 400 Karakter)

 
» Benzer 5 Konu
 Konu Başlığı Tarih Okunma
  - İŞTE SANA CENNETİN ANAHTARI 3/25/2012 2369
  ..GİDİYOR HÂTIRALAR... 3/26/2012 1684
  10 OCAKtan 12 EYLÜLe YÜRÜYENLER... 3/26/2012 1800
  17 YIL ÖNCE BU GÜN 3/26/2012 1899
  28İNDEN 22SİNE ŞUBAT DEFTERİ 3/25/2012 1877

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7140)
AKROSTİŞ YAZILARI (5512)
FOTOĞRAF-NÂME (5186)
MODA-NÂME (5064)
EYMÜR-NÂME 2 (4928)
EYMÜR-NÂME 1 (4652)
Bedford-nâme (4624)
Nûri KAHRAMAN (4617)
EYMÜR-NÂME 3 (4590)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3949)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...