Menü

Anket

Sitemizi Beğendiniz mi?
Evet (%73,9)
Hayır (%20,0)
Kararsız (%5,93)

Toplam Oy: 219

Tüm Anketler

Takvim

« Aralık - 2025

»

PT SL ÇŞ CM CT PZ
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31

İstatistikler

 Toplam Hit: 4606812
 Sitede Aktif: 3
 Ip: 172.69.17.99
 Browser: Default - 0.0
 Toplam Kategori: 20
 Toplam Blog: 561
 Toplam Yorum: 28
 Toplam Resim: 6
 Toplam Mesaj: 17

Etiket Bulutu

15 Temmuz 2016 Cumâ Dirilişi adayname aile âile Akdeniz Üniversitesi akrostiş anı Antalya Antalya Palas aşık edebiyatı ÂŞIK EDEBİYATI BABA başbakan başkanlık Bedford, Araba sevdası Biyografi cami cemaat cemiyet chp cuma cumhurbaşkanı çocuk edebiyatı Çocuk Edebiyâtı ÇOCUK ŞİİRLERİ dede deneme DÎNÎ ŞİİRLER DİNİ-MİLLİ ŞİİRLER DÖRTLÜK edebiyat eleştiri eymür eymür köyü eymürname GÜZELLEME halk şiiri halk şiri HÂTIRA hâtıralar HAYAT HİKÂYESİ HECE HECE VEZNİ hiciv İMAM-HATİP PİLÂV GÜNLERİ işkence KADİR GECESİ KÂFİYE komşu ülkeler koşma köy yazıları köyname lüleburgaz MANİ Manzum Fıkralar mızrap NÂMELER Nasreddin Hoca NURİ KAHRAMAN okul edebiyatı ordu ordu hayat ordu hayat gazetesi ordu imam-hatip Palace Palas RAMAZAN RAMAZAN EDEBİYATI recep tayyip erdoğan siyâset şiir toplum türkiye ulubey Yalçın Yüksel Yeni Türkiye zulüm

Blog

RSS Takip Tavsiye Et İndir (.doc) Okunma: 1577
NE ÇAMIN KESERİ, NE NOELİN YÜZÜ

YAZIYA DÂVET YER SOFRASI, GÖK KUŞAĞI..

NE ÇAMIN KESERİ, NE NOEL'İN YÜZÜ!

Günler, haftalar, aylar konu değil artık. Şimdi yıllar gündemde. Yılımız yıl olsun öyleyse. Başka ne olacak ki! Demek ki, yıllar bile yıl olamıyor, bir ay gibi, hafta gibi, hattâ bir gün gibi göz açıp-kapayıncaya kadar geçiyor olmalı ki, yıl yıl, yıl da yıl deyip duruyoruz şu sıralar.

Aslında, zaman gibi, mekân gibi, ömür gibi, hayat gibi öyle bir dert edinme, ciddîye alma ve şuurdan değil bu. Tam aksine, şuursuzluktan. Yıl geçti diye sevinmenin ne anlamı olabilir? Ölümü isteyen var mı? Yılların geçmesi, ölümün yaklaşması anlamına gelmiyor mu? Peki o zaman, bu yapılan iş ne demek oluyor?

Bu çılgınlıkların, masrafların, pespâyeliklerin, kendinden, örfünden, âdetinden, dîninden, diyânetinden, târihinden ve hattâ hattâ coğrafyandan kaçışın anlamı ne? Tüm bu piyangolar, içkiler, açkılar, kaçkılar neyin nesi? Ya şu kılıksızlık-kıyâfetsizlik, hele hele şu başındaki fes kimin fesi? Noel Baba ne kadar da cömert?! O eğri şapkasını herkese yağma gibi dağıtıyor.

GEL VATANDAŞ GEL; GEL KUÇU KUÇU!

 Ne kadar da iyi, değil mi? Gel vatandaş gel, sen de bizdensin. Sen de zâten bizim gittiğimiz izdensin. Nitekim, sonuçta hepimiz AB’liyiz. Bu ağaçlar güzel kuşlar, yürüyelim arkadaşlar! Nereye mi? Takma kafana! Bana takıl, hayâtını yaşa! Hem, ne yaşama, bir gör! Şampanya, kampanya, kumpanya, Almanya, İspanya, hegemonya…

Ne güzel değil mi? Şiir gibi. Al sana, edebiyat ta tamam! Örfünden, âdetinden, edebinden, hayândan soyunup cıscıbıldak olunca çağdaş sanatın zirvesine zâten çıkmıştın. Şimdi bir de anya, manya, kumpanya derken edebiyâtı da döktürmüş oldun.

Gel babam yeni yıl. Gel kuçu kuçu. Hem, hemen geç. Bir daha yıl başı olsun; bir daha, bir daha. Çabuk tarafından gidelim Allâh’a. Bir merak ettiğimiz öte taraf kaldı. Güzelim yılları,  başıydı, döşüydü derken kutlaya atlaya, çatlaya patlaya buralara kadar geldik. Gâhî ağladık, gâhî güldük. Bilmeyizki neyledik, n’olduk? Neler umduk, neler bulduk? Gel dediler geldik, dol dediler dolduk. Yol dediler yolduk. Yapraklar tekrar tekrar açtı; biz günden güne solduk. Söyler misiniz, biz şimdi n’olduk?

Şu yılbaşı da, adamı baştan çıkarıyor yâhû. Durduk yerde şâir olup çıkacağız. Adımızı, şâir listesinde görmek istemeyenler görmek,  anmak istemeyenler anmak ve de yılbaşının tutuşturduğu ateşe yanmak zorunda kalacaklar. Al sana iş. Kardeşlere yoktan yere eziyet. Aman kalsın. Ağızlarda bir yılbaşı sakızı, noel çerezi olmak istemiyorum.

HEM KESECEKLER, HEM DEVİRECEKLER!...

Yıl başı, çam devirmek isteyenlerin ilgi alanına giriyor. Nitekim, çamlar çağdaş safsataseverlik dîninin kurbanı gibi bir şey. Ama, yapılan işin, sonuçta azıcık bir faydası olmalı. Çam kesmenin ve de devirmenin neye faydası olduğuna dâir kendisine bir bilgi ulaşan varsa bize haber versin.

Güzelim ağaçları kesmenin ne eski çağlarda, ne de yeni çağlarda îzâh edilebilir bir zemin ve mantığı var mıdır? Hristiyanlık ya da Yahûdîlikte böyle bir şey olacağını düşünemiyorum. Çevre çevre derken, bir dal kesmek yerine, adam kesmeyi göze alacak gibi gürünen çağdaşlıkla şu çam kesme bir arada nasıl gidiyor; bir türlü anlayamıyorum!

ÇAĞIN ÇAM ÇELİŞKİSİ

Bana sorarsanız, çağımız insanının en belirgin çelişkilerinden biri bu. Bu olsa olsa, çağdaş bir hurâfedir. Çünkü, bozulmuş ta olsa , adı dîne çıkmış bir öğretinin, böyle bir ameliyeye izin vermesini düşünemiyorum. Eğer varsa, o zaman bu din hepten bozulmuş, ilâhî esprisini tamâmen kaybetmiş demektir.

Ama, burada bir kültürel gerçek söz konusu. Meselâ Osmanlı’da, bizim medeniyetimizde tevhid esastır. Mezarlıklarımız servilerle doludur. Servi, elif gibidir. İnce, uzun gövdesiyle vahdeti, birliği, yâni tevhid inancını temsil eder. Çam ise, yana açılan kollarıyla,  uzaktan üçgen şeklini yansıtır silûet olarak. Bir nevî haçı çağrıştırır. Hrıstiyân dünyâsının onu tercihi boşa değildir.

ONLARA UYAR, BİZE ASLÂ!

Aslında, özünü kaybetmiş, pratiğini unutmuş batı dünyâsının, kendi evren bilincini diri tutmak adına böylesi sembollere ağırlık vermesi anlaşılır bir tutumdur. Anlaşılır olmakta zorlanan şey, İslâm gibi Hak bir dîne mensup, yolu-yordamı net ve açık olan -sözüm ona- Müslümanların, birilerinin bilinçli olarak önümüze getirdiği bu safsatalara kapılıp, kendisini ve kötü örnek oldukları çocuklarıyle birlikte, ülkemizin pırlanta gençlerini sonu belirsiz mâcerâlara sürüklüyor olduğunun farkında olmamasıdır.

Farkında olmamız gereken bir şey varsa ömrün bir su gibi akıp gittiği ve bizlerin nişleyip, nittiği? eğer bir şey yapmak lâzımsa o da, Hz. Ömer'in(ra) her gün yaptığı şeyi hiç olmazsa yıllık olarak yapmaktır, yâni muhâsebedir. Efendimiz(SAV)in, "Hesâba çekilmeden önce kendinizi hesâba çekiniz!" sözüne kulak vermektir.

Zîrâ, hayat, öyle boşa ve bilinçsizce, verenden habersizce harcanacak bir şey değil, şuurla, hikmetle ve iyilikler, güzellikler, hizmetlerle dolu dolu değerlendirşlecek bir emânettir.

ne mutlu, aylarını, yıllarını, günlerini, hattâ sâniyelerini bu şuurla değerlendirme gayretinde olanlara ves'selâm...

 

ORDU HAYAT GAZETESİ

30.12.2010

  # Yorum Yaz #

İsim :

Yorum :
(Max. 400 Karakter)

 
» Benzer 5 Konu
 Konu Başlığı Tarih Okunma
  - İŞTE SANA CENNETİN ANAHTARI 3/25/2012 2368
  ..GİDİYOR HÂTIRALAR... 3/26/2012 1683
  10 OCAKtan 12 EYLÜLe YÜRÜYENLER... 3/26/2012 1799
  17 YIL ÖNCE BU GÜN 3/26/2012 1898
  28İNDEN 22SİNE ŞUBAT DEFTERİ 3/25/2012 1876

En Çok Okunanlar Son Yorumlananlar Hakkımda
POPÜLER MASONLAR ORDUDA (7139)
AKROSTİŞ YAZILARI (5511)
FOTOĞRAF-NÂME (5185)
MODA-NÂME (5063)
EYMÜR-NÂME 2 (4927)
EYMÜR-NÂME 1 (4651)
Bedford-nâme (4623)
Nûri KAHRAMAN (4616)
EYMÜR-NÂME 3 (4589)
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR! (3948)
ÜÇ ÖZTÜRK, BİR MEVLÂNÂ.. (1)
CHP-NÂME (1)
GACAROĞLU AHMET EFENDİ (1876-1962) (1)
FOTOĞRAF-NÂME (4)
37 YIL ÖNCESİ, KÖYDE BU GÜN.. (1)
NASIL BİR İL BAŞKANI? (1)
ERKAN TEMİZ BEYİN TELEFONU (1)
BİZ DE İMAM-HATİPLİYİZ Sn. ADİL AKYURT (1)
MODA-NÂME (3)
AKROSTİŞ YAZILARI (4)
 

Www.GirdapTasarim.Com Tarafından Hazırlanmıştır...