Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4606773
 Sitede Aktif: 8
 Ip: 172.69.7.226
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Blog

RSS Takip Tavsiye Et İndir (.doc) Okunma: 1681
YAZIYA DÂVET

ORDU AK PARTİ GÜLER Mİ, AĞLAR MI? NE ÇAMIN KESERİ, NE NOELİN YÜZÜ

YAZIYA DÂVET

Sevgili okuyucular. Elinizde, şimdi gerçek âlemde bulunan büyüklerinize âit kâğıtlar, kalemler, kitaplar, defterler olsaydı onlara bir mîras gözüyle bakmaz, değer vermez miydiniz? Annenizin, babanızın, dedenizin ya da diğer büyüklerinizden herhangi birinin kaleminden çıkmış yazılar, bilgiler, defter notları olsaydı sevinmez miydiniz? Onlardan hâtıra bir kitap olsaydı da, o kitabın bir yerlerinde bırakınız notlarını, çiziktirmeleri, öylesine atılmış imzaları bile bulunsaydı bunlar sizin için bir değer ifâde etmez miydi? Onlarla iftihar etmez miydiniz?

            Peki, onlar yapmamışlarsa siz bunu yapmak istemez misiniz? İşte, takvim ve ajanda günlerindeyiz. Onlardan bir tane edinsek, günü gününe bir şeyler yazsak. Olaylar, ya da hoşumuza giden sözler, hâtıralar, fıkralar yazsak, kötü mü olur? Âyet, Hadis, vecîze, atasözü, şiir vs. Ya da, televizyondan, radyodan, bir misâfirin anlattıklarından güzel seçmeler yapsanız da zaman ayırarak lûtfedip yazsanız, onlara zaman zaman baksanız, sevdiklerinizle paylaşsanız n’olur?

            “Yazacağız da n’olacak, kime faydası olur, kim okur ki?” demeyiniz, dememelisiniz. Tüm bunların, en azından size faydası olur. Yazmakla oyalanır da, meselâ, vakti boşa geçirmekten kendinizi alıkoymuş olursunuz hiç olmazsa.

            Bunun ötesinde, çocuklarınız ilerde o notlara bakarak sizi hatırlar. Güzel notlar tutmuşsanız, tekrar bile olsa, onları hatırlatmış olmaktan, büyüklük görevini yapmaktan dolayı sevap alırsınız. Bir de fâtiha okundumuydu bu vesîleyle, sizden mutlusu olmaz. Gözler kapandıktan sonra, onu açacak şey iyiliklerden ve de fâtihalardan başka ne olabilir ki?

            Ama bizler, bizlere hediye olarak verilen ajandalara çoğu kez bir çizgi bile atmıyoruz. Bir yerlerde unutuluyor, atıntı muâmelesi görerek heder olup gidiyor. O zaman, onları niye alıp da, belki bir yazacak olanın önünde engel teşkil ediyoruz ki?

           

                            OKUMAK MI ZOR, YAZMAK MI?

            Sevgili okurlar. İşin aslına bakarsanız, hazır yazılmışları okumak bile zor, değil mi? Ne güzel, düşünmeden, taşınmadan, kafa yormadan seyretmek varken, kim uğraşır kitapla, kalemle, defterle? Evet, aynen öyle. Nefse hoş gelen bu! Kabul ediyorum. Zîrâ, bizim gibi, okuduğu zannedilenler için bile bu böyle. Biz de bâzen, yerel ya da ulusal gazeteleri tâkip edelim derken bir yazının daha yarısına gelmemişken pes ediyoruz.

            Peki bir de yazmayı düşünün bakalım! Sizce yazmak daha mı kolaydır okumaktan? Tabiî, yazmak daha zor diyeceksiniz. Ama, yazan için belki de yazmak daha kolay olabilir. Orası istisnâ da olsa, ayrı mesele. Ancak, okumadan yazmak, yazmağa saygısızlıktır. Okumadan yazmak dâimâ yarımdır.

            Ne olursa olsun, şu veyâ bu şekilde yazmak, sonuçta önemli bir şey. Artı bir değer. İlkokul mezunu bile olsanız, istediğiniz takdirde yazabilecekleriniz vardır ve de yazdıklarınız sizi büyütecektir. Farkınızı gösterecektir.

                                   YER SOFRASI, GÖK SOFRASI...        

Peygâmber Efendimiz (SAV) de yazmayı tavsiye etmiştir.

            Enes bin Mâlik (ra)’in rivâyet ettiği bir Hadîs-i Şerîf’e göre Efendimiz (SAV);

            İlmi yazarak (sağlama) bağlayın (kaybolmaktan koruyun).”

            buyurmuşlardır. Yine, Ashaptan biri Efendimiz(SAV)e gelerek;

            “YâRasûlâllâh! Hâfızam  kuvvetini kaybetti.

            İşittiğim sözleri aklımda tutamıyorum!” deyince, Efendimiz(SAV):

            “Sağ elinden faydalan!” buyurdu. Adam tekrar:

            “Nasıl faydalanayım, ey Allâh’ın Rasûlü?” deyince;

            “İşittiğin sözleri yazıp bir yere sakla!” tavsiyesinde bulundu. (Tirmizî)

            Tamam da, neler yazacağız? Meselâ, hâtıra yazmak, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır derler. Hakîkâten, nice ibretli, aydınlatıcı hâtıraları bulunan insanlar bunları alıp toprağa götürürler. Ne yazarlar, ne de birine anlatıp ta yazdırırlar. Hâlbuki yazmak, geleceğe mîras bırakmaktır. Güne şâhitlik etmektir. Öldükten sonra, bıraktıklarıyla 2. bir dünyâ hayâtı yaşamaktır.

            Yazar çağının başta gelen tanığıdır. Çağına tanıklık etmek, geleceğe söz söylemek, çelik-çocuğuna ve gelecek nesillere ışık tutmak isteyen herkes yazmalıdır. Sonuçta yazılanlar, samîmiyet özlü ve hayır sözlü olduğu sürece, Hak katında kaybolmadığı gibi, halk yanında da zâyi olmayacaktır.

            Kendiniz yazabilirsiniz. Yazamıyorsanız, çocuklarınıza, torunlarınıza, ya da yazanlara yazdıra bilirsiniz. Yeter ki anlatacağınız şeyler olsun ki, illâki vardır. Yazının ve yazılanların yazgıya katkısı da unutulmamalıdır.

                         YAZANLARIMIZA, YAZMAYANLARIMIZA...

            Başta, tüm yazarlarımıza, yazıyorken ara verenlere ve de siz okuyucularımıza sevgi ve saygıyla arz edilir. Yazıların çeşitlenmesini isteyenler bu çağrımıza özellikle kulak kabartmalıdırlar.  Bu arada, Recep Azaklı Ağabey’in, Dr.Beylerimizin yazılarını özledik.

            İlgiyle okunan, adları ve muhtevâlarıyla gazetemize çeşniler katan Yer Sofrası, Dem-lik, Şenhâneler, Akarsu her nedense sukûta büründü. Bizler de, okuyucularımız da bunun farkındayız. Bu noktada bir şey söylememek için epey direndik. Ama, mevcutlarla birlikte yeni isimlerle, yeniliklerle yeniden ve tâzelenerek başlamak istiyoruz.

            Değerli yazarlarımızı ve tüm sizleri, Ordumuzun kültür, sanat, edebiyât ve yazı âlemine katkı ve omuz vermeye dâvet ediyoruz. Bu anlamda yardımcı olmaya, fikir üretmeye, teklif getirmeye dâvet ediyoruz. Sayfalarımız ve gönüllerimiz herkese açık.

            Çocuklarımız, milletimiz ve ülkemiz adına, daha güzel bir gelecek;

            yeni bir ruh ve heyecan için, “bilelim, bilesiniz, bilsinler” ves’selâm


ORDU HAYAT GAZETESİ

29.12.2010

  # Yorum Yaz #

İsim :

Yorum :
(Max. 400 Karakter)

 
» Benzer 5 Konu
 Konu Başlığı Tarih Okunma
  - İŞTE SANA CENNETİN ANAHTARI 3/25/2012 2368
  ..GİDİYOR HÂTIRALAR... 3/26/2012 1683
  10 OCAKtan 12 EYLÜLe YÜRÜYENLER... 3/26/2012 1799
  17 YIL ÖNCE BU GÜN 3/26/2012 1898
  28İNDEN 22SİNE ŞUBAT DEFTERİ 3/25/2012 1876

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7139)
AKROSTİŞ YAZILARI (5511)
FOTOĞRAF-NÂME (5185)
MODA-NÂME (5063)
EYMÜR-NÂME 2 (4927)
EYMÜR-NÂME 1 (4651)
Bedford-nâme (4623)
Nûri KAHRAMAN (4616)
EYMÜR-NÂME 3 (4589)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3948)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...