MİTİNGE BAKAN, UĞUR’LU GÜNLER
Geçen hafta sonu, son yapılan merkez ilçe kongresi için Ordu’ya gelen bakanımız M. Hilmi GÜLER, salonda yaptığı konuşmada, kongreye katılan partililere hedef olarak yerel seçimleri işâret etti.
Bakan GÜLER; “Biz gece-gündüz çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bundan dolayı, az önce 7 yaşına girdiğinden söz ettiğimiz partimiz pek çok partiyi saf dışı ederek, hükümetleri unutturarak başarıyla bugünlere kadar geldi. Bazı problemlerimiz var. Bunların en başında yerel seçimler geliyor. Yerel seçimleri almak zorundayız.”
Buradan sözü Ordu özelinde yoğunlaştıran Bakan GÜLER; “Ben bu noktada geçen seçimdeki mitingimizi hatırlıyorum. O mitinge rağmen bu sonucu almamızın altındaki sırrı hâlâ çözebilmiş değiliz. Bunu çözmemiz gerekiyor!” dedi.
Bakan GÜLER; yeni seçilen yönetime de bu noktada bir sorumluluk yükleyerek; “Belediye seçimlerini alın!” tâlimâtını verdi.
Nitekim, söz konusu kongrede AkParti Ordu Merkez İlçe Başkanlığına seçilen Sn. Uğur GÜMÜŞ de yaptığı konuşmada; “Önümüzde yerel seçimler var. Hedefimiz, yerel seçimlerde AkParti’nin Ordu’dan daha güçlü bir şekilde çıkmasını sağlamak.” diyerek hedeflerini açıkladı.
Bunun için de öz îtibârıyle yapılması gerekenleri kısaca; “Bu seçimler öncesi bütün teşkilâtlarımızı, daha işlek bir yapıya kavuşturmak öncelikli görevimiz. Bu oluşumu başardığımız takdirde yerel seçimlerde başarılı olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.” ifâdeleriyle açıkladı.
Ordu’da iyi gitmeyen bir takım şeylerin olduğu, her iki yetkili tarafından da vurgulanmış oldu böylece. Doğrudan bir îtiraf yok belki ama, satır aralarına dikkât edilirse, her ikisi de yeni biçim ve oluşum ihtiyâcından söz ediyorlar.
Sayın bakanımız durumu hâlâ çözememiş. Biz de çözebilmiş değiliz. O miting, gerçekten Ordu târihinin en büyük mitingiydi. Sâhil baştanbaşa dolduğu gibi şehrin ara ve arka sokakları dahî insan kaynıyordu. Ordu vilâyeti sanki akıp gelmişti. Hattâ, miting dağıldıktan sonra bizim mağazada gündem üzerine sohbet edilirken mitingi değerlendiren bir vatandaş;
- Ula arkadaş, o neydi be?! Deniz bile insan doluydu! deyiverdi.
Ben de, mübâlağa yapıyor zannettim. Biz mitingi tabanda izlediğimizden denizi görememiştik. Hem neden o tarafa bakalım ki? Oralarda da insan olabileceğini nasıl tahmin edelim? Niye düşünelim?
Meğer hükümet, tarımda olduğu gibi, deniz motorlarına da kıyak yapıp indirimli mazot verdiği için doğudan batıya Karadeniz sâhilindeki balıkçı motorları Başbakanımıza jest olsun diye, bir kadirşinâslık örneği olarak miting için gelip, beriden öte rıhtıma kadar dizilmişler. Vatandaş bundan söz ediyormuş. İşte, öyle bir miting oldu o gün. Ama sonuç mâlûm!
Uğur GÜMÜŞ Bey’in sözlerine, tespitlerine, gâyet zengin ve dengeli listesine bakarak, yeni dönemde iyi şeyler ümit etme imkânımızın arttığını söyleyebiliriz. Sanki tabanla tavan arasında bir koridor açılıyor, şeffaflığa doğru gidiyoruz gibi geldi bana.
Sayın GÜMÜŞ, Sn. Bakan’ımızın işâret ettiği miting ve benzeri olayları gerçekçi bir tahlîle tâbi tutarak, saygısızlık etmeden yukarıya yansıtabilsin, tabanın sesini tavana ulaştırsın ve dik durarak etkili olabilsin, yeter.
Uğur GÜMÜŞ, sevilen, halkın içinden, halka yakın, vakur ve dürüst bir sîmâ.
Sayın Hâlit TOMAKİN gibi babayiğit bir vatan evlâdını yoran bu ağır görev,
yaş avantajına rağmen, onu da çilekeşler kervanına katacaktır.
Bu bayrak yarışında kendisine hayırlı, üstün başarılar diliyorum.
Uğur GÜMÜŞ’ün, samîmî kişiliğinden cesâret alarak
bilhassâ AkParti Ordu siyâseti bağlamında samîmî düşüncelerimizi,
toplumun vicdânının sesi olmak adına dillendirmeye devam edeceğiz.
Duygu ve düşüncelerimizi anlayışla karşılayacağından emîniz.
Bu arada, tarafımızdan, dertleşilebilecek bir kardeş olarak görüldüğünün
bilinmesini ricâ ediyoruz.
Yakın siyâset için bir tâze kan ve açılım şansı olarak değerlendirdiğimiz
Uğur GÜMÜŞ’ü buradan, sevgi ve saygıyla selâmlıyoruz.
Allâh(cc) görevini kendisi ve insanlar için hayırlara vesîle kılsın.
Dâimâ yardımcısı olsun. Her iki âlemde de mahcûp etmesin ves’selâm…
ZAMAN GELİR; VE LÂKİN...
Bismillâhir’Rahmânir’Rahîm
Değerli Öğrencimiz,
Hatîce Buhayra’ya (Göl) ebedî saâdet dileklerimle…
-AKROSTİŞ-
Habire gayret gerek, hayret etmemek için
Arzuların zehrine kurban gitmemek için
Tâ Âdem’den bu yana Hak-Bâtıl cedeldedir
Îman sorumluluktur, yük ağır bedeldedir
Cennet, Cehennem farkı; îman, küfür arası
Engin, zengin olanlar maddenin maskarası
Bir işe yaramaz ki, sonsuz servet; paralar
Elbette bilmez bunu; bilmez, bahtı karalar
Tavrından, edâsından, sanırsın ölmeyecek!
Üstüne sanki toprak, çer-çöp dökülmeyecek!
Lükse, konfora harcar eldeki tüm vârını
Elinden gelse yakar câminin civârını
Selâmı, sabâhı yok; sorsan hiç günâhı yok
O öyle bir beyaz ki; zerrece siyâhı yok!
Nereden sormuştun ki, pişman oldun bak işte;
Sen hep yokuşlardasın; o dâimâ inişte!
Uzun hikâyedir bu, onlar hep kısa keser
Zaman gelir ve lâkin, rüzgârlar başka eser!
Siz ve biz tâlihliyiz; İmam-Hatipli olduk
Anladık hakîkâti, istikâmeti bulduk
Âhını duyuyoruz mazlûmların, derinden;
Dünyâ yansa, nasipsiz, kımıldamaz yerinden!
Elvedâ ey okulum, can yuvam, gerçek yurdum
Tavanının altında, cennetten köşe kurdum!
Lûtfederse Rabbimiz, berâberiz Cennette;
Elbet sevdiklerini, Allâh koymaz firkatte!
Rabbim 12/A’yı bir kıl ebediyette…
12.04.1994
Sevgili Öğrencim;
Seni güzel bir duâ ile uğurlamak istiyorum:
“ Allâh’ım!
Bizlere, her türlü endîşe ve tasa karşısında
çıkış ve kurtuluş yollarını göster.
Sürekli kötülüğü emredip duran nefislerimizin
dar kafeslerinden ve hevâlarımızın ağından bizi kurtar.
Gözlerimizi ve gönüllerimizi
günâh atmosferlerinden uzak eyle.
Bizleri rızân istikâmetinden bir an olsun ayırma.
Bizi, bize bırakma YâRabbî!”
Değerli Öğrencimiz;
Olgun, hanımefendi kızımız
Hatîce Betül’ü yuvadan uçururken
kendisine, neş’e ve sevinç dolu bereketli ömürler,
âilesi ve sevdikleriyle berâber yaşayacağı
bitimsiz mutluluklar diliyorum.
Güle güle. Allâh’a (cc) emânet ol!...
Öğretmenin; Nûri KAHRAMAN
İmam-Hatip Lisesi
-ORDU-
AK-PARTİ, BELEDİYE’Yİ NE YAPACAK?
Alacak mı, almayacak mı? Alırsa, nasıl alacak? Kimle alacak? Kime alacak?
Kendisine mi, halka mı, bir takım çevrelere mi? Bunu zaman gösterecek.
Lâkin şimdiden işin çok ciddîye alınacağı izlenimleri oluşmaya başladı.
Nitekim, son merkez ilçe başkanlığı seçiminin gündeminde bu vardı.
Geçen yazımızdan hatırlayacaksınız; Bakanımız Sn. Mehmet Hilmi GÜLER Bey, sözü edilen merkez ilçe kongresinde yaptığı konuşmasının bir yerinde;
“Ben bu noktada geçen seçimdeki mitingimizi hatırlıyorum. O mitinge rağmen bu sonucu almamızın altındaki sırrı hâlâ çözebilmiş değiliz. Bunu çözmemiz gerekiyor!” demişti. Bu önemli bir tespit. En azından iş baştan ve yeniden ele alınacak gibi.
Yeni seçilen yönetime de bu noktada bir sorumluluk yükleyerek;
“Yerel seçimleri almak zorundayız. Belediye seçimlerini alın!”
tâlimâtını vermişti.
Alın demekle olsa, kolay. İnsan bir yerlerden bulup, alır getirir!
Zâten iktidar elde, güç elde! Ama, nerdeee?
Bu, her şeyden önce tutarlı politikalar ister.
Halk, adam yerine koyulmak ister. Bu iş danışma ister.
Danışma, tanışma ister. Samîmîler arasına karışma ister.
Allâh rızâsı için, hizmette yarış ister. Arayış ister.
Gerçek adâlet ister. Dar çevre, kısır döngü kabul etmez.
AkParti’ye oy vermesi mümkün olamayacağı konuşulan bir âile var şu sıralar.
Bu âilenin üç çocuğunun üçünün de yüksek makamlara getirildiği konuşuluyor.
Bir ağabey Ankara’da, bir bakanlıkta Genel Müdür.
Biri bir vilâyette şûbe müdürü olmuş, diğeri de il müdürü.
İlimizdeki AkParti icraatlarını
CHP aristokrasisinin vesâyetinden kurtarmadan
halkımızın özlemlerini gerçekleştirmek mümkün gözükmüyor.
Hattâ, sayın bakan(lar)ımızın özlemleri için de bu böyle gibi.
O muhteşem Mitingin sırrı hâlâ çözülemediyse, bundan sonra çok zor.
Demek ki, ileri bakmak adına hep karşıya bakılmış.
Biraz da çarşıya bakılabilse, ya da ille de karşıya bakılacaksa
aynaya bakılabilse bu iş olacak ama, neylersiniz!
Aslına bakarsanız ölçü kazanmak da değil. Kazanmak nedir önce?
Nasıl olursa olsun, kim olursa olsun, sonucu ne olacaksa olsun,
ille de bizim gösterdiğimiz aday olsun mudur?
Belki de kazanmak, bâzen kazanmamaktır!
Ben bu dönemde AkParti’nin,
kazanmamakla daha kazançlı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü, sayın bakanımızın da anlamakta zorluk çektiği şeyler gibi
belediyede de anlaşılmaz şeyler olabilir, dedikodular ayyûka çıkabilirdi.
Çünkü, bürokrasi iyi imtihan veremedi bu dönemde.
Sağlıkta ve kömürde yaşananların çok daha fazlasının
Belediye’de olabileceğinden endişe duymamak
mümkün olabilir miydi acabâ?
Hem, AkParti’nin ana misyonunun Ordu’ya yansıdığını düşünmüyorum.
Ordu AkParti teşkilâtı rutin işlerde başarılıdır.
Ancak, millî-mânevî, kültürel anlamda hangi artıya imza atılmıştır?
Diğer partilerden farklı hangi icraatı yapmıştır?
Mevcut yapı ve gidişâtla Belediye alınsa, Sayın Seyit TORUN’dan farklı olarak kente hangi renk katılacaktır? İhâleli işler hâricinde, halkı düşünerek, halk için ve de Hak için hangi icraata imzâ atılacaktır?
Sayın Bakanımız, mitingi ve Belediye başkanlığı seçimi meselesini hâlâ çözemediğini söylerken bir yandan da bizim çözemeyeceğimiz işlerin meydana gelmesine göz yumuyorlar.
AkParti misyonuna sâhip Kültür ve Turizm Müdürü değiştirilip yerine CHP’den aday olmuş bir isim getiriliyor! Bunun anlamı ne?
Bu, taşrayı hiçe sayan pervâsız tutumla ne olacağı umuluyor?
Üstüne üstlük bir de, Taşbaşı Kültür Merkezi’nin statüsü değiştirilmek isteniyor. Herkesin rahatlıkla etkinliklerini yapabildiği bu binâ, şu veyâ bu kılıf altında bâzı yakınlara ya da belirli zümrelerin hizmetine mi tahsis edilmeye çalışılıyor? Yoksa müdür de bunun için mi değiştirildi? Müdür değiştirilirken kaale alınmayan kamuoyunun burada alınacağını nasıl düşünebiliriz? Maalesef o güven havası verilemedi bir türlü. Böyle gidecekse, bu zihniyetin belediyesinin adı AkPartili olsa n’olacak? Adıyla kalır ve tadı olmaz elbette ki. İnsan daha da bir kahrolur sâdece, o kadar!
Biz salonumuzun halka ve her türlü kültürel faaliyetlere açık kalmasını istiyoruz. Dar gelirli dernekler, vakıflar, diğer sivil toplum kuruluşlarının elinden bir imkân daha alınıp belirli yerlere has kılınmaya çalışılıyor gibi. Değilse, neden bu değişiklik arzusu? Kaldı ki Ordu, salon sıkıntısı çekilen bir yer.
Bu gidişle korkarım, sayın bakanımız önümüzdeki seçimden sonra da meseleyi hâlâ çözememiş olma durumuna düşebilir! Biz bunu istemiyoruz. Ordumuzun kaybedecek zamânı yok çünkü. Bu güzel kent, rutinin ötesinde bir hizmet açılımına ve kimlik restorasyonuna muhtaç. Bu defâ da alınamazsa, ya da bizden olsun da nasıl olursa olsun mantığıyla hareket edilir de hakîkâten, Ordu’nun hayır ve îmârı adına çalışacak işbilir ve dirâyetli bir aday tesbit edilmezse, sorumluluk adına hepimize yazık olur.
Şehrimize ve de gelecek nesillerimize, milletin AkParti misyonuna tanıdığı fırsatlara, Tayyip ERDOĞAN’ın imaj ve gayretlerine, Anadolu rûhuna yazık olur ves’selâm…
ORDU HAYAT GAZETESİ
14.09.2008