KİBAR AMCA’NIN DERSİ
Sevgili okurlar. Hepinize merhabâ! Hayırlı sabahlar, hayırlı haftalar, hayırlı seçimler.
Nihâyet süreçte finâle yaklaştık. Son hafta içerisindeyiz. Sesler yüksek, nefesler tutuk.
Bugünü saymazsak 5 gün sonra sandıktayız. Bu arada yarış, kıyasıya devam ediyor.
İktidar projeler ve avantaj üzerinden, muhâlefet de felsefeyle işi götürmeye çalışıyor.
Bakalım sonuç nasıl olacak? Bir defâ sürecin normal bir seyir tâkip etmesi çok güzel.
Bu seçimde birbirinden iyi ve insânî niteliklere sâhip dört başkan adayı yarışıyor.
Onların şahsında duygular, düşünceler; ümitler ve hayâller yarışacak.
Sağlar, sollar, hizipler ve yollar; âidiyetler ve ideolojiler yarışacak.
En doğrusunu söylemek gerekirse; iktidar ve muhâlefet yarışacak.
Kimi, iktidara olan muhâlefetini normâl partisi üzerinden yürütecek.
Dolayısıyla, sonuç hiç umûrunda olmadan kendi sol ya da sağında duracak.
Kimisi de, iktidarın kazanmaması adına daha ileriye giderek;
sağını-solunu, yelpâzesini unutup iktidarın zıddına oy verecek!
HIRS PAZARI
Diyelim ki böyle yapılıp da istenilen sonuç alındı.
Sağı-solu, genci-ihtiyârı, kızı-kızanı hep bir olduk;
inadımız inat dedik ve “eski tas eski hamam” yola devam kararı çıktı.
Hırsımız yerine geldi; kazanmanın keyfiyle o gece gözlerimize uyku girmedi.
Sabah gözlerimizi ovuşturarak uyanıp, zar-zor ayağa kalkabildik!
Yepyeni bir güne gözlerimizi açtık. Eskiden, Tercüman gazetesinin bir sloganı vardı:
“Her sabah tâze bir başlangıçtır ve her sabah dünyâ yeniden kurulur!” şeklinde.
Peki, o kadar patırtı-kütürtüden sonra Ordu’nun kazandığı şey ne olacak?
Hangi yeni projelerle, hangi ümitlerle ve hangi beklentilerle yürüyeceğiz yıllara?!
Sokakta, caddede, şehirde, insanlarımızda hangi değişiklik heyecanları depreşecek?
Her şey kaldığı yerden, mâlum olduğu üzere; ite-kaka, taka-tuka rutinini tâkip edecek!
HERKES İYİ!
Akkuşta görev yaptığım yıllarda, gelip-geçerken ilçelerimizde duraklardım.
Ünye’de, Fatsa’da, Perşembe’de meslektaşlara ve bilhassâ kitapçılara uğrardım.
Fatsa’da bir kitabevi var, hâlâ da var; SÖNMEZ KİTABEVİ. O zamanlar çok ünlü.
Değil sâdece Ordu; Karadeniz Bölgesi’nin en büyük kitabevlerinden. Bir gün oradayım.
Kitaplar arasında dolaşırken, yapılan harâretli sohbete ben de dâhil ve şâhit oldum.
Kitabevinin sâhibi M.Şeref KİBAR da orada. Ayrıca GÜNEŞ adlı gazetesi vardı.
Zamânın ANAP Miletvekili Bahri KİBAR’ın da amcası. Faal ve heyecanlı birisi yâni.
Sohbet arasında, biraz da siyâsetçi olarak, yaşın da verdiği ağırlıkla soruyor oradakilere:
“Nerede çalışıyorsun? Çok iyi. Orası güzel bir yerdir. Müdürün kim? Nasıl bir adam?”
- Efendim, müdürümüz iyi, iyi adam, problem yok; iyi anlaşıyoruz.
- Kardeş, her kes iyi, her kes hoş! Herkesin iyiliği kendine!
Hizmet ediyor mu, çalışkan mı, girişken mi?
Bulunduğu yerde insanlara, topluma faydalı olabiliyor mu?
Ses getirebiliyor mu? Onu söyle sen bana!
deyişini hiç unutmam. Nitekim, bizler de hep demez miyiz;
DOSTLUK BAŞKA, ALIŞVERİŞ BAŞKA!
Evet dostlar; “Dostluk başka, alışveriş başka” deyimi bir gerçeği vurguluyor:
Biz burada seçim yaparken, şehrimiz ve geleceğimiz adına bir tasarrufta bulunuyoruz.
Dostluğumuz dostluk ama, bu pazarda kentimizin menfaatlerini gözetmek zorundayız.
Sâdece dostluk hatırına, toplum için daha az kârlı olacak bir tercihi onaylayamayız.
Kim kazanırsa kazansın, sonuçta hiç imse, öbürünü makâmından kovacak değil.
Hangisi kazanırsa kazansın, öbürlerinden hiç biri kötü değil çünkü.
Dünyânın sonu zâten, hiç değil. Netîcede her kes lâyık olduğu idâreye kavuşur.
BİZİM KAYBIMIZ YOK, AMA…
Bizim bir kaybımız olmayacak ama, önemli olan kazancımızın ne olacağı değil mi?
Ve özellikle de kentin, neslin, gençlerin ve de ümitlerin ne kazanacağı?!
Görünen o ki, iki aday diğerlerinden öne geçmiş; yarış bu ikisi arasında.
Söylemek istediğimiz, tercihler belirlenirken kişisel dostluk ve çıkarların,
komşuluk, tanışıklık, akrabâlık gibi özel bağların tek kriter yapılmadan, önceliğin;
şehrin ve neslin önümüzdeki 5 yıldan öte, tüm geleceğini etkileyeceği husûsuna verilerek,
daha iyi, daha güzel, daha avantajlı ve yararlı olacak olanın objektif olarak,
açık yüreklilik ve samîmiyetle araştırılarak karar verilmesidir.
Herkes kendi içerisinde bunu yapabildikten sonra her sonuç hoş ve güzel olacaktır.
30 Mart sabâhı doğacak yepyeni bir günle berâber, şehrimizin tâze bir başlangıç yapması Ordu’muzda yepyeni bir dönemin başlaması dileğiyle ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
22.03.2009